CHP ve ‘yumuşama’: Şapı kaynatmakla olmaz şeker

Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Tüm Yazıları

Siyasette yumuşama/normalleşme derken, ‘baharı görmeden yaz geldi geçti’

Doğrusu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun iflah olmaz Türkiye düşmanlığından sonra, Özgür Özel’in yumuşama/normalleşme hamlesi, herkes gibi bize de bir umut ve heyecan vermişti.

Heyhat… CHP’deki Özgür Özel hoşgörüsü, 40’ını zor çıkardı. Özel’in İstanbul’da, İBB Başkanı ve Gölge CHP Genel Başkanı, British muhibbi Ekrem İmamoğlu ile bir araya gelmesi, CHP’yi aslına rücu ettirdi.

Bu köşede yer alan 5 gün önceki yazımızda (12 Haziran), şöyle bir tespitte bulunmuştuk:

“Bazı çevrelerin siyasetteki normalleşmeyi baltalamak üzere rahat durmayacakları, mevzunun başka bir boyutudur. Burada, Özgür Özel’in sağlam duruşu önemli ve elzemdir. Çünkü Türkiye’nin güzel geleceği için kurgulanmakta olan yeni siyaset sürecinin başarısı, Özgür Özel’in, içeriden ve dışarıdan gelecek baskılara dayanma gücüne bağlıdır.”

Yazık ki, bu kaygı verici durum gerçekleşti. Özgür Özel, adeta masayı tekmeledi, devirdi. Öyle ya, ‘normalleşme’ adı altında yakınlaşıp, hoşgörü siyasetini birlikte tesis etmek istediğiniz rakip parti için, ‘suç ortaklığı’ gibi ağır bir suçlamada bulunmanın, başka ne anlamı olabilir?

ÖZEL CHP’Yİ DEĞİL, CHP ÖZEL’İ…

Yine bu köşede, 14 Haziran tarihli yazımızda da “İkinci bir husus, siyasette yumuşama/normalleşme diyerek yola çıkan Özgür Özel, kelimenin tam anlamıyla ‘eteğinden çekilmiş’tir. ‘Suç ortağı’ lafını, sağ kolunun hemen yanında Ekrem İmamoğlu olduğu halde sarf ettiğini bir kez daha hatırlatalım.” ifadesini kullanmıştık.

‘Cumhur’ zor sınamadan geçiyor‘Cumhur’ zor sınamadan geçiyor

Evet, CHP’yi kullanarak Türkiye’ye karşı oyun kuran ‘irade’, Özgür Özel’i eteğinden çekmiş ve haddini bildirmiştir. O iradenin kim olduğunu merak edenler, Özgür Özel’in ‘suç ortağı’ ifadesini kullandığı sırada, kolunun sağından, kendisine manalı manalı bakan gözlerin sahibinin irtibat içinde olduğu, birlikte balık tuzladığı ‘üst akıl’ mahfillerini akıllarına getirmeli.

Neticede, CHP ile yumuşama/normalleşme ancak buraya kadar mümkün. Özgür Özel; CHP’yi dönüştürüp, gerçek anlamda ‘Lider’ olma fırsatını kaçırdı. Ve CHP, Özgür Özel’i kendi genetiğine uygun hale getirmeyi başardı. Özgür Özel, vakti gelinceye kadar, kolunun sağından kendisine manalı manalı bakan kişinin ‘vekâletini’ yürütecektir, o kadar…

Şu soru da sorulmayı hak ediyor: Peki, Özel’in ‘müvekkili’ olan balık tuzlama ustası, bizzat ‘asıl’ mı? Sanmıyorum. O da, İstanbullular karla-buzla boğuşurken, kendisi için balık tuzladığı üstün iradenin temsilcisinden fazlası değildir.

Tüm bunlara bakınca, 14-28 Mayıs 2023’te Türkiye’nin nasıl bir uçurumun kenarından döndüğünü daha iyi idrak ediyoruz.

CUMHUR İTTİFAKI: BADİREDEN GÜÇLENEREK ÇIKTI

Gelelim meselenin Cumhur İttifakı cephesine… Bundan önceki yazımızın başlığı şöyleydi: ‘Cumhur’ zor sınamadan geçiyor…

Türk Milleti’nin, ABD istihbarat örgütü FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine karşı çıplak elle direnmesiyle vücut bulan Cumhur İttifakı, süreç içinde iç ve dış şer odaklarının bitmeyen saldırılarına hedef oldu.

Cumhur İttifakı, Türkiye’yi eski sinik ve iddiasız haline döndürmek isteyenler karşısında bir ‘çelik çekirdek’ işlevi görüyor. Bu yüzden de Türklük ve Türkiye düşmanları, bu ittifakı çözmek, dağıtmak için sürekli oyun kurguluyor.

Nitekim en ağır sınamalardan birisi, Özgür Özel’in ‘yumuşama/normalleşme’ kılıfı altında, AK Parti ile MHP’yi birbirine düşürme hamlesiyle vücut buldu.

Fakat kanımca burada, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin zorlayıcı hamlesi sonucunda; CHP ve onu kontrol eden irade, biraz da zamanlama bağlamında erken çıkış yaparak, muhatabı olan iki büyük siyaset ustasına ‘oyunu yeniden kurgulama’ fırsatı vermiş oldu.

Siyasetin tecrübe küpü ve ‘beklentisiz fedaîsi’, MHP Lideri Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı için ‘ciddi fakat iyi hesaplanmış bir risk’ alarak, hem CHP cephesini ‘içindekini kusmaya’ zorladı; hem de AK Parti içindeki bazı ‘ikirciklilerin’ takkeyi önüne koyup, doğru hesap yapmalarını dayattı.

Ve nihayet, siyasetin büyük ustası, Başkan Recep Tayyip Erdoğan da son sözü söyleyerek, hem Cumhur İttifakı’nın sağlam bir şekilde yoluna devam ettiğini/edeceğini vurguladı… Hem AK Parti içindeki ‘AKP kokusu’ taşıyanları hizaya getirmiş oldu… Hem de CHP’ye, “Oynamaya çalıştığın oyunun farkındayım; ama yemiyorum…” mesajını vermiş oldu.

CHP, RAKİBİN BAŞARIZLIĞINDAN İKTİDAR DEVŞİREMEZ

Bundan sonrası, CHP (münhasıran Özgür Özel) ve müzahir çevrelerin bileceği iştir.

Şayet bu ülkeyi yönetme noktasında bir niyet ve iradeleri varsa, öncelikle, iktidara düşmanlık maskesi altında ‘Türkiye düşmanlığı’ yapmaktan vazgeçmeleri gerekecek.

İkinci olarak, mevcut iktidarın, iç ve dış şartlara bağlı olarak yaşanan sorunların altında ezilmesini ve ülkeyi yönetme sırasının kendilerine gelmesini beklemek, CHP’yi iktidar yapmaya yetmez.

Yani biraz gayret, var olan sorunlara çözüm önerileri getirmek ve Türkiye’ye yönelik emperyalist kuşatmaya karşı neler yapmayı düşündükleri konusunda Türk Milletini ikna edecek siyaset üretmek gerekiyor.

Toparlarsak…

Yine bir önceki yazımızda, Cumhur İttifakı ve ülke bekasına yönelik kumpaslar bağlamında, şu ifadeyi de kullanmıştık:

“Bu noktada en büyük şansımız, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın kapsayıcı ve kararlı liderliği ile Devlet Bahçeli gibi tecrübe küpü ve vatan millet fedaîsi olan bir Lider’in varlığıdır. Sayın Bahçeli, siyaset kurgusunu ‘taktik hamleler’ üzerine değil, ‘büyük stratejiler’ üzerine bina eden bir Türklük sevdalısıdır. Dolayısıyla, bedeli ne olursa olsun, Türk Devleti’nin bekasını riske atacak hiçbir gelişmeye izin vermez.”

Birkaç gün içine sığan baş döndürücü gelişmeler, bu tespitimizi doğruladı. Olağandışı şartlar yüzünden eğrilmiş raylar üzerinde yalpalamaya başlayan Cumhur İttifakı, iki büyük liderin basireti ve usta hamleleri sayesinde, yeniden düzgün ve güvenli raylar üzerine oturdu.

Bütün Türklük ve İslâm Âlemine geçmiş olsun.