Enver Baltaş

Enver Baltaş

Zengin ülkenin fakir bekçileri olmaktan kurtulalım

Ülkemin doğu Akdeniz, güney doğu ve doğu illerine yaptığım çiftçi ziyaretlerinde mükemmel ovalar Amik, Harran, Adıyaman, Diyarbakır, Batman, Doğubayazıt ve Iğdır ovalarını toprak yapısını inceleme imkanım oldu. Tamamen kara düzen uygulamalarla yapılan çiftçiliğe şahit oldum. Uygulama yaparak verimliliğin nasıl artabileceğini gösterdim birçok ilde. 4 yıldır verdiğim mücadelede dikkat çekebildim şükür.

Gezdim gördüm yazıyorum.

1) Elbistan Santrali durdurulmalı santralde yakılan kaliteli leonarditin doğru işlenip toprakla buluşturulmalı.

Yazının Devamı

Yunanistan neden kaşınır? ABD neyin peşinde?

Çağlar boyu insanoğlu dünyaya hakim olma ve insanları sindirip hükümranlığını kabul ettirme savaşı vermektedir. Geçmiş tarihlerde sultan Süleyman, Babil krallığı ve Nemrut dünyaya hakimiyet sağlamayı başarabilmişler ve sonrasında büyük imparatorluklar kurulsa da tam hakimiyet mümkün olmamıştır.

Bugünün hakim gücü ne kadar ABD gözükse de hızlı gelişen dünya konjonktürleri ABD’ye tam hakimiyet şansı vermemektedir. ABD ayakta kalabilmek ve gücünü koruya bilmek için güçlenmeye başlayan ülkeleri mümkünse kendi içinden zayıflatmak (FETÖ, PKK, PYD) gibi terör örgütleriyle başaramamışsa vekalet ülkeler üzerinden savaş açarak saz arkadaşlarını da yanına alıp o ülkeyi zayıf düşürmek için tüm gayreti sarf etmektedir.

Bunun bariz örneği Ukrayna’dır. Peki şimdi bir tarafta terör örgütlerini silahlandırarak diğer taraftan Yunanistan’da üsler kurup yunanı kışkırtarak Türkiye’yi sıkıştırmasının amacı nedir? Türkiye son 10 senedir savunma sanayinde gösterdiği istikrarlı yükseliş ABD’yi rahatsız etmiş ve Türkiye’nin kontrolden çıkıp bir küresel güç olma yolundaki ilerleyişi kabul edilir seviyeyi aşmış durumdadır.

Yazının Devamı

Küreselciler ne diyor? Çözüm ne?

Uluslararası Para Fonu (IMF) ülkelerin, yükselen gıda ve enerji fiyatlarını kontrol etmeye çalışmayı bırakmaları, bunun yerine “en kırılgan kesimleri korumaları” ve en dar gelirli grupları desteklemeleri gerektiğini söyledi.

IMF ekonomistleri tarafından kaleme alınan raporda IMF, “Ülkeler, yurt içi fiyatların uluslararası fiyatları izlemesine izin vermeye odaklanmalı” dedi.

Raporda, fiyatları düşük tutmaya çalışmanın bütçeler için maliyetli olduğu belirtildi ve “Yüksek enerji fiyatları, enerjinin daha verimli kullanımını ve yenilenebilir enerji yatırımlarını; yüksek gıda fiyatları ise daha fazla tarımsal üretimi teşvik etmeli” denildi.

Yazının Devamı

Bitki besin elementlerini tanıyalım

POTASYUM (K)

Potasyum, azot ve fosfor gibi bitki yapısına pek girmez. Daha çok bitkinin bazı hayatsal olaylarında kendini hissettirir. Örneğin; bitkinin su potansiyelinin ayarlanmasında, karbonhidratların oluşturulmasında ve taşınmasında rol oynamaktadır. Bunların dışında amino asitlerin proteinlere dönüşümünde de etkin rol alır.

Potasyum bitkilerde birçok kalite unsurunu etkiler. Meyve kalitesi, renk, koku, aroma, dayanıklılık, sertlik, hastalıklara karşı dayanım ve depolama uzunluğunu etkileyen en önemli elementtir.

Yazının Devamı

Ezikler

Uzun zamandır savunma sanayi gelişimini takip ediyorum. Bu konuda dikkatimi çeken çok ilginç bir şey var “EZİKLER” gurubu diyebileceğim bir kesim var tabi mesela sırf mermi ürettik diye uzaya çıktığımızı sanan bir gurupta var ama kendi ülkesinin teknik kapasitesi ve yapabileceklerinden bu kadar bihaber olan bahsettiğim “EZİK” gurubunun yanında esamesi bile okunmaz.

Bu EZİK gurubu 15 yıl önce tüfek bile üretemezken tüfek bile üretemiyoruz şu ülkeden almalıyız uçağı buradan füzeyi şuradan mutlaka almalıyız deyip iştahla bu ürünlerin teknik özelliklerini paylaşıp tam bize uygun derdi Şimdide ne üretirsek üretelim mesela hala kendi ürettiğimiz tüfeğin kötü yönleri olduğu dedikodusunu yapıp hala dışardan almamızı isteyecek kadar “EZİKLER” ellerinde elle tutulur bir argümanda yok, kötü yönde yapılan dedikoduları duymak yada okumak bile yetiyor ya da resmen “TÜRKİYE” düşmanı yayın organlarının bile haberlerini kaynak gösterip bizdeki resmi yetkililerin hiç bir sözüne itibar etmeyecek kadarda “EZİKler”…

Bu “EZİKLER” gurubu tüfek üretmeye başlarken de her ay ne oldu hani tüfek üretiliyordu diye dalga geçerlerdi Üretilirken şurası böyle burası şöyle diye alay ederlerdi. Ya sayısını beğenmez yada tipi hoşlarına gitmez bol bol dezenformasyon yaparlardı. Şimdide aynılar, aynı durum SOM Füzesini Atmaca’yı HİSAR HSS ailesini MİLGEM’i TB2’yi ANKA’yı TOPÇU ROKET’lerini SUNGUR’u CATS’i ÇAFRAD’ı ATAK’ı ve daha birçok ürünü üretirken de devam etti.

Yazının Devamı

Ah Şerife ninem ah

Sağlıklı ve uzun yaşamak mümkün mü?

Günümüz hastalarının en büyük problemlerinden birisi de hastalıkların tedavi edilemez olduğuna inanarak hastalığı sahiplenip onunla birlikte yaşamaya çalışmalarıdır. Eğer hasta iyileşeceğine inanmıyorsa, hiç bir tedavi şekli o hastayı iyileştiremez...

Daha umutlu, daha mutlu, daha huzurlu günler görebilmemiz dileğiyle...

Yazının Devamı

Yunanistan

Yunanistan’a F-35 de verirler Rafale Jet te verirler. Amaç Yunanistan ile Türkiye’yi savaştırmak değil. Amaç Yunanistan'ı kaz gibi yolmak. ABD veya Avrupa birliğinin Türkiye ile Yunanistan’ı gerçekten savaştırma gibi bir derdi olsaydı ellerindeki silahları Yunanistan’a hibe ederler yada ödünç verirlerdi. Hatta daha ölümcül seyir füzelerini hatta atom bombalarını caydırıcılık için Yunan a verirlerdi.

Adamlar Türkiye ile savaşsalar Türkiye’yi komple Rusya-Çin safına kaptıracaklarını biliyorlar. Öyle bir olasılıkta işin içine mecburen Rusya ve Çin de girer. Bildiğin 3. dünya savaşı olur. Böyle bir savaş bütün dünya ya çok pahalıya patlar. Kimsenin böyle bir derdi yok. Adamlar Türkiye’nin elinden Doğu Akdeniz’i Kıbrıs’ı, Suriye’nin kuzeyini Ege’yi ve Türkiye’nin doğusunu almanın derdindeler.

15 Temmuz darbesi bile totolarında patladı. Birde böyle iddia ettiğiniz gibi büyük bir savaş yaşanır ve sonlanırsa komple batı bloğunun karşısında yer alan bir Türkiye yaratmış olurlar ki bu Türkiye başlarına emin olun bir 50-60 yıl bela olacaktır. Adamların derdi bu değil. Pazu gösterip Türkiye’yi korkutup elindekini efor sarf etmeden almanın derdindeler. Bu kadar basit düşünmeyin. Cidden bende usandım bu konudan. Ne kadar yazarsam yazayım hiç bir şey söylenmemiş gibi temcit pilavı gibi konuyu ısıtıp ısıtıp getiriyorlar.

Yazının Devamı

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliği

Finlandiya ve İsveç in NATO'ya başvurusu gündemde. Burada Türkiye’nin rolü çok büyük. Biz veto edersek giremeyecekler. Bu iki ülkenin NATO'ya girmesi demek, Kuzey Avrupa Savaşının başlaması demek. Rusya, İsveç’i affetmez. Ukrayna’nın başına gelenler bu iki ülkenin başına gelir. NATO şemsiyesi devreye girer mi? Girmez bilmem ama, rahatına düşkün ve korkak Avrupa bunları savunmaz ortada bırakır.

Önceki gün İsveç’te yapılan tartışmada sanki NATO'ya girmişler gibi bir havada bu ülkenin bazı şahıslar şunu dedi biz NATO'ya girersek Türkiye’yi savunmak zorunda mı kalacağız? diyerek birliğe girerlerse, Türkiye safında olmalarının kabul edilemez olduğunu açıkladılar. Bak şu kendini beğenmişlere. Bunları söyleyen tipler, aslında su katılmamış birer aptal.

Kendi ülkelerinin geleceği büyük riskte. Savaş çıkabilir, ülkeleri bir haftada yok olabilir ama onlar hala Türkiye’yi mi savunacağız kafasındalar. İçlerinde böyle rezil ve sürüngen insanları var. Sanki tek dert Türkiye’yi savunmakmış gibi bize kuduz köpek gibi saldırmaktan vaz geçmiyorlar. Bunlar nasıl bir kavim?

Yazının Devamı

Güç ile global sermaye arasındaki savaş

Deccalin vuku bulduğu bu çağda resme geniş perdeden bakmak lazım ki doğruyu görebilelim.

“güç”, sermaye olmadan nasıl silaha ve orduya sahip olabilir?

ENVER BALTAŞ: Hadi Türkiye gibi bir ülkede ordunun insan gücünü bedavaya getirmek mümkün, ama Amerika'da bu bile paralı. Orduya harcanan para, sermaye olmadan nereden gelecek? Güç ile sermaye birbirinden ayrılabilir mi?

Yazının Devamı

SİHA çıktı Amerika ve AB’nin planları bozuldu!

Terör örgütlerini başımıza musallat edenler Türkiye’nin savunma sanayii de bu seviyelere geleceğine ihtimal bile veremiyorlardı. Kendilerindeki kibir ve beğenmişlik duygusu gözlerini kör etti onların akılları dumura uğradı. Şimdilik savunma sanayinde geldiğimiz nokta bir eşik tahtasıdır önümüzdeki yıllarda neler yapacağımızı hayret ve endişe içinde izleyecekler.

Terör örgütlerini maşa olarak kullananlar “SİHA çıktı mertlik bozuldu” psikolojisi yaşıyorlar. BM nezdinde SİHA’larla ilgili yasal sınırlama çalışması yapabilirler. Füzelerde 300 kilometre sınırlaması yapılmıştı, Fransa da buna benzer bir çalışmanın hazırlığı yapıyor olabilir. Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmeye çalışmak. Çakal şerefsizler.

Maksatları Birleşmiş Milletlerin (BM) üzerinden yeni bir tasarı çıkartmak böyle yüksek teknoloji ürünün satılması yasaklansın diye nedeni kendilerinin bu seviyede olmamaları ve eski sömürgelerinde kendilerine karşı çıkmasından korkuyorlar düşünsenize bizim kamikaze dron sürüsünden maliye satmışız ve bu sürü onların askeri üssüne saldırıyor gerisini düşünün. Az bir maliyetle yüksek imha ve zarar yapıyorsun hem de sürü saldırısına alçak uçuşla yapıyorsun üsse radar görmüyor yada geç görüyor o otonom kamikaze dronlar kendi hedefini tespit edip imha ediyor psikolojik olarak saldırıya uğrayan o üssün sahibini düşünün korkuları bu artık devranın döndüğünü ama bunlar için bir felaket öbür türlü olsaydı inanın sesleri çıkmazdi buna Rusya katılır ABD katılır, Fransa katılır. Nedeni dış devletlerde askeri üstleri var ve hep çekişme alanlarında karşılarında bizi buluyorlar.

Yazının Devamı

Ermeni soykırımı

30-40 yıl geç kalmışız. Çünkü hiç birisini tarihçiler ile sorgulama ve tarihçilere bırakma gibi bir düşüncesi yok. Bu yalana herkes inanmış, hiçbirisi birde Türkleri dinleyelim demiyor. Hiçbirisi bizim arşivlerime bakma zahmetin bulunmuyor. Her şeyi bırakın içimizdeki bazı Ermeniler tarafından satın alınmış tarihçilerin bile bunu söylemesi çok acı. Bu konuda Ermenilerin elinde hiçbir delil, kanıt ya da döküman yok. Sadece yorum yapıyorlar ve 1001 gece hikayeleri gibi bir çoğu uydurma hikayeler anlatıyor. İçimizdeki sözde tarihçiler bile "şuradan şuraya gönderilmiş bu soykırımdır" diyor.

