Aile yılı gerçekten başlamış!

İnanç Uysal

İnanç Uysal

Tüm Yazıları

Aslında burası Türkiye, normaldir diyerek başlamalı yazıya. Sabah saatlerinde medyaya düşen bir habere göre Hazine Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in talebi doğrultusunda ailelere yapılan destek ödemeleri sonlandırıldı.

Haber kesin değil, öncelikle onu belirtelim ve ben de bu haberin gerçeği yansıtmayacağını düşünenlerdenim. Sayın Şimşek, gerçekten böyle bir talepte bulunmuş olabilir. Ekonomik veriler muhakkak buna işaret ediyordur. Yani bu yardımların kesilmesi gerektiği ekonominin şartları gereğidir. Lakin bu haberlerin çıkması ve oluşacak tepkiler nedeni ile sonuç farklı olabilir. 13 Ocak günü aile yılında yapılacaklar ilan edilirken birden bire ailelere bir müjde verilebilir.

Hatta bugün devam etmeyeceği söylenerek mutsuzluğa düşürülen aileler birden bire o yardımlara zam yapıldığı söylenerek daha da mutlu iktidar destekçileri haline de getirilebilirler. Hani Anadolu’da bir söz var ya “Allah sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirir, sonra buldururmuş" diye, işte öyle bir şey olabilir. Büyük ihtimalle de öyle olur. Üzerine zam da yapılır verilecek rakamların.

Sayın Şimşek ise bu duruma bilimsel itirazları varsa onları içinden tekrarlamak durumunda kalabilir. Ama aslında böyle bir durumda geçerli olanın Sayın Şimşek’in fikirleri olduğunu unutmamak gerekir. Dahası ekonomimiz bu kadar iyi iken, ülke kanatlanmış uçuyor iken, her yerden bir sürü kazanım elde ediyor iken böyle bir kesintiye ne gerek var diye sorarlar, sonra o yardımları alanlar.

Evet, ne yazık ki soruları çoğunlukla bu olur. O sebeple de aynı mantıkla muhalefet de bu soruları sorar ve kendilerinin bu duruma çözüm olmak üzere belediyeler vasıtası ile yardımlara devam ettiklerini söylerler.

Muhalefeti bu konuda eleştirmek haksızlık olur elbette. Memleketin ekonomisini belediyeler yönetmiyor. Bugün o paralara ihtiyaç duyuluyor olmasının müsebbibi de muhalefet ve onun belediyeleri değil. Ekonomiyi 22 yıldır aynı irade bu mantıkla idare ediyor zaten. İşte defalarca burada tekrar ettiğimiz yoksulluğu yönetmek politikası böyle bir şey zaten.

Tahminen 13 Ocak günü açıklanacak aileler yılı faaliyetleri içinde bu yardımların bir yıl daha ve artırılarak uygulanacağı açıklanacak ve bu yardımların muhatapları çok daha büyük bir sevinç yaşayacaklardır.

Problem şu ki bu yardımların muhatapları "Biz neden bu yardımlara muhtaç kalıyoruz?" diye sormayacaklardır büyük olasılıkla. Şimdi bu satırları okuyan birçok hükümet destekçisi arkadaşımız, Avrupa’da da bu uygulamaların olduğundan bahsedecektir. Bir noktaya kadar da haklılar. Ancak orada verilen destekler buradakilerle kıyaslanamayacak kadar yüksek ve bu durum, Avrupalı gençlerin çalışmak istememesi sonucunu da doğurdu. O sebeple dünyanın her yerinden çalışacak ve yetişmiş insan bulmaya çalışıyor bazı Avrupa ülkeleri.

Dahası bu çalışmama halinin sosyal etkileri üzerine kafa yoruyorlar ve uygulamadan vazgeçmenin yollarını arıyorlar. Verdikleri destekleri düşürerek kendi vatandaşlarının çalışmasını sağlamaya yönelik fikirler üretiyorlar.

Bizdeki rakamların ise zaten böyle bir etkisi olamaz. Bahsi geçen rakamın en yüksek hali şu an 1200 lira ama madem aile yılı ilan edildi, yardımlar devam ederse iyi bir zam beklemek de olası. O zaman gelir adaletsizliğinin en altında kalan ailelerin şükür müessesine biraz daha bağlanması sağlanabilir. Sayın Cumhurbaşkanımızın son derece veciz şekilde ifade ettiği gibi, “Yardım alan buyruk alır.”

Peki, ya gerçekten yapısal reformlara zaman harcansa ne olur? Sadece var olanları satarak ve en alttakilere düşük de olsa bir standart vererek geçirilen yılların bir alternatifini bulmaya çalışsa yönetenlerimiz. Mesela gerçekten üretim yapmayı denesek, tarım ürünlerimiz sınırlardan dönmese, o üretimi yapacak olan çiftçilerimizin bilimsel yöntemler kullanmasını teşvik etsek. Teknolojide, bilimde çağ atlasak gerçekten. Devletin AR-GE birimleri sürgün yerleri olmasa, yeniden büyük ve güçlü bir ülke olmak için önce ekonominin ve adaletin özellikle de ekonomide adaletin gereklerini yerine getirsek de hamaset üzerinden yol yürümek zorunda kalmasak olmaz mı?

Olmaz, eğer öyle yaparsak refah tabana yayılırsa, insanların sorunları minimum olursa o zaman başka şeyler de ister, düşünür ve konuşurlar. O zaman aile yılı, emekli yılı gibi yıllar yerine kültür yılı, sanat yılı, hep beraber tatil yapma yılı falan isterler maazallah.