Çaresizlik içindeki CHP seçmeni ne yapmalı?

Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Tüm Yazıları

Gerçekten zor bir durum; gönül ve oy verdiğiniz siyasî parti, varoluş amacı olması gereken ‘iktidar hedefine’ yaklaşamıyor bile.

CHP, Bülent Ecevit’in ‘Karaoğlan’ sıfatıyla toplumsal karşılık bulduğu 1973-1977 dönemi hariç, çok partili siyasî dönemde, iktidar olmayı kendisine hedef olarak dahi belirleyemedi.

Durum şimdilerde de farklı değil. Hizipçilik, grupçuluk, senin adamın-benim adamım didişmesi, CHP’nin kafasını kaldırıp ufka bakmasına bile imkân vermiyor.

Ülke içindeki çözüm bekleyen sorunlar bir yana, dünya yeni nesil bir savaş sürecini yaşıyorken…

Güya iktidar alternatifi olan CHP’nin, vazgeçtik dünyada olup bitenleri, parti merkezinin dışındaki gelişmelerden bile haberi olmuyor. Daha doğrusu, hiçbir hizipbaşı, parti içi iktidar dışındaki meselelerle ilgilenmiyor.

DEMPKK İLE NİKÂH

Geride kalan bir yerel seçim ve bir genel seçimde, CHP örtük bir şekilde PKK’nın siyasî uzantısı olan partiyle ittifak yaptı.

Kemal Kılıçdaroğlu, terör örgütüyle yürüttüğü pazarlık ve uzlaşıyı, toplumsal tepki korkusuyla örtülü yürüttü. Bir nevi gayrimeşru birliktelikti.

Bugün ise PKK ile yapılan bu kirli ittifak aleniyete döküldü. Yani nikâh aşamasına geçildi.

Kandil’deki terör baronları talimat veriyor; DEM Partisi ile birlikte CHP de hizaya geçiyor.

Partinin ‘eşkenar’ veya ‘ikizkenar’ yöneticilerinden hiçbirinin aklına, kendilerine akıl ve talimat veren terör baronuna ‘Hoşt!..’ demek gelmiyor.

Kandil’in emriyle, CHP’nin bazı ilçe belediye başkan adayları, ‘hastalanıverip’ adaylıktan çekiliyor. Yani o seçim çevreleri PKK’ya peşkeş çekiliyor.

Yetmiyor, il belediyeleri için yönetime ortaklık pazarlıkları yapılıyor. Hatta CHP’den seçilecek belediye başkanına, bir DEMPKK’lının ‘eşlik’ etmesi de pazarlığa dâhil. Hoş, PKK’nın icadı olan ‘eşbaşkanlık’ modeli, Ekrem İmamoğlu-Özgür Özel ‘eşliğiyle’ CHP’ye uyarlandı.

Bu sütunda daha önce (29 Aralık 2023) yazmıştık. CHP’nin, DEMPKK ile işbirliğinin daha kolay yolları var diye: CHP içindeki PKK muhiplerinin aday gösterilmesi…

Nitekim daha bir-iki hafta önce CHP tarafından belediye başkan adayı olarak gösterilen bazı şahıslar, Kandil’den gelen emir sonrası aniden hastalanarak adaylıktan çekildi. Onların yerine, DEMPKK’nın ‘onay verdiği CHP’liler’ aday yapıldı. Bizim kehanetimiz (!) de böylece gerçekleşmiş oldu.

Nedir bu kepazelik? Nerede kaldı siyasî irade? Bu parti mi ‘anamuhalefet’ sıfatıyla ülkeyi yönetmeye talip olacak?

Cumhuriyeti kurmuş olma iddiasındaki iradenin, Cumhuriyeti terör yoluyla yıkmak isteyen, emperyalistlerin kurgulayıp yönettiği iradeye teslim olması…

Bir de ‘yapay zekâyı’ keşfetti, ‘Yeniyepyeni CHP’ yönetimi. Bundan bir önceki ‘Yeni CHP’ Başkanı Kılıçdaroğlu da 4 yaşındaki torununun bile kullanmakta olduğu 30 yıllık görüntülü arama teknolojisini, ABD’li danışmanının online bağlantısı sayesinde keşfetmiş ve topluma anlatmaya kalkışmıştı.

İmamoğlu-Özel ikizkenarı da benzer bir sakilliğe imza atmaktan çekinmedi.

Neymiş efendim? Kendi siyasî basiretleri ve liderlikleri, belediye başkan adaylarını belirlemeye yetmediğinden olsa gerek, işi yapay zekâya havale etmişler.

Tabii Kılıçdaroğlu’nun ABD’li danışmanı Jeremy Rifkin’le yaşadığı ve CHP’ye yaşattığı rezalet gibi, Yeniyepyeni CHP yönetimi de yapay zekâ işini eline yüzüne bulaştırdı.

YAZIK CHP SEÇMENLERİNE

Şimdi elimizi vicdanımıza koyup düşünelim:

CHP seçmeni şaşkın ve perişan durumda.

Partide üç başlı ‘yönetimsizlik’ hâkim.

1950’den beri kronikleşen iktidarsızlık vaziyeti, tüm parti yönetiminin ruhuna sinmiş.

Cumhur İttifakı, haftalar öncesinden adaylarını belirleyip, seçim beyannamelerini açıklamış ve miting meydanlarına çıkmışken; CHP’nin, DEMPKK pazarlığı ve aday belirleme ‘azabını’, seçim takviminin son gününe kadar sürdürmesi…

Bazı adayların geri çekilip, yerine PKK onaylı olanların aday gösterilmesi.

Aday yapılmadığı için partiden istifa edip, bağımsız adaylık açıklayan CHP’li belediye başkanları…

Partide Genel Sekreterliğe kadar tırmanmış, deyim yerindeyse ‘devedişi’ siyasetçilerin, adaylık beklentisi gerçekleşmeyince CHP’den istifası…

Neresinden baksanız, ciddi bir siyasî parti değil, tam bir ‘Bekirağa Bölüğü’ yapıyla karşı karşıyayız.

Galiba bu ülkede CHP seçmeni olmak, yaşarken cehennem azabına duçar olmak gibi bir şey

Ne yapsın CHP seçmeni?

Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık…

Peki, CHP seçmeni bunlardan birini seçmek zorunda mı?

Aslında bir seçenek daha var: Tam karşıya, kendisine bu azapları yaşatanların suratına tükürmek…

Hem kendisini, ‘tıpış tıpış gelip tuvalet terliğine oy vermeye’ zorlayanlara, ‘kişilik sahibi’ olduğunu göstermiş, hem de boş beleş siyaseti yapan tacirlerden intikamını almış olur.