Çağdaş ekonomilerin önemli kavramlarından biridir verimlilik.
Özellikle de gelişmekte olan ekonomiler için vazgeçilemez kavramdır.
Üretimde katma değer yaratmayı doğrudan etkiler.
Çağdaş ekonomilerin önemli kavramlarından biridir verimlilik.
Özellikle de gelişmekte olan ekonomiler için vazgeçilemez kavramdır.
Üretimde katma değer yaratmayı doğrudan etkiler.
Bugün edebiyatın bir türünden söz etmek istiyorum.
Bilimkurgudan.
Bir edebiyat türü olarak bilimkurgu; Batı'da Sanayi Devrimi'yle gelişmeye başlamıştır.
Kim istemez ki; Refah seviyesi yüksek bir toplumda yaşamayı. Sokaklarında centilmen beylerin, Zarif hanımların, İnsanların güleç olduğu, Şen şakrak mutlu çocukların dolaştığı bir şehirde yaşamayı.
Veya; Fabrikaların üç vardiya çalıştığı, Üretimin ihracata dönüştüğü, Türk markalarının tüm dünyada talep gördüğü, Kişi başına düşen milli hasılanın yüz bin doları aştığı bir ekonomik iklimde yaşamayı kim istemez.
Ya da; Kim istemez adaletin mutlak olduğu, Eğitimin yeteneklere göre şekillendiği, Demokrasinin mükemmel biçimde işlediği, İşsizliğin tolera edilebildiği, Refah toplumunun oluşturulduğu bir ülkede yaşamayı…
Ülke kalkınmasının temel ögesidir üretim. İnsan mutluluğunun da nedenidir bir şekilde. Bir nesne hiç üretilmeden tüketilir mi? Siz hiç üretilmeyen bir otomobile binen bir sürücüye rastladınız mı?
Ahilik Sistemi’nin kurucusu Ahi Evran da öyle düşünmüş olmalı aslında; bir kişinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek üretimi yapamayacağı açıktır.
Öyleyse her kişi ayrı bir ihtiyacı karşılayacak ürünü üretmelidir.
Türk Milli Futbol Takımı’nı kutluyorum. Çeyrek finale kadar çıkarak bizi onurlandırdılar. Heyecanlandırdılar. Moral kaynağı oldular. Tam da ihtiyacımız olduğu zamanlarda…
Keşke final oynayabilseydik demeyeceğim. Elbette herkesin gönlü zirveyi istiyordu. Ancak futbol bu. Her duruma hazır olmak gerekir. Türk Milli Futbol Takımı’nın finaller oynayıp, kupalar kazanacağından eminim ben…
Futbol, Günümüzün en popüler sporu. Kitleleri peşinden sürükleyen, tüm dünyada yaygın bir spor dalı. Sporun her dalı güzel aslında. Basketbol, voleybol, okçuluk, hentbol, güreş, atlı sporlar, atletizm, boks… Ancak hiç biri futbol kadar popüler değil. Futbolun popülerliğini başka dallara kaptıracağı da yok sanki…
Ülkemizin her şehri ayrı güzel.
İklimi, coğrafyası, insanı, bitkisi, kültürü kendine özgü.
Papürüs Kitapevi’nin daveti üzerine yolum Şanlıurfa’ya düştü.
Çağımızın önemli değerlerinden biridir “marka."
Marka, en kısa tanımıyla; bir ürünün diğer üründen ayrılabilmesi için belirlenmiş işarettir.
Yani, söz konusu ürünün toplumda bıraktığı izdir.
İnebolu;
Karadeniz’in kıyısında küçük bir ilçe.
Sırtını aniden yükselen Küre Dağlarına dayamış,
Ankara kitap fuarındaydım. Kitaplarımı imzaladım. Konuklarımla sohbet ettim. Meraklı kitap kurdu çocukların heyecanları inanın etrafı sardı.
Sadece onlar heyecanlı değildi. Ben de heyecanlıydım. Onların enerjilerini görünce, bir yazar olarak benim de içim enerji doldu. Yeni kitap projelerine bir an önce başlayasım geldi. Çocukların her biri gerçekten birer cevher. Biz büyükler olarak Yeter ki onları anlayabilelim.
Onların yollarına çıkacak engelleri ortadan kaldıralım. Onların yeteneklerine göre eğitim almalarına imkan sağlayabilelim. Çocuklar umut dolu. Hayal dünyalarında mutlular onlar. Gelecek onların. Geleceği onlar kuracak. Geleceğin toplumunda onlar birey olacak. Ben onların toplumda kendilerine uygun yerleri alacaklarına inanıyorum.
Geçen hafta 23 Nisan’dı.
Tüm yurtta bayram vardı.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
“Barış” sözcüğü etimolojik açıdan Türkçe kökenlidir.
“Barmak” “Varmak” fiil kökünden türetilmiştir.
Milletimizin iki önemli eserinde de yer almıştır barış sözcüğü.
Bugün size bir kitaptan bahsetmek istiyorum.
Uçarı bir kitaptan.
Hayallerin sınırlarını zorlayan,
Ahilerin Ankara’da kurdukları yönetimden bahsediyorum.
Yani; 1290 ile 1354 yılları arasında Ankara’da oluşturdukları otoriteden.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılma sürecinde olduğu dönemin Ankara’sından.
Başkent Ankara Meclisi Derneği bir panel düzenlemişti.
Ben de konuklarından biriydim.
Panelin konusu ise çok özeldi;
Toplumları ayakta tutan ve yaşatan üretmiş oldukları kültürleridir.
Çünkü her bir kültür ögesi ise;
binlerce yılın yaşam tecrübesidir.
Her kitap ayrı bir dünyadır.
Tıpkı her insanın da ayrı bir dünya olduğu gibi…
Geçmiş zamanlarda İnsanlar bilgiyi aramak zorundaydılar. Onu bulmak için çeşitli zorluklara katlanmaları gerekiyordu.
Okuma aslında bilgi edinmenin bir aracıdır.
Günümüzde bilgi edinmenin yolları oldukça çeşitlenmiştir. Özellikle teknolojinin gelişmesi sadece bilgi edinme yollarını değil, bilgi yayma yollarını da çeşitlendirmiştir.
Tarih boyunca dumanlarla başlayan uzak iletişim; güvercin, mektup, telgraf, kitap, gazete, radyo, telefon, televizyon derken internet teknolojisiyle taçlanmıştır.
Dünya’daki yaşamın tepe noktasında insan vardır.
İnsan doğayı kendi lehine şekillendirir.
Besin zincirinin zirvesindedir.
Türk gökmeni Alper Gezeravcı, Dünya’ya sağlıkla döndü.
Çok sevinçliyiz!
Eminim yaptığı deneylerin sonuçları Türk bilim dünyasını da çok heyecanlandırıyordur.
Bilgi; doğayı kavramaktır! Evreni anlamaktır! Bilgi, bilinci yakalamaktır.
Bilgi, tarih boyunca kişilere ve toplumlara yeni imkânlar sağlamıştır.
Bilgiyi yerinde kullanabilen toplumlar; üretimini artırmış, yaşamı kolaylaştırmış, kültür geliştirmiş ve nihayetinde medeniyet kurabilmiştir.