Erol Tosun

Erol Tosun

KIZILAY ah ah çocukluğumdaki KIZILAY

Kızılay eski Adıyla Hilal-i Ahmer inancı ne olursa olsun herkese eşit koşullarda sahip çıkan bir kurumdu. İlkokulda bile en güvenilir öğrenciye emanet edilirdi Kızılay Kolu.

Sevgili okuyucularımız kendime pay çıkarıyorum olarak değerlendirmesinler köyümüzdeki ilkokulda Kızılay Kolu Başkanlığı yapan o Kızılay amblemli beyaz bezin içindeki hilali kolunda gururla taşıyan birisi olarak; Okulda Kızılay Kolu Başkanlığı en güvenilir öğrenciye, ilçelerde en güvenilir esnafa, illerde en güvenilir şahsiyete emanet edilirdi.

Kızılay Şube Başkanlığı bu vesileyle en çok yardımı alırdı Kızılay çünkü; Sınıfın, ilçenin, ilin en itimat edilen kişisi var o yardımın başında toplanan maddi yardıma halel gelmez verdiğimiz yardımlar, yaptığımız bağışlar yerini bulur çünkü toplanan yardımı hiç şüphesiz yerine ulaştırır bu kişiler diye bir “GÜVEN” bir anlayış hakimdi insanımızda en fazla yardımı da KIZILAY alırdı güvenilir itibarı olan bir Kimlikti KIZILAY.

Yazının Devamı

TBMM’nin 27. dönemindeki 7 yıldızlı milletvekilleri

Siyasete olan sevdam ve hizmet aşkım nedeniyle yaklaşık 45 yıldır parlamentodaki milletvekillerini izlerim.

Dönemlerine iz bırakan vekil sayısı 45 yılda ortalama her dönem 500 vekil görev yapsa, tekrar tekrar edenleri çıktığımızda 300 kabul edersek dönemleri de 4 yıldan saydığımızda 11 dönemde 4000 civarında vekil görev yapmış TBMM’de iz bırakan vekil sayısı 11 dönemde 40’ı geçmiyorsa. Burada önemli bir sorun var demektir.

Partiler önseçim yapmıyor, istisnaları çıktığımızda partilerin yüzde 99’u önseçim yapmıyor. Ara sıra yapan partilerde kayıtlı üyeyle değil, az sayıdaki ve siyasette asker diye tabir edilen delegeyle yapıyorlar, ayrımsız bütün parti genel başkanları, bana kim iyi itaat eder, kim ben istemeden parmak kaldıramaz derdinde olunca olan tabii ki vatandaşa oluyor, memlekete oluyor.

Yazının Devamı

Büyükşehir belediyelerin sokak isimleri beceriksizliği

Büyükşehir Belediyeleri Bütünşehir Yasasına tabi olduktan sonra sokak isimlendirmeleri artık kontrol edilemez hale geldi. Aynı isimden sokaklar neredeyse her ilçede var. Tamam, eskiden ilçe ve belde belediyeleri ayrı tüzel kuruluştu o nedenle kendi sınırları içerisinde benzer ismi vermeleri normal ölçülerde olağandır.

Ancak; büyükşehir olduktan sonra bütün sokak isimleri tek yerden kontrol ediliyor. Büyükşehir Belediye Meclisinde İsimlendirme Komisyonu var. İlgili isim verilecek yerler buradan geçiyor, geçmesinde de yine aynı keşmekeş maalesef devam ediyor.

En önemli yanlışlardan birisi Büyükşehir İsimlendirme Komisyonları sadece huzur hakkı için toplantı yapıyor sanki. Çünkü aynı isimler farklı ilçelerde hem de metropol sınırları içerisinde en az 3 ilçede mevcut maalesef. Bu keşmekeş devam edecekse o zaman Büyükşehrin ne anlamı kalıyor?

Yazının Devamı

6’lı masanın adayı Kılıçdaroğlu

Altılı masanın kurulmasında, tek yumruk haline gelmesinde şüphe götürmez bir gerçektir ki en büyük katkı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nundur. Kendisindeki sabır, sır küpü olma, devlet tecrübesi, sakinlik, sinirsizlik 6’lı masayı sorunsuz hale getirmiştir gelen eleştirilerin hiçbirine ister parti içerisinden, ister dışardan gelsin hiç önemsemeden yoluna devam ediyor olanda Kılıçdaroğlu’dur.

Devlet ve bürokrasi terbiyesini, birikimini siyasi tecrübe kazanarak pişiren de yine Kılıçdaroğlu’dur. 2010 yılındaki ile 2022 yılına 12 yılda siyaseti de, partiyi de öğrenmiş olan Kılıçdaroğlu kendisini yetiştirmiş, geleceği de iyi okuyan bir devlet adamıdır. CHP gibi bir partide sorunsuz Genel Başkanlık yapılmaz ancak; Kılıçdaroğlu hesap uzmanlığını siyasette de konuşturup ilmik, ilmik partinin bütünleşmesini, büyümesini küçük olsun benim olsun felsefesini büyük olsun hepimizin olsun felsefesine dönüştüren bir kişiliktir.

Cumhuriyet Halk Partisi şununla görüşmez, görüşmemeliyi, hayır herkesle görüşülüre kavuşturan bir ve “Genel Başkanlığı Liderliğe” dönüştürendir. Parti çıkarını ülke çıkarının gerisine alan bir “Ülke Sevdalısı” liderdir. Demokrasi tarihine İYİ Parti’yi kazandıran bir isimdir.

Yazının Devamı

İmrendim havalanmış Mersin’e

Hafta sonu iki günlüğüne iş ziyaretlerim nedeniyle Mersin’e yolumuzu düşürdük. Bu kısa ziyarette yemek ve çay molası verdiğimizde belediyenin sahildeki işletmelerini görme fırsatım oldu. Sorduğumda bu tesislerin Büyükşehir Belediyesi tarafından bu dönem hizmete alındığını öğrendim.

3 yıl gibi kısa sürede gerçekten bu tesisleri; 1-İstihdam yaratan 2- Hijyenik hizmeti öne alan 3-Piyasadaki yeme içme yerlerinin fiyat dengesini kurabilen mükemmel düşünülmüş birçok yönlü proje olarak değerlendirdim. Birikimli bir belediyeci ve Ankara’da yaşayan birisi olarak Mersin’de yaşayanlara gıpta etmedim de değil. Belediyenin sahildeki tesisleri ile göz doldurduğunu gözlemledim. Sahildeki tesislerle Mersin’i adeta Akdeniz’in çekim noktası haline getirmişler kısa sürede.

Çankaya, Tarsusi Denizden, Ekmek, Bakkal, Yöreden, Bizden, Karavan, Kır Kahvesi, Limon, Tiribün gibi.

Yazının Devamı

Son 30 yılın ve geleceğin sendika lideri: Pevrul Kavlak

Son 30 yılda sendikaların yüksek perdeden faaliyet gösterdiğine hiç şahit olmadım. 1991 yılındaki Madenci Yürüyüşünden bu yana ilk defa bir sendikanın böylesine büyük bir eylem yaptığına şahit oldum. Tam 31 yıldır hasret kaldığımız kimsenin önünde eğilmeden, el, etek öpmeden ilk defa böyle dik duruş sergileyen bir sendika başkanı gördüm.

Yumruğunu masaya vuran, masadan kalkarsanız Türkiye’yi ayağı kaldırırım diyen, diyebilen, hiçbir güçten korkmayan, yağız Anadolu çocuğu. Günümüzde her kesimden, her meslekten adeta toplumun bir yarısının bir tarafı, diğer yarısının da karşı tarafa biat kültürü ile hareket ettiği bir dönemde, tamam efendim dediği, korkudan ağzını açmadığı, açamadığı bir dönemde masaya vurmak, yüzbinleri ayağa kaldırırım demek her yiğidin yapamayacağı bir hareketi yapan kişi ancak devrimci bir ruha hitap eden birisi olmalıdır dedim.

Eğilmez duruşu, hak arayan, hakkını kimseye yedirmeyecek derecede iddialı bir sendika önderi, damarlarında dolaşan alyuvarlarında bile mücadele yapan bu yağız Anadolu evladının, Orta Anadolulu Keskinli bir ailenin evladı olduğunu gururla öğrenmiş oldum.

Yazının Devamı

Vefa, Mansur Yavaş vefa...

SİYASETTE bir yere talip olduğunuzda çalışma arkadaşlarınızı, konusunda uzman ve yetkin olanları isimlendirip öyle çıkacaksınız yola, giderken yolda bulduklarınızla hareket etmeyeceksiniz. Devasa belediyelere aday olanların çalışacak yetenekli kadrolarının olmadığını görüyoruz, uygulamalarında tel tel döküldüklerine şahit oluyoruz, şak şaka çabuk alıştıklarını ve sosyal medya mesajları ile kendilerini öne çıkarmaya çabaladıklarını da ibretle izliyoruz.

TÜRKİYE’NİN “En başarılı Belediye Başkanı” olan Eskişehir Belediye Başkanı Sayın Yılmaz Büyükerşen’de görmüyoruz bunları. Niye? Adam konusuna hakim kadrosu yetişmiş elemanlardan oluşuyor, liyakatsızlara ve sahte şakşaklara ödün vermiyor.

BÜTÜN illerdeki belediyeler için “Başkan kendi kadrosuyla çalışsın diyor” parti yetkilileri. Çok güzel ve doğru bir karar, alkışlanacak bir hareket, ancak yeni seçilen başkanların (İstanbul hariç) kadrolarının olmadığını görüyoruz, olmayan kadroyla nasıl çalışılacak ki?

Yazının Devamı

Çanakkale Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk harcıdır

Kaybettiğinizde değil, vazgeçtiğinizde kaybedersiniz. Ulu Önder ATATÜRK 1. Dünya savaşı sırasında yani Çanakkale savaşı sırasında Bulgaristan Sofya’da Ateşemiliterdi (Askeri Ataşe). Balkan Savaşını kaybetmiş, morali sıfır olan bir ordunun biteceğini fark etti, hemen Genelkurmaya müracaat ederek kıtada görev almak istediğini bildirdi. Enver Paşa “Sen bize orada lazımsın” dese de ısrarla “Cephede yer almak istediğini” bildirdi.

Cephede savaş devam ederken, “Sofya’da yan gelip yatmayı” içinden gelen Vatan sevgisi nedeniyle kabullenmedi, geri hizmet sayılan görevi... Cephede yer alma isteği ısrarlı şekilde devam edince, isteği kabul edildi ve Tekirdağ’da göreve başladı. Kısa bir süre sonra 25 Şubat 1915’de Maydos Bölge Komutanı olarak Çanakkale’de görev almaya başladı. Düşmanın kıyı şeridinden çıkarma yapacağını düşünerek kıyı şeridinde savunma düzeni oluşturdu. Alman 5. Ordu Komutanı olan Liman Von Sanders Paşa, Mustafa Kemal’in kıyı savunma planını değiştirmeseydi, Deniz Savaşı gibi Kara Savaşı da 1 günde biterdi.(1)

Yazının Devamı

İnce tükeniş

Ataların bir sözü var “Ağar otur, batman gel” diye... Ağar oturmuyor, çocuksu hareketler yapmada öncü, kendini aşırı beğenme, kendini önemli görme, normal bir insanda olmaması gereken her şey var.

Sen nesin, diploman var bunu biliyoruz. Ancak senin diplomana sahip milyonlar var, bu memlekette. Cumhuriyet Halk Partisi seni bir taşra vilayetinde il başkanı yapmış, 4 dönem üst üste milletvekili yapmış, TBMM’de partinin genel başkanını temsilen gurup başkan vekili yaparak kırmızı plakalı makam sahibi yapmış, muhalif olduğunu bilmesine rağmen seni cumhurbaşkanlığı adaylığı ile taçlandırmış. Güzelce köşene oturup bu unvanlarla gurur duysaydın olmaz mıydı? Torununa güzel anılar anlatsaydın olmaz mıydı?

Yok... Sen illaki komplekse kapılıp egonu şişireceksin, hazmetmeyi gösteremeyeceksin.

Yazının Devamı

TOKİ uyguladığı faizle vatandaşa çile çektiriyor

Adı üzerinde, Toplu Konut İdaresi (TOKİ); planlı konut, denetimli konut, fakiri, orta gelirliyi konut sahibi eden bir kuruluş olarak biliniyor. Ancak gelin görün ki hiç adı gibi değil.

Çünkü anapara ödemesi yıllar sonra başlıyor. 15 yıl taksitle alınan konutun anapara ödemesi tam 10 yıl sonra başlıyor. Yani 10 yıl faizinde faizini ödeyerek, tam bir tefeci faizi uygulanıyor. TOKİ ödemelerinde tamtamına izahı budur başka tarifi olamaz.

TOKİ projeleri istisnalar hariç hazine arazilerine, meralara, yaylaklara yapılıyor. Arsa maliyeti sıfır ancak konut fiyatı tam bir sistematik soygun düzeni, hazine arazileri üzerine inşa edilen bu konutların yapımı da en ucuz fiyatı veren müteahhide veriliyor. Müteahhit de en ucuz fiyatı veren taşerona veriyor işleri.

Yazının Devamı

Atatürk 101 yıldır Kırşehir’de

Kalbimdeki ölümsüz önderimiz, Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu, üstün zekası ile dünyayı kendisine hayran bırakan eşsiz liderimiz GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK milli mücadele yolunda ilerlerken geçtiği ve özelikle denk getirdiği, tercih ettiği geçiş güzergahı KIRŞEHİR’de 5 gece 6 gündüz konuk olmuş, kurtuluş ve yeniden doğuş planlarının son parçalarını burada şekillendirmiştir.

Bunun en büyük ispatı Kırşehirlilerin daha milli mücadele başlamadan yanında olduklarına olan inanç ve samimiyetlerini bilmesidir. Atatürk daha o yola çıkmadan 1918 yılında Kırşehir Gençler Derneği’nin kurulduğunu bu derneğin halka milli şuur ve kurtuluş umudunun yitirilmemesi gerektiğini öğrettiklerini bilmektedir. Böyle bir dönemde kendi kişisel ikballeri için vatanı satmaya hazır padişah baskıları arasında, bir yığın satılmışın ve jurnalcilerin kol gezdiği bir durumda memleketin kurtuluşu için dernek kurmak her kişinin harcı değildir. Atatürk bunun farkındadır ve Kırşehir gençliğinin ve halkının milli duygularının yüksek donanıma sahip olduğundan da asla şüphesi yoktur.

Kırşehirliler, memleketin her köşesinin düşmanlarca kuşatıldığı ve işgal edilerek savaş ganimeti gibi paylaşıldığı bir dönemde ulusal kurtuluşa inanmış ve bu işin Mustafa Kemal önderliğinde başarılacağına olan inançlarını hiç kaybetmemişlerdir.

Yazının Devamı

Çiçekdağı Hacıhasanlı Köyü yasta...

Delimolla ve Karamolla Dedelerimin topraklarındaydım. 4 Aralık 2020 Cuma günü genç yaşta yakalandığı amansız hastalıktan dolayı 4 yıldır tedavi gören canım kardeşim, kıymetli dostum CHP Çiçekdağı İlçe Başkanı Haşim Kaya ve Bacım Keklik Hanımın kızları, sevgili kızımız Selda ve sevgili oğlumuz Önder’in kızkardeşleri, babam gibi sevdiğim, değer verdiğim Ferhat Kaya Amcamın torunu, kardeşlerim Ramazan İşleyen ve Kütük Demirelli’nin yeğenleri, benimde gülen yüzlü, güzel gülüşlü yeğenim olan “HANIM KAYA”nın taziyesi için Mali müşavir kardeşim Ömer Tosun ve Doğalgaz Müteahhidi kardeşim Suat Tosun’la beraber doğduğum köyüm Hacıhasanlı’ya gittim.

Köyde 3 gün kalarak kardeşim Haşim Kaya ve akrabalarının acılarına ortak oldum, yaslarını paylaştım. İlk günden geldiğim güne kadar CHP Kırşehir İl ve İlçe Başkan ve yöneticileri, diğer siyasi partilerin il ve ilçe yöneticileri, CHP Kırşehir ve Ankara Milletvekilleri, Belediye Başkanları, İl Genel Meclis ve Belediye Meclis Üyeleri, Muhtarlar, İl ve İlçe bürokratları köyümüze salgın hastalığa rağmen adeta akın ederek, Türkiye’mizin her yerinden telefonlar ederek acımızı paylaştılar. Hepsine buradan ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Yazının Devamı

Birleşik akıllar bileşenleri başarır

–Akılları ile dalga geçilmesini istemeyenler, umutsuzluğa vakit olmasın güneş her sabah yeniden doğuyor diyenler,

–Demokrasiyi özgürlüğü, insan haklarını özümseyenler bir arada olmalı diyenler,

–Siyaseti bir şey olmak için değil, bir şeyler yapmak için yapanlar beraber olmalı diyenler,

Yazının Devamı

Cumhuriyet şereftir

Cumhuriyet insan onuruna değer veren rejimdir.

Cumhuriyet geleceğe ümitle bakıp, ondan güç alarak yol almayı sağlayan rejimdir.

Cumhuriyet bedava kazanılmış bir rejim değildir. Kan dökülerek kazanılmış bir başarının silinmeyecek adıdır.

Yazının Devamı

Anadolu basınında 37. yıl mucizesi

Dile kolay Anadolu basınında iktidarın ve muhalefetin beslemesi olmadan, yandaşcısı olmadan, yalan yazanı olmadan, bağımsız olarak dimdik ayakta kalmak Türkiye koşullarında adeta dağları kazmayla delip yol açmaktan daha zordur.

Yıl 1983 ihtilalin ayak seslerinin henüz bitmediği bir yıl. O yıl başlıyorsunuz basında var olmaya, 1994 krizini yaşıyorsunuz, arkasından 2001 ve 2008 krizini yaşıyorsunuz, yine de ayakta kalıyorsunuz. Buna mucize denmez de neye denir.

Bu kadar krizlere ve çocukların büyümesine rağmen iki kardeş arasında en ufak kum tanesi kadar bile tartışma, ayrışma olmamasıdır mucizelerin ikinci en büyüğü de. Çünkü Anadolu da kardeşler peygamber soyundan olsa bile maalesef mutlaka kavga eder ortaklığı bitirirler.

Yazının Devamı

30 AĞUSTOS’U ŞEREF ALMAYANLAR BİLMEZ

26 Ağustos 1922’ den başlayıp 30 Ağustos 1922 gününe kadar 5 gün 5 gece devam eden Büyük Taarruz’un ardından gelen başarının adıdır 30 Ağustos.

Bu Büyük Taarruzun planını titizlikle ve gizlilikle yapan ATATÜRK’ün üstün zekasının ürünüdür 30 Ağustos.

Yazının Devamı

Muhtar Takalı Amcam

Köyümüz Hacıhasanlı’nın yetiştirdiği en yiğit insanlardan birisiydi Takalı Mehmet Demirelli Amcam.

Köyde bileğinin gücüyle muhtarlık mücadelesinde nasıl başarılar gösterdiğini, ilçe kaymakamına posta koyduğunu, dağdaki geveni kiraya vererek köy bohçasına bütçe yaratmasını, verdiği haklı kararlara itiraz edeni köy meydanında tokatlamasını, imece usulü ile köy çeşmesi kazandırdığını, ihtiyar heyeti azası olan babamla beraber köy için verdikleri mücadeleden dolayı iftirayla cezaevine düşmelerini, cezaevinden çıktıklarında köyde adeta sayısız şarjörler boşaltılarak köy meydanında karşılanmalarını şahit olduğum unutamadığım önemli anılarım arasındadır.

Babam Çakır Osman, Şakir Turgut amca, Mehmet Amcanın teyze oğlu Ferhat Kaya, Alistanın Mehmet dediğimiz Mehmet Doğan, yine çok erken ve genç yaşta kaybettiğimiz Muharrem İşleyen amca gibi bir elin parmakları kadar olmayan sayıdaki yiğit ve eli bol insanlar vardı köyümüzde.

Yazının Devamı

Ülkemizin kalkınması için: Tarım ve kooperatifçilik

1861 yılında Mithatpaşa Memleket Sandıkları kurarak; camiler, köprüler ve limanlar yaptırmıştır.

Cumhuriyet döneminde ise 1920’den itibaren Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Kooperatifleşme ve Şirketleşme Kanunlarında imzası var. 1921’de Su Ürünleri Kooperatifi, 1923’de İstihsal Kooperatifleri, 1935’de Zirai Kredi Kooperatifleri kurarak kurdurarak öncülük etmiştir. 1923’le 1938 arasında Türkiye’nin her yerinden Zeytin Kooperatifinden Sütçülük Kooperatifine, Tiftik Kooperatifinden, Damızlık Yetiştirme Kooperatifine, Su Ürünlerinden Tarım Kredi Kooperatiflerine yüzlerce değişik dalda kooperatifler kurulmuştur.

Bu kooperatiflerin birçoğu o günün koşullarında iş ve istihdam ve mali kaynak yaratmada öncü olmuştur, önder olmuştur. İmece Usulü’nü Kooperatifçiliğe dönüştüren köyler kalkınmaya başlamıştır. Çiftçilik daha bilgiyle yapılmıştır, köylüde kalkınmıştır. Kalkınma için en önemli mihenk taşı olmuştur.

Yazının Devamı

Kırşehir’de "7" rakamının uğuru...

Kırşehir’imizin kaderinde 7 rakamı uğur getirmiştir. Kırşehir’imizde 7 rakamının olduğu sayılar dönüm noktası olmuştur. 7 rakamı bazen tarihsel dönüm noktasına denk gelmiştir. Kırşehir’in oluşumundan bugüne kadar 7 rakamı olan sayılar Kırşehir’imizin özel ve güzel tarihlerine rastlamıştır. Bu rastlantı değil. Özel olarak 7 rakamının Kırşehir’e talih getirmesi olduğuna inanıyorum.

Dürüst Esnaflığın Önderi AHİ EVRANI VELİ, Türk Dilinin Önderi AŞIKPAŞA, Tasavvuf dilinin Önderi AHMEDİ GÜLŞEHRİ, Gökbiliminin Kurucusu CACABEY, Kardeşliğin Önderi HACIBEKTAŞİ VELİ, Türkmenlerin Önderi SÜLEYMAN TÜRKMANİ, Sevginin Önderi YUNUS EMRE bu İnsanlığa Dürüstlüğe, Bilime, Kardeşliğe, Türk Diline, Sevgiye Önder İnsanların Sayısıda 7.

Yazının Devamı

Sürekli adı değişen, işlevi sekreterya Bakanlıklar

Birçok bakanlığın adı değişti. Adalet, Bakanlığı hariç bütün bakanlıkların isim değişikliği oldu, İçişleri Bakanlığı adı değişmedi. Ancak bağlı kuruluşlar değişti. Bağlanan kurum ve kuruluşlar değişti. Dışişleri Bakanlığı adı değişmedi. Ancak bağlı kuruluşlar oldu, lağvedilen Avrupa Birliği Bakanlığı buraya bağlandı, Milli Savunma Bakanlığı adı değişmedi. Ancak bağlı kurumlar değişti. Maliye Bakanlığı Hazine ve Maliye oldu, Ulaştırma Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik, Haberleşme Bakanlığı, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı diye 3.defa ismi değişti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım ve Köy İşleri, Tarım ve Orman Bakanlığı diye iki defa isim değişti. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı diye iki defa isim değişti. Gençlik ve Spor Bakanlığı yeni kuruldu. Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı diye üç defa değişti. Avrupa birliği Bakanlığı kuruldu, kapandı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı kuruldu, kapandı. Kalkınma Bakanlığı kuruldu, kapandı. Ekonomi Bakanlığı kuruldu, kapandı. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı iki defa ismi değişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile Bakanlığı birleşerek bir defa isim değişti. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı kuruldu, kaldırıldı. Ticaret Bakanlığı kuruldu. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı adı değişmedi ancak alttaki kurumlar değişti. Başbakanlık, başbakan yardımcılığı devlet bakanlıkları, bakanlık müsteşarlıkları kaldırıldı. Adeta devletin hafızası silindi, yok edildi.

Yukarıda saydığım bakanlıkların adı değiştikçe yeni amblem, yeni antetli kağıt, yeni tabela başta olmak üzere milyonlarca bu devletin parası harcandı. Bu kadar isim değiştirerek, tabelaları değiştirerek ne oldu insanların geliri mi arttı? İş arayan iş mi buldu? Evi olmayan evsizler ev sahibi mi oldu? Yeni düzende Bakanlık sadece sekreterya görevi haline getirildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve halkın seçtiği milletvekilleri ile bakanlıkların irtibatı kesildi. Bürokratlar milletvekillerinin telefonuna çıkmamaya başladı. Olan kime oldu, gariban vatandaşa TBMM’ne gelen vatandaş gelmemeye başladı. Herkes il başkanlığı aracılığı ile İlçe Başkanı aracılığı ile genel başkana ulaşıp işini halletme, sorununu çözme gayretine girdi. Sorunlar çözüldü mü? Hayır... Biriktikçe birikiyor. Birikecek de, çünkü devlet artık tek kişiden sorumlu. Tek kişi her şeyi çözecek evet sistem tıkandı. İki yıl olmadan. Hızlı hizmet vaadi çöktü iş ve işlemler yavaşladı. Devlet küçülecek derken, devlet daha hantal hale getirildi. Yerele yaymak, yereli güçlendirmek gerekirken 50 yıl öncede vatandaş hizmeti Ankara’dan bekliyordu. Şimdi de daha fazla bekler oldu. Vatandaş milletvekiline ulaşıyor. Milletvekili, bakana ulaşıyor. Bakan seni severim sayın vekilim, ancak genel başkana söyle, ona ulaş diyor. Herkes genel başkana ulaşacaksa orada kuyruk oluyor. 330 milletvekili, 81 il başkanı 973 ilçe başkanı herkes genel başkana ulaşma derdinde, telaşında, derdine çözüm bulmak için. Burada sorun böyle çözülür mü? Hayır... Çözülmüyor. Çözülmez de olan yine gariban vatandaşa oldu. Bakanlık ismi değiştirerek, bolca yeni genel müdürlük oluşturarak olmuyor, olmazda. Cumhuriyetin kuruluş felsefesini, Cumhuriyetin kurumlarını kapatarak, kuruculardan ah aldınız. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Cumhuriyet kurumlarının her yerden adını silmeye çalıştınız. Ancak yanılıyorsunuz. Kurumların adı değişebilir. Tabelaları değişebilir de. Bu milletin devletine bağlılığını Atatürk’e olan sevgisini de silemezsiniz silemeyeceksiniz de. Asırlarda geçse bunu unutmayın...

