3 haber 1 endişe

İnanç Uysal

İnanç Uysal

Tüm Yazıları

Sırrı Süreyya Önder: “Şu an çözersek bu işi iki tarafla çözeceğiz çözemezsek 72 taraf müdahil olacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Diyarbakır’sız bir Türkiye yetim kalır. Türkiyesiz bir Diyarbakır öksüz kalır."

Üçüncü haber: “Suriye'nin geleceği Roma'da masaya yatırılıyor. Katılan ülkeler ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya.” Suriye'yi binlerce km uzaktaki ülkeler konuşuyor ama bu ülkeyle 900 km'den uzun sınırı olan Türkiye masada yok.

Şimdi alt alta yazdığım 3 haber ile ilgili olarak herhangi bir endişe hissetmediyseniz ben bazı şeyleri gerçekten feci şekilde ıskalamışım demektir. O zaman o ıskaladığım şeylerle ilgili olarak beni de bilgilendirirseniz son derece mutlu olurum.

Ancak ben bu üç habere karşılık olarak mesela “Diplomatik kaynaklardan alınan bilgilere göre, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yarın Riyad'da düzenlenecek olan Suriye konulu toplantıya katılacak. Bu toplantı, 14 Aralık 2024 tarihinde Ürdün'ün Akabe şehrinde gerçekleştirilen benzer bir toplantının devamı niteliğinde olacak. Toplantıya, Türkiye ve Suriye'nin yanı sıra Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkeler, yani Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Umman ile Irak, Lübnan, Ürdün, Mısır, Birleşik Krallık ve Almanya'nın dışişleri bakanları katılacak. ABD ve İtalya ise toplantıya dışişleri bakan yardımcısı düzeyinde temsilci gönderecek.

Ayrıca, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi, Arap Ligi Genel Sekreteri, KİK Genel Sekreteri ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi’nin de toplantıya katılmaları bekleniyor. Şeklindeki bir başka haberle ikna olmuyorum ne yazık ki.

Dikkat ederseniz yukarıda alıntıladığım 3 haberin sonuncusunda İran ve Rusya da yok ve onlar da muhtemelen bu durumdan çok mutlu değillerdir. Neyse belki başka bir argüman da sunacak birileri vardır konu ile ilgili olarak.

Yine de ben argüman sahiplerinin endişeleri gidermeleri için 3 haberle ilgili aynı anda bir değerlendirme yapmalarını öneririm. Bu şekilde argümanlarının sağlamlığı da daha ikna edici olabilir belki.

Mesela yukarıdaki ilk haberi okuyunca siz de hafif de olsa bir tehdit hissetmediniz mi? Yani Sayın DEM Vekili Sırrı Süreyya Önder, 72 tarafın müdahalesinden bahsederken sanki çok da barış dolu bir gelecekten bahsetmiyor gibi geldi bana. Aslında 72 millet deyişinden esinlenilmiş bir abartı içerse de Önder’in tespiti en azından diğer haberde adı geçen 5 ülkeyi kastediyor olma olasılığı daha yüksek gibi. Elbette bahsedilen şey bir çözüm süreci değil kimse öyle bir şey demiyor zaten ama iki taraf anlaşılamazsa sürecin adının da bambaşka yerlere gidebileceğini söylemenin kibar yolu gibi.

Peki, tamam buraya kadar ben paranoya yapıyorum diyelim ya Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadelerindeki Diyarbakır vurgusu nasıl okunmalı. "Yetim ve öksüz" ifadelerini bir tarafa bırakalım şimdilik, oraya takılmayalım. Bildiğim kadarı ile Diyarbakır hâlâ Türkiye’de bir ilin adı. Yani hâlâ Türkiye ve Diyarbakır bu şekilde, aralarında bir mütekabiliyet varmış gibi kullanılmamalı diye düşünüyorum. Mesela Diyarbakır böyle bir cümlede Samsun ile beraber kullanılsa o zaman anlamı üzerine konuşup tartışmak mümkün olur.

Öksüz ve yetim kelimelerinin cümledeki anlamlarına yönelik de eleştirilerim var elbette ama onlar şu aşamada öncelik sırası alamıyor.

Ya da bizim bilmediğimiz Türkiye ve Diyarbakır arasında yeni oluşmuş bir siyasi denklik durumu var olmalı. Ama en azından şimdilik böyle bir şey olmadığını biliyoruz. Aşağı yukarı ilk günden itibaren bugün yaşadıklarımızın Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesini sağlamaktan çok daha sıkıntılı süreçleri atlatmaya yönelik sebeplere dayandığını düşünüyor, söylüyor ve yazıyorum. Bugün itibarı ile de bu üç haberin şahsi endişelerimi en üst noktaya taşıdığını itiraf etmeliyim kendi adıma...

Eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, "Orta Doğu'da bir yemeğe davet edilmediyseniz, menüye bakın, büyük ihtimal yemek sizsiniz." demişti zamanında. Elbette o, eski Türkiye’de edilmiş bir sözdü... O sebeple de biraz eksik kalmış bence, yemeğe davetli değilsek menüye bakma şansımız bile olmayabilir oysaki. Menüyü görünceye kadar geçecek olan vakitte yeni Türkiye olarak neler yapacağız onu göreceğiz.