Basiretsizlik
İran’ın devrik şahı Rıza Pehlevî, sırtını Batılı emperyalistlere dayadı. Halkının taleplerini, ihtiyaçlarını görmezden geldi. Sandı ki, sırtını dayadığı, ülkesinin hak ve menfaatlerini peşkeş çektiği emperyalist güçler, hiçbir zaman kendisini yalnız bırakmayacak.
Sonunda ayaklanan İran halkı, Şah Pehlevî’yi ait olduğu yere gönderdi. Sonrasında İran’a hükmedenlerin halen devam eden gidişatı da Pehlevî’ninkinden çok farklı değil. Şu kadar ki, diktatör şah sırtını Batılılara dayarken, bugünküler de ‘ideolojilerinden aldıkları güçle’ halkı hükümranlıkları altında tutuyor.
Saddam Hüseyin, Irak’ı yönetirken, kendisini darbeyle o koltuğa oturtanlara yaslandı. Onlar nasıl istediyse, ülkesini ve halkını öylece yönetti. Emperyalistlerin ittirmesiyle Ortadoğu’daki Müslüman ülkelere dayatılan BAAS ideolojisini eksen aldı. İktidarını borçlu olduğu emperyalistlere olan sadakatini, ‘kullanım ömrü’ bitip de sokağa atılıncaya kadar korudu.
Emperyalistlerin Ortadoğu politikaları değişince, Saddam da gözden çıkarıldı. Önce İran’a saldırtılıp 8 yıl savaştırılan Saddam, sonrasında Kuveyt’i işgale teşvik edildi. Kulağına fısıldananları fazla ciddiye alan Saddam, Kuveyt’i işgalinin bedelini, yağlı urganda sallandırılarak ödedi. Irak halkının uğradığı zulüm ise Saddam’ınkini katbekat aştı.
İngiliz emperyalizminin, tasmasını kısa tutarak, Filistin topraklarını ‘Ürdün’ adıyla hükümranlığına teslim ettiği uydurma hanedan da kendisiyle birlikte Ürdün halkının sonunu hazırlamakla meşgul. Onun da sırasının gelmesi fazla uzak değil.
BEŞŞAR’IN AYMAZLIĞI
Ortadoğu’daki basiretsiz diktatörlerinden biri olan Beşşar Esat da şu an kaderini yaşamaktadır. Diğer benzerleri gibi, Batılı emperyalistlerin destek ve ittirmesiyle darbe yapıp iktidara gelen baba Hafız Esat’ın yolundan giden ‘British Beşşar’ da halkını hiç umursamadı. Sırtını dayadığı emperyalistlere ülkesini peşkeş çekmesinin karşılığını, yüzde 12’lik bir Nusayrî azınlığa dayanarak yüzde 80 küsurluk Sünnî halkı baskıyla yöneterek aldı.
‘Çalınmış Devrimler Süreci’ olarak adlandırabileceğimiz Arap Baharı ayaklanmaları Suriye’ye de sıçradığında, Beşşar Esat da tıpkı diğer benzerleri gibi, halkını ezerek isyanı bastırmayı denedi.
Sonuç, 14 senedir devam eden iç savaş oldu. Başta Halep olmak üzere, Suriye, bizzat Esat rejimi ve onun destekçileri olan Rusya ve İran eliyle tarumar edildi. Şehirler varil bombalarıyla yıkılırken, yüzbinlerce sivil katledildi. 23 milyonluk ülke nüfusunun en az 10 milyonu başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Suriye’de kalan nüfusun çok büyük bir bölümü de ülke içinde yer değiştirmeye zorlandı.
DOST ELİNE BİGÂNE
Türkiye, henüz ülkede iç savaş başlamamışken, Suriye diktatörüne, bunalımdan çıkışın yolunu göstermek için çok çaba harcadı. Batılı ağababalarına aşırı derecede güvenen Beşşar Esat, Türkiye’nin dostça uyarılarını ciddiye almadı. Ülkesinin Sünnî çoğunluğunu ezerek, kovarak, öldürerek yıldırabileceğini sandı.
Nihayetinde hedefi, çoğunluğu hiçbir zaman kaybetmeyeceği, iyice ufalanmış bir Suriye idi. Sünnî nüfustan arındırdığı Şam ve Akdeniz kıyısındaki Lazkiye şehirleri ile bu şehirlerin civarında hükümferma olacak, minik bir Suriye onu tatmin ederdi.
İşte bu yüzden, ABD’nin ittirmesiyle, ülkesinin neredeyse yüzde 40’ını terör örgütü PKK’nın uzantısı PYD’ye devretti. Kendi ülkesinin petrolünü ve diğer ürünlerini, terör örgütünden satın alma zilletini bile kabullendi.
Taviz vermediği tek politikası, Şam-Lazkiye eksenindeki Sünnî nüfusun yok edilmesi oldu. Kafasına bombalar yağdırdığı halkın büyük bölümünün mülteci duruma düşmesini sağladı. Suriye’yi terk etmeyenleri de İdlib ve çevresine iteledi.
Türkiye, Batılı emperyalistlerin Suriye üzerindeki pis emellerini engellemek için büyük çaba gösterdi. Her zaman Suriye’nin toprak bütünlüğünü savundu. Suriye ile Türkiye arasında bir Teröristan kurulmasını engellemek için askerî harekâtlar yürüttü. Ülkedeki iç savaşın sonlandırılması amacıyla yürütülen tüm uluslararası süreçlerde, Suriye’yi huzura kavuşturacak öneriler sundu. Beşşar Esat’ı, düştüğü çukurdan çıkaracak formülleri de masaya getirdi.
ÜLKESİNİN PARÇALANMASI UMURUNDA DEĞİL
Her ne kadar Türkiye, kendi bekasını da düşünerek, Suriye’nin toprak bütünlüğünü temel politika yapsa da Beşşar Esat’ın öyle bir derdi olmadı. Suriye’den en büyük parçayı koparmak için ABD ve diğer Batılı emperyalistlerin kucağından kalkmayan PKK/PYD ile ittifak bile kurdu. Çekilmek zorunda kaldığı köy, kasaba ve şehirleri, PKK/PYD örgütüne teslim etme zilletini dahi yaşadı.
Türkiye, geride kalan aylar boyunca, Esat’ı barış masasına oturtmak için çaba gösterdi. Önceleri istihbarat örgütleri üzerinden yürütülen görüşmeler, sonrasında bakanlar düzeyine çıkarıldı.
Ve nihayet Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Esat’a açıkça müzakere çağrısı yaptı. Bu uğurda Rusya Lideri Putin’i de araya koydu. Benzerleri gibi basiretsizlikle malul olan Beşşar Esat, Türkiye’nin uzattığı dost elini sıkmaya yanaşmadı. Sürekli ayağında top gezdirdi, bulunduğu pozisyonla bağdaşmayacak uçuk taleplerde bulundu. Yani ipe un serdi. Sandı ki Türkiye, mecbur kaldığı için kendisini masaya çağırıyor.
KAÇINILMAZ AKIBET
Bütün basiretsiz diktatörler gibi Beşşar Esat da sırtını dayadığı yabancı güçlerin kendisini feda etmeyeceği yanılsamasıyla hareket ediyor. Kullananlar nezdinde, kullanım ömrünün tükendiğini göremiyor. Doğal olarak, Türkiye’nin kendisine uzattığı can simidinin kıymetini de anlayamıyor.
Esat’ın basiretsizliği, HTŞ çatısı altında harekete geçen muhaliflerin İdlip, Tel Rifat, Halep ve civarından rejim güçlerini çıkarmasını getirdi. Devam eden sürecin nerelere kadar gideceği şimdilik meçhul. Kimi yorumcular, muhaliflerin süpürme harekâtının, Şam’a kadar dayanabileceğini dillendiriyor.
Bu saatten sonra Esat’ın fazla bir manevra alanı kalmadı. Muhtemelen yapacağı en doğru iş, bir an önce Türkiye ile samimi bir müzakere başlatmasıdır. Eğer Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruma noktasında zerre kadar hevesi varsa, Beşşar Esat’ın, Türkiye’den başka güvenebileceği ve sırtını dayayabileceği bir ülke olmadığını anlaması gerekir. Bugüne kadar kendisini arkalayan İngiltere, ABD, İran, Rusya ve hatta İsrail’in, hem şahsı hem de ülkesi için çok da iyi şeyler düşünmediğini şimdi idrak edemezse, az bir zaman sonra İngiltere’ye sığındığı zaman edecektir.
Yazık ki, basiretsiz diktatörlerin ahmaklıklarının bedelini, milyonlarca gariban canıyla ödüyor.
Değerli YeniAnkara.com.tr okurları,
YeniAnkara.com.tr ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da YeniAnkara.com.tr sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar YeniAnkara.com.tr yorum alanında paylaşılamaz.
YeniAnkara.com.tr yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, YeniAnkara.com bu sorumluluğu üstlenmez.
YeniAnkara.com.tr'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.