Türkiye barış için çırpınıyor; fakat…
Tuhaf ve ağır bir hava hâkim, uluslararası ilişkilerde. Sanki fırtına öncesi sessizlik yaşanıyor, ülkeler, yaklaşan ‘büyük savaş’ için kendisini hazırlamaya çalışıyor. Hatta kimi yorumcular, Üçüncü Dünya Savaşı’nın çoktan başladığını iddia ediyor.
Yıllardır süren vekâlet savaşlarını dikkate alırsak, özellikle de bizim coğrafyamız onlarca yaldır huzur bulamadı.
Etrafımızdaki son 30 küsur yılın çatışma, savaş ve iç savaşlarını kısaca hatırlayalım:
Lübnan iç savaşı: 1975-1990, İran-Irak savaşı: 1980-1988, İsrail-Lübnan savaşı: 1982-1985, Birinci Karabağ savaşı: 1988-1994, Birinci Körfez (Irak) savaşı: 1990-1991, Bosna-Hersek’teki Müslüman kırımı: 1992-1995, Abhazya-Gürcistan çatışması: 1992-1993, Birinci Çeçen-Rus savaşı: 1994-1996, Kosova çatışmaları: 1998-1999, İkinci Çeçen-Rus Savaşı: 1999-2000, Afganistan savaşı ve işgali: 2001-2021, İkinci Körfez (Irak) savaşı: 2003-2011, Rusya-Gürcistan (Güney Osetya) savaşı: 2008, Suriye iç savaşı: 2011-Devam ediyor, Kırım savaşı ve ilhakı: 2014, Yemen iç savaşı: 2014-Devam ediyor, Libya iç savaşı: 2014-2020, İkinci Karabağ savaşı: 2020, Rusya-Ukrayna savaşı: 2022-Devam ediyor, Gazze katliamı: 2023-Devam ediyor…
TÜRKİYE: HUZUR ADASI
Coğrafyamızda yaşanan çatışma, savaş ve iç savaşların, ilk anda aklımıza gelenlerini sıralamaya çalıştım; bu bile zihnimizi yormaya, keyfimizi kaçırmaya yeterli…
Emperyalistlerin, ülkeleri sürükledikleri iç karışıklıkları, etnik ve bölücü temelli terör saldırılarını ve darbeleri/darbe girişimlerini hiç saymıyoruz.
Son 40 yıldır Türkiye’ye yönelik, PKK terörü üzerinden yürütülen yıpratma savaşını saymazsak, çok şükür ülkemiz, etrafındaki yangınlara rağmen bir ‘huzur adası’ sayılır.
Bunda, Başkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde son 22 senedir yakaladığımız istikrar ve güven ortamı ile MHP’nin ve Lider Devlet Bahçeli’nin sağduyulu siyaseti birinci derecede etkili olmuştur.
Sanki bunca çatışma, karışıklık, ölümler, yaralanmalar, ekonomik kayıplar, sınır değişmeleri, huzursuzluklar yetmezmiş gibi, Batılı emperyalistler, dünyayı yeni çalışmalara, savaşlara sürükleme peşinde koşuyor.
Yunanistan, burnumuzun dibindeki adalar dâhil, ABD tarafından silah deposu haline getirildi.
Ukrayna’daki ‘Rusya’yı yorma savaşı’ ve Gazze’deki Müslüman soykırımı, ABD ve yancıları tarafından kasten uzattırılıyor.
Balkanlar, bir barut fıçısı kıvamında tutuluyor; adeta büyük bir savaşın ateşlenmesi için kıvılcım bekliyor.
Kafkaslarda, Ermenistan’ı mayın eşeği olarak kullanmak isteyen Fransa ve diğer Batılılar, parmak soktukları bölgeyi sürekli karıştırmaya çalışıyor. Türkiye’nin gücü ve kararlılığı olmasa, Kafkasya’yı kan gölüne çevirmeleri işten bile değil.
