Zafer Partisinden İmralı tepkisi: MHP, milliyetçi tepkileri baskılamak için kullanılıyor

Süreyya Terzioğlu

Süreyya Terzioğlu

Tüm Yazıları

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutukluluğu hakkında sert açıklamalar yapan Karamahmutoğlu, “Zafer Partisi’nin yürütmüş olduğu muhalefet, doğrudan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin politikalarını çökerten bir muhalefet” derken CHP’yi de eleştirdi. CHP’nin de zaman zaman AK Parti ile aynı çizgide durduğunu söyleyen ve özellikle yasa dışı kaçak nüfus ve düzensiz göç konusunda diğer muhalefet partilerinin yeterince ses çıkarmadığını iddia eden Karamahmutoğlu, bu konuda tek itiraz eden ve mücadele eden partinin Zafer Partisi olduğunu vurguladı.

22 Ekim’de Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamayla başlatıldığı iddia edilen sürece ilişkin ilk esaslı itirazı da Zafer Partisi ve lideri Ümit Özdağ’ın yaptığını belirten Karamahmutoğlu, gerçekte sürecin 22 Ekim’de başlamadığını, zaten üzerinde anlaşılmış ve tamamlanmış bir mutabakatın kamuoyuna duyurulması olduğunu söyledi. Zafer Partisi olarak hükümetin bu sürecine itiraz ettiklerini, adeta “pişmiş aşa su kattıklarını” ifade eden Karamahmutoğlu, bu itirazın toplumda da karşılık bulduğunu ve bugün yapılan anketlerde halkın yüzde 65’inin terörist başı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasına ve PKK’lı mahkûmların salıverilmesine karşı çıktığını vurguladı. Karamahmutoğlu, Genel Başkan Ümit Özdağ’ın da bu süreç sebebiyle susturulmak istendiğini ve tutuklandığını belirtti.

YENİ SÜRECİN İLK ÇÖZÜM SÜRECİNE BENZERLİĞİNE DİKKAT ÇEKTİ

Sürecin nasıl sonlanacağına dair soruya geçmişteki çözüm sürecinden referans göstererek cevap veren Karamahmutoğlu, “Birinci çözüm sürücünün duvara toslamasının sebebi, ayrılıkçı Kürtçü siyaset tarafının küstahlaşmasıydı. Şehir merkezlerinde otobüslerin üzerine çıkan PKK’lı teröristler zafer turları atıyorlardı. Habur’da kurulmuş olan çadır mahkemelerindeki, teslim olmaya gelen teröristlerin, keza pişmanlık göstermeyen teröristlerin küstahlıkları vatandaşı rahatsız etmişti. Sevinen ve üzülen tarafa bakıldığında, o çözümden kimin kazançlı çıktığı, kimin kaybettiği açıkça anlaşılıyordu.” Diyerek sürecin AK Parti’ye seçimlerde zarar vereceğinin görülmesi üzerine sürecin sonlandığını aktardı.

Şu anki sürecin de benzer bir süreç olduğunu belirten Karamahmutoğlu, “Aşağı yukarı birinci çözüm sürecinde neler konuşulduysa aynı başlıklar yer almış. İçeriğini topluma açıklamayalım. Deşifre etmeyelim. Bir al ver pazarlığı yürütülmüyor da sanki güya PKK hiçbir şey beklemeksizin, kendiliğinden kendini lağvediyor, silah bırakıyor. Kırk yılı aşkın süredir, cinayet işleyen, terör yapan, bunu da talep ettiği siyasi isteklere dayandıran bir örgütlenme, kırk yıl sonra hiçbir şey istemeksizin silah bırakıyorsa, bu inandırıcı olmaz, olmuyor da.” İfadelerine yer verdi.

