Erol Tosun

İYİP kurulalı yaklaşık 6 yıl oldu olmadı, ancak daha 6 yılı tam doldurmadan parti dağılma sürecine girdi, liderlik farklı bir durum, genel başkanlık ayrı bir durum!

Meral Abla kısa bir zaman umut gibi gözüktü. MHP’nin dışladığı kim varsa, orada yer bulamayan kimler varsa, ilk etapta onlarla birlikte yola çıktı. Kadın genel başkan diye toplumun değişik kesimlerinden demokrasiye duyarlı vatandaşlardan da ilk etapta İYİP’e az da olsa yönelim oldu. İlk kuruluşta kurucu olan, katkı sunan eski ANAP’lı, DYP’li, yeni arayış içerisinde olan partisi olmayanlar, mevcut partileri beğenmeyenler gibi toplumun her kesiminden vatandaş ve siyasetçilerin ilgi duyduğu parti oldu.

Kısa bir süre Meral Abla seçime giremeyeceğini anlayınca CHP’nin kapısını çaldı. CHP, Türk demokrasisi için tarihin olağanüstü kıymetli sayfalarına yazılacak unutulmayacak fedakârlık yaptı. İYİP seçime girsin diye CHP’nin sabır küpü 7'nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun üstün çabası ile CHP’den istifa eden milletvekilleri ağlayarak, bağırlarına taş basarak Türk demokrasisi için yaşamda su kadar önemli olan can suyunu İYİP’e vererek heykelleri dikilecek görevi yerine getirdiler. 15 milletvekili ve kurum olarak CHP sayesinde İYİP’in seçime girmesi sağlandı.

Sevgili okuyucularımız bilindiği üzere Cumhuriyet'imizin kurucusu Ulu Önder Atatürk, 19 Mayıs 1919'da Samsun’dan ülkenin makûs talihini değiştirme yoluna çıktı. Bağımsızlık mücadelesinin ve milli egemenliğin kalbi olan Ankara’ya gelmeden önce Amasya’ya uğradı ve (12 Haziran 1919 ) Amasya Genelgesi'ni yayımladı. Sivas ve Erzurum Kongrelerini yaptı. (23 Temmuz-4 Eylül 1919 ) Bu kongrelerde milli iradeye dayalı bir hükümetin kurulması kararı verildi.

Milli Kurtuluş Savaşı'nın, cephelere uzaklığı, coğrafi konumu nedeniyle en iyi Ankara’dan yönetileceği kararı verildi. (16 Aralık 1919 ) Atatürk ve Heyeti Temsiliye üyeleri gizlice 18 Aralık 1919'da Sivas’tan Ankara’ya gelmek üzere yola çıktılar, geçtikleri yol güzergâhlarında (Kayseri, Hacıbektaş, Mucur, Kırşehir, Kaman) Milli Mücadele'ye destek istediler. 27 Aralık 1919’da Ankara'da coşku dolu bir kalabalıkla Dikmen sırtlarında karşılandılar.

Ülkemizde hayvancılık bitirilmiş durumda, hayvancılığı bitirip yurt dışından et ithal ederek çözüm gibi gözüken aksine karmaşa getirdi işin içerisinden çıkamıyor, debeleniyorlar ve maalesef utanmıyorlar!

Ülkemiz son 10 ayda 859 milyon dolarlık et ithal edilmiş, buna rağmen et halen pahalı kilosu 200 TL değil, 500 TL’ ye dayanmış durumda. Böyle mi çözüm bulunur? Akıllara ziyan denmez, buna kocamanından akılsızlık denir.

Hâlbuki tersi olması gerekmiyor mu? Milyonlarca hektar hazine arazimiz var. Hayvancılığımızı destekleseniz de, biz et ihraç etsek, dövizimiz ülkemizde kalsa olmaz mı? Olmaz! Çünkü iki veya daha fazla sayısını bilemediğimiz yandaşlar ithal etten para kazanacak. Yandaş mı önemli hayvancılıkla geçinen çiftçimi önemli? Sizin için tabi ki yandaş önemli! 100 gram kıymaya ulaşamayan vatandaş mı önemli? Hayır, bunların hiçbir önemi yok, çünkü yandaş para kazanacak.

