Şöyle bir geçmişe gidip düşündüğümde Şubat aylarının ortalarında 1999 da özel kuvvetlerimiz tarafından derdest edilerek , iş adamı Cavit Çağların özel uçağıyla Türkiye’ye getirildiğini hatırlıyorum bebek katilinin. O Türkiye Cumhuriyeti ve askerinin de düşmanı için, özel kuvvetlerin ellerinden kaçmak isterken, uçaktan aşağıya düşüverse diye ; öfke ve rahatlama ile karışık bir hisse kapıldığımı bile çok net hatırlıyorum.
Bazı şartların sağlanması halinde 2035 de serbest kalabilme ihtimalinin olması, idama mahkum edilmesi gerekirken bizim ekmeğimizi suyumuzu içmesi ve her türlü sağlık hizmetlerini en şekilde alması beni de tüm şehit aileleri gibi rahatsız ediyor açıkçası. İdama karşıyım ; gerçekten suçlu olmayan birinin yanlışlıkla ya da kasti olarak öldürülmesi ihtimali korkunç tabi ancak bunun gibi elleri değil bütün gövdeleri kana bulanmışların, çocuklara kıyıp tecavüzlerinin kesinleşmesi , vatana ihanet gibi suçların da idamla sonuçlanmasını ve caydırıcı bir durum sunulmasını da istiyorum , bir vatansever ve çocuk koruyucusu olarak.
Yazık ki; 28 Nisan 1999'da, Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesine göre vatana ihanet suçu gereğince ve tabi "Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçuyla da 29 Haziran 1999'da idama mahkûm edilmesine rağmen Avrupa Birliği'ne uyum yasalarına uyum sağlayıp bebek katilinin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmişti.