Bu terazi bu sıkleti çekmez
Geride kalan yüzyıl, belki de insanlığın ‘en adaletsiz çağı’ olarak tarihe geçti.
Yazık ki, adaletsizlikler çağı 20. Yüzyıl, henüz bitmedi. Halen onun kurduğu kaosu yaşıyor tüm dünya.
Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri, 10 Ocak 1920’de Cemiyet-i Akvam’ı (Milletler Cemiyeti) kurdu.
Tıpkı bugünkü Domuzlar Diktatörlüğü gibi, o da 5 daimi üyeye sahipti: ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya. Yani savaşın galipleri…
Kuruluş amacı; ‘ülkeler arasında yaşanabilecek sorunları barışçıl yollarla çözmek’ diye beyan edilmişti.
Tabii galiplerin kurduğu sofrada, ‘kurdun adaletinin’ hükümferma olması mukadderdi.
Barış, adalet, eşitlik falan filan… Cıcılı bıcılı laflar havada kaldı. Yürümedi, Milletler Cemiyeti.
Yürümediği gibi, üzerinden henüz 20 yıl bile geçmeden, İkinci Büyük Savaş’ın taşlarının döşenmesine sebep oldu. Hitler, Stalin, Mussolini, Churchill, Roosevelt gibi diktatörleri, insanlık düşmanlarını üretti.
Milyonlarca cana ve ülkelerin yıkımına sebep olan İkinci Dünya Savaşı, ABD’nin Japonya’ya iki atom bombası atarak, deyim yerindeyse belini kırmasıyla nihayet buldu.
Savaşın galibi iri domuzlar, iki büyük savaş arasındaki süreçte çöken ‘kendi dünya düzenlerini’ yeniden tesis için, bu kez Birleşmiş Milletler’i kurdu. 24 Ekim 1945…
“Savaşları ve barışa yönelik tehditleri önlemek, ülkeler arasında dostane ilişkiler kurmak, uluslararası ekonomik ve sosyal işbirliğini sağlamak, vesaire…”
Tanıdık geliyor mu, bu cilalı laflar?
Yine aynı domuzların adaleti… Güvenlik Konseyi… 5 daimi üye: ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa… Yani galiplerin düzeni…
Aradan 79 sene geçmiş. Birleşmiş Milletler adını alan fakat bir türlü ‘birleşemeyen milletler’ organizasyonu, bu 79 senede hiçbir milletlerarası sorunu hak ve adalet ölçüleriyle çözmüş değil.
Dünyanın dörtbir yanında zulüm, katliam, soykırım, sömürü, savaş ve karmaşalar hüküm sürerken, BM olup bitenleri acziyet içinde seyrediyor.
Peki, neden?
HER KÖTÜLÜĞÜN MÜSEBBİPLERİ
Çünkü dünyanın neresinde bir zulüm, kırım, sömürü, terör, velhasıl hangi tür kötülükler varsa, hepsinin senaristi ve yönetmeni, Güvenlik Konseyi üyesi olan 5 üyeden biri veya birkaçıdır.
Kore’den Vietnam’a… Afganistan’dan Irak’a… Bosna-Hersek’ten Arakan’a… Suriye’den Filistin’e… Libya’dan Yemen’e…
Dünyanın başını ağrıtan hangi savaş, katliam, zulüm, soykırım ve sömürü karşısında dişe dokunur bir işlev gördü BM?
Türk Devleti, Başkan Erdoğan’ın şahsında, BM’nin ‘zulüm esaslı mevcut yapısını’ değiştirmek üzere bir tavır geliştirdi. Ve adını, vurucu bir sloganla koydu: Dünya Beşten Büyüktür. Altını da “Daha âdil bir dünya mümkündür…” diye doldurdu. Ve nihayet bu güzel temenni cümlesine; “Fakat ABD ile değil…” hükmünü ekleyerek, noktayı koydu.
Şimdi top, BM’yi oluşturan 193 ülkenin kucağında. Her ülkenin, artık takkeyi önüne koyarak düşünmesi ve Türkiye’nin öncülüğünde bir tavır alması gerekiyor.
KİM, NİYE CİDDİYE ALSIN?
7 Ekim’den bu yana, İsrail adlı terör örgütü tarafından, Gazze’deki Filistinlilere karşı bir soykırım yürütülüyor.
Birleşmiş Milletler, bu soykırım karşısında birkaç toplantı yaptı. Bu toplantılardan, terör örgütü İsrail’i durduracak bir karardan vazgeçtik, doğru dürüst bir ‘kınama’ bile çıkmadı.
Şimdi önümüzdeki günlerde Gazze konulu bir toplantı daha geliyor, BM gündemine.
Ne çıkar bu toplantıdan?
Ya 5 domuzdan biri veto çeker…
Ya sade suya tirit bir karar alınır…
Güvenlik Konseyi bir kenara bırakılıp, BM Genel Kurulunda dişe dokunur bir karar alınsa da bir netice doğurmaz.
Zira alınan kararın, İsrail adlı terör örgütüne, rica demeti arasında tebliğ edileceğini; o terör örgütünün BM’yi adam yerine koymayacağını; alınacak kararı da iplemeyeceğini biliyoruz.
Niye ciddiye alsın ki?
İsrail terör örgütü, 7 Ekimden bu yana Gazze’de onlarca BM okul, hastane ve insanî yardım merkezini bombaladı. 100’den fazla BM görevlisini öldürdü.
BM Genel Sekreteri’nin Mısır’dan Gazze’ye girişine bile izin vermedi.
Genel Sekreter Guterres’in çaresiz çırpınışları dışında, BM’den bu olup bitenlere karşı ciddi bir ses çıkmadı.
İsrail terör örgütü, böyle bir BM’yi kaale alır mı?
YENİ BİR DÜZEN İHTİYACI
İkinci Büyük Savaş sonrasının düzeni çöktü artık.
İşin kötüsü, ‘düzen’ diye kurulan ‘kaos ortamı’, dünyaya barış ve huzur getirmediği gibi, Üçüncü Büyük Savaş’ın da altlığını oluşturuyor.
Öncekilerden çok daha yıkıcı olması kaçınılmaz olan bu Üçüncü Büyük Savaşı önlemek için insanlığın fazla bir zamanı kalmadı.
Baksanıza, gidişin gidiş olmadığını, büyük domuzlar da fark etmiş olmalı ki; BM Güvenlik Konseyi’ne ‘Afrika’yı temsilen bir üye daha alınmasını’ dillendirmeye başladılar.
Eğer akıllarından geçen, Sisi Mısır’ı çıkarsa, hiç şaşırmayacağım. Öyle ya; hem Afrikalı, hem de Müslüman bir ülke…
İyi de, dünyanın beşten büyük olduğunu senelerdir dillendiren ve daha âdil bir dünya için çaba gösteren Türkiye, neden akıllarına gelmez?
Onların derdi, ölünün yüzünü pudralayarak, mevcut ‘Domuzlar Diktatörlüğü’nü gittiği yere kadar götürmektir.
Fakat nafile… Bu terazi, bu sıkleti çekmez.
Birleşmiş Milletler feshedilip, yerine, dünya barışına gerçekten hizmet edecek, âdil ve güçlü bir milletlerarası teşkilat kurulmalıdır.