Siyasette yumuşama, sivil anayasa için fırsat olabilir

Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Tüm Yazıları

150 yıllık Anayasa tarihimiz, maalesef pek de yüz ağartıcı bir süreç olmamıştır. Kurtuluş Savaşı'mız sırasında TBMM’nin yaptığı ilk Anayasa’yı istisna tutarsak, halen katlanmak zorunda olduğumuz 1982 Anayasası dâhil tüm anayasalarımız, millet iradesi dışında şekillenmiştir.

Meselenin bu yönü, ayrı bir yazı konusu olabilir. Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli, Türkiye’yi darbe anayasaları ayıbından kurtarıp, sivil bir anayasa tesis edebilmek üzere, samimi bir gayretin içindedir.

AK Parti ve MHP’nin milletvekili sayısı, TBMM’de sivil bir Anayasa yapmaya yetmiyor. Başta CHP olmak üzere, diğer partilerin de konuyu sahiplenip, destek vermesi gerekiyor. Bu noktada tek istisna, bölücü terör örgütünün siyasî uzantısı parti olabilir. Ki, olmalıdır da…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi avucundan kaçırması ve Özgür Özel’in anamuhalefet partisinin liderliğine gelmesi, siyasette yumuşama ve normalleşmeye dair bir umut ışığı doğurdu. Nitekim Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’nun alt kadrosunda olduğu dönemlerdeki hırçınlığını, olumsuz tavırlarını bir kenara bırakmış gibi görünüyor.

Özel’in her şeyden önce, Türk Hakanının meşruiyetini tanıması ve ilk ziyareti gerçekleştirmesi, Başkan Erdoğan’ın hüsnü kabulüne mazhar olmuştur. Başkan’ın dünkü iade-i ziyareti ise, siyasî müzakere ve karşılıklı anlayış kapılarını biraz daha aralamıştır.

USTANIN İNİSİYATİFİ

Aslında Başkan Erdoğan, iade-i ziyaretini bu kadar bekletmeyip, Özel’in ziyaretinden birkaç gün sonra gerçekleştirebilirdi. Bunu yapmaması, kanımca bir ‘usta siyasetçi’ duruşunu yansıtmaktadır.

Nitekim iki ziyaret arasında geçen sürede, siyasetin her cephesinde hissedilir bir yumuşama, üslup değişimi meydana gelmiştir.

Bu arada, Başkan Erdoğan, İYİ Parti Kurucu Genel Başkanı Meral Akşener’i kabul ederek, siyasî yumuşamayı kalıcı hale getirebilecek önemli bir adım daha atmıştır. Bu ziyaret, üzerine yapılan tezvirat bir yana, Başkan Erdoğan’ın, yeni dönemin siyasî taşlarını ustalıkla döşediğine dair önemli ipuçları vermektedir.

Öte yandan, Türkiye üzerine hesapları olan dış mahfillerin, Cumhur İttifakı partileri arasına nifak sokmak gayesiyle kurduğu tezgâha kurban edilen Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in, Başkan Erdoğan tarafından kabul edilmesi de fevkalade önemli bir adımdır. Erdoğan’ın, muhtemelen Ayşe Ateş’i, ‘cinayetin gerçek içeriğine dair devlet sırları’ kapsamında bilgilendirdiğini düşünmek, hiç de abartılı olmayacaktır.

Erdoğan’ın, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, ekonomideki sorunlar ve uygulanan politikalar konusunda, arzu edilirse CHP’ye sunum yapabileceğini beyanına da bir ‘mim’ koyalım.

Tüm bu yaşananlar, tam bir siyaset ustası olan Başkan Erdoğan’ın, hâlihazırda tüm şiddetiyle devam eden Türkiye’nin beka mücadelesi çerçevesinde, yeni bir siyaset ürettiğini ve uygulamaya koyduğunu işaret ediyor.

BEŞTEPE’DE BAŞKA LİDERLERİ DE GÖREBİLİRİZ

İşte bu noktada, Kılıçdaroğlu döneminin uzlaşmaz ve müzakereye kapalı ‘negatifliği’ yerine, Özgür Özel döneminin uzlaşıcı ve müzakereye açık ‘pozitifliği’, hem siyasetin itibarı hem de ülkemizin güzel geleceği için önemli bir fırsat sunmaktadır.

