Para tamam da ya gerisi?
En somut ifade, ‘ordusuz ülke’ Almanya’nın eski Savunma Bakanı da olan, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’den geldi: Avrupa’nın savunması için, acilen 800 milyar dolarlık silahlanmaya gidilecek.
Rusya-Ukrayna Savaşında saf değiştiren ABD tarafından cami önüne terk edilen Avrupa, şimdilerde ‘Rus tehdidi’ karşısında güvenlik arıyor... Rusya’ya yem edilen Ukrayna yetmemiş gibi, Avrupa devletleri, Türkiye gibi güçlü bir ülkenin (teşbihte hata olmasın) arkasına saklanma çabasına girdi.
Şimdilerde pek moda olan ‘güvenlik mimarisi’ arayışının bir cephesinde bu var. Öteki cephede ise; işe yarar bir Avrupa ordusu kurgulama isteği… Daha önce niyet beyanı, bizzat Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından dile getirilmişti.
NATO’dan bağımsız bir Avrupa Ordusu mu olur? Yoksa üye ülkelerin her birinin kendi millî orduları mı olur, orası henüz belli değil.
Belli olan, son 80 senedir yaşadıkları beleş refahın sonuna gelmiş olan Avrupalıların, acilen ellerini ceplerine sokmaları ihtiyacıdır. Siyonist sevdalısı Leyen Hanımefendinin hesabına göre, bu iş için şimdilik 800 milyar dolarcık (!) gerekecek…
KIYMETE BİNDİK
Ordu kurmak için mutlaka para gereklidir. “Yeterli midir?” diye sorulursa, işte orası biraz karışık.
Kibirli emperyalistler, son birkaç yüz senedir, derenin taşıyla tepenin kuşunu avlamaya alışmıştı. Hele de İkinci Dünya Savaşı bitiminden bu yana, ABD ve Türkiye’nin gölgesine saklanarak, savunma harcamalarını çok düşük seviyelere indirmeyi başarmışlardı.
Kendi silah sanayileri ise; kendilerinin dışındaki dünyayı birbirine kırdırıp, ürettiklerini de fahiş fiyatla o zavallılara pazarlamakla meşguldü.
Şimdi öyle görünüyor ki, o saltanat günleri geçip gitmiş, deniz bitmiş. Ukrayna’yı yem yaptıkları Rusya’nın, bir sonraki hamlede, Avrupa içlerine doğru dalabileceği korkusu sarmış her yanı.
O yüzden Türkiye, bugünlerde çok kıymetli bir ülke haline geldi, Avrupalı siyaset soytarıları nezdinde. Her gün yeni yeni övgüler, kelam rüşvetleri geliyor Batı cephesinden…
Neyse, işin o tarafını geçelim…
PARAYLA OLUYOR MU?
Acaba Avrupa ülkeleri, bu saatten sonra, paranın zoruyla da olsa, kendilerini savunabilecek bir silahlı güç oluşturabilir mi?
Ayrıntıya girmeden, meselenin gereklerine dair birkaç noktayı işaretlemeye çalışalım:
İşe yarar bir ordu kurabilmek için, öncelikle bir ‘millet’ gerekiyor. AB ülkeleri, kendilerini ‘birleşik bir millet’ saysalar da her biri ayrı ayrı millet sayılsa da güçlü bir ordu için ‘güçlü bir millet’ lazım.
Peki, Avrupa’da, İngiltere’yi kenarda tutarsak, güçlü bir millet var mı? Yanlış anlaşılmasın, ellerindeki maddî varlıkları, yüksek gelir düzeyini filan kastetmiyorum. Mesele, ‘savaşabilecek durumda’ bir millet var mı?
Sömürgecilik ve teknolojiyi başkalarından kıskanmak üzerine bina edilmiş bir ‘suni refaha’ alışmış toplumlardan bahsediyoruz. Rahatlığa ve ‘yalnızca kendi hayatını yaşamaya’ odaklanmış insan topluluklarından, nasıl bir ordu devşirilebilir?
