Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Meral Hanım’ı fazla ciddiye almayalım

Önce beklentiyi zirveye taşıdılar. Büyük Taarruz'un yıl dönümünde… Afyonkarahisar gibi simgesel değeri yüksek bir şehirde… Tarihî önemde (!) açıklamalar yapılacağını beyan ettiler.

Kamuoyu merak ve beklentisini bunca yükseltmeleri, doğrusu bende, “Galiba Meral Hanım siyaseti bıraktığını açıklayacak ve 6’lı masa fiyaskosuna dair ifşaat ve itiraflarda bulunacak…” beklentisi oluşturdu.

Bir kez daha anladık ki; Meral Akşener, bildiğimiz sıradan bir kasaba siyasetçisi… Gene aynı pozlar… Mimiklerine ve beden diline iliştirilmiş fakat eğretiliği sırıtan bir ‘kontrollü öfke’ hali… Ve kendisi dışında herkesi suçlayan bir kolaycılık…

Yazının Devamı

Kıbrıs politikasında radikal değişim ihtiyacı

Haçlı kafası, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Yeşil Hat üzerindeki Pile köyüne, Türk tarafındaki Yiğitler köyünden ulaşımı kolaylaştırmak için yapmak istediği yol meselesinde, bir kez daha ve bu defa Birleşmiş Milletler üzerinden hortladı.

Daha önce Kıbrıs Rum Yönetimi, Türklerle Rumların birlikte yaşadığı Pile köyüne, kendi bölgesinden bir yol yapmıştı. BM Barış Gücü’nün buna bir itirazı olmamıştı.

Fakat aynı şeyi Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, üstelik de BM Barış Gücü’ne önceden bilgi vermek suretiyle yapmaya kalkışınca, çok tuhaf ve fiilî bir direnişle karşılaşıyor. Tabi BM’nin kurduğu barikatları yıkıp geçiyor, Türk Devleti.

Yazının Devamı

Boş laf çok, siyaset yok

Yaşadığı seçim hezimetinin ardından CHP’de sular bir türlü durulmuyor.

Seçim hezimetinde, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte aynı sorumluluğu taşıyanlar, çıkan ağır faturayı Kemal Bey’e kesip, zeytinyağı gibi üste çıkmaya; böylelikle de partinin başına geçmeye çalışıyor.

Önce İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu şansını denedi. Fakat İstanbul’daki ilçe kongrelerinde, elindeki tüm maddî imkânları kullanmasına rağmen umduğu neticeleri alamayınca, derhal geri vitese taktı. Anladı ki, Kemal Bey’i oturduğu koltuktan söküp indirmek o kadar kolay değil.

Yazının Devamı

Bu kumaştan lider çıkmaz

Kaçak güreşiyor. Meselenin kıyısında köşesinde geziniyor. Kendi alması gereken inisiyatifleri, zamana yayarak başkalarının almasını bekliyor. Birileri meseleyi olgunlaştırsın, hazır hale getirsin, sonra da kendisini ‘makama’ davet etsin istiyor.

Doğru tahmin ettiniz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’dan bahsediyoruz.

Biz bu hazırlopçu tavırları bir yerlerden hatırlıyoruz. Hani, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir zamanlar böyle birini Cumhurbaşkanı yapmıştı. Tabi, karşılığı kocaman bir nankörlük oldu. Getirildiği makamı kendinden bilen zat, bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde, velinimetinin karşısında muhalefetin adayı olma heveslerine kapıldı.

Yazının Devamı

Batı anti-medeniyetinin çocukça çöküşü

Evet, bugün Avrupa’nın şahsında tecessüm eden ‘Batı Medeniyeti’, tam olarak bir ‘anti-medeniyet’tir. Bu, Roma’nın şaşalı dönemlerinde de böyleydi.

Her ne kadar bilimde, teknikte, ekonomik ve sosyal refahta büyük ilerlemeler yaşamış olsa da, özünde Batı dediğimiz yapı, bizim anladığımız manada bir ‘medeniyet’ hiçbir zaman olamamıştır.

Medeniyet olabilmenin birinci şartı; insanlığa adaletli, vicdanlı, irfanlı bir fikir, bir ideolojik önermeler bütünü sunabilmektir. Geldiği yerde, insanlara huzur ve refah sunan bir düzen kurabilmektir.

Yazının Devamı

Anlaşıldı; İP yıkıldığı yere kadar…

MHP Lideri Devlet Bahçeli, siyasetteki ustalığını bir kez daha konuşturarak, İYİ Parti’ye ‘memleket hayrına komşuluk’ çağrısı yaptı. Bu çağrıya, isterseniz İP’e uzatılmış bir ‘zeytin dalı’ deyin. Benim tercihim ise ‘cansimidi’ demek olur.

Nedenini anlatalım: İP, MHP’den türlü bahanelerle kopan; Meral Akşener, Ümit Özdağ, Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu gibi siyasî figürlerin öncülüğündeki politik kadrolar tarafından kuruldu. Ayrıca, sağdan ve soldan devşirilmiş bazı isimler de, İP’i ‘merkeze oturtmak’ iddiasıyla vitrine konuldu.

Burada ilginç bir nokta daha var: Meral Akşener ve peşine takılan ‘eski’ MHP’liler, bir yandan partiden kopuşlarını, Devlet Bahçeli ve ekibinin ‘Milliyetçi-Ülkücülüğünü yetersiz bulma’ gibi bir gerekçeyle izah etmeye çalışırken; diğer yandan da kendilerini merkez sağda konumlama gayretine girdiler.

Yazının Devamı

Siyasette MHP ve Bahçeli kalitesi

Falanoğlu ile filanoğlu arasındaki “Sen kalk, ben oturayım…” kıvamında süren ‘ego kapışmasının’ siyaset hayatımızı kısırlaştırdığı bir demde, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli yine kalitesini konuşturdu.

Devlet Ata, tarihin yanlış tarafında konuşlanmış bulunan İYİ Parti ve Genel Başkanı Meral Akşener’e son bir çağrıda daha bulundu. İP’lileri, bulundukları fay hattını terk edip, Türk-İslam Ülküsünün gerektirdiği pozisyonu almaya davet etti: “Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına…”

Sayın Bahçeli, benzer çağrıları 2019 ve 2020’de de yapmıştı. O zaman Meral Hanım’ın süngüsü henüz düşmediğinden ve kendisini ana muhalefet konumunda hissettiğinden olsa gerek, MHP’den gelen çağrıları karşılıksız bırakmıştı.

Yazının Devamı

Gerçekten de dünya 5’ten büyükmüş

Sömürgeci Avrupa, birkaç yüzyıldır yaşadığı ‘hak edilmemiş refahın’ sonuna yaklaşmış gibi görünüyor.

Son 300 yıldır Türk Devleti'nin güç kaybetmiş olmasını da fırsat bilerek, Afrika ve Asya’yı yağmalayan ‘Batı Anti-medeniyeti’, dramatik bir çöküş süreci yaşıyor.

Afrika’daki 50 küsur ülkenin neredeyse tamamını aralarında sömürge olarak paylaşmış olan Fransa, İngiltere, Almanya ve diğerleri, gariban Afrikalıları sadece sömürmekle yetinmediler. Bir de o insanları sosyal-kültürel-ekonomik bakımdan bellerini doğrultamayacak hale getirdiler.

Yazının Devamı

Bu kavga bitmez

CHP ve İP’in kendi içindeki post mücadelesi devam ederken, 'Masa' ortakları arasındaki kavga da giderek derinleşiyor. İki ay öncesine kadar, Türkiye’yi, 6+2 paydaşın ortak imzasıyla güzel güzel yönetecekleri masalını hepimize yutturmaya çalışan hırs abideleri, şimdi birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya döküyor, ittifaktan duyduğu pişmanlığı dillendiriyor.

Meral Hanım, bir önceki seçime girebilmek için CHP’den aldığı 15 hülle milletvekilini ‘hayatının pişmanlığı’ diye takdim ediyor. Yetmiyor, ittifaka yaptığı ‘katkının’, büyük ortak CHP tarafından görmezden gelindiği, hatta HDPKK’nın İP’den daha fazla öncelendiği varsayımıyla, ortaklarına ‘hayatta başarılar’ diliyor.

İP Başkanının bu çıkışlarının samimi bir duruş mu yoksa 8 ay sonraki yerel seçimlerde, CHP’den koparmayı planladığı birkaç kent belediyesi için ayar verme çabası mı olduğunu önümüzdeki aylarda öğreneceğiz.

Yazının Devamı

Testi çatladı bir kere

Henüz seçimden çıkalı 2 ay oldu. Yerel seçimlere ise sadece 8 ay kaldı. Dar bir zaman yani… Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde aradığını bulamayan Masa Muhalefeti, seçim yenilgisiyle yüzleşmeye başladı. Muhalif cephede ortalık toz duman…

Siyasî tarihimizde ilk defa böylesine tuhaf bir seçim öncesi muhalefet koalisyonu kuruldu. Birbirine benzemeyen 6 parti bir araya getirildi. Yetmedi, HDPKK da önce masanın altına yerleştirildi. Kemal Bey’in adaylığı garantilendikten sonra da masanın başköşesine oturtuldu. Bir de FETÖ, masanın gayri resmi ve gayrimeşru ortağı olarak, kafasını oradan-buradan gösterdi.

Yerli-yabancı ne kadar şer odağı varsa, onlar da açık veya örtülü olarak Masa Muhalefetini destekledi. Yapılmadık numara kalmadı. Yalanın-dolanın dibine vuruldu. Akıl almaz vaatler sıralandı. Lakin olmadı, olmuyor, olmayacak.

Yazının Devamı

Dallas dizisinden beter

Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerini geride bıraktık. Siyasetin bundan sonraki odak noktasının, içeride ve dışarıda yürüyen ve yürüyecek icraatlar olması beklenir.

Ekonomide ciddi sıkıntılar var. Bilhassa dar gelirli vatandaşlar, günün ekonomik şartları altında eziliyor ve sıkıntılarının giderilmesini bekliyor. Elbette bu noktadaki icra yetkisi, Cumhurbaşkanlığı Kabinesine aittir. Bununla birlikte, muhalefetin de önemli ülke sorunlarına dikkat kesilmesi, bunları icra sorumluluğu taşıyanlara sürekli hatırlatması, hatta çözüm önerileri sunması gerekir.

Seçim üzerinden neredeyse 2 ay geçti, bizim muhalefet cenahı hâlâ kendine gelemedi. Adeta yediği yumrukla yere uzanmış, hakemin 10’a kadar sayıp maçı bitirmesini bekleyen mağlup boksör gibiler.

Yazının Devamı

Sayın Cumhurbaşkanımız yanıltılıyor mu?

Son zamanlardaki bazı ekonomi ve sosyal politika uygulamaları, toplum tabanında ciddi tepkilere neden oluyor. Birçok vatandaşımızdaki bu tepkiyi, Anadolu’yu dolaşırken temasta bulunduğumda şahsen gözlemliyorum.

Her ne kadar tepkiye kaynaklık eden uygulamaların büyük bölümü bürokrasinin yönlendirmesine dayansa da vatandaşın tepkisi, doğal olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza ve AK Parti’ye yöneliyor.

Toplumsal tepki derken, ‘ne versen tatmin olmayan’ müzmin hükümet muhaliflerinin tükenmeyen mızırdanmalarını kastetmiyorum. Sahici mağduriyetlerden bahsediyorum.

Yazının Devamı

Saman alevi lidercikler

CHP’de kazan kaynıyor. Fakat kazanda pişen bir şey yok. Sade suya tirit misali, boş tencereye su doldurulmuş, gelen giden tuz atıp karıştırıyor.

Biraz abartılı bir benzetme mi oldu? Belki…

Fakat 28 Mayıs’ın ertesinde başlayan “Değişim de değişim…” avazları, giderek sönüyor, duyulmaz hale geliyor.

Yazının Devamı

İhanet henüz bitmedi, agâh olmak gerek

Tarihin gördüğü en büyük ihanet olan 15 Temmuz darbe-işgal girişiminin üzerinden tam 7 yıl geçti. Türk Devleti, geride kalan 60 yılda iliklerine kadar işlemiş FETÖ habis urundan arınmak için; 2013 yılından itibaren örtülü, 15 Temmuz 2016’dan bu yana da aleni bir mücadele veriyor.