Oysa Osmanlı ve Türkiye arşivleri açık, birçok ülkenin konu hakkında yazışmaları alınan tedbirler hakkında belgeler mevcut, Anadolu'da katledilen birçok masum insanın resimleri ve görgü şahitleri mevcut. Nedense içimizdeki tarihçiler Ermenilerin öldürdüğü masum Anadolu insanı için bir yorumda bulunmuyorlar, çünkü bizim insanımız onlar için Ermeniler kadar değerli değil.

Yine bu satın alınmış sözde tarihçiler Türkiye'de herhangi bir foruma yada sempozyuma katılma cesaretinde bulunamıyorlar. Bunun sebebi ihanet ettikleri Türk halkının yüzüne bakmaya utanmaktan değil, kafasına bozuk yumurta veya domates yeme korkusundan. Ölenler oldu, hatta eşkiya tarafından da öldürülenler oldu ancak bu öldürmeler tek taraflı değildi ve devlet eliyle yada askerin eliyle öldürme soykırım olmadı.

Yazının Devamı

Savunma sanayisinin gelişimi

Türki Devletler Topluluğu Siyasi bir oluşum ile Kurumsal bir yapıda faaliyete geçti. Ekonomik bir gelişim ve bütünleşme için önemli bir adım oldu. Avrupa Birliği gibi bir oluşumun, Türk dünyasında hızlı bir şekilde gerçekleştiğini hep beraber göreceğiz. Başta Orta Doğu ve sonrasında Afrika ülkelerindeki işbirliğinin artması ile dünyada ekonomik ilişkilerimizin olduğu ülke sayısı batılı ülkelerle sınırlı kalmaktan kurtulmaya başladı.

Güney Amerika, Asya ülkeleri ile ilişkilerimizin artması önümüzdeki dönemde çaba göstereceğimiz konuların başında geliyor ve Devletimizin attığı her adımda bunu görüyoruz. Tüm bu çabalar sonucunda ekonomide üretim ölçekleri şimdikinin birkaç misli artma trendine girdi. Oluşan bu potansiyeller ile eğitimli insan sayısına da ihtiyaç artacak.

Ekonominin daha da gelişmesi ile araştırma ve geliştirme (AR-GE) yatırımları artacak ve savunma sanayi için de itici bir güç olacaktır. Savunma Sanayi ihracatlarının yeni pazarlara yönelmesi ile elde edilecek gelirler ve yeni ülkeler ile geliştirilen ilişkiler daha kalıcı olacaktır. İşbirliğine girdiğimiz ülkelerle karşılıklı fayda elde edilmesi ilişkilerimizi daha da güçlendirecektir. Bu gelişmeler kaynakların artması ve yatırımlar için sermaye birikimini de beraberinde getirecek.

Yazının Devamı

Bilgisel Suudi Arabistan

Suud tayfası ülkelerini kendi kahramanlıklarıyla kurmadılar, tamamen gayri Müslimlerle işbirliği ve ümmete hıyanet ile ortaya çıktılar. Ürdün de aynı soysuzluktan ortaya çıktı. Suud son derece pragmatik bir ülke, kimin elinde şeker görürse oraya yönelir, güce tapar, kendi gücünü devam ettirecek olana tapar. Maalesef duruşları bu çizgidedir, kendi saltanatlarını uzatacak her adımı atarlar. Aslında tam tersine hiç kimseye güvenmezler, güvenemezler. Onlar için milyar dolarlar aradıkları destek için çerez parası konumundadır. İhtiyaç duydukları destek ve güç için hiçbir emeğe dayalı olmadığı ve vatandaşlarının hakkı olduğunu düşünmedikleri için kolayca harcayabilirler. Yeter ki onlara şekeri gösteren en güçlü ol.

Türk dış politikası hiç olmadığı kadar ilkeli desek yeridir. Daha uzun vadeli ve yüksek hedefler için atılan adımlar içinde Arap faşizmi adı altında İslam çizgisinden kopmuş, itikatsiz böyle ülkeler için (BAE, Suud, Ürdün, Bahreyn, Mısır diktası) şeker uzatmakta tezatlar görmeye çalışmak olayı doğru okuma gayreti açısından yeterli ve makul tavırlar değildir.