Sevgili anadolugazete.com.tr okuyucularımız; Çok yakından bildiğiniz üzere yazılarım hep gündemi takip etmek veya ülkemizin gündemden düşürülmek istenen konular üzerinedir.

Bu yazımızın konusu, okuduğunu anlamayan, anlayamayan öğrencilerimizin uluslararası yarışmada acınacak hale düşmeleri!

Amacım sizleri: PISA konusunu detaylı araştırmama, yazılı materyalleri ayrıntılı şekilde incelememe rağmen; istatistik, grafik, kanun, tüzük veya yönetmelikle oyalamak değil, Anadolu tabiriyle kitabın tam ortasından yazıyorum ki okuduklarını niçin anlayamıyor öğrencilerimiz yorumlayalım diye!

Sevgili anadolugazete.com.tr okuyucularımız; Bugüne kadar sizlere güncel ve toplumun çoğunluğunu ilgilendiren konuları kaleme alarak, toplumsal muhalefet anlayışımız ve çizgimiz içerisinde yazmaya çalıştım. Bu muhalif kalemimizin güçlü olduğunu en yakından bilen, Anadolu Gazete Kurucusu ve Sahibi Ali Çetin ile Kırıkkale İlgazetesi sahibi Ramazan Çetin abimin ısrarları ve teklifleri ile yazı hayatına tam 7 yıl önce yeniden burada başlamıştım.

Ülkemizde gündem ve yazı konusu bol, onun için şakşakçı değil, muhalif bakışlı bir yazar olmam nedeniyle gazetemizdeki köşemize “Bakış Farkı” ismini veren, yani isim babası da Gazetemiz Sahibi Sn. Ali Çetin Bey'dir.

O günlerde gazetemizin ismi Anadolu Gazetesi idi, bugün ise gazetemiz gelişti, büyüdü ve Basın İlan Kurumu’nun istediği bütün altyapı çalışmalarını ve koşullarını yerine getirerek, deneyimli yazarları, personel yapısı ile birlikte Ankara ve Orta Anadolu illerinde en fazla okunan; “anadolugazete.com.tr" internet gazetemiz yayın hayatına kazandırıldı.

Ülkemizdeki milyonlarca metre kare hazine arazileri, orman arazileri, tarım arazileri haraç mezat satılırken, ormanlıklar, zeytinlikler, portakal bahçeleri, sulak araziler, pamuk tarlaları, yeşil alanlar, koruma ve sit alanları, yaylalar, imar adı altında talan edilip, 5 katlı yerlere 30 kat, 10 katlı yerlere 50 kat izni vererek yüksek rantlar yaratılırken, göz dikilen her arsaya dakikada imar değişikliği yapılırken, yönetmelikler rant kılıfına uydurulurken, meralar, kıymetli araziler, fabrikalar, devlet üretme çiftlikleri hak etmeyenlere yandaşımız diye diye peşkeş çekilirken, bu kadar talana rağmen kalan milyonlarca dekar hazine arazilerimiz bomboş bekletilirken, ülkemiz sanki toprak fakiriymiş gibi, 3 bin 132 kilometre uzaklıktaki SUDAN‘dan sözde arazi kiralamıştık?

Bu projenin mimarları, Cumhuriyet tarihîmizin en yaratıcı Tarım Bakanları unvanını hak etmişlerdi? Peki, kim bu yaratıcı 3 Tarım Bakanı? M. Eker, F.Çelik, B.Pakdemirli.

Şimdi desek ki; bu 3 yaratıcı bakana, burada kaybedilen milyonlarca dolarda, tüyü bitmemiş yetimin de hakkı var, bu kaybı karşılayın! Karşılarlar mı? Tabii ki hayır…

Sevgili anadolugazete.com.tr okuyucularımız;

Sizlere her zaman belirttiğim gibi ülke gündemi saatlik değişiyor. Ancak bu sefer 2-3 hafta süren boş bir gündemimiz var.