Geride kalan 7 senede, askeriye, yargı, emniyet ve diğer devlet organlarına çöreklenmiş 100 bini aşkın FETÖ pisliği ayıklandı. Kimsenin kuşkusu olmasın, yargının delil yetersizliği veya başka gerekçelerle mahkûm edemediği bir o kadar FETÖ alçağı da paçasını kurtarmayı başardı.

Peki, her şey yoluna girdi mi?

Yazının Devamı

Bunca hain ne ara türedi?

Önce yerli yerine oturtalım: 15 Temmuz’daki vatan hainliği, sadece Türk tarihinin değil, dünya tarihinin de kaydettiği en büyük, en kapsamlı, en ayrıntılı ihanettir.

FETÖ itlerinin, üzerlerine şerefli Türk Askeri üniformasını iliştirerek yapmaya kalkıştığı bu hainlik, milletin güçlü feraseti ve imanı sayesinde, üzerinden 12 saat geçmeden berhava edilmiştir. 251 şehit ve 2500’e yakın gazimize malolan bu destan da tarihin kaydettiği en büyük kahramanlık örneğidir.

Ve bir tespit daha: 15 Temmuz ihanetine ‘kurgu-tiyatro-kontrollü’ diye çamur atan ne kadar siyasetçi, gazeteci, akademisyen vs. varsa, onların da tamamı su katılmamış vatan hainidir. Nokta.

Yazının Devamı

Dış politika ‘kankilik’ değildir

Meşhur bir anlatı vardır; ABD’nin dış politikasını kurgulayan, dönemin efsane Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’e atfedilen.

Kissinger’in itelemesiyle, KDP’nin kurucusu Molla Mustafa Barzani, Irak’a başkaldırır. Tabi İran da bu işin arkasındadır. Derken dış politikanın şartları değişir, Barzani ve peşmergeleri, Saddam’ın önüne atılır.

Peşmergeleri ve kendisi epeyce dayak yiyen Barzani, Kissinger’e, “Hani bizi destekliyordunuz, niye böyle oldu Sayın Kissinger?” diye sitem edecek olur. Kissinger’in cevabının iki ayrı rivayeti var.

Yazının Devamı

NATO bizim neyimiz olur?

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Stalin SSCB’sinin tehditleri yüzünden kapağı atmak zorunda kaldığımız NATO, üye olduğumuz günden beri hep aleyhimize çalıştı.

27 Mayıs 1960’taki ahlâksız darbeden başlayıp, 15 Temmuz 2016’daki şerefsiz FETÖ darbe-işgal girişimine kadar, NATO denilen ifrit yapı, her pisliğin içindeydi.

Güya Sovyetler Birliği tehdidine karşı bizi korusun hayaliyle üyesi olduğumuz NATO için, yapmadığımız fedakârlık kalmadı. Kore Savaşı’nda Amerikan Conilerinin kıçını kurtarmak uğruna verdiğimiz yüzlerce şehit bir yana, NATO’nun dünya üzerindeki her türlü operasyonunda en riskli görevleri biz üstlendik.

Yazının Devamı

Organize Hayvancılığa geçmedikçe…

Kanımca Türk tarımının en sıkıntılı alanı, hayvancılıktır.

Tüketici, bir kilo et için 350-400 TL ödüyor. Dolar hesabına vursak, 16-17 dolar ediyor.

Süt deseniz, marketlerde en ucuzunun litresi 1 doları geçiyor. Üstelik, neredeyse içinde yağ bırakılmamış. Tereyağının ve kaliteli peynirin kilosu 200 TL’ye varıyor.

Yazının Devamı

Anlamsız manifesto

Dünya ağır sorunlarla boğuşuyor.

Rusya-Ukrayna savaşı, Üçüncü Dünya Savaşına evrilme belirtileri gösteriyor.

ABD, bu savaş üzerinden, aslında Avrupa Birliği ülkelerine karşı baskılayıcı, hizaya getirici bir siyaset yürütüyor.

