Kültürel aktarım

Zübeyir Tokgöz

Zübeyir Tokgöz

Tüm Yazıları

Toplumları ayakta tutan ve yaşatan üretmiş oldukları kültürleridir.

Çünkü her bir kültür ögesi ise;

binlerce yılın yaşam tecrübesidir.

Yaşanmışlıkların ürünüdür.

Çok değerlidir.

Kolay oluşmaz; zaman ister, beslenmek ister.

Kültür toplumun kimliğidir.

Canlıdır kültür; tıpkı diğer canlılar gibi.

Büyür, şekillenir, zamanla özleşir.

Toplumun ortak paydası olur.

Kültürü yaşatmak gerekir, beslemek gerekir.

Yeni nesillere aktarılmak gerekir kimliğin korunması için.

Sanatla, edebiyatla, mimari yapıtlarla.

Şimdi yazılı ve görsel olarak yapıyoruz kültür aktarımını.

Eskiden sözlü olarak aktarılırdı toplumun birikimi.

Masallarla, türkülerle aktarılırdı nesilden nesile.

Kimi zamanlar da destanlarla.

Eskiden kültür öğretmenleri ozanlardı.

Şairlerdi, aşıklardı, mimarlardı, kilim dokuyuculardı.

Destan anlatıcılardı.

Masal anlatıcılardı.

Manasçılardı…

Edebiyatçılar ve sanatçılar o yüzden çok önemlidir toplum için.

Toplumun kişilik özelliklerini aktarırlar yeni kuşaklara.

Kültür yaşasın diye.

Toplum kimliğini kaybetmesin diye.

Ülkeler sonsuza kadar yaşasın diye.

Uygarlıkları vicdanlı insanlar kursunlar diye.

Dünyada adalet olsun diye.

İnsanlar insan şerefine uygun yaşasınlar diye…

Not: Son makalemde “manasçılığı” yanlışlıkla Kazakistan ile ilişkilendirmiştim. Manas Destanı Kırgızistan’ın milli destanıdır ve Türk kültürünün yaşayan kendine özgü bir değeridir. Beni uyarma inceliğinde bulunan sevgili dostlarım Gazi Çevik ve Ahmet Kömeçoğlu Beylere teşekkür ederim.