Kamuoyunda fenomenler olarak adlandırılan, sayfayı kirletmeme adına, adlarını dahi buraya yazamaya gerek duymadığım, bizce resmen görüntüleri ile bilgisiz, kültürsüz, şatafat özentisi içinde olan, bir yığın çapsız; Bir gözü çarpmada bir gözü çırpmada olan, toplumdaki çürümenin örneklerini bize gösteren bu tipler şak diye gündemimize oturdu.

Sevgili anadolugazete.com.tr okuyucularımız; Bilindiği üzere 4 Kasım 2023’de yapılan Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayı bütün partilere demokrasi dersi verecek ve örnek olacak şekilde yapıldı.

Seçim; Özgür Özel’in Genel Başkanlığı ile sonuçlandı, 22 gündür izliyoruz yeni Genel Başkanı, söyledikleri ve uyguladıkları kıymetli. Şöyle ki; 'Kendisine karşı çıkan, yüksek sesle eleştiriler yapan il ve ilçe başkanlarını hemen görevden alacak' söylentisi vardı, onu boşa çıkardı ve hiçbir il ve ilçe başkanını görevden almadı.

Kendi anahtar listesini delerek Parti Meclisine girenleri partinin en üst yürütme organı olan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi olarak değerlendirdi.

Ulaşılamayan, günden güne kangren olan konut sorunu, yüksek fiyatlar nedeniyle ödenemeyecek derecedeki kiralar, günden güne çoğalan kiracı, ev sahibi kavgaları, talep edilemeyecek yüksek faizli, tüketici, konut, araç kredileri, ultra yüksek enflasyon, en üst seviyedeki yaşanan fakirlik, önlemeyen pahalılık, yüksek işsizlik, yatağa aç yatan çocuklar,

Batan esnaflar, açlıkla mücadele eden emekliler, eğitim sisteminin adaletsizliği ve yerlerde sürünmesi, yurt dışına kaçırdığımız sayıları her gün artan başarılı öğrenciler, yetişmiş doktorlar, mühendisler, her meslekten iyi eğitim almış vatan evlatları, artan yoksulluk nedeniyle kaydını donduran öğrenciler,

Hastanelerdeki aşırı yoğunluk, hastalara verilen geç randevular, bulunamayan ilaçlar, geçim sıkıntısı çeken milyonlar, öldürülen kadınlar, pahalılık nedeniyle evlenemeyen gençler, geçim sıkıntısı nedeniyle günden güne artan boşanmalar,

Türkiye Cumhuriyeti Anayasamıza göre ülkemizin en üst düzey karar organı olan Anayasa Mahkemesi, yani Bakanları, Başbakanı, Cumhurbaşkanını, yargı mensuplarını yargılama yetkisi olan en üst mahkeme olan, Anayasal Kurumumuz Anayasa Mahkemesi acımasızca eleştiriliyor. Üyeleri tehdit ediliyor. Çok büyük ünvanı olan hukukçulardan tek kelime ses ve yorum yok.

Yasamanın en büyük organı olan TBMM‘ni itibarsızlaştırmak için hadsizce talimat bile yazılıyor. Buna rağmen adeta hem kör, hem sağır olmuşlar. TBMM’nin onurunu koruması gereken mevcut Meclis Başkanı, "Karun’a terfi eden" Numan Kurtulmuş, yaşayan eski meclis başkanları, milletvekilleri, Eski Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Eski Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, Eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç (ki bunlar aynı zamanda Bakanlık yapmış kişiler) Anayasa Mahkemesi Eski Başkanları Ahmet Necdet Sezer, Mustafa Bumin, Tülay Tuğcu, Yekta Güngör Özden, Eski Yargıtay Başkanları ve Başsavcıları, Üyeleri, Eski Danıştay Başkanları ve üyeleri, ülkemizde mevcut olan 100’e yakın hukuk fakültesinin dekanları ve öğretim üyeleri, ülkemizde iç hukuk yollarında en son merci olan ve bu ülkede yaşayan her canlıya lazım olan Yüksek Mahkeme topa tutuluyor, linç ediliyor.