Bunlara Rabia göstermek gerçek duruşumuzdur ve değişmez. Turp başkan olmadan bizimle İslam NATO’su kurmanın eşiğine gelen, ışıklı küreyi görünce “KIVIRAN” onlardır. Türkiye ile aynı çizgide olma gayretindeki Şehit Mursi'yi hapse atan, yaptıkları darbe hıyanetini onaylamadığımızı bildikleri için bizden uzaklaşan, Libya'da, Sudan'da ve Doğu Akdeniz gaz sahalarında hedefe Türkiyesiz ulaşamayacaklarını görünce “KIVIRAN” onlardır.

Yazının Devamı

Türkiye'nin Afrika keşfi

Türkiye’nin Afrika'yı keşfi özellikle sömürgeci Fransızları endişelendiriyor, yüzyıldır bölge ülkelerini ucuz işgücü olarak çalıştırmakta, elde ettiği yeraltı kaynaklarını kendi ülkesine götürmekte idi ve bu zamana kadar aynı Birleşmiş Milletler’in 5 daimi üyesi nasıl dünya üzerinde hakimiyet kurduysa, aynı Fransa da Afrika ülkelerinde böyle bir hakimiyet kurmuştu, ancak Fransa’nın bu sömürge zihniyetine dur diyebilen bir ülke çıktı "TÜRKİYE" işte o yüzden Fransızlar Doğu Akdeniz de, Karabağ 'da, Suriye' de, Libya 'da havlıyorlar.

Bu zamana kadar sömürdükleri ülkeler ve uyuttukları halklarını aydınlatacağız, inşallah bunun neticesi olarak Fransa, Afrika’yı adım atamayacak duruma gelecek, Fransız halkından bir kişi dahi gitse yerel halk linç edecek seviyeye gelecek, Fransızlara öfke kusacaklar

Fransa, İngiltere, Almanya, ABD, Türkiye’nin, Afrika'da aktif olmasına çıldırıyorlar. Özellikle Fransa ve İngiltere basını Türkiye'nin Afrika'daki atılımlarını engellemek için kendi hükümetlerini göreve çağırıyor. Ama Türkiye'de akılsız küçük düşünen birkaç kişi çıkmış Afrika ne ki diyorlar. Çin niye Afrika'ya gidiyor sizce. Çünkü Afrika 30 sene içinde dünyayı ekonomik ve siyasi şekilde şekillendirmesi bekleniyor. Özellikle ham madde bakımından dünyanın seyrini değiştirmesi öngörülüyor. Bunu Tayyip Erdoğan çok iyi bildiği için Afrika'yı gereken ilgiyi gösteriyor. Ama bizdeki büyük düşünen küçük beyinler onu daha anlamamışlar. Batının ferah yaşam tarzının en büyük dayanaklarından teki Afrika sömürgesi.

Yazının Devamı

Erdoğan deyince

Doğudaki şehir merkezini koruyamayan, korumak bir yana dursun gönderecek subay bulamayan devlet, bugün Irak'ın 15 km içeride adım başı üs kurmuş vaziyette. Bunu Recep Tayyip Erdoğan yaptı işte. Sen, ben, o, filan kişi değil; Başkomutan yaptı. Hakkari şehir merkezini koruyamayan, 56 defa şehrin PKK'ya karşı düşme riski ile karşı karşıya kalan devlet, bugün Libya'nın Trablus şehrine Rusya'yı sokmuyor. Nankör olmayın. Bugün devlet, İstanbul'un göbeğinde, General Kenan Evren kışlasında Afrikalı, Somalili askerleri eğitiyor.

Ve bu insanlar memleketlerine gittiklerinde Türk askerinin, Türk milletinin merhametinden, misafirperverliğinden ve şefkatinden bahsediyor. Gelinen noktada Türkiye, Somali'yi ayakta tutan kolonlardan en önemlisi. Şundan birkaç yıl önce hakkari'deki köyü koruyamayan Devlet, bir tepede 32 şehit verip karakolu düşen Devlet, kendi topraklarındaki şehre gönderecek Albay bulamayan Devlet, bugün Suriye'den Irak'a, Libya'ya kadar at koşturuyor.

Türkiye bugün Suriye'nin El Bab, Afrin, Carablus, Azez, Rassulayn, Tel Abyad alanlarına askeri ve siyasi açıdan hakim. İdlip'te ise Rusya ve İran için güvenlik tehlikesi oluşturan bir politika izleyip İdlip Yönetimini destekliyor. Elbette ki hatalar var. Türkiye'den İran yahut Rusya yahut Amerika gibi sağlıklı bir devlet geleneği beklemeyin. Şundan birkaç yıl önce MİT müsteşarının tutuklanma riski ile karşı karşıya kaldığı bir ülke Türkiye. Yani bu işlerde çok yeni ve zaman gerekiyor. Neticede Tayyip Erdoğan'ın otoritesi, devlete hakimiyeti, hepsi topu 3 4 yıllık bir maziye dayanıyor.