Bakanlık ismi değiştirmek tek işe yaradı, iş bulamayan eski AK Parti milletvekillerinin bakan yardımcısı olmasına vesile oldu. Sevinen sadece bir avuç partili. Millette avucunu yaladı, yalıyor.

Yazının Devamı

Adliye binalarına “Saray” yazarak “Adalet” olmuyor!

Gelir dağılımında ve adalet uygulamalarında “adalet” yok. Ülkemizde, son 20-25 yılda sürekli üst grupların giderek zenginleştiği ve alt gelir gruplarının da giderek çoğaldığı bir dönem yaşıyoruz. Muhtaçları çoğaltarak onlara “ölmeyecek kadar” yardım ederek bir çark döndürülüyor ne yazık ki, “yoksulluğu ortadan kaldıracağız” diyenler, yolsuzluğu artırarak muhtacı çoğaltma düzeni kurdular.

Bir memlekette suç oranı düşükse, herkesin evi varsa; herkesin işi varsa, herkesin aşı varsa, hiçkimse muhtaç değilse orada İslamiyet vardır. Orada adalet vardır. Orada o zaman Yüce Allah’ın Ayetleri, Peygamberin Hadisleri yerini bulmuş demektir. Fakirliğin olduğu yerde fikir olmaz. Sadaka düzeni olur. Muhtaçların çoğalması düzeni olur.

Ülkemizde 1000 kişiden 704’ü borçlu, 1000 kişiden 400 kişinin ısınma problemi var, işsizlerimizi milyonlarla telaffuz ediyoruz. Açlık sınırında yaşayan insan sayısı 10 milyonun üzerinde. Son yıllarda cami sayımızda artış var. Hapishane sayımızda da artış var. Fabrika yok. Üretim yok, tarım bitmiş, biz sadece tüketiyoruz. Bir ülkede huzurun olduğu, huzurlu insanların olduğunun en büyük ölçüsü cezaevlerinin çoğalmamasıdır. Cezaevlerinin çoğaldığı bir memlekette gelir adaletinden bahsetmek mümkün değildir, olmazda. Gelir adaletinin olmadığı yerde; hırsızlık, gasp ve soygunda haliyle çok oluyor. Uyuşturucu kullanımı artıyor. Suç oranımız da hiç aşağı rakamlara düşmüyor. Düşürme çabası içerisinde değiller, idare edenlerimiz. Cezaevine “bacasız fabrika” gözüyle bakan idarecilerimiz, siyasetçilerimiz var maalesef.

Yazının Devamı

BAŞKENT ANKARA’MIZIN AMBLEMİ…

Ankara, yöredeki ilk yerleşimi M.Ö. 2000’li yıllara dayanan ve HİTİT, FRİGYA, LİDYA, ROMA, PERS, SELÇUKLU ve OSMANLI medeniyetlerine tanıklık eden bir kent.

Ankara, HELENİSTİK dönemde GALAT boylarından TEKNOSAG’ların başkenti, ROMA döneminde taşra örgütünün başkenti, Bİzans döneminde imparatorların konakladığı, OSMANLI döneminde ise Anadolu eyaletlerinin merkezi olan bir kent.

Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar yaklaşık 4000 yıllık kadim Anadolu medeniyetlerine ev sahipliği yapmış, Ankara’nın temsil edildiği bir amblemde geçmiş uygarlıklar yerini almalı.

Yazının Devamı

LÜKS İÇİNDE YAŞIYORUZ... DEVLETİ KİRADA OTURTUYORUZ...

Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllardan bugüne kadar korunmuş olan Devlet arazileri, limanlar, binalar, fabrikalar, kıymetli arsalar, devlet üretme çiftlikleri sosyal tesislerinin hepsi birer birer satıldı. Devletin bütün birimleri neredeyse kiralık binalarda. Satılan bu bina ve arsaların gelirleri nereye gitti? Bu bilinmediği gibi adeta zengin bir adamın hovarda evladı gibi elde avuçta ne varsa satıldı. Devletimiz kiraya taşındı. Hem de 10 yıllık-25 yıllık uzun vadeli sözleşmelerle, sadece Ankara'da yüzlerce Devlet Kurumu kirada maalesef.

1150 odalı kimine göre kaçak, kimine göre süper lüks, kimine göre yüzmeyen, yeryüzünün ultra sarayında bir kişiye 3 oda düşerken Cumhurbaşkanlığı iletişim başkanlığının Çukurambar’daki 25 katlı binaya taşınması nasıl izah olunur? Acaba bütçe fazlalığı mı var?

Sormak gerekirse; Devletimizin kurumlarını yönetenlere... Sizler Allah aşkına nerede doğdunuz? Saraylarda mı doğdunuz da biz mi bilmiyoruz? Hepiniz bizim gibi köylerde doğdunuz, bunu biliyoruz. Ancak Allah aşkına nedir bu rezidans sevdanız, geniş oda sevdanız? Kendi paranızla olsa bu rezidanslara kiraya çıkar mısınız? Devletin kurumlarının mütevazi olması gerekmez mi? Bütün binaları boşaltarak, satarak Devleti kiracı konumuna düşürmek sizde hiç mahcubiyet yaratmıyor mu? Yaratmaz mı?

Yazının Devamı

CILALI KURUMLAR, 18 YILDIR İŞ VE EKMEK OLAMADI...

Türkiye Hastaneler Kurumu diye bir kurum kuruldu. Altına da Türkiye çapında Genel Sekreterlikler açıldı. Büyükşehirlerde de sayıları 2, 3, 4 olan Genel Sekreterlikler kuruldu, binalar, tutuldu kiralar ödendi, bu kurum kapandı gitti. Cumhuriyet döneminde kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsü kapandı, yerine Türkiye Halk Sağlığı Kurumu kuruldu, burası da kapandı. S.S.K, Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR kapandı. Yerine Sosyal Güvenlik Kurumu kuruldu. 3 genel müdürlüktü, 9 genel müdürlük oldu. S.G.K’nın altında ayrıca İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Kamu Gözetim Kurumu kuruldu, Ombustmanlık (Kamu Denetçiliği Kurumu) kuruldu. Bu üç kurum vatandaşın hangi derdine deva oldu merak ediyorum. Tıbbi ve İlaç Kurumu kuruldu, Tütün Kurumu kuruldu kapandı. Şeker Kurumu kuruldu kapandı, Bilgi Teknolojileri Kurumu, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Kalkınma Ajansları, Verileri Koruma Kurumu, Nükleer Düzenleme Kurumu kuruldu.

Vakıf, Ziraat, Halk Bankaları, Katılım Bankaları kuruldu. Bu üç banka değil de eğer ihtiyaç tek kamu bankası katılım bankası kursa dünyanın sonu mu oluyordu? Kurulan bu kadar kurum, kiralanan koca koca binalar vatandaşın hangi problemini çözdü? Ha, bunların üzerine, birde olmayan varlıklarımızla devletin ne kadar gelir getiren kurumu veya şirketi varsa Türkiye Varlık Fonu kurduk. Bu da tam bizim ekonomimize göre tam oldu. Tam bize göre bir durum. Olmayan varlığımızın kocaman bir Varlık Fonu oldu, şükür!

Dünyanın gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeleri olan ve kenara koydukları birikimleri ile kuruyorlar varlık fonunu Biz ne yapıyoruz varlığımız olduğu için değil varlıklarını yurtdışı kuruluşlara ipotek vermek için, ipotek vererek, kredi bularak bu fakir milleti 30-40 yıl daha borçlandırmak için kuruyoruz olmayan varlığımızın fonunu. Nasıl olsa siz kurmadınız ve kapatamadınız. Bari ipotekleyerek kapatalın mı diyorsunuz? Hangi yaramıza merhem oldu varlık fonu, işsizler iş mi buldu? Hemen anlı şanlı bina kiralayıp, yüksek yüksek maaş almaya başladılar ve pahalı pahalı araçlar aldılar varlık fonu üye ve danışmanları şu ana kadar hangi vatandaşın yarasına merhem oldu da kurulan kurumlar sadece birilerine yüksek maaş ödeme dışında kurulan kurumların vatandaşın dişine dokunur iş yaptığını görmedik bürokrasiyi fazlalaştırmaktan başka, hani bürokrasi azalacaktı?

Yazının Devamı