Terör yandaşları için son tren
PKK’nın silah bırakıp terörü sonlandırması çağrısında olaylar, olması gereken mecrada ilerliyor.
MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te yaptığı; terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın, DEM Parti TBMM Grubunda konuşup, örgütün lağvedildiğini açıklaması yönündeki çağrıyla başlayan gelişmeler, dün DEM heyetinin bizzat Dr. Bahçeli tarafından kabul edilmesiyle yeni bir aşamaya ulaştı.
Dr. Bahçeli, görevden alınan Eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün de eklendiği DEM Parti İmralı heyetini kabul ederek, 40 dakika görüştü.
PKK elebaşı Öcalan’la, İmralı’da 28 Aralık’ta görüşen DEM Parti heyeti, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’dan oluşuyordu. Bahçeli’nin kabul ettiği DEM heyetinde Ahmet Türk’ün de yer alması, ileride ‘hikmetini’ öğreneceğimizi sandığım, önemli bir ayrıntıdır.
Şu an itibariyle, kısa bir hatırlatmayla yetinelim: Ahmet Türk, aldığı hapis cezası kesinleşip, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırıldığında, İstanbul’da arada bir görünen Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, soluğu derhal Mardin’de, Türk ailesinin malikânesi Kasr-ı Kanco’da almıştı.
‘SAYGIN BİR KÜRT AĞASI’
İmamoğlu’nun, Genel Başkanı Özgür Özel’den rol kaparak yaptığı, ‘kel başa şimşir tarağı’ anımsatan ziyareti sırasında, Ahmet Türk 30’dan fazla koyunu kurban etmişti. Mevzu kendisine hatırlatılan Dr. Devlet Bahçeli, DEM’li Ahmet Türk’ü ‘saygın bir Kürt ağası’ olarak nitelendirmişti.
Kabul sırasında Ahmet Türk, tespihlere olan ilgisi bilinen Dr. Bahçeli’ye, Mardin işi tespih hediye etti. Bu da görüşmenin iyi niyet ve samimiyetine dair olumlu bir işaret diye değerlendirilebilir.
DEM heyetinin, ziyaretlere ilk olarak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan başlaması, sadece protokol gereğidir. İçerik görüşmesinin Dr. Bahçeli ile başladığını söylemek yanlış olmaz.
ŞEHİT VE GAZİ İSTİSMARI NE OLACAK?
DEM’liler, önümüzdeki pazartesi günü de AK Parti ve CHP’yi ziyaret edecek. DEM’lilerin ziyareti sırasında, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, bilhassa ‘şehit ailelerinin incitilmemesi’ noktasında bir mesaj verip vermeyeceğini bekleyip göreceğiz. Zira kendisi, Dr. Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan yeni aşamayı değerlendirirken; PKK partileriyle yaptıkları ‘kent uzlaşılarını’, hatta Esenyurt’ta PKK’lı bir ismi, CHP listesinden Belediye Başkanı seçtirdiklerini unutup, “Şehit aileleri ve gazilerimizi incitmemek lazım…” mealinde ‘rikkat gösterileri’ sergilemişti.
Elbette Özgür Özel’in o yaptığı, şehit kanı üzerinden siyasî istismardı. Bakalım aynı mesajı, DEM’lilerin yanında da verebilecek mi?
Yeniden meselenin mihenk noktasına dönersek… Dr. Bahçeli’nin ‘Öcalan PKK’yı lağvettiğini açıklasın’ anlamındaki çıkışına paralel olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da coğrafyamızdaki istikrarsızlık ve çatışmalara dikkat çekerek, Türkiye için ciddi riskler bulunduğunu hatırlatmış ve ‘iç cepheyi kuvvetlendirmek’ ihtiyacına vurgu yapmıştı.
Elbette ‘iç cephe’ denilince, aklımıza ilk gelen, PKK ve diğer terör unsurlarının bertaraf edilmesi ve tüm vatandaşların ülkesine ve devletine sahip çıkmasıdır.
GÖRÜŞME İÇERİĞİ
Dr. Bahçeli’nin DEM heyetini kabulü 40 dakika sürdü. Bu 40 dakikada tam olarak hangi mesajlar alınıp verildi, bilmiyoruz. Yansıyanlara bakarsak; DEM heyeti, Öcalan’la olan görüşmede aldıkları mesajları Dr. Bahçeli’ye iletti.
Dr. Bahçeli’nin DEM’lilere neler söylediği de bilgimiz dışında… Dr. Bahçeli, yaptığı çağrı üzerine başlayan çalışmanın, bir ‘pazarlık’ veya ‘yeni açılım süreci’ anlamı taşımadığını, çeşitli vesilelerle beyan ediyor.
2013-2014 yıllarında başlatılan ‘Demokratik Açılım Süreci’, PKK ve yancılarınca bir ‘taviz’ olarak algılanmıştı. Selahattin Demirtaş başkanlığındaki PKK siyasî partisi, gösterilen iyi niyeti ‘devletin ve iktidarın zaafı’ gibi görmüş; bu yüzden taleplerini zirveye taşımıştı. Zaten süreci bitirip, şehirlerde çukurlar kazılması da hemen ardından gelmişti.
Dr. Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan yeni dönem, çok farklı şartlarda ve zeminde yürüyor. Her şeyden önce, Türk Devleti son derece güçlü durumda ve saha hâkimiyeti tamdır. Ülke içindeki terör kaynakları neredeyse kurutuldu. Diyarbakır Anneleri, 1950 günü aşkın süredir evlat nöbeti tutuyor; PKK ve şürekâsını köşeye sıkıştırıyor.
KAPAN KAPANIYOR
Merkezî Irak Hükümeti ve Kuzeydeki Barzani Bölgesel Yönetimi ile yürütülen ortak çalışmalarla, Irak’ın Kuzeyindeki terör unsurları kımıldayamaz hale getirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri, buralarda uzun vadeli konuşlanma alanları oluşturdu. Ve oradaki kilit kapatıldı.
Son olarak Talabani kontrolündeki Süleymaniye bölgesinden de Türkiye’ye yaranmayı amaçlayan sesler çıkmaya başladı.
PKK için son sığınak olan Suriye’de de dağlara kar yağdı. İran ve Rusya, sahadaki etkisini yitirdi. Türkiye’nin desteklediği muhalefet cephesinin Şam dâhil Suriye’de hâkimiyeti sağlamasıyla, ABD’nin desteklediği PKK/YPG için yolun sonu göründü.
Her ne kadar ABD müesses nizamı, PKK’yı Suriye’de tutundurmaya çalışsa da, Türk Devleti’nin ‘Teröristan’a izin vermeme’ kararlılığı karşısında bir başarı şansı görünmüyor.
Uzun lafın kısası; ABD ve Avrupa ülkeleri ile etrafımızdaki basiretsiz ülkeler tarafından kullanılan ‘uluslararası kiralık terör çetesi PKK’ için yolun sonuna gelindi. Aynı son, PKK adına ‘siyaset yapan’ herkesi bekliyor.
Ve Türk Devleti, Suriye’de kurduğu kapanı kapatmadan önce, PKK ve müzahir unsurlara son çağrısını yapıyor.
Bu çağrı bir pazarlık değil; hayata giden trene binmeleri için son çağrıdır. Zaten ne PKK’nın ne de ‘sırtını teröre dayayanların’ bir pazarlık gücü yok. Teröristlere ve destekçilerine vaat edilen tek şey; ‘hayatta kalma şansı’dır.
İnşallah PKK’nın siyasî temsilcileri, Türk Devleti’nin uzattığı bu insanî eli, 2014’te yaptıkları gibi ısırmaya kalkışmazlar.