"Yunus Emre" adını hırsızlığa bulaştırdılar

Yunus Emre, Anadolu'da yetişmiş Şair, Türkçe şiirin namuslu önderi, Tasavvuf dilinin öncüsü, çok iyi bir medrese eğitimi almış, Farsça ve Arapçayı iyi bilen, şairliğinin yanında, evrensel insani değerleri öne alan insanlığın din, dil, renk ayrımı gözetmeden ortak değerler üzerinde birlikte yaşam sürdürmeleri için kucaklayıcı mesajlar vermiş bir gönül insanıdır.

Mevcut iktidar döneminde dini, milli çağrışım yapan isimlerle binlerce dernekler, vakıflar kurulmuştur.

Kurulan dernek ve vakıfların birçoğu kamuda iş takip etmek ve kamudaki iş kapılarını kendileri için gelir kapısı haline getirmek için işi olanlardan yardım veya bağış adı altında "açık rüşvet" alma sistemi kurmuşlar, bağış karşılığı iş takip etmişler ve halen takip etmektedirler.

"Biz kendimize kuruş istemeyiz", soslu yalanı ile de konuya yeşilinden (dolardan) örtü örtmüşlerdir.

Bunların hepsini ülkemizde bilmeyen yok! Bu vakıf ve derneklerin tamamını burada saymaya, yazmaya kalkışsak sığdıramayız. Liste çok uzun! Ancak ve ancak bir kamu kuruluşu niteliğinde kurulan “Yunus Emre Enstitüsü“ var ki çok farklı; çünkü "Dünyaya Türkçe öğretiyoruz" bahanesi ile 60 ülkede 90 şube ile irtibat büroları olan, devasa bütçeli bir devlet kurumu, buraya iktidar ortağı iki partinin mensuplarının çocukları, eş ve akrabaları moda tabirle "çökmüşlerdir."

Ciltlerce sahte faturalar karşılığında, toplu iğne dahi alınmamış düzmece faturalar ile dolandırılan rakamın ucu açık rakamın sonu belli değil!

Hani Hazreti Ömer’i anlatıyor, "bir hırka bir gömlek" diyordunuz! “Yerli ve Milli” diye nutuklar atıyordunuz!

Vatan, ezan, bayrak sözlerini meydanlarda ağzınızdan düşürmüyordunuz! "Beytülmale el sürmeyiz" diyerek oy aldınız, güya elinizi tüyü bitmedik yetimin hakkına sürmeyecektiniz! Oysa vücudunuzu haramın üzerine tam boy kapatarak tek tek değil, bütün, bütün götürmüşsünüz!

Yüce gönüllü Yunus Emre’nin sadece kemikleri sızlamış değil, türbesi de kıpkırmızı olmuştur ama sizde bırakın kızarmayı, kıyıda köşede kalmış Cumhuriyetin namuslu müfettişleri sayesinde tespit edilen yol boyu hırsızlıklar ayan beyan delilleri ile saptandığı halde kendiliğinizden gitmediniz, gidemediniz.

Koltuklarınızın altı bir yığın pislik dolu olduğu için açığa çıkar diye kalkamadınız ancak sadece koltuk değil, binaları dahi kirlettiğiniz için koku dünyayı sardı, kiminiz yurt dışına para kaçırırken, kiminiz Almanya’ya iltica ederek, kimileriniz de mecburen istifa ettirilerek gitmek mecburiyetinde kaldınız.

Bire "Din tüccarları, inanç suiistimalcileri, bayrak, ezan sömürücüleri!" düşün bu ülkenin yakasından, hakkımız haram olsun, haram olsun, haram olsun…

Âmin, Âmin, Âmin

Yorumlar (6 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...