SAFLAR NETLEŞTİ
HDPKK’nın Kemal’in Masası’na, Yeniden Refah Partisi’nin de Cumhur İttifakı’na katılmasıyla, 14 Mayıs seçimlerine giden yolda herkesin safı netleşmiş oldu.
Bir anlamda, Türk siyasetinde taşlar yerine oturdu.
Böylelikle, çok partili siyasî hayat boyunca bize kabul ettirilen ‘Sağ-Sol’ siyaset ayrımının yapay olduğunu ve sahadaki gerçeklikle uyuşmadığını da görmüş olduk.
Artık kabul etmeliyiz: Türkiye’deki siyasî yelpaze ‘Sağ-Sol’ olarak ayrışmıyor.
Hatta milliyetçi-muhafazakâr/devrimci-batıcı kavramları etrafında kurgulanan siyasî tasnif de bugünkü siyaset yapılanmasını anlatmada yetersiz kalıyor.
Cumhur İttifakı- Millet İttifakı kutuplaşması etrafında oluşan bugünkü kümelenmeler, ortada ‘Bu topraklara ait olanlar’ ve ‘bu topraklara ait olmayanlar’ şeklinde, ikili bir siyasî ayrıma işaret ediyor.
Cumhur İttifakı bileşenleri olan AK Parti, MHP, BBP ve YRP, ayrıntılarda bazı farklılıklar olsa da, ana eksende birbirlerine uyumlu siyasî bakış açılarına sahipler.
Dolayısıyla Cumhur İttifakı partileri arasında ‘ilkesel’ birliktelik kurmak hiç de zor olmadı.
MHP ve BBP, 15 Temmuz ihaneti milat olmak üzere, Türk Milletinin ve Devletinin bekası uğrunda, AK Parti ile hiçbir pazarlığa girmeksizin ittifak kurdu.
Fatih Erbakan’ın ‘Millî Görüş’ çizgisinde kurduğu Yeniden Refah Partisi ise, AK Parti ile bazı ilkesel meseleler üzerinde yaptığı görüşmeler sonunda, ‘Yerli ve Millî İttifak’taki yerini aldı.
Millet İttifakı adı altında, asıl sahipliğini ABD Başkanı Biden’in, vekil sahipliğini ise Kemal Bey’in yaptığı masada buluşan partiler ise; hayata ve ülkeye bakışları birbirleriyle hiçbir şekilde uzlaşmasa da, ‘yerli ve millî olanın karşısında konumlanma’ noktasında ittifak ettiler.
Biraz daha somut ifade edersek, Kemal’in Masası’nda oturan İP dâhil tüm partilerin belirgin niteliği, ‘Batıcı’ olmalarıdır.
Aralarında; Amerikancı Anglo Sakson, Britanyacı Anglo Sakson veya Alamancı Cermen destekliler şeklinde bazı ayrımlar bulunsa da, tümü birden ‘yerli ve millî’ olanın karşısında konumlanmış Batı muhipleridir.
Kurtuluş Savaşı dönemine ne kadar benziyor, değil mi?
Almanya hayranı İttihatçılar…
İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyeleri…
Amerikan Mandacıları…
Kürt Tealî Cemiyeti…
Ve tümünün karşısındaki, “Ya istiklal, ya ölüm!...” diyen Kuvva-i Milliye güçleri…
Yani 100 senedir pek bir şey değişmemiş.
Evet, 100 yıl sonra, bir kez daha Bağımsızlık Savaşı veriyoruz.
Türk Milleti 14 Mayıs’ta, Yerli ve Millî siyaset ile Batıcı ve Teslimiyetçi siyaset arasında bir karar verecek.