Yaşlanmaktan korkmayın, ihtiyarlığı geciktirmek elimizde… (1)

Ümit Yurtkuran

Ümit Yurtkuran

Tüm Yazıları

İnsanlık tarihi boyunca, hakkında bilgi sahibi olduğumuz bütün kadim medeniyetlerde “gençlik ve ölümsüzlük iksirleri” arandı ve (sosyal medyada bilimsel gelişmelerle ilgili ne anlatılırsa anlatılsın) bundan sonra da aranmaya devam edilecek ve bulunamayacaktır.

Kur-an’da üç ayrı surede geçen “Her nefis ölümü tadacaktır” mealindeki ayetlere yürekten inanan bir Müslüman olarak gençlik ve ölümsüzlük iksiri diye bir şeyin bulunduğuna ya da bulunacağına asla inanmıyorum.

Ancak genel sağlık durumumuzun (anne ve babalar bilinçlendirilerek) anne rahminden itibaren ele alınarak insan ömrünün bir bütün olarak düşünülüp, “Vücudumuzdaki doğal düzenin (fabrika ayarlarımızın) bozulmasına neden olacak” her türlü etkenden mümkün olduğunca uzak durup, belirli beslenme ve sağlık kurallarına uygun yaşamayı hayat tarzımız haline getirdiğimiz takdirde;

Uyku bozuklukları, diyabet, yüksek tansiyon, prostat, bunama, işitme bozuklukları, görme bozuklukları, kemik erimesi, eklem kireçlenmesi, yürüme bozuklukları, bronşit, astım, damar sertliği, parkinson, alzheimer, bunama, kanser çeşitleri gibi (ihtiyarlık hastalıkları denilen) birçok hastalığa yakalanmadan, “güçten kuvvetten düşüp başkalarına muhtaç olmadan, sağlıklı ve uzun bir ömür geçirebileceğimize inanıyorum.”

Öncelikle “yaş alma (yaşlanma) ile ihtiyarlık kavramlarının birbirine karıştırılmaması gerektiği” bilinmelidir. İnsanlık tarihi boyunca, zamanı durdurmak asla mümkün olmadığı gibi geçen zamanın da geri getirilemeyeceği her insan tarafından bilinen yalın bir gerçektir. Yani “nefes alıp verdiğimiz her saniye yaş alıyoruz (yaşlanıyoruz) ve bir gün mutlaka öleceğiz demektir.”

Bu durumda yaş almaktan korkmamıza da gerek yoktur. Asıl dikkat etmemiz ya da korkmamız gereken şey birçok hastalık sonucu güçten kuvvetten düşerek, hareket kabiliyetimizin sınırlanması, yaşam kalitemizin iyice düşmesi, yani “ihtiyarlamamız olmalıdır.” Bu noktada “çok yanlış bir algı ya da anlayışın daha düzeltilmesinin şart olduğuna inanıyorum.”

Sanki hastalıklar yaşlanma hızımızın mecburi bir sonucuymuş, sadece yaşlandığımız için çeşitli hastalıklara yakalanıp ihtiyarlıyormuşuz gibi çok yanlış bir anlayış yerleşmiştir. Halbuki “yaşlılık standart şikayetleri olan bir hastalık değildir.” Sadece “yaş ilerledikçe kendi yaptığımız hatalara bağlı olarak hastalık riski artabilir.” Aynı yaşta olan birçok insanın, hareket kabiliyetlerinin, düşünme yeteneklerinin, genel sağlık durumlarının birbiri ile tıpatıp aynı olmadığı her insan tarafından bilinen bir gerçektir.

(Devam edecek)