Neden ve niçin konuşmuyorsunuz? Kimden korkuyorsunuz? Kimden çekiniyorsunuz? Anayasa Mahkemesinde raportörlük yapmış Osman Can konuşuyor, sizler konuşamıyorsunuz buna ne demeli?

İktidarın en güçlü olduğu dönemde çok zorlu bir süreçte CHP Genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanlığında birçok aşılmazı aşarak Genel Başkanlık yaptı.

Partiliyi kışkırtmalara sebep olacak sokak eylemlerinden hep uzak tuttu,

Partide radikal denecek, toplumun her kesimini kucaklayan kararları uyguladı,

Sevgili anadolugazete.com.tr okuyucularımız;

Bildiğiniz gibi 16 Ekim 2023 tarihli yazımda Ankara Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, Ankara’mızdaki 25 ilçe belediyesini 13 Ekim 2023 Ankara’mızın Başkent olmasının (100.Yıl Dönümünün) hakkını teslim etmeden ve konunun Cumhuriyet'imiz için özel öneminin farkında bile olmadıklarını, ayakta uyuduklarını, bu nedenle özel kutlama yapmadıklarını, yapmayı beceremediklerini belirterek son derece yerinde ve haklı olarak nazikçe eleştirmiştim.

Herhalde bu haklı eleştiri ve ikazımızın faydası olmuş olmalı ki, Cumhuriyet Kutlamaları Ankara’mızda şanına yaraşır şekilde kutlanmış, 29 Ekim günü Ankara’da değildim. Ancak; hem bayramdan 3 gün önce şehir dışına çıkarken ve 3 Kasım 2023'te Başkent Ankara’mıza döndüğümde de fark ettim ki gerçekten Başkent’imize layık kutlama ve sahiplenmeler yapılmış, bu konunun hakkını vermişler bazı belediyelerimi. Yani sadece Büyükşehir ve 2 tane metropol olmayan dış ilçe belediyemiz.

ATAM sen bağımsızlığımızın hiç ölmeyen Baş mimarısın, yerin dünya durdukça doldurulamaz.

ATAM bu aziz vatanı uçurumun kenarından sarsılmaz azminle kurtaransın, seni unutturamazlar.

ATAM sen gerçeksin, sahtelerinden hep sakınırız. Sen 7’den 70’ine damarlarımızdaki asil kansın.

Sevgili dostum, kıymetli abim 27. Dönem CHP Ankara Milletvekili Sayın Nihat Yeşil’in can oğlu İbrahim Deniz’imizi ebediyete uğurlamak ve Yeşil ailesinin bu büyük acılarına paydaş olmak üzere İzmir’deydim.

*

İzmir’de özel olarak gezmediğim halde Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının 100. Yıla denk gelmesi sebebiyle günler öncesi çok mükemmel hazırlıklar yapıldığına şahit oldum.

Sevgili anadolugazete.com.tr okuyucuları; bildiğiniz gibi gittiğim, gördüğüm şehirlerden gördüklerimi sizlere objektif bir şekilde yansıtmaya çalışıyorum. Anadolu Gazete olarak sadece Ankara’yı değil, bütün Türkiye’yi sizlere yansıtmaya çalışıyorum.

Bu nedenle; 29 Ekim 2023 Cumhuriyetin 100. Yıl Kutlamalarının yapıldığı gün, turizmde gözbebeğimiz Muğla Bodrum’daydım. Muğla’da şunu gördüm ki ülkemizin her yerinde olduğu gibi vatandaş 29 Ekim 100. Yıl kutlamalarına olağanüstü ilgili ve duyarlı, ancak ve ancak Muğla Büyükşehir Belediyesi’ni bu konuda çok duyarlı göremedik!

