Herkes millet iradesine saygı gösterecek
Zor bir seçim süreci yaşadık, yaşıyoruz.
Sadece bizim için değil, tüm dünya için olağanüstü anlamlar taşıyan bir tercih yapıyor Türk Milleti.
Batı dünyasından, bizim seçim işlerimize karışmayan neredeyse hiçbir ülke kalmadı. Eh, hepsini anlayışla karşılıyoruz.
Sonuçta Türk Milleti, 14 Mayıs’ta bir irade ortaya koydu. Herkes bu irade üzerinde şöyle veya böyle yorumlar yapacaktır. Biz de seçim sonuçlarından ne tür anlamlar çıkardığımızı dile getirmeye çalışalım.
Seçim öncesindeki yazımda, ‘millet yoruldu’ ifadesini kullanmıştım. Gerçekten de son 3 yıldır yaşanan; korona salgını, Ukrayna-Rusya Savaşı, asrın en büyük depremi, ekonomide yaşanan sorunlar tüm dünyayı fena halde hırpalarken, Türkiye’yi de ciddi şekilde etkiledi. Hangi hükümet başta olsa, bunca ağır yükü taşıyamazdı. Herşeye rağmen Türkiye ve Tayyip Erdoğan Hükümeti, yaşanan ağır krizi başarılı şekilde yönetti.
Elbette halkın yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunlar (ki sosyal sorunlarda ilk sırada mülteciler konusunu hatırlayalım), işbaşındaki hükümete bir fatura çıkaracaktı. Hal böyle iken, Başkan Erdoğan’ın başarılı ve güven veren kişiliği sayesinde ve Türk Milletinin de basiretiyle, bu siyasî fatura az hasarla telafi edilebilir düzeyde atlatıldı.
Evet, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Cumhur İttifakı Partileri, TBMM çoğunluğunu sağlamayı başardı. Bu durum, ülkemizin siyasî istikrarı ve Parlamento-Hükümet ilişkileri bakımından son derece önemlidir.
Millet İttifakını oluşturan partiler, milletvekili seçiminde umduklarını bulamadılar. CHP, AK Parti’den oy getirecekler hesabıyla yanına olup, çok sayıda milletvekilliği verdiği SP, Gelecek ve DEVA gibi partilerin, seçmen tabanında hiçbir kıymeti harbiyesinin olmadığını gördü. Nitekim CHP, milletvekili seçimlerinde yüzde 25.4 gibi bir oy alabildi; ki bu oy zaten CHP’nin kemik oyudur. Muharrem İnce’nin linç edilerek adaylıktan çekilmesine rağmen CHP oylarının milim kıpırdamamış olması; SP, Gelecek ve DEVA partilerinin CHP’ye getirisinin yarım puan bile olmadığını göstermektedir. Muhtemelen bu durum, önümüzdeki süreçte CHP’nin başını epeyce ağrıtacaktır.
HDPKK adına seçime giren YSP, yüzde 12 düzeyindeki beklentiye rağmen, sadece yüzde 8.8 gibi bir oy oranıyla seçimi tamamlayabildi. Bir önceki seçimdeki, HDP’ye barajı aşırtmak için CHP’nin ‘her evden HDP’ye bir oy’ kampanyasını anımsarsak, CHP’nin yüzde 25.4’lük oy oranının içinde, bu kez HDP’ye gitmeyen oyların da bulunduğunu unutmamak gerek.
Meral Akşener’in zikzaklı ve çelişkili politikaları İP’in havasını hayli söndürmüş olmasına rağmen, bu parti de yüzde 9.8 gibi, beklenenden fazla oy aldı. Bu oyların bir bölümünün, CHP’ye gitmeyen Ulusalcı oylar olduğu değerlendirilebilir.
Cumhur İttifakı partilerinden Yeniden Refah Partisi, yüzde 2.8 gibi bir oy ve 5 milletvekilliğiyle, Saadet Partisi’ni silmiş ve bundan sonrası için Millî Görüş Hareketinin temsilciliği hakkını elde etmiş durumda.
MHP ve ANKETLER
Geçen haftaki yazılarımdan birini, ‘MHP ve ANKETLER’ başlığıyla yazmıştım. Son 20 yıldaki seçimler öncesinde yapılan anketlerin, MHP’nin oylarını büyük oranda eksik gösterdiğini, örnekleriyle anlatmıştım.
