Ben de demiştim… -1-
Dingil kırılınca akıl veren çok olur. Günlük gazete köşelerinde, genellikle iktidara yakın dünya görüşünde olan (veya dönem gereği o rolü oynayan) birçok yazar, 31 Mart seçimleri sonrasında, önüne-arkasına bazı şerhler koyarak da olsa, “Ben demiştim…” kıvamında yazılar kaleme alıyor.
Doğrudur, bu arkadaşların çoğu, biraz mahcup bir eda ile de olsa, seçim öncesinde AK Parti ve Cumhur İttifakı’na yönelik bazı uyarıları dillendirmişlerdi.
Biz de dingil kırılmadan önce, aklımızın erdiklerini söylemeye çalışmıştık. Yazı erbabı için, “Ben söylemiştim…” içerikli yazı yazmak pek hoş değil. Bununla birlikte, madem herkes eteğindekileri ufaktan dökmeye başladı, biz de o yoldan devam edelim:
Hükümet icraatlarının çoğunluğunu doğru bulan ve destekleyen; fakat bazı yapılanları da yanlış bulup eleştiren bir kalem sahibi olarak, Temmuz 2023’ten Yerel Seçimlere kadar geçen süreçte uyarı bağlamında dile getirdiğim bazı yazılarımdan özetleri, aşağıda sıralamaya çalışacağım. Ayrıca, CHP-DEMPKK ittifakına dair ‘söylemişliklerimi’ de bir sonraki yazıda aktarmak istiyorum.
TEHLİKE “GELİYORUM!..” DİYORDU
“Murat Kurum’un sergilediği dopdolu projeler karşısında, içeriksiz algı bombardımanı seçimi kazanabilir. Cumhur İttifakı adayı, yüzlerce proje içeren kapsamlı öneriler paketi anlatıyor.
İmamoğlu ise, 5 yıldır yaptıklarının tam tersini anlatıyor; “İsrafı bitirdik, hizmeti getirdik. İstanbul başardı…” şeklinde, gerçeği tersyüz eden bir söylem sunuyor. (…) Yüzlerce projeyi, makinalı tüfek gibi arka arkaya sıralamanız, ortalama seçmen kitlesinin zihnini bulandırabilir. İmamoğlu’nun ‘Ajansı’, meselenin püf noktasını fena halde çözmüş. Onların mantık kurgusu şöyle: Seçmen, ‘ne halde olduğunu’ değil; ‘ne halde olduğuna dair kendisine anlatılanı’ dikkate alır. (…)
Kentsel dönüşüm dediğinizde, vatandaşın; “Bak ne güzel! Bana sağlam konut yapacaklar. Bir daha deprem olursa, çoluk çocuğumla birlikte yıkıntılar altında kalmayacağım…” diyeceğini garanti görmeyin. Vatandaşın. “Düzenim bozulacak, hayatım altüst olacak…” kaygısına kapılması, çok uzak ihtimal değildir.” (Dikkat!.. Algı, olguyu yenebilir / 12 Şubat 2024)
“Perde gerisinden ‘Ajans’ın yönettiği Ekrem İmamoğlu, dünya demokrasi ve seçimler tarihinde görülmemiş bir fütursuzlukla, hakikati tersyüz eden bir seçim kampanyasını sürdürüyor. (…)
Ortada ‘icraat’ olarak anlatabileceği bir şey olmayan Mansur Yavaş’ın, gayet serinkanlı bir pişkinlikle, ‘Az laf, çok iş’ sloganlarıyla Ankara’nın dört bir yanını donattığını görünce, dilime başka bir slogan düşüyor: ‘Az laf, sıfır iş’… Maalesef Mansur Yavaş’ın 5 yıllık Belediye Başkanlığı, sadece ve sadece ‘Az laf, sıfır iş’ olmuştur. (…)
Çevirdiği filmlerdeki bütün ‘meziyeti’ galiz küfürler savurmaktan ibaret olan ve adeta ismi ‘ettiği küfürlerle müsemma’ hale gelen Erdal Beşikçioğlu, kelimenin tam anlamıyla ‘boş-beleş’ bir kampanya ile seçim kazanmaya çalışıyor. (…)
En güzide şehirlerimizin geride kalan 5 yılını kaybetmesinin baş aktörlerinin saçma sapan sözlerine, olmayacak vaatlerine bir kez daha pirim verilirse… İşte o zaman, ‘tuvalet terlikleri’ zaferini ilan edebilir; ‘algı’ da ‘olgu’yu, yani ‘hakikati’ ezip geçmiş olur.