“SÜREÇ ANKARA MERKEZLİ BİR SİYASET ÜRÜNÜ DEĞİL”

Süreçte bazı isimlere siyaset yapma serbestliği ve terörü de kapsayan bir genel af olduğunu da iddia eden Karamahmutoğlu, “Hukuki boyutta ortaya konan hadise, terörü de kapsayan bir genel affı da içerdiği konuşuluyor ki, onuncu yargı paketi görüşülüyor, bu paketin içine konulacağı konuşuluyor. Bütün bunların hiçbirini Türk seçmenine, vatandaşlara açıklamadan terörsüz Türkiye başlığı altında tek taraflı bir silah bırakmadan bahsediyorsanız burada belli ki; ‘bizden sakladığınız birtakım tavizler vardır. Gizlediğiniz bir şeyler vardır’ diye şüphelenmekte haklıyız. Hükümetin bunu kabul etmesindeki mecburiyetin ben, dış dinamiklere bağlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü ülke gündeminde böyle bir şey yokken, İmralı’da yatmakta olan, terörist başı cezasını çekmekte iken, birdenbire ülke gündemiyle birlikte anayasa değişikliğiyle beraber, yeni anayasa çalışmalarıyla beraber PKK ile meşgul edilmesi Ankara merkezli bir siyasetin ürünü değil.” dedi. Karamahmutoğlu ayrıca Suriye’deki gelişmelerle birlikte Türkiye’nin bu sürece sürüklendiğini öne sürerken Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi Suriye’nin kuzeydoğusunda da bir Kürt garnizon devleti kurulacağını ve AK Parti hükümetinin bu devleti tanıyacağını iddia etti.

“SÜRECE MHP TABANINDAN BÜYÜK ORANDA HAYIR OYU ÇIKAR”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu süreci başlatan isim olmasına da değinen Karamahmutoğlu, bunun nedeninin PKK ile yapılan pazarlıklarda 1982 Anayasası’nın 66. maddesinin hedef alınması olduğunu söyledi. “Bu madde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını “Türk” kimliği altında tanımladığı için değiştirilmek isteniyor ve anayasadan “Türk” ibaresinin çıkarılması amaçlanıyor. AKP ve MHP bu süreçte birlikte hareket ediyor ve MHP, milliyetçi kesimden gelebilecek tepkileri baskılamak için kullanılıyor.” diyen Karamahmutoğlu, MHP seçmeninin şu an “afazi” durumunda olduğunu, yani duygularını ve düşüncelerini sözle ifade edemediğini savundu. Eğer bu sürece ilişkin bir halk oylaması yapılırsa, MHP tabanının büyük ölçüde hayır oyu vereceğini belirten Karamahmutoğlu, bu nedenle anayasa değişikliğinin referanduma götürülmeden Meclis’te 400 vekil ile kabul ettirilmek istendiğini öne sürdü. Bunun için de eksik kalan oyların DEM Parti’den sağlanacağını düşündüğünü söyledi.

Azmi Karamahmutoğlu, CHP’nin sürece dair tutumunu da eleştirdi. “CHP olarak ele aldığımızda şüphesiz kimlik siyaseti üzerinden CHP içerisinde siyaset yapan ve vekil olarak da bulunan isimler var. Ancak Genel Merkezdeki isimlerin Milli devlet, üniter devlet yapısını hedef alan değişimlere izin vereceklerini hiç sanmıyorum.” dedi ancak bir ayrışma ihtimaline parmak basarak Sezgin Tanrıkulu gibi isimlerin, bölücü Kürt hareketinin siyasi taleplerini içeren bir anayasa değişikliğine destek verebileceğini ima etti.

İKTİDAR PARTİSİ İÇİN GEÇİCİ ZAFER

Azmi Karamahmutoğlu: “Ümit Özdağ'ın tutuklanması ile aslında, toplumsal muhalefete bir gözdağı verilmek isteniyor.” Dedi ve devam eden sürece dair hiç kimsenin itirazını dile getiremediğini belirtti. Karamahmutoğlu, esas hedefin toplumu baskılamak ve sindirmek olduğunu da dile getirdi.

“İlk günden beri Zafer Partisinin yanında duran siyasi partileri gördüğümüzde hem de hapishanede Özdağ’a ziyaretleri gördüğümde dedim ki buradan muhalefet güçlenerek çıkıyor. Dolayısıyla Zafer Partisi de güçleniyor. O sebeple Ümit Özdağ’ın geçici olarak siyasetten el çektirilmiş olması iktidar partisi için geçici bir zaferdir ama Ümit Özdağ özgürlüğünü geri aldığında, bütün bu arayı kapatarak, üstüne koya koya, sayısı yüzde 35’e varmış olan kararsız seçmeni yanına çekecek kanaatindeyim.” dedi.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız