“Yerel seçim” demeyin Ankara’ya

Ali İnandım

Ali İnandım

Tüm Yazıları

Yapılacak hatta acil ama geciktirilmiş çok işi var Ankara’nın. 22 buçuk yıllık Melih Gökçek döneminin yaraları sarmakla bitmiyor, bitmesi de uzun sürecek zaten. Bazı bozulma ve örselenmeler, sarılacak gibi de değil, köklü bir tedaviye girişilmediği sürece şehir, bu özürleriyle yaşayacak.

Şehrin içinden geçirilen otoban kılıklı hançer gibi yolları..

Bütün tarihi dokuyu yok eden sözde onarım ve iyileştirmeler..

Geciktikçe altyapı ve toplu taşıma gibi içinden çıkılmaz hale gelmiş sorunlar..

Hepsinin sosyal ve ticari yaşama yansıyan olumsuz etkileri ile yaratılan şehrini sevemeyen sakinleri..

HİÇBİR BAŞKENT BÖYLE SAHİPSİZ BIRAKILMAMIŞTIR

Hacı Bayram-ı Veli, "Nagehan ol şehre vardım, onu yapılır gördüm. Ben dahi bile yapıldım, taş ve toprak arasında" diyor. Nasıl şehir kurarsanız siz de öyle olur, öyle yaşarsınız; iyiyse iyi kötüyse kötü olursunuz. İyiyse şehrinizi de kendinizi de sever, kötüyse oradan kaçmak, göçmek istersiniz.

“Yerel seçim” demek, Ankara’nın tüylerini diken diken etmek demek. Son 40 yılı acı tecrübelerle Melih Gökçek dönemi, kabuslarla geçmiş bir ruh hali var başkentin. Kim gelecek de bu şehre daha nasıl zarar verecek korkusu. Dünyanın hiçbir başkenti, böyle sahipsiz ve hoyratlığa terk edilmemiştir.

Ne vekilleri ne Belediye Meclisi’nin hayrını görür. İçinde yaşamıyor da dışarıdan başka bir şehri izler duyarsızlığı var hepsinde.

KIT SİYASİ BEKLENTİLER

Canıyla malıyla devlete ve Cumhuriyet’e sahip çıkmış, ülkenin ufkunu genişletmiş bu şehirle derdiniz nedir sizin? Siz sevmedikçe ve sahip çıkmadıkça o da sizi cezalandıracak. Nihayetinde elimize ne geçiyor yaşadığımız kenti cehenneme çevirmekten başka?

Kıt siyasi beklentilere mi kurban veriyorsunuz başkentinizi? Bunu yapanın devlet aklı var mıdır?

Nihayet bir Ankaralı başkan oldu Ankara’ya. Keşke vekilleri de hep Ankaralı olsaydı. Doğru tespitlerle giriştiler sorunları çözmeye. Ancak Mansur Yavaş, 3 Kocalı Hürmüz, 3 partinin talepleri yanında şehrin taleplerini karşılamaya çalışıyor. Bir de karşısına dikilmiş Belediye Meclisi duvarı var.

Bir şehri imar ile mükellef kurumun, bile isteye kendi ayağına dolanması diye bir idare biçimi mi varmış? Sağolsunlar, bu saçmalığı yaşatıyorlar ülkenin başkentine.

ÖDÜ KOPUYOR BAŞKENTİN

Son 40 yıldır Ankara’da, alerjik etki yaratıyor yerel seçimler. Ankaralı’nın talepleri değil, siyaset koridorları belirliyor çünkü kaderini. Şehrin değil de kişilerin saadetiyle yönleniyor gidişatı. Şehre faydasız kişilere, makam odası olmak zorunda kalabiliyor başkent.

Başkent… Yahu ülkenin başkentine, başkentliğini yaşatmayan siyaset nasıl olabiliyor?

“Yerel seçim” demeyin, tüyleri diken diken oluyor Ankara’nın, bu sefer iradesini temsil etmeyen kim getirilecek diye ödü kopuyor her seçimde.