Oğuz Uçar

Oğuz Uçar

Atatürk bu milletin gönlünde

Bugün 18 Mart… 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi'nin 110. Yıldönümü. Bir başka ifade ile, tarihin yeniden yazıldığı, Türk’ün kaderinin döndüğü gün bugün. İşte böyle önemli bir günde, yedi düvele diz çöktüren, bu toprakları bize “vatan” olarak bırakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet ve minnet ile anıyorum. Onların manevi huzurlarında saygı ile eğiliyorum. * * * Malumunuz, ramazan ayındayız. Oruçların tutulduğu, duaların yapıldığı, yardımlaşmanın doruklara ulaştığı bir ay… Biliyorsunuz ki; bizim dinimiz komşusu açken, tok yatanları ve gösterişle yardım yapanları ayıplıyor. Komşu deyince önce ihtiyaç sahibi akrabalarınızın, sonra da diğer yakın komşularınızın karnını doyurun diyor. Yapacağınız yardıma gelince de “Sağ elinizin verdiğinden, sol elinizin haberi olmasın” deniliyor. Peki, bizlere sık sık telkinde bulunan din adamlarımız ne yapıyor?

Şimdi sıkı durun!.. Yaptıkları yardımların basın aracılığı ile reklamını yapıyor! İşte basına yansıyan o haberde, “Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), ramazan ayı dolayısıyla Etiyopya'da ihtiyaç sahibi 35 bin kişiye gıda kolisi, iftarlık ve bayramlık kıyafet desteği sağladı” diye yazıyor. Haberin devamında da şöyle deniliyor: “Addis Ababa Din Hizmetleri Müşaviri Yaşar Cuhadar da yaklaşık 15 yıldır Etiyopya'da Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV olarak insani ve hayır hizmetlerini yerine getirdiklerini belirtti.

Etiyopya'nın başkenti başta olmak üzere, Beni Şangul, Oromia, Amhara, Afar, ve Tigray bölgelerine yardım yapıldığını anlatan Cuhadar, mülteci kamplarında, yetimhanelerde ve Kur'an kurslarında da 5 bin kişiye iftar desteği sağladıklarını kaydetti.

Yazının Devamı

Yaşadıklarımızı nasıl anlayacağız?

Sevgili Yeni Ankara okuyucuları, beni sizlerle buluşturan değerli üstadım Ali Çetin beye teşekkür ediyorum. Başkentimiz Ankara’dan bütün ülkeyi kucaklamayı hedefleyen bir haber portalında Haber Müdürü olarak görev yaparken, köşe yazılarımla da huzurlarınızda olacağım.

Gazetecilik mesleği son yıllarda iyice yıprandı. Çünkü meslektaşlarımız, takım tutar gibi parti tutmaya ve o partinin “Basın Sözcüsü” gibi hareket etmeye başladı. Herkesin kendisine göre bir gazetecilik anlayışı oluştu. Bu durumu gerçekten anlayamıyorum. Eleştiri yapmak, bu mesleğin doğasında var! Ama eleştirirken hakaret etmek de moda oldu. Bana göre hiç hoş bir durum değil. Gazeteci, doğruya doğru, eğriye eğri derken karşısındaki kişi kim olursa olsun hakaret etmemeli.* * *Son yıllarda hayatı anlamayı, anlayarak yaşamayı unuttuk. Ne okuduğumuzu, ne de yaşadıklarımızı anlayamaz olduk! Çünkü hepimizin kafası çok karışık! Ben bu durumu bizi yönetenlere ve onların yarattığı iklime bağlıyorum. Onların dün “kara” dediklerine, bir gün sonra “ak” demeleri yüzünden doğru ve yanlış kavramlarını karıştırmaya başladık. Çok gerilere gitmek istemiyorum. Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk “Silahlı Terör Örgütüne üye olmak ve Örgüt Propagandası yapmak” suçlaması ile görevden alınmadı mı? Peki şimdi “barış elçisi” gibi İmralı’ya nasıl gönderilebiliyor? Mezuniyet törenlerinde “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyen pırıl pırıl Teğmenlerimiz ordudan ihraç edilirken, bölücübaşı neredeyse “milli kahraman” ilan edilecek! Hepimizin kafası gerçekten karışık! * * * Siyasilerin çelişkilerini şimdilik bir tarafa bırakırken, alın size bir başka çelişki: Yaşamak için temiz ve sağlıklı gıda önemli mi? Önemli!.. Tarım ve Orman Bakanlığı bunun için piyasayı denetliyor. Sık sık “Taklit ve Tağşiş Ürünler Listesi” yayımlıyor. Ama bakanlığın bu listesinde yer alan markalar hala market raflarında nasıl durabiliyor? O market sorumluları hakkında neden işlem yapılmıyor? Anlamakta zorlanıyorum. Hayatı anlamayı, gülerek anlayarak yaşamayı unuttuk. Daha da kötüsü öfkeli millet olduk! Niğde’de bir adam, kendisini ameliyat eden doktoru bıçaklıyor. Saldırgan yakalanıyor. “Neden yaptın” diye sorulduğunda “Suçunu itiraf etmiyor. Bana yapay zeka yerleştirdi. Başımda onun cihazları var” diye karşılık veriyor. Yani yapılan ameliyatı anlayamamış! Kendisine yapay zeka yerleştirildiğinden şüphelenip doktoru bıçaklamış! Güler misin? Ağlar mısın? Ne hale geldik? * * *

Şimdi size Nasrettin hoca'dan bir hikaye paylaşmak istiyorum. Timur, Nasrettin Hoca ile sohbet ederken hocalığına laf ediyor. Hoca da altta kalmamak adına “Hünkarım, ben öyle hocayım ki, sizin şu yanınızdaki eşeği bile okuturum” diye ortaya bir söz atıyor.

Yazının Devamı