Endişem; başta emekliler ve küçük esnaf olmak üzere, ekonomi-ücret-sığınmacı politikalarından rahatsız olan büyük kitlenin, ‘yönetime ders vereyim’ derken, tuttuğu kulağı koparmasına dairdir.” (‘Algı’, ‘olgu’yu ezer mi? / 25 Mart 2024)
EMEKLİ-ÇİFTÇİ-ESNAF-EV SAHİBİ TEPKİSİ
“Özellikle devlet memurlarının maaşlarına yüzde 100’e ulaşan zamlar yapılırken, emekli aylıklarına sadece yüzde 25 zam yapılmış olması, kitlede ‘adaletten sapma’ duygusu oluşturmuş bulunuyor. Lafı kibarlaştırmaya gerek yok.
Yalnızca emekliler değil, reel sektörde çalışan ve ödediği vergilerle kamuyu finanse eden, ayrıca tarımla iştigal eden geniş kitle, “Bütün mesele devlet memurlarının rahatını sağlamak mı? Biz vatandaş değil miyiz?” havasında konuşuyor. (…)
Birileri Sayın Cumhurbaşkanımıza, ev sahiplerini öyle bir profilde gösteriyor ki, sanırsınız Yeşilçam’ın sol içerikli filmlerinde tiplenen, ‘zalim, zengin, varyemez, gariban kiracısını ezen, kirli sakallı ve 99 tespihli hacı-hoca’ gibi ev sahipleriyle muhatabız. Oysa çoğu ev sahibi, dişinden tırnağından artırdığı paralarla, muhtemelen 20-30 senelik bir emeğin karşılığı olarak bir daire satın almış. O daireden gelen kirayı, emekli aylığına ekleyerek ay sonunu getirmeye çalışıyor. (…)
Kanımca, özellikle bürokrasiden bazıları, Sayın Cumhurbaşkanımızı yanıltıyor ve kendisinin sosyal ve siyasî tabanıyla olan bağını zedelemeye çalışıyor.” (Sayın Cumhurbaşkanımız yanıltılıyor mu? / 24 Temmuz 2023)
“Öncelikle; esnaf, çiftçi ve emekli kesiminin siyasî partilere oy verme yüzdesi dikkate alınırsa, AK Parti ve MHP’ye oy verenlerin büyük çoğunluğu teşkil ettiği tespitini yapmak hiç zor değil. Aynı durum memur kitlesi için düşünüldüğünde, CHP ve müttefiklerinin öne geçtiğini söylemek de hakikatin diğer tarafı.