Başkan Erdoğan’ın, önümüzdeki günlerde, kendisini arkadan hançerlemeye kalkışanlar da dâhil olmak üzere, siyaset meydanındaki tüm ağırlığı olan şahısları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etmesi, hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

Bazı çevrelerin siyasetteki normalleşmeyi baltalamak üzere rahat durmayacakları, mevzunun başka bir boyutudur. Burada, Özgür Özel’in sağlam duruşu önemli ve elzemdir. Çünkü Türkiye’nin güzel geleceği için kurgulanmakta olan yeni siyaset sürecinin başarısı, Özgür Özel’in, içeriden ve dışarıdan gelecek baskılara dayanma gücüne bağlıdır.

Süreçteki en önemli unsur ise; MHP ve Lideri Devlet Bahçeli’nin, Türk Devleti’nin bekası uğruna, siyasî karşılık beklemeksizin yürüttüğü yapıcı tutumdur. Bahçeli, Başkan Erdoğan’ın diğer partiler ve siyasî ağırlığı olan insanlarla yaptığı görüşmeyi ‘normal ve olumlu’ karşıladıklarını beyan etmekle, Erdoğan’ın elini güçlendirmiştir.

ANAYASA UZLAŞISI ÇOK MU ZOR?

Yaşanan yumuşama ve normalleşmenin en önemli ‘meyvesi’, Türk milletine yeni ve sivil bir Anayasa kazandırması olacaktır. Bu manada çok önemli bir fırsat yakalanmış görünüyor.

Özgür Özel, eğer CHP’nin tam anlamıyla ‘Lideri’ olmak ve partiye damgasını vurmak istiyorsa, yeni Anayasanın yapım süreci kendisi için de büyük bir fırsattır.

Hadi soruyu şöyle soralım: yeni Anayasa'nın mutlaka içereceği; Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri, vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetleri ile siyasî görüş ve inanç özgürlükleri konusunda, CHP ile Cumhur İttifakı, hatta DEM dışındaki, TBMM’de temsil edilen diğer partiler arasında, aşılamayacak kadar büyük görüş ayrılıkları var mıdır?

Türk Devleti'nin bölünmez bütünlüğü, demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olması, vatandaşların refah ve mutluluğunu esas alması başta olmak üzere, Anayasanın içerdiği/içereceği temel noktalarda, ittifak sağlamak çok mu zor?

Denilebilir ki; başta Atatürkçülük ve devlet-din ilişkileri konusunda birbirine zıt bakış açıları ortaya çıkabilir.

Şahsen, açık yürekli bir müzakere süreci yürütülürse, aslında AK Parti-MHP bloku ile CHP arasında, temel Anayasa nitelikleri bağlamında ciddi bir görüş ayrılığı olduğunu düşünmüyorum.

Mesela, Atatürk konusunda MHP ile kolaylıkla fikir birliği yapabilen AK Parti’nin, CHP ile de karşılıklı kabul edilebilir yaklaşım sergilemesi hiç zor değildir.

Diğer bir zor mesele sayılan laiklik ve din-devlet ilişkileri bağlamında da aşılamayacak engeller olduğunu düşünmüyorum.

MHP’nin laiklik meselesine bakışı sorunlu değil. AK Parti kanadı da, Türk Devleti’ni ‘taç giyerek’ tanıdığından beri, laiklik ve din-devlet ilişkisine olan eski Millî Görüş temelli bakışını çoktan değiştirmiştir. Dahası bizzat Başkan Erdoğan’ın ağzından, Orta Doğu’daki Müslüman ülkelere, ‘laikliğin öcü olmadığını’ söyleyecek kadar açık beyanda bulunmuştur.

Yeni Anayasa uzlaşısının dışında kalabilecek tek parti olarak DEM görünüyor. Terör örgütlerine sırtını yaslayarak, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü tehdit eden bir partiyle, Anayasa'nın içeriği konusunda uzlaşmayı beklemek de zaten çok büyük saflık olurdu.