Yazının Devamı

Şuşa

Şanlı Azerbaycan Özel Kuvvetlerin arkasında kitaplara hikaye olarak geçeceği bilgisel Dağlık Karabağ’da bulunan Şuşa rayonu 28 yıldır işgal altındaydı. Şuşa Karabağ’ın kalbi sayılacak bir öneme ve stratejiye sahip. Şuşa’ya sahip olan adeta Karabağ’a sahil olacak bir konuma sahip. Bu yüzden Şuşa çok önemli bir bölge olarak biliniyor.

ŞUŞA düşmediği sürece, savaşı kazanmak zordu. Şuşa aynı zamanda Karabağ’ın sözde başkenti olan Hankendi için çok önemli bir öneme sahip, Şuşa Hankendi yolu bu yüzden daha fazla öneme sahiptir. Kısacası Şuşa’ya sahip olan Hankendi’ye kabus olur. Şanlı Azerbaycan Türk ordusu Karabağ’a başlattığı operasyonla, birçok bölgeyi ele geçirdi, lakin en önemli konuma sahip olan Şuşa, hem savunma olarak hem de 28 yıldır şehri ellerinde tutan Ermeniler için bir avantajdı. Ne kadar vurursan vur, işlemiyordu. Burada Azerbaycan Özel Kuvvetleri devreye girmişti. Çünkü ya sızma olacak cephe yarılacak ve şehir ele geçirilecek, Ya da boş boş bombardıman yapılacaktı. Tabi ki şehre sızmasında stratejik hamleleri oluyor, işte asıl olaylar bundan Sonra başlıyor. Bunun için önce Laçin’den Şuşa’ya giden yola hakim olmak, sonrada Şuşa ve Hankendi yoluna sahip olmak önemliydi.

Buralara sahip olunmadan yapılan her sızma girişimi başarısız oldu ve Azerbaycan Özel Kuvvetleri kayıplar vererek maalesef geriye çekilmişti. Burada devreye farklı bir strateji girdi, Azerbaycan Türk kardeşlerimiz farklı bir strateji izleyerek, Laçin yoluna sahte bir saldırı düzenledi, böylece Ermeniler bir çok birliğini Şuşa’dan, Laçin yönüne doğru kaydırdı ve düşünülen strateji gerçekleşmişti.

Yazının Devamı

Ufuk çizgisi

Savunma Sistemlerini kendileri üretemeyen ülkeler, varlıklarını korumak için muhtaç oldukları bu sistemleri üretebilen diğer ülkelerden satın almak zorundadır. Bu zorunluluk onları dış politikada da, silah satın aldığı ülkelere bağlı kalmak zorunda bırakır.

İşte, dünyada pek çok devlet yönetiminin Amerikancı ya da Ruscu olmasının en büyük nedeni savunma sistemlerindeki bu bağımlılık.

Bu yüzden, Türkiye'nin silah ihracatı, ciddi döviz getirisinin yayında çok daha büyük, küresel değişimlerin öncüsü. Pek çok ülkeyi Amerika, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin boyunduruğundan kurtaracağız.

Yazının Devamı

Akıncı bilgisel

Geleceğin Cephaneliği Akıncı ve Donanımları Bayraktar Akıncı, Türk Hava Kuvvetlerinde insansız hava harbi alanına bir dizi yeni yetenek kazandırmaya hazırlanıyor.

Bunlar arasında, daha önce dünyada başka hiçbir İHA tipinde görülmeyen çeşitli özellikler, özellikle de hedeflere 250+km menzilli yüksek hassasiyetli seyir füzeleri ve görsel menzilin ötesinde havadan havaya füzeler (BVRAAM) fırlatma yeteneği dahildir.

Bu yetenekler, Akıncı'yı dünyada ilk defa üretilen çok rollü bir İHA haline getiriyor. Akıncı, bu benzersiz yeteneklerinin yanı sıra, TB2 ve Anka'ya kıyasla yük kapasitesinde büyük bir artış sağlayarak TÜRKİYE 'nin mevcut insansız savaş yeteneklerini de önemli ölçüde genişletiyor.

Yazının Devamı

Anne ne demek? Değeri ne zaman anlaşılır?