Sevgili okuyucularım, değerli din kardeşlerimiz; hadi hep birlikte Araplarla ilgili bir ufuk turu yapalım… Araplar Müslüman olsalardı;

Müslüman Filistinlinin, çoluk çocuk kanları oluk gibi akarken, hem de yanı başlarında seyredebilirler miydi?

Petrol zengini ve kaynağı olarak vanalarını Amerika dâhil dünyaya kapatamazlar mıydı?

anadolugazete.com.tr'nin sevgili okuyucuları ve yeryüzünde yaşayan ülkemizin kıymetli vatandaşları, bugün 29 Ekim 2023; Türkiye Cumhuriyeti'mizin 100. yılını tamamlayıp Cumhuriyet'imizin İkinci Yüzyılına merhaba diyoruz.

Cumhuriyet öylesine bir isim değildir. Cumhuriyet, Ulu Önderimiz Atatürk ve arkadaşlarınca; işgalci devletlerle savaş meydanlarında, Anadolu'muzun her yerinde dış mihraklı cahil yobazlarla, Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisindeki Sultanlık ve Saray sevdalıları ile 3 kolda verilen çok zorlu bir mücadele sonunda ülkemizin uygar dünyaya adım atması için kurulan onurlu bir rejimdir.

Ülkemizde iktidar olan parti, gururlanarak, onurla tam 1 yıl kutlamamız gereken ve yoktan nakış nakış var edilen “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 100. YILI” kutlamaları için düzenlenen logoların yanına partilerinin ucuz propagandası olan “Türkiye Yüzyılı” diye uydurma bir kelime ekliyor. Hem de bizim kesemizden, Hazine’den harcayarak, güya olmayan muhakeme yetenekleri ile…

Cumhuriyeti gölgede bırakacaklar! Hâlbuki; “TÜRKİYE CUMHURİYETİ'MİZİN 1OO. YIL KUTLAMALARI” çok özel kutlanması gerekmez miydi? Size göre gerekmez çünkü Cumhuriyet’in bütün nimetlerinden yararlanıyorsunuz ve Cumhuriyet’ten rahatsızsınız. Çünkü onu Ulu Önderimiz Atatürk ve arkadaşları kanla ve irfanla kurdular.

O nedenle yanına uydurma bir şey yapmanız lazımdı! Yaptınız…

Sevgili okuyucularımız; 6 yıl önce İstanbul İl Başkanı olarak ilk defa siyaset sahnesinde gördüğümüz, ancak Mart 2019’dan sonra yazılı ve görsel basınımızda daha sık görebildiğimiz, köy kökenli, bir kadın Dr. Siyasetçimizi, sizler için titizlikle araştırarak yaptığı hizmetlerden çok kısa tanıtım özeti çıkardım; iyi okumalar…

Adının yanına; Siyasal karizmanın tam adı, Yürekli kadın önderi Devrimci bir yiğit, Başarısı tescillenmiş öncü, Kararlı Demir Yumruk, Gözü kara, Yılgınlığı kabul etmeyen örnek, Sefaya değil, cefaya talip olmuş mücadeleci, Adını başarı ile özdeşleştirmiş, Haksızlıklar önünde eğilmeyen, dimdik duran,

Hukuksuzca siyasetten silmek için verilen sözde ve zorlama cezaları asla tınlamayan, Siyaseten kıskanıldıkça büyüyen, Hırsına yenik düşmeyen, Küçük değil hep büyük düşünen, Siyasette yaptığı hizmetleri herkese örnek olarak gösterilen,

Sevgili okuyucularımız; bildiğiniz gibi 2023 yılı Cumhuriyetimizin 100. yılı; ancak ne yazık ki Cumhuriyet Müzesi, Kurtuluş Müzesi belirli istisnalar hariç ücretli.

Cumhuriyetimizin 100. yılı sebebiyle değil sürekli şekilde Cumhuriyet Müzesi’nin ücretsiz olması gerekmez mi?