Askerlik, hele de yakın bir savaş tehlikesi varsa, aynı zamanda ‘yüksek ölüm riskine’ hazır olmak demektir. Uyuşturucu iptilası, çalışmadan beleş yaşama, cinsî sapkınlıklar gibi ‘çağdaş değerlerle’ (!) imanı sıfırlanmış ‘birey’lerden, ölümü göze alabilecek askerler çıkar mı?
BULUN BULABİLİRSENİZ YENİ SÜRÜM LEJYONERLERİ
Denilebilir ki, bu Avrupalılar ‘mayın eşeği’ kullanmayı hem çok sever hem de iyi becerir. Zaten bir nevi paralı katiller sürüsü olan ‘Lejyonerlik’ de onların icadı değil mi? Hatta 1915’te Çanakkale’ye ölmek üzere sevk ettikleri askerlerin ekseriyeti de Avustralya ve Yeni Zelandalı ANZAK’lar ve Hindistanlı Müslümanlardan oluşmuyor muydu? Şimdi de parayı bastırıp, cepheye ölüme göndermek üzere, gariban ülkelerden asker devşirebilirler… Acaba?...
Köprülerin altından çok sular aktı. Dünya insanlarının gözü açıldı. Avrupa’yı savunmak için, para karşılığında canını verecek fakir ülke insanları bulmaları, atık eskisi kadar kolay olmayacak.
Tamam, anladık: Blackwater veya Wagner gibi, eski askerlerden ve psikopatlardan müteşekkil, kiralık katiller sürüsü de var, yerküre üzerinde. Lakin onların da işe yaramadığını, Irak, Libya ve Ukrayna çatışmalarında gördük. Aksi olsaydı; ABD halen Irak’ta işgalci, Rusya da Libya’yı Halife Hafter piyonu üzerinden ele geçirmiş ve Ukrayna’yı da haritadan silmiş olurdu. Durum bu…
KIZILELMA’NIZ VAR MI?
Bir de savaşacak askerleri ‘heveslendirecek’ bazı duygulara ihtiyaç var: Vatan gibi, bayrak gibi, millet mensubiyeti gibi… Sadece kendi sefil ve sefih hayatını yaşamayı ‘ülkü’ haline getirmiş insancıkları, ellerine silah verip, cepheye ölüme göndermek ne ölçüde mümkün? Ve o ruh halindekiler, nasıl savaşacak?
Velhasıl, ülke savunması, tek başına ‘bastır parayı’ mantığıyla sağlanabilecek bir şey değildir.
Savunabilmek için; önce bir ‘vetan’ gerekiyor. Üzerinde gezilen toprak parçasını kastetmiyoruz. Uğrunda kan dökülebilecek, kutsal bir değerden bahsediyoruz.
Ardından, o kutsal değer uğruna ölmeye, yani şehit olmaya razı ‘canlar’ lazım.
Eğer uğrunda kan dökebileceğiniz kutsal vatan ve bunun için şehit olmaya hazır insan gücünüz varsa, o zaman sağlam bir ordu kurabilirsiniz.
Biz Türkler; ‘uğruna kan dökülecek değerler’ toplamına, kısaca ‘KIZILELMA’ diyoruz. O ülkünüz varsa; ölüm riski yüksek bir savaş için yola çıkan kahramana, “İstikamet neresi?” diye sorduğunuzda, tek kelimelik bir cevap alırsınız: Kızılelma…
Savunacağı değerin, ‘vatan’ olduğunu bilen o kahramana, “Geride bıraktıklarınıza söyleyecek sözünüz nedir?” diye sorarsanız, cevabı; “Bizi beklemesinler…” olur.
İnsanî değerlerini çoktan unutmuş olan Avrupa’nın, şimdilerde asla sahip olamayacağı değerler bunlar işte.
800 milyar dolar değil, 8 trilyon dolar da harcasalar nafile…
Değerli YeniAnkara.com.tr okurları,
YeniAnkara.com.tr ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da YeniAnkara.com.tr sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar YeniAnkara.com.tr yorum alanında paylaşılamaz.
YeniAnkara.com.tr yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, YeniAnkara.com bu sorumluluğu üstlenmez.
YeniAnkara.com.tr'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.