Yazının Devamı

Bu fatura ödenecek

Batı ırkçılığının en sıkı temsilcisi olan Fransa, geçmişindeki zulümlerin faturasıyla yüzleşiyor.

Bir yanda, ‘kendilerinden’ kıldıkları, yani epeyce ‘beyazlaştırdıktan’ sonra vatandaşlık lütfettikleri Magrip kökenli Fransızlar…

Bir yanda, vaktiyle devşirmeyi beceremedikleri, belki de devşirmek istemedikleri esmer Magripliler…

Yazının Devamı

Son kararınız mı Meral Hanım?

Mayıs seçimleri öncesinde, Masa etrafında toplanan benzemezlerin, seçim sonrasında aralarında kavgaya tutuşacaklarını birkaç kez yazmıştım. Şu kadar farkla ki; ben kavgayı seçimin hemen ertesi gün bekliyordum. Kavga bir-iki hafta gecikmeyle başladı. Eh, o kadarcık yanılma hakkımız da olsun.

Zoraki bir araya getirilen benzemez partilerin ittifak pişmanlıkları giderek daha görünür hale geliyor.

İlk alametler CHP içinde başgöstermişti. Seçim sürecinde ittifak konusuna ses etmeyen CHP ‘ileri gidenleri’, mağlubiyet sonrasında homurdanmaya başladı. Bu hoşnutsuzluğun en önemli gerekçesi, sağdan sığıntı partilere, hiçbir oy getirileri olmadığı halde, CHP kesesinden 40’a yakın milletvekilliği ikram edilmesi oldu.

Yazının Devamı

Boş beleş politika

Kesin kazanma beklentisiyle girdiği seçimden yenik çıkan CHP’de kazan kaynıyor.

13 senedir Genel Başkanlık koltuğunda oturan Kemal Kılıçdaroğlu, aldığı 12 seçim yenilgisiyle ve sıfır seçim galibiyetiyle, miadını çoktan doldurdu.

Uzatmaları da tüketti, Kemal Bey.

Yazının Devamı

Ev sahiplerini günah keçisi yapmayalım

Son 2 yıldır yaşadığımız yüksek enflasyon, doğal olarak ev kiralarını da hayli yükseltti. Hükümet, biraz da seçim ortamını olumsuz yönde etkilemesin düşüncesiyle, 1 Temmuz 2022’den itibaren bir yıl süreyle kira artışlarına yüzde 25 sınırlaması getirdi.

Her şeyden önce, Hükümetin, serbest piyasa koşullarına rağmen kira artışlarına ‘narh’ koyması, kanımca hukukî değildir. Bunun böyle olduğu, mesela faiz politikasından da rahatlıkla anlaşılabilir. Nitekim Merkez Bankası, ‘Politika Faizi’ olarak belirli bir rakam tespit ediyor, fakat bu rakamı bankalara dayatmıyor. Bununla birlikte Politika Faizinin, piyasa faizlerini kısmen de olsa dengelemesi sözkonusu.

Serbest piyasa koşullarında, genel idarenin fiyatlara doğrudan müdahalesi pek makul görülen bir durum değildir. Evet, idare zaman zaman piyasayı düzenleyici tedbirler alabilir. Mesela Kooperatif Marketler kurulması, piyasada istediği gibi at oynatan zincir marketleri az da olsa dizginleyebilmek için atılmış bir adımdır.

Yazının Devamı

Kafa değişmedikçe…

CHP’de işler her geçen gün biraz daha karışıyor. Tabir caizse, her kafadan bir ses çıkıyor.

Batan gemiden ganimet koparmaya çalışanlar, hezimetin tüm sorumluluğunu Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun üzerine yıkıp, kendini temize çekiyor. Oysa hepiniz oradaydınız. Kemal Bey seçim yenilgisinden ne kadar sorumluysa, Ekrem’inden Mansur’una, Özgür’ünden Bülent’ine kadar hepsi de o kadar sorumlu.

Kılıçdaroğlu, “Ben Kemal; geliyorum!...” diye Kemal Sunal replikleri yaparken, İmamoğlu (veya kudretli Ajansı), “Yapmayın Sayın Genel Başkan, komedi filmi çekmiyoruz…” dedi mi?

Yazının Devamı