Barış
“Barış” sözcüğü etimolojik açıdan Türkçe kökenlidir.
“Barmak” “Varmak” fiil kökünden türetilmiştir.
Milletimizin iki önemli eserinde de yer almıştır barış sözcüğü.
Yani Kutadgu Bilig’de ve Divan-u Lugatit Türk eserlerinde.
Bu eserlerde;
Birbirine gitmek, yardımlaşmak, ortak hareket etmek anlamında kullanılmıştır.
Birbirine varmak, birlikte hareket etmek, barışmak yani.
Çağımızda barış daha da önemli hale gelmiştir.
İnsanların, erdemli ve insan haysiyetine yakışır biçimde yaşayabilmeleri için barışın tesis edilmesi gerçekten önemlidir.
Hem de her türlü barışın.
Bir insanın iç barışının,
İş barışının,
Toplumsal barışın,
Siyasal barışın.
Barış yoksa eğer bir yerde;
O yerde huzur yoktur.
Eğitim yoktur.
Adalet yoktur.
Üretim yoktur.
Ekonomik yetkinlik yoktur.
En önemlisi de özgürlük yoktur.
Mutluluk yoktur yani…
Barışın olmadığı yerde, ne mi vardır peki?
Nelerin olmadığını yazmayacağım şimdi.
Sırf moraller bozulmasın,
Yüzlerden gülümsemeler eksilmesin diye…
Ancak çok merak edenler için yazıyorum:
Neler olduğunu görmek isterlerse eğer;
Balkan Savaşlarına baksınlar,
Yemen savunmasına,
Merminin mermiyle çarpıştığı Çanakkale Savunmasına baksınlar.
Yoksul düşmüş Anadolu’ya baksınlar.
Ya kurtuluş Savaşı olmasaydı…
Gelelim günümüze;
Irak’a, Libya’ya, Suriye’ye, Ukrayna’ya baksınlar.
Son olarak Gazze’de yetim kalmış çocukların gözyaşlarına,
Doğu Türkistan’da öksüz ve kimsesiz kalmış Uygurların çığlıklarına baksınlar.
Barış bizim sözcüğümüzdür.
Huzur ve mutluluk getirir.