Ruhunla hisseder bedeninle ruhunu beslersin dokunmak kucaklaşmak başını emin bir omuza koymak ve elinden tutarak yan yana oturmak.

Bilmek başka, hissetmek başkadır. Hayatımızı bildiklerimiz değil, hissettiklerimiz yönetir daha çok. His dünyamızın en değerli varlıkları da annelerimizdir. “Anne!” sözünü duyunca, aklımızdan çok kalbimiz çalışır. Öyle ki, “Bana dünyayı tek kelime ile anlat” deseler, kesinlikle “Anne” derim

Anne toprak demektir. Bizi dokuz ay karnında taşıyıp hayata armağan eden anneler toprak gibidir. Toprak gibi karnında yaşatır, toprak gibi doğurur, toprak gibi koynunda büyütür… Minerallerini, suyunu, kokusunu bize verir. Bizde yetişip meyvelerimizi veririz .

Yazının Devamı

Humik asitlerin yararları

Toprak verimliliği üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, toprağın verimliliğini içindeki organik madde=humik asit miktarı ile orantılı olduğunu göstermektedir. Humik asitlerin yüksek oranda katyon değişim kapasitesi içerdiği yüksek oksijen oranı ve ortalamanın üzerindeki su tutma kapasitesi (kendi ağırlığının 20 katı ) toprağın verimliliğini artırma ve bitki gelişimini destekleme amacıyla kullanılmalarındaki en önemli nedenlerdendir.

SÜPER HUMATIN (humik asitlerin) en önemli özelliği toprakta bulunan fakat çözünememe pozisyonunda metal iyonlarını şellatlayarak bünyesine alıp çözünür şekle dönüştürerek gerektiği zaman yavaş ve sürekli olarak bitkilere salıverme yeteneğidir. Bu özelliklerden dolayı humik asitlerin yararlarını (FİZİKSEL, KİMYASAL, BİYOLOJİK) olarak üç gurupta sayabiliriz. Yatarlarını ayrı ayrı paylaşacağım.

1 HUMİK ASİTLERİN FİZİKSEL FAYDALARI

Yazının Devamı

Ömür dediğin (Bağrıyanıklar)

İnsanın her yaşının ayrı bir anısı ve zorluk bölümü olduğu gibi yüzümüzde gülümseme bırakan anıları vardır. 20 ile 23 yaş arası gençlik ve bekarlık yıllarım. Aileme kavuşmuştum lise hayatımın hemen ardından Kahramanmaraş'ta iş hayatımı sürdürmeye başladım. Reklam ajansı açmış gazete, radyo, TV ve promosyon işleriyle uğraşmaktaydım. Bu iş tarafımdı. Oysa anı bırakan alan Bağrıyanıklar bekar evimizdi bu evde ilk etapta 3 arkadaş ortak kalıyorduk evimiz 2 odacık bir mutfakcık birde banyo demek isterdim ama odanın birinde bir köşede yükseltilmiş ve gider verilmiş bir bölüm çatlak ve nemli duvarlar kışın soğuk yazın sıcak tabiri caizse kafamızı sokabileceğimiz mütevazinin 3 tık altı bir mekandı.

Ev arkadaşlarım Veli ve Ahmet'in esprileri hep pozitif duruşları evin gamını nemini görmemizi engelleyecek kadar iyiydi. Aileye sonradan benim talebimle amcam oğlu Muttalip te eklendi. Onun o sene iyi çalışıp üniversiteye girmesi gerekiyordu, onun için onu özel korumaya almıştım. Ev arkadaşlarımın tümünü uyararak Muttalip ders çalışırken rahatsız edeni üzerim diyerek gerekli uyarıları sık sık yapıyordum.

Sağolsunlar hiç kırmadılar ve anlayışla karşıladılar. Bu sırada ramazanlarımız ayrı bir güzel geçerdi sırayla yemek hazırlar ve yemeklerimiz üzerine tartışırdık. Mesela Celi Cacığı dörde bölünmüş salatalık üzerine dökülmüş ayran. Muttalip dürümü, pide içerisine sarılmış lahmacun. Enver hoşafı üzüm üzerine dökülmüş şekerli soğuk su gibi Ahmet beyin kuru fasulyesi mükemmeldi oda sonrasında zaten aşçı oldu.

Yazının Devamı

Yüreğimdeki acı imha etmeden dinmeyecek

Ermeni kafirlerinin benim memleketimde yaptıklarını bile bile Ermeniye zeytin dalı uzatmamızı mı bekliyorsunuz? İçimizdeki kripto Ermenileri tek tek deşifre edip imha etmeden bu iş bitmez.