Nitekim dünkü seçim sonuçları da bu tespitimizin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu ortaya koydu. Anketlerde yüzde 5-7 aralığında gösterilen MHP, yüzde 10.1 düzeyinde bir oy alarak, CHP’nin ardından üçüncü sırada ipi göğüslemiştir.
Üstelik, mülteciler ve ekonomik sıkıntılar üzerinden yürütülen ağır suçlamalara rağmen MHP böylesine başarılı bir sonuç elde etmiştir.
Bu önemli başarıda, Lider Devlet Bahçeli’nin kararlı, iradeli ve güven veren, net kişiliğinin ve MHP kadrolarının Lider etrafında tavizsiz şekilde kenetlenmesinin büyük payı vardır. Devlet ve Millet meselelerinde, hiçbir siyasî menfaat beklentisine girmeksizin, her türlü iradeyi ve özveriyi gösteren Sayın Bahçeli ve MHP kadrolarını kutluyorum. Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır.
MİLLET YİNE ERDOĞAN DİYOR
Seçimin Parlamento kısmı sonuçlansa da, bu yazıyı kaleme aldığım saat itibarıyla, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalmış görünüyordu. Başkan Erdoğan, kendisine karşı yürütülen ağır kampanyalara ve son birkaç yıldır sosyal medya üzerinden ve bilhassa gençleri hedefleyerek yapılan sert tezvirata rağmen, Türk Milletinin yarısının oylarını almayı başardı.
Her ne kadar yurtdışı oylardan gelen lehte fark, Başkan Erdoğan’ın oylarını az bir miktar daha yukarıya doğru çekmekte olsa da, sayımı tamamlanan yüzde 99.4’lük sonuca göre; Erdoğan yüzde 49.42, Kemal Kılıçdaroğlu ise yüzde 44.95 oya sahipti.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu noktada, Sinan Oğan’a verilen yüzde 5.20’lik ve Muharrem İnce’ye verilen yüzde 0.43’lük oylar, ikinci turda belirleyici olacaktır.
Oğan ve İnce’nin ‘milliyetçi-ulusalcı’ hassasiyeti yüksek olan seçmenlerinden sadece yüzde 1’lik kısmın Başkan Erdoğan’a oy vermesi veya bu iki adayın seçmenlerinden üçte birinin sandığa gitmemesi durumu, kalan oyların tamamını Kemal Kılıçdaroğlu alsa bile, Başkan Erdoğan’ın seçimi kazanmasına yetecektir.
Gönlümüz, Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turda sonuçlanmasını arzu ederdi. Bununla birlikte, seçimin ikinci tura kalmasında, ülkemiz ve devletimiz için önemli bir hayır bulunduğu kanaatindeyim.
Şayet bu seçim, Başkan Erdoğan’ın yarım puanlık üstünlüğüyle birinci turda tamamlanmış olsaydı, son birkaç yıldır keskin şekilde bilenen ve seçimi yüzde 60 oyla kazanacaklarına inandırılan muhalif taban, küçük bir kıvılcımla ağır sonuçlar doğuracak eylemlere yönlendirilebilirdi.
Seçimin ikinci tura kalması; Başkan Erdoğan’ın kazanmaya yakın olduğunun kitle tarafından idrak ve teskin edilmesini; amiyane tabirle, ayakların yere basmasını sağlamıştır. Kılıçdaroğlu’ya oy veren taban, seçimi büyük bir farkla kazanamayacağı gerçeğiyle yüzleşmiştir. Dolayısıyla, ikinci turda Başkan Erdoğan’ın, seçimi yüzde bir-iki farkla kazanması, muhalif tabandaki hayal kırıklığını makul düzeyde tutacaktır. Her ne kadar muhalif tabanı ‘gazlayan’ Halk TV ve TELE1 gibi kanallar ile Ankara ve İstanbul Belediye Başkanları, dün sabah saatlerine kadar ‘seçimi kazandık’ söylemleriyle akıl sınırlarını zorlasalar da, CHP Adayı Kılıçdaroğlu’nun “İkinci turda kazanmak için her şeyi yapacağız.” mealindeki açıklamaları, seçmen iradesinin kabulü bağlamında olumludur.
Sonuçlar hoşumuza gitse de gitmese de, Türk Milleti, her seçimde basiretini ve ferasetini konuşturmasını bilmiştir. Demokrasiye, Cumhuriyete ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” ilkesine değer veren herkesin, millî iradeye saygı göstermesi ve sonuçlarını kabul etmesi gerekir.
Seçimler; Türk Milleti, Türk Devleti ve İslam Âlemi için hayırlı olsun.