Bir Yavuz’la ülkücü olunmaz
Akşener ve partisinin, Kemal’in Masası’nda ustaca ketenpereye getirilip bir güzel ütülmesinden sonra, masa altındaki illegal ortak HDPKK, masanın altında çıkarak başköşesine kuruldu.
Yetinmedi, masaya ve ortaklarına sürekli ayar veriyor.
Selocan ve Soros’un içimizdeki devşirmelerine verilen hapisten salıverilme garantileri, teröristbaşı Öcalan’ın serbest bırakılmasına doğru ilerliyor.
Çok tarafsız gazeteci (!) İsmail Küçükkaya’nın çanakla ikram ettiği sorular karşısında, KHK ile devletten uzaklaştırılan terör iltisaklı PKK’lı ve FÖTÜ’cüleri ‘özgürleştireceğini’ müjdeleyen (!)Kılıçdaroğlu, daha seçimi kazanmadan ‘tek adam’ oyununa başladı bile.
(Kim bilir, belki öteki masa paydaşlarıyla hemfikirdir bu noktada.)
Türk Milleti bu çadır tiyatrosunu ibretle seyrediyor.
Kamuoyunun merakı ise; yaşanan rezalet karşısında, MHP’nin Ülkücülüğünü yetersiz bularak ayrılan İP’lilerin ne yapacağı…
Evet, ortada bir Yavuz Ağıralioğlu var.
Maşallah, yedikleri her istiskalde, İngiliz anahtarı gibi işlev görüyor.
Her diklenişinde, Genel Başkanı’ndan zılgıtı yiyip, memur edildiği görevde bir derece tenzile uğruyor.
Önce Genel Başkan Yardımcılığından ıskat edildi.
Son çıkışıyla da, yeniden milletvekili adayı olamayacağını düşündüğünden, ya da bilemediğimiz başka hesabından ötürü, aday olmayacağını belli etti.
Peki, HDPKK’nın masanın başköşesine kurulması ve masa ahalisine talimatlar sallaması karşısında, İP’in ileri gelen veya ileri gidenlerinden başkaca bir ses çıktı mı?
Duyan varsa desin de biz de öğrenelim.
Oy oranını, düzmece anketlerle yüzde 20’lere doğru tırmandıran bu siyasî yapı içinde, Yavuz Ağıralioğlu’dan başka Ülkücü-Milliyetçi etiketli kimse kalmadı mı?
Yani İP’in bütün Ülkücülüğü, bir tek Yavuz Ağıralioğlu’dan mı ibaretti?
Ki, onun da İP’ini koparacak kadar cesareti olmadığını unutmuyoruz.
Ey, kendisini Türk Milleti safında konumlandırdığını savunan İP’liler!...
Üç kuruşluk dünya menfaati karşılığında, sizlerin de ülkemizle birlikte peşkeş çekildiğinizi anlamanız için, 15 Mayıs’ta bir kâbusa uyanmanız mı gerekiyor?