2 çocuklu bir aile Cumhuriyet Müzesi’ni gezecek olsa 500 TL. Dünyanın birçok yerinde tarihini öğreten devletler vatandaşına ücretsiz sunarken, biz tarihini öğrenmek isteyen vatandaşımıza para karşılığı öğretiyoruz.

Cumhuriyet'imizin 1 asra dayandığı, içerisinde bulunduğumuz bu ayda, 29 Ekim 1923’ten günümüze kadar süreci yıl yıl anlatan Cumhuriyet 100. Yıl kutlamaları için neden görkemli hazırlık yok?

29 Ekim’e 1 aydan az bir zaman kaldı; devlette, okullarda, büyük kurumlarda çok büyük hazırlık göremiyoruz.

Cumhuriyet'i nasıl kurduk?

Ve beklenen büyük gün geldi! Günlerdir allandı, pullandı, süslendi, pazarlandı, başlıklandı ve nihayet büyük toplantı sona erdi. Açıklama çok şatafatlı oldu, pek yakında, çok yakında, sadece 5 bin liracık.

Maşallah da inşallah da oluyor da derken, oldu da bitti, patadak söyleyiverdi 5 bin lira...

Say say bitmez, 8 kilo bonfile eder.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankamızın yeni Başkanı, TBMM’de yaptığı ufuk saçan yüksek konuşmalarında “Cumhurbaşkanımız bilime çok olağanüstü önem veren bir liderdir” demiş. Bu resmen akıllı olanın aklıyla dalga geçmek bile değil, kafa bulmaktan başka bir şey değil. Bu açıklamanın tam anlaşılanı ve özeti budur.

Merkez Bankası’nın 'turist başkanı', basının karşısına ilk şaşaalı çıkışında, sorulan bir soruya verdiği cevapta işte tam Merkez Bankası Başkanı diye alkışlanacak bir yanıt vermişti, “Benden Merkez Bankası Başkanı olarak siyasi demeç alamazsınız” demişti ve tokat gibi cevap diye yansımıştı basına. Şimdi aradan geçen tamı tamına 66 gün sonra Cumhurbaşkanı’na güzellemeler yapıyor.

Herhalde TBMM’nin ışıklarından etkilendi mi desek olmaz. Merkez Bankası’nın salonu daha ışıltılıydı, gündem değiştirmek mi desek, ne ad koyacağımızı bilemedik.

Sevgili okuyucularımız; sizlere daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi ülkemizin gündemine ışık hızında olursak ancak yetişiriz. Ancak gücümüz oranında ülkemizde yutturulmaya çalışılanı değil; ülkemizin gerçek ve yaşanan gündemini özel çabalarımızla dile getirmeye çalışıyoruz.

İdare edenimiz başta olmak üzere hükümet edenlerin hepsi ‘uçuyoruz, kanatlanıyoruz, zenginleşiyoruz, uzaya çıkıyoruz’ demişlerdi. Daha düne kadar ‘Avrupa bizi kıskanıyor’ da diyorlardı. Kıskanma ne ki Avrupalılar kıs kıs değil, yüksek sesle haykırarak gülüyorlar acınacak halimize. Avrupa’ya kafa tutunca bizimkisi Hacı Bayram Camisi’nde zekât toplayıp, Kocatepe Camisi’nde sadaka dağıtmaya benziyor desek o da değil. Ancak; ülkemizde yoksulluk değil, derin hem de çok derin yoksulluk yaşanıyor. Esaslı gerçek durumumuz yoksullukla özetlenir.

85 milyonun 60 milyonu yoksul, çok geriye gitmeye gerek yok, Eylül 2022’de sosyal yardım alan ailelere 340 milyon TL yardım parası ödenirken, 2023 yılında bu yardım 579 milyon TL olmuş neredeyse yüzde 100. Bu rakamlar bile bize fakirliğin ve muhtaçlığın ülkemizde pik yaptığını göstermiyor mu sizce de?