Dikiş tutmuyor artık
Kemal Bey, CHP’yi iyice laçkalaştırdı. Partinin hiçbir tarafı dikiş tutmuyor artık. Zaten kırk yamalı bohçaya dönmüştü parti, şimdi de neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
CHP’nin bu hale gelişinin temelinde ‘ilkesizlik’ yatıyor. Kemal Bey, maliyeti ne olursa olsun seçim kazanmak istiyor. Bunun için de, ‘sol kimliğin’ yetersiz kaldığını düşünüyor ve partiye ‘sağ cenahtan’ eline ne geçerse yamamak istiyor. 6+2 masa ittifakı da buna dâhil…
Son yaşanan danışman krizi de gösterdi ki, CHP’de işler hiç de özenli şekilde yürümüyor. Kararlar anlık veriliyor, rüzgârın estiği yöne göre vaziyet alınıyor. Yani her şey günübirlik yaşanıyor.
AK Parti’de aradığını bulamayan Perinaz Hanımın kapağı CHP’ye ‘danışman’ olarak atması, son krizin adı oldu. Hanımefendi, Batman’da AK Parti’den aday olmak istiyor, lakin ciddiye alınmıyor. O da soluğu CHP’de alıyor. 28 Mayıs seçimine 2 gün kala, Kemal Bey’in imzasıyla ‘danışman’ atanıyor. Yahu az bir durun, onca seçim çalışması ve gürültü-patırtının arasında, tüm derdiniz birilerini danışman atamak mı? “Şu seçimi bir atlatalım hele, sonrasında bakarız…” demek çok mu zordu? Yoksa bilmediğimiz sebepler mi var?
Tabii Perinaz’ın, daha önce Kemal Bey hakkındaki hakaret içerin sosyal medya paylaşımları CHP’ye bomba gibi düşünce, herkes ne yapacağını şaşırdı.
Parti Sözcüsü Faik Öztrak, artık klasik haline getirdiği tavrıyla, “Yok öyle bir danışman…” numarası çekti. Parti üst yönetiminde ne için bulunduğunu kimsenin kavrayamadığı Eren Erdem de bu danışmanlık işini inkâr yoluna gitti.
Ardından Kemal Bey’in ıslak imzalı atama kararı ortaya çıkınca, tıpkı Ümit Özdağ mutabakatında olduğu gibi, tüm parti üst yönetimi ters köşeye yatmış oldu.
Kemal Bey, Perinaz atamasını ‘bir arkadaşın tavsiyesine’ bağlıyor ve seçim meşguliyetini ‘özensizliğin mazereti’ olarak sunuyor. Oysa böyle bir atama, ikinci tur seçimden 2 gün önce yapılmaz. Aklın gereği budur.
Bu arada Kemal Bey, tavsiyeci arkadaşının kim olduğunu söylemiyor ama gelen kokular, bahse konu ‘arkadaşın’ muhtemelen Pensilvanya irtibatlı olduğunu hissettiriyor.
Elbette bu özensiz kabul, CHP ve Kemal Bey’in ilk vukuatı değil. Parti üst düzeyi ve masa ortaklarından habersiz yaptığı Ümit Özdağ sözleşmesini bir kenara bırakalım… Sağdan çark desteği almak uğruna, partisinden dışlanmış, ıskartaya çıkarılmış nicelerini CHP’ye danışman veya yönetici, ya da milletvekili adayı olarak aldı. Millî Görüş ıskartası ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ‘Beton Kemal’ deme cüretini gösteren Mehmet Bekâroğlu’dan, Atatürk’e karşı kin ve nefret dolu, sol terör örgütü muhibbi Canan Kaftancıoğl’ya… Kendine göre özgün bir ‘din âlimi’ olan merhum Yaşar Nuri Öztürk’ten, MHP’de tutunamamış Alaattin Aldemir’e… Ve dahi hakkında FETÖ’cülük iddiası ve soruşturması bulunan, başta Fatih Gürsul olmak üzere, bir yığın danışmanına kadar…
Tüm bu perişanlıklara, özensizliklere, ne yaptığını bilmezliklere bakınca, insanın, “14-28 Mayıs’da Türkiye’yi Allah korumuş. Ya hasbelkader seçim kazansalardı, halimiz nice olurdu?” diyesi geliyor insanın.
MERAL HANIM, ARTIK KARAR VERİN
26 Ağustos’ta bomba patlatacaklardı. Patlayan bir mantar tabancası oldu. Dağ fare bile doğurmadı. Neymiş efendim? 2024 Mart sonundaki Yerel Seçimlere, tüm bölgelerde kendi adaylarıyla gireceklermiş… Kimsenin ağız kokusunu çekmeyeceklermiş….
Sanki ilk defa böylesine keskin laflar ediyorlar. Oysa, Meral Hanım’ın akşam dediğinin, sabah tam tersini yaptığı bir yığın hadiseye tanıklık ettik. 3-6 Mart faciası, bunların en göze batan acı manevrası oldu.
Henüz bu ‘kendi adaylarımızla’ lafının mürekkebi kurumamışken, İyi Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu, çürümeye yüz tutmuş sakızlarını çiğnemeye başladı. Efendim, her ne kadar seçime kendi adaylarıyla girecek olsalar da yerelde duruma göre ortak adaylar çıkarılabilirmiş.
Kürşat Bey, geçmişteki ‘Türk Milliyetçiliği’ temelli zihin dünyan bir yana, akademisyen kimliğine de saygı göstereceğiz; lakin sen de herkesin aklıyla alay etmeye çalışma. Yahu, zaten yerel seçimde genel bir ittifak olmaz. İttifak partileri, bin küsur belediye bölgesinden hangilerinde ittifak edeceklerse, onu hayata geçirirler. Yani şimdi, hem “Her bölgede kendi adaylarımızla seçime gireceğiz…” deyip, arkasından da, “Ancak yerelde ortak adaylar olabilir…” demek, karşındakini ahmak yerine koymak gibidir. Lütfen bu tür durumlara düşmeyin.
Velhasıl, Sayın Akşener ve İP yöneticileri… Artık bir karar verin. Yerel seçimlere kendi adaylarınızla mı gireceksiniz? Yoksa siyaset dengeleri arasında açık artırmaya çıkıp, en iyi fiyatı verene mi malınızı satmak istiyorsunuz?
Bakın, AK Parti ve MHP, lafı eğip bükmeden, her bölgede en iyi aday üzerinde mutabakat sağlayarak seçime gireceklerini beyan ettiler.
Siz de hangi ittifakta yer alıyorsanız, ona göre tavrınızı alın; ya da susmayı deneyin.