Daha uzak coğrafyalara gidersek, Çin-Tayvan gerilimi üzerinden Pasifik bölgesinde kaynatılan kazan, sanki yaklaşan büyük savaşın merkez üssünü hazırlıyor.
ABD ve eklentileri, Çin ve Rusya ile dünyanın geri kalanı arasındaki ticarî ve siyasî-askerî ilişkileri sınırlamak üzere, akla ziyan yaptırımları gündeme getiriyor.
Buna karşılık Rusya-Çin-Kuzey Kore-Vietnam gibi ‘karşı cephe’ ülkeleri, karşılıklı ziyaretlerle saflarını sıklaştırmaya çalışıyor.
TÜRKİYE’NİN BARIŞ ÇIRPINIŞLARI
İşte böyle bir uluslararası atmosferde, Türkiye, yaklaşan büyük savaşı önlemek için çırpınıyor.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan; katıldığı uluslararası zirveler, resmî ziyaretleri, kabulleri, telefon trafiği ve katıldığı her türlü toplantıda, dünyanın sürüklenmekte olduğu büyük felaketi önlemeye matuf çıkışlar ve çağrılar yapıyor; çözüm önerileri getiriyor.
Sadece Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son 1 aylık mekik diplomasisinin özeti bile Türkiye’nin bu çırpınışlarının çapı konusunda fikir vermeye yeter:
- BAE ziyareti: 9-10 Mayıs 2024
- Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Ömerov ve Meclis Başkanı Ruslan Stefançuk’la görüşme: 14 Mayıs 2024
- Pakistan’ı ziyaret: 20 Mayıs 2024
- Venezuela Dışişleri Bakanı Yvan Gil ile görüşme: 23 Mayıs 2024
- Belçika ziyareti: 26 Mayıs 2024
- İspanya ziyareti: 29 Mayıs 2024
- NATO Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı: 30-31 Mayıs 2024
- Kosova Başbakanı Albin Kurti ile görüşme: 31 Mayıs 2024
- Çin ziyareti: 3-5 Haziran 2024
- D8 Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı 8 Haziran 2024
- Körfez İşbirliği Konseyi Toplantısı: 9 Haziran 2024
- Rusya ziyareti: 10-11 Haziran 2024
- Brezilya Dışişleri Bakanı Mauro Vieira ile görüşme: 12 Haziran 2024
- Kuzey Makedonya ziyareti: 13 Haziran 2024
- Ukrayna Barış Zirvesi: 15 Haziran 2024
- Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile görüşme: 17 Haziran 2024
Sadece özetin özetini vermeye çalıştığım, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu diplomasi trafiği bile, Türkiye’nin, küresel ve bölgesel barışı korumak uğruna nasıl yoğun bir çaba içinde olduğunu gösteremeye yeter.
UMALIM DA BAŞARILI OLSUN
Evet… Türkiye, hem kendi coğrafyasını, hem de küresel barış ve huzur ortamını korumak adına, belki kendi sıkletinin bile üzerinde bir mücadele yürütüyor.
Acaba ateş çemberinin tam da ortasında yer alan Türkiye, bu çabalarında başarılı olabilecek, küresel ve bölgesel istikrarı koruyabilecek mi?
Umudumuzu sonuna kadar korumak istiyoruz. Lakin Birinci Dünya Savaşı’nın, aslında Osmanlı Devletimizi parçalayıp paylaşmak için başlatıldığı gerçeğini hatırlayınca, kaygılarımız büyüyor.
Siyonist aklın hükmettiği ‘küresel şeytanî mahfiller’, dünyayı ateşe vermek için her türlü melunluğu sergiliyor.
Dolar üzerinden dünyayı soyan emperyalistlerin saltanatı sallanıyor; ama onlar, gerekirse dünyayı yakma pahasına direniyor.
Allah, Türkiye’yi ve dünyayı bu melunların şerrinden korusun.