Ömür dediğin (Bağrıyanıklar)

Enver Baltaş

Enver Baltaş

Tüm Yazıları

İnsanın her yaşının ayrı bir anısı ve zorluk bölümü olduğu gibi yüzümüzde gülümseme bırakan anıları vardır. 20 ile 23 yaş arası gençlik ve bekarlık yıllarım. Aileme kavuşmuştum lise hayatımın hemen ardından Kahramanmaraş'ta iş hayatımı sürdürmeye başladım. Reklam ajansı açmış gazete, radyo, TV ve promosyon işleriyle uğraşmaktaydım. Bu iş tarafımdı. Oysa anı bırakan alan Bağrıyanıklar bekar evimizdi bu evde ilk etapta 3 arkadaş ortak kalıyorduk evimiz 2 odacık bir mutfakcık birde banyo demek isterdim ama odanın birinde bir köşede yükseltilmiş ve gider verilmiş bir bölüm çatlak ve nemli duvarlar kışın soğuk yazın sıcak tabiri caizse kafamızı sokabileceğimiz mütevazinin 3 tık altı bir mekandı.

Ev arkadaşlarım Veli ve Ahmet'in esprileri hep pozitif duruşları evin gamını nemini görmemizi engelleyecek kadar iyiydi. Aileye sonradan benim talebimle amcam oğlu Muttalip te eklendi. Onun o sene iyi çalışıp üniversiteye girmesi gerekiyordu, onun için onu özel korumaya almıştım. Ev arkadaşlarımın tümünü uyararak Muttalip ders çalışırken rahatsız edeni üzerim diyerek gerekli uyarıları sık sık yapıyordum.

Sağolsunlar hiç kırmadılar ve anlayışla karşıladılar. Bu sırada ramazanlarımız ayrı bir güzel geçerdi sırayla yemek hazırlar ve yemeklerimiz üzerine tartışırdık. Mesela Celi Cacığı dörde bölünmüş salatalık üzerine dökülmüş ayran. Muttalip dürümü, pide içerisine sarılmış lahmacun. Enver hoşafı üzüm üzerine dökülmüş şekerli soğuk su gibi Ahmet beyin kuru fasulyesi mükemmeldi oda sonrasında zaten aşçı oldu.

Günümüz harala gürele geçerken bakkal veli vardı bizin. Alış verişi oradan yaparken bayağı samimi olmuştuk. Bir gün bize bir arkadaşını getirdi gariban olduğunu bize uyum sağlayabileceğini söyledi. Bakkalı kırmamak için tamam dedik. Oysa odalar 5 metrekare bile değildi üst üste yatıyoruz desek yeridir. Neyse bir köşeye sıkışır yatar idare ederiz dedik. Yeni arkadaşa “Bağrıyanıklar Malikanesinin” şartlarını anlattık bu hassasiyetlere uymazsa evden atılabileceğini bastıra bastıra söyledik. Bir akşam arkadaşlarımdan müsaade istedim ve geç geleceğimi söyledim benim evden ayrılmamla yeni dahil olan Cengiz efendi arkadaşlarını davet ederek çilingir sofrası kurar, Muttalip ve diğer arkadaşlar itiraz etse de pek takmaz. Saat 02 gibi eve girdim sessizce yatağıma sokulup yatacaktım ki bir hıçkırık sesi duydum yorganı kaldırdığımda Muttalip'in ağladığını gördüm, ne olduğunu sorduğumda yok bir şey boş ver yat dedi. Bir şey yokta bu gözyaşı ne diyerek ısrarcı oldum. Fazla üzerine gidince döküldü.

Cengiz’in alem yaptığını ve daha da ileri gidip kendilerini tehdit ettiğini anlattı. Sinir katsayım birden fırladı. Yan odacıkta uyuyan Cengiz'i tekmