Şartlar oluşuyor mu?

İnanç Uysal

İnanç Uysal

Tüm Yazıları

"Hiçbir ön şart olmadan PKK silah bırakacak", şeklinde kamuoyunda gündem olan ve adı çözüm olmayan yeni süreç ile ilgili olarak bazı şüphelerimizin olmasına kızıyorlar. Açıkçası bir çözüm şekli belirlemişler ve o çözüm konusu da herkes tarafından farklı tanımlanıyor ve farklı yorumlanıyor.

Mesela Öcalan, serbest mi bırakılacak yoksa sadece İmralı'da tecridi mi kalkacak bilmiyoruz. Ama bu cümleleri yetkililerden değil bazı büyük gazetecilerden duyuyoruz. Hem de öyle duyuyoruz ki, o cümlelerin devamında eski fotoğraflarından dahi rahatsız olmadan, milis güçleri falan ekliyorlar.

"Her seferinde yazık bu ülkeye, bu insanlar bu adamları hak edecek ne günah işlemiş olabilir?" diye düşünüyorum. Ama sonra buluyorum, bu ülkenin insanlarının kodlarında kahramanlara duyulan bir özlem ve ihtiyaç var hep, bunlar da o ihtiyaç ve özlemleri sömürüyorlar.

Bugün iki haber dikkatimi çekti, birinde, neredeyse liberal düşüncenin Türkiye’de vücut bulmuş şekli Nuray Mert hakkında terör örgütü üyeliği soruşturması başlatıldığı yazıyor. Ve bir başka aydın Yasin Aktay, Nuray Mert’i savunuyordu. Savunması normal aslında ama orada biz entelektüeller ve aydınlar diyerek siyasi eğilimlerinden bağımsız her fikre açık olma yüceliğini de gösteriyor olması düpedüz gözlerimi yaşarttı. Acaba Erol Güngör ya da Ziya Gökalp gibi isimleri de böyle savunur muydu diye düşünmeden edemedim.

Nuray Mert ‘korkuyorum’ diyerek yazmayı, konuşmayı hatta fikir üretmeyi bırakacağını söylemişti ve Yasin Aktay bu durum karşısında da hedefe yargı bürokrasisini koymayı tercih etmişti. Aynı duyarlılığı her türlü fikrin hürriyeti için göstermesini bekliyorum kendi adıma.

Bugün yargı erkinin davranış biçimini kendi ideolojisi açısından yetersiz bir özgürlük alanı açıyor şeklinde eleştiren Yasin Aktay, kendisinin zaten yok dediği Türk ırkı açısından ya da muhalif siyaset açısından nasıl göründüğünü acaba hiç merak etti mi?

Son zamanlarda her türlü çifte standart ve tekel konusunda kendilerinde buldukları hakları hâlâ bir hukuk ve demokrasi kılıfına sokuyor olsalar da kendilerinden başka ne entelektüel ne de aydın tanımadıkları anlaşılıyor. Bu durum Sadece Yasin Aktay ile ilgili değil elbette, bu adı çözüm olmayan süreçle beraber kurdukları entelektüel hegemonya ya güvenlik tedbirlerinin de eşlik edeceğini söylemekten kaçınmıyorlar.

Oysa bunları daha önce de yaşadık, deneyimledik, Türkiye bölgedeki her ülkeden kendileri için daha zor bir çalışma alanı oldu. Karşılarında duranları da çoğunlukla kendileri seçtiler, tam karşılarına, özellikle halka en kolay şikâyet edebilecekleri her açıdan seçkin varsayılanları koydular. Onlarla girişilecek bir mücadele elbette çok zor olmuyordu.

Tam bunları düşünürken ve gelecek günler konusunda endişelenirken o sınıf kadar yetkin bir sınıftan olmadığımı fark ederek rahatladım. Elbette bu entelektüel sınıf ve bazılarının da ifadesiyle 20-30 milyon kadar milis gücü olan bir düşünce ekolünün benden ve benim gibi düşünenlerden çok daha büyük bir öngörü sahibi olması kaçınılmazdı.

Ardından bir başka haber ilişti gözüme, yazının başındaki sorulara taa İtalya’dan verilmiş bir cevap, “Öcalan için yurt dışında düzenlenen konferansa katılan DEM Partili Pervin Buldan, şunları söylüyor: "Bu sürecin birkaç ay içinde tamamlanması öngörülüyor, yani haziran sonuna kadar sürecin tamamıyla başarıya ulaşması bekleniyor. Çünkü biz biliyoruz ki atılacak olan her adım, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne giden yoldur aynı zamanda."

Bu "güzel" haberlerin elbette devamı gelecektir, diye düşünüyorum, Türkiye’deki birçok entelektüel ve siyasi hukuk düzeni içindeki yargı cenderesinden de tam olarak kurtularak, tamamen hiçbir karşılık beklemeden Öcalan’ı da özgürleştirecekler ve artık Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına da ihtiyaç kalmayacaktır.

Tamam kötü bir ironi gibi durabilir, ama şu aralar bunlara itiraz edecek pek bir siyasi oluşum kalmadı zaten, itiraz edenler ve edecekler de siyasi ikballerini riske atmayı göze alarak yapıyor bunları. Bakalım bu şartsız ve zinhar Anayasa değişikliği hedefi le yapılmayan bu sürecin sonunda o yukarıda adlarını yazmadan andığım milis güçlerinden bahseden gazeteciler yeni durumu bize nasıl izah edecekler ya da etmelerine gerek olacak mı?

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız