Şehir hastaneleri

Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Tüm Yazıları

Siyasî zeminde, şehir hastanelerine dair tartışmalar sık sık gündeme geliyor.

Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, muhalefet temsilcileri zaman zaman şehir hastanelerine, pek de hakkaniyetli olmayan eleştiriler yöneltmektedir.

Her şeyden önce; büyüyen, nüfusu ve millî geliri artan, dolayısıyla sağlıkta daha nitelikli hizmet alma talebi yükselen ülkemiz ve halkımızın bu ihtiyacına cevap verilmesi gerekmektedir.

Sağlık hizmetlerinin nicelik ve niteliğinin artırılması, yapılan yeni hastanelerin hem ölçek hem de donanım olarak çağın ihtiyaç ve imkânlarıyla uyumlu şekilde inşa edilmesinden bağımsız düşünülemez.

Şurası doğrudur… İnsanımızın geçmişte devletten ve sağlık hizmetlerinden beklentisi pek de üst düzeyde değildi. Nitekim hepimiz, geçmişte sağlık hizmetlerine erişimin ne kadar zor ve bıktırıcı olduğunu unutmuş değiliz. Öyle ki, birçok vatandaş, geçmişin SSK ve devlet hastanelerinde doğru dürüst hizmet alamayacağını, hatta bu uğurda çaba gösterirken, mevcut sağlığının da bozulabileceğini bildiğinden, çok zorunlu kalmadıkça hastanelere gitmek istemezdi.

Siz bu olumsuz gerçekliğe, geçmişte eczanelerden doğrudan ilaç almanın mümkün olmadığını, SSK hastanelerinin eczanelerindeki ‘olmayan ilaçları’ bulmak için kapı kapı gezmek ve sonunda ilaç bedelini kendi cebinden karşılamak gibi zorunlulukları da ekleyin…

Evet, bugün geldiğimiz noktada, halkımızın daha hızlı ve daha kaliteli hizmet alma ihtiyacı ve beklentisi yükselmiştir.

Hal böyle olunca, şehir hastanelerinin gerekliliği üzerindeki tartışmalar abes kaçmaktadır.

Gelelim bugünkü şehir hastanelerindeki hizmet kalitesine…

Hastane mi, 5 yıldızlı otel mi?

Bir rahatsızlığımdan dolayı, 29 Nisan-4 Mayıs tarihleri arasındaki zamanı, Kayseri Şehir Hastanesi’nde yatarak geçirdim.

Öncelikle, fizikî mekân olarak bu hastanelerin fevkalade iyi tasarlanmış ve vatandaşa hizmet odaklı işletildiğini söylemeliyim. Düşünün bir kere: neredeyse 5 yıldızlı otel konforunda bir odada ağırlanıyorsunuz… Günlük 3 öğün yemeğinize ilave olarak, ara öğün yemekleriniz veriliyor. Yetmiyor, refakatçinizin de yemeği 3 öğün getiriliyor. Yemeklerin kalitesi, dışarıdaki orta halli bir lokantada bulmakta zorlanacağınız bir düzeyde… Odanızda müstakil tuvalet, lavabo ve banyo mevcut… Televizyon ve buzdolabınız bile düşünülmüş. Sizi yatırdıkları yatak, her türlü rahatınızı sağlayacak şekilde tasarlanmış… Hatta refakatçinizin yatacağı kanepe bile unutulmamış… Bunların üzerine, odanın bir duvarının tamamen cam ve kent manzaralı olduğunu zihninizde canlandırın.

Açıkçası beni taburcu eden doktora, “Hocam mümkünse beni burada birkaç gün daha misafir edin…” diye şaka yollu takılmadan edemedim.

Şehir hastanelerinde sağlanan bu fizikî imkânların ötesinde, başta doktorlar ile kadın ve erkek hemşireler ile hasta bakıcı, güvenlikçi ve temizlikçiler dâhil tüm personelin kibar ve hizmet odaklı davranışlarını ekleyin…

Hatta en sıkıntılı ve sorun çıkaran hastalara bile son derece sabırlı, sevecen ve insanca yaklaşımlarını da sayın…

İşte, 5 günlük Kayseri Şehir Hastanesi misafirliğim sırasındaki tespitlerim bu şekilde. Ayrıca, ikametimden dolayı zaman zaman Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’ne de konuk olduğumu ve benzer manzaralar gözlemlediğimi söylemeliyim.

Bir husus daha var: Şehir hastanelerinin fazla büyük olduğu, yeterince hasta gelmediği şeklinde beyanlar da olabiliyor. Benim gördüğüm, değil hastanenin boş kalması, hastane yönetiminin, servislerde boş yatak olmadığı için, yoğun bakım yataklarını dahi servis hastalarına açtığı şeklinde.

Sağlık personelinin fazla mesai ücretleri

Şehir hastanelerimizin bizlere sağladığı tüm bu imkân ve hizmetler güzel olmakla birlikte, sohbet ettiğim sağlık personelinin, fazla mesai ücretlerinin ödenmesinde gecikmeler ve belirsizlik olduğu yolundaki sitemlerini de belirtmeliyim.

Maaşlar ile döner sermaye ödemelerinde herhangi bir sorun olmamakla birlikte, fazla mesai ücretlerinin hangi gün ödeneceğinin tam olarak belli olmaması, sağlık personelinde bir huzursuzluk doğurmuş.

Geride kalan korona salgını süreci de dâhil olmak üzere, vatandaşlarımıza özveriyle hizmet eden sağlık personelimizin bu küçük beklentisini karşılamak zor olmasa gerek. Zira onlar, ödeme gününün net olmasını istiyor ve aylık bütçelerini bu tarihe göre ayarlamak arzusunu dile getiriyor.

Başta Sağlık Bakanımız olmak üzere, ilgililere duyurma görevimizi yerine getirmiş olduk.

Son sözümüz şu olsun: Geliri ve refah düzeyi yükselen vatandaşlarımıza, daha rahat ve nitelikli sağlık hizmetleri sunabilmek adına, bırakalım mevcut şehir hastanelerinin varlığını tartışmayı, belki daha fazlasını eklemek lazım.