Başkan Erdoğan ve kabinesi, muhtemelen, oy almada zorlandıkları kesimlerin ekonomik durumlarını iyileştirmeyi, seçmen tabanını genişletmek bağlamında ‘seçilmiş politika’ olarak görüyor olabilir. Bakınız, şu anda ev sahipleri, uzun yıllar öncesinde olduğu gibi, ‘memur kiracı’ aramaya başladı. Zira yapılan son ücret zamları ve yılbaşında yapılacak toplu sözleşme zamları dikkate alındığında, ücretli ve maaşlılar içinde ekonomik refahı en yüksek kitlenin memurlar olduğunu söylemek için uzman olmaya gerek yok. Doğal olarak; esnaf, çiftçi ve emekli kitlesinde, gelir dağılımı temelli ciddi tepkiler olduğunu görmekteyiz. (…)
Genel seçimlerde ülkenin bekası için bağrına taş basan Türk seçmeninin, hükümet uygulamalarını beğenmediği veya kızgın ve kırgın olduğu zamanlarda, yerel seçimleri ‘kulak çekme’ fırsatı olarak gördüğünü, tecrübeli siyasetçiler gayet iyi bilir. Tabi kulak çekeyim derken, kulağın elde kaldığı da zaman zaman görülen bir vakıadır.” (Esnaf, çiftçi ve emekli çantada kekli değil / 28 Eylül 2023)
“… Son 2 yıldır açıklanan resmî enflasyon toplamı, neredeyse yüzde 200. Yine devletin son 2 yılda yaptığı ‘Yeniden Değerleme Oranı’ artışı da yüzde 200’e yakın. Buna karşılık kira artışları için 2 yıldır dayatılan toplam artış yüzde 50. Hal böyle olunca, birçok evin günlük kirası, neredeyse esnaf lokantasındaki bir kâse çorba fiyatıyla eşitlendi. Aslında çoğu kiracı da bu durumdan vicdanî bir rahatsızlık duyuyor; kira artışını gönüllü olarak yüzde 25’in üzerinde tutuyor. Ev sahipleri de bilmem kaç milyon liralık evlerinin tamir-bakım masraflarını dahi karşılamaktan uzak kira bedellerine mahkûm edilmenin burukluğunu yaşıyor.
Uygulamanın, getirdiği bir yığın soruna karşılık, ekonomi ve enflasyon üzerinde olumlu bir etki yaptığı da söylenemez. Eğri oturup doğru konuşalım. Zincir marketlerin haksız fiyat artışlarına bile ayar verilemezken, ev sahiplerinin günah keçisi haline getirilmesi, Hükümet aleyhine bir tavır nedeni oluyor. Hâsılı kelam, getirilen su ürkütülen kurbağaya değmiyor.(…)
“Sayın Cumhurbaşkanı, enflasyona endeksli yüzde 37.60’lık artışa, bir yüzde 5 daha ilave ederek, SSK ve Bağ-Kur emekli aylıkları artışını yüzde 42.60 olarak açıkladı. Oysa aynı dönem için memur emeklisi aylıklarına yüzde 49.25 artış yapılmıştı. Üstelik bir önceki, Temmuz 2023 zammının diğer emeklilerden yüksek olmasına rağmen… Doğal olarak bu artışlar, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin beklentisini karşılamadı. (…)
SSK ve Bağ-Kur emekli aylığı artış oranının memur emeklileri düzeyine yükseltilmesi, isabetli bir gönül alma hamlesi oldu. (Biraz geç de olsa makul noktaya gelindi / 24 Ocak 2024)
YARIM İTTİFAKIN SONU
“Cumhur İttifakı tabanındaki ‘kulak çekme’ eğilimini bir kenara not ederek, ilerleyelim… (…) İller üzerinde mutabakat sağlayan Cumhur İttifakı partilerinde, ilçelerdeki adaylıkların il yönetimlerince belirlenmesi şeklinde bir eğilim olduğu bilgileri ulaşıyor. (…)
2019 Yerel Seçimlerinde, Cumhur İttifakı, ortaklaşmadığı ilçelerde çok büyük ve gereksiz kayıplara uğramıştı. (…) Cumhur İttifakı partileri, ilçelerde aday belirleme işini il yönetimlerine bırakırsa, yukarıda örneklerini sunduğum 2019 yerel seçim sonuçlarının bir benzerinin tekrarlanacağından kimsenin kuşkusu olmasın. (…)
Yaklaşan seçimleri, ‘nefislerini ve ihtiraslarını dizginlemesini beceren’ siyasetçi ve partilerin kazanacağını söylemek, hiç de abartılı olmaz.” (Cumhur İttifakı… İlçeler unutulmasın… / 5 Ocak 2024)
Söylenecek çok söz olsa da şimdi sağduyulu düşünme ve Türk Devleti ve Milletinin bekasına odaklanma zamanıdır.