Çanlar kimin için çalıyor?
Milletvekili aday listelerinin YSK’ya teslim edilmesine sadece 2 gün kaldı.
Sonrası, PKK+Masa sakinleri için küçük kıyamet…
Kastım, HDPKK’nın liste krizi yaşayacağı değil; orada listeyi Kandil’deki terör baronları yapar, Ankara’daki kuklalar da götürüp YSK’ya teslim eder
Mesele, PKK desteğiyle yol yürüyen Masa’da yaşanacak depremdir.
Masada oturan CHP ve İP dışındaki çeyreklik partiler, kendi aralarında bir ortak liste denemesi yaptılar, ama anlaşamadılar
Hangi partinin adaylarının hangi sıraları paylaşacağı bir yana, hangi partinin logosu altında seçime gidecekleri bile, aralarında aşılmaz sorun oldu.
Alican, “Çatı benim partim olmalı…” demiş.
Temel Reis, “Olmaz!... En kıdemli parti Saadet. Üstelik ben hepinizden yaşlıyım. Bizim çatıda buluşalım.” diye itiraz etmiş.
Kibir Abidesi, “Ağır olun bakalım… Karşınızda Başbakanlık yapmış birisi var. Ortak liste, bizim çatı altında olmalı” demiş midir, bilmiyoruz.
Adını dahi hazırlamakta zorlandığımız öteki şahsın zaten bir şey söylemesi beklenmiyor; hamisi Kemal Bey ne derse odur.
Neticede PKK+Masa’nın sığınmacıları, kimliklerini toplayıp Kemal Bey’e uzatmışlar.
Şimdi bütün kozlar O’nun elinde.
Sığınmacıların, Kibir Abidesinin ağzıyla ve mahcup bir edayla, “İttifakta sol ve milliyetçi ayak var ama muhafazakâr ayak yok gibi…” şeklinde sızlanması, CHP karar vericilerinde pek karşılık bulacağa benzemiyor.
Nitekim CHP yancılarından Enver Aysever, Kemal Bey’i, ‘Davutoğlu’nun kulağını kuvvetli şekilde çekmeye’ çağırmış.
Dikkat edin de, muhteremin kulağı elinizde kalmasın.
Bu daha başlangıç.
Sığınmacılar, doğal olarak, “Ama olmaz ki; bir yıldır şu kadar toplantı yaptık, beraber sofraya oturduk. Bize 54 vekillik liste sözü verildi. Bundan cayamazsınız…” diye itiraz edecekler.
Peki, bunun bir kıymeti var mı? Yok…
Çünkü…
Köprünün altından çok sular aktı; öküz öldü ortaklık bozuldu.
Kemal Bey bu sığınmacıları niye yanına aldı?
AK Parti seçmeninin yarısını değilse bile üçte birini koparıp getirsinler diye.
Öyle ya, aralarında, ‘Reis’in gölgesinde’ bile olsa, ‘seçim kazanmış bir Başbakan’ vardı.
Fakat olmadı; Temel Reis’in de itiraf ettiği gibi, AK Parti’den kopan bu iki zatın, aslında bir kıymeti harbiyesinin olmadığı ve Reis’in gölgesini kendi gölgeleri sandıkları anlaşıldı.
Bir de, Kemal Bey 54 vekil sözü verdiyse, senet de vermedi ya… Hepi topu köprüyü geçene kadardı, ‘dayı’lıkları.
Eh, bu saatten sonra, “Biz Kemal Bey’i desteklemekten vazgeçtik.” diyecek halleri de yok…
Tek yapabilecekleri, Kemal Bey’in himmetine sığınmak.
Orası öyle de, Kemal Bey liste konusunda çok mu rahat?
Düşünün; 30-40 yıldır CHP saflarında siyaset yapmış, ilçe binası çaycılığından İl Başkanlığına kadar tırmanmış, şimdi de ‘emeğinin karşılığını’ almak isteyen yüzlerce CHP’li var.
İlaveten, PKK+Masa bileşeni dışında kalan çeyreklik marjinal sol partilere de sözler verilmiş.
Ayrıyeten, CHP tabanından gelmeseler de, ‘ulusal ve uluslararası karar vericilerin’, Kemal Bey’den ‘mutlaka vekil yapılmasını’ istediği elit hazretler unutulmamalı.
Nihayetinde, CHP’nin, sığınmacıların getireceği kırıntı oylarla, yüzde 23-25’lik oy oranını bir-iki puan artırması, mevcut 130 küsur milletvekili rakamına kaç ekleme yapacak?
Diyelim ki 150-160 oldu, bunun 40-50’sini sığınmacılara verebilir mi CHP?
Bence Kemal Bey bu noktada, geçmişte yaptıklarına da uyumlu şekilde, “Arkadaşlar, ben size 54 kişilik liste sözü verdim. Ama seçilecek yer garantisi vermedim.” derse, kimse itiraz edemez.
Peki bu durum, CHP’de yaşanacak şiddetli sarsıntıyı önler mi? Kimse emin olmasın.
4 sığınmacının zor tercihi
Bu arada, PKK+Masa’daki 4 sığınmacı Genel Başkan, zor bir kararla karşı karşıya bulunuyor.
Hepsi birden ‘tam yetkili Cumhurbaşkanı Yardımcısı’ olacaklarını beyan etmişlerdi.
Milletvekili olurlarsa, Cumhurbaşkanı Yardımcısı atanabilmek için vekilliği bırakmaları gerekecek.
Kemal Bey Cumhurbaşkanı seçilirse, pek bir sorun olmayacak; ‘tam yetkisiz’ de olsa Cumhurbaşkanı Yardımcısı atanmaları sorun teşkil etmez.
Bu durumda, milletvekilliğinden vazgeçmiş olmaları da kendileri açısından bir kayıp sayılmaz.
Ya Kemal Bey seçimi kaybederse?... Eldeki milletvekilliği de uçup gitmiş olacak
“Kemal Bey kazanırsa, istifa eder Cumhurbaşkanı Yardımcısı oluruz…” diyerek, vekilliği garantiye almak ‘iyi bir kişisel seçenek’ olabilir.
Bu durumda, TBMM’deki güçten eksilme olacak. Ki, bunu göze almak kolay mı?
Ayrıca, 4 sığınmacının milletvekilliğine tamah etmesi, seçmen nezdinde, ‘kazanamayacakların biliyorlar’ algısı oluşturmayacak mı?
Velhasıl çanlar, PKK+Masa’nın sığınmacıları için çalıyor.
Bir mesele daha var: ‘Tayyip Erdoğan’ı devirme’ hevesiyle yola çıkıp da kendi partisiyle seçime girmeye bile cesaret edemeyenler, gelecekte Türk siyasetinin neresinde yer bulabilecekler?
Bunu da başka bir yazının konusu yapalım.