“Andırın ve Geben bölgesinde tarif edilemeyecek katliama girişerek savunmasız insanları ve görev yapan memurlar ile birçok kadını tutsak ederek Zeytun'a getirdiler. Kadınlara tecavüz ederek Zeytun Köprüsünden diri diri atmışlardır. 19. yüzyılın sonlarına doğru emperyalist güçlerin kışkırtmalarıyla Anadolu'nun diğer yerlerinde olduğu gibi Süleymanlı (Zeytun) bölgesinde de Ermeni komitecileri, eşkıyaları Osmanlı'ya karşı en büyük isyanı başlatmışlardır.

Ermeni eşkıyaları askerlerimizi diri diri Asker Kalesinden atarak şehit etmiştir. İtalya, Fransa, İngiltere, Avusturya ve Rusya'nın kışkırtmalarıyla ve emperyalist güçlerin destekleriyle Baran Agasi önderliğinde 15 bin Ermeni eşkıyası Zeytun bölgesinde Osmanlı Devletine karşı en büyük isyanı başlatarak 2 Ekim 1895-24 Kasım 1895 arasında çok büyük katliamlara girişmişlerdir. Bu zaman zarfında burada savunmasız 26 bin Müslümanı katletmişlerdir.

Yazının Devamı

Ömür dediğin!

16 yaşına kadarki hayat hikâyem. Bir anne bir babanın evladı olarak dünyaya geldim. İlk başta anlamadım hayat nedir ben kimim. Bir zaman sonra her istediğimin olamayacağını ailemin imkanlarının kısıtlı olduğunu öğrendim ve sorumluluk bilinci gelişti benimde çalışıp katkı sağlamam gerekiyordu aileme.

Küçük lokum kutusundan bir boya sanığı yaptım kendime. İlk iş deneyimim için hazırdım. İş yapabilmem için insanların yoğun olduğu yerlere gitmeliydim, çekingen ve korkak adımlarla boya sadığım omuzumda ilerlerken Külhanbey tipli bir abi yeğen gel şu ayakkabımı boya dedi. Ürkek bir tavırla yanına gittim ayakkabının birini çıkardı hani terlik yok mu diye sordu?

Yok dedim böyle boyacılık olur mu dedi, sustum. Güldü, gel dedi tuttu elimden bir mağazaya girdik bir terlik aldı hadi şimdi boya dedi. Çok heyecanlanmıştım ilk işim ve bir şey bilmiyorum çıkardım boyamı ayakkabıya bol bol sürerken abi dur dur öyle olmaz dedi aldı elimden ayakkabıyı bir güzel boyadı. İyi bak diyerek ara ara bana telkinde bulunuyordu.

Yazının Devamı

Neden Türkiye? Neden Türkler?

Dünyada olup bitene baktığımızda (Irak, Yemen, Suriye, Libya, Mısır, Azerbaycan, Kırım, Türk Cumhuriyetleri, Afrika ülkeleri.) Tüm bu ülkelerde sömürü düzeni hakim ve halkları sersefil. Bu insanların emeği ve canları üzerinden sefa süren sömürgeci vampir ülkeler bu gidişata dur diyecek tek ırkın Türk ırkı olduğunu ve o ırkı da uyandıracak tek ülkenin Türkiye olduğunu biliyorlar ve tüm oyunlarını içeriden dışarıdan ülkemiz üzerinde kurup uyanışı durdurmaya çalıştıkları aşıkârdır.

O yüzdendir ki, ahlaksız siyasetçinin biri onlar doğruyu da yapsa biz ona doğru demeyiz ve desteklemeyiz diyecek kadar pervasızlaşabiliyor. İçimize sahte hocalar, evliyalar ve hatta sahte milliyetçiler sokarak dini milliyetçiliği itibarsızlaştırıp insanları bu değerlerden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Taban tabana zıt kesimleri tek noktada birleştiriyor adına da demokrasi diyorlar. Oysa tek hedef var Türk Milletinin birliğini dirliğini bozarak kutuplara ayırıp, dünya hamiliğini yapacak bir millete engel olmaktan başka amaçları yok. Bu hedeflerine ulaşmak için dindarda, milliyetçi de, Atatürkçü de, ulusalcıda yani anlayacağınız her kılığa girerler.

Aklıselim düşünüp kendisine sunulanları araştıran ve doğruyu görüp duruşunu ona göre belirleyen vatanseverlere selam olsun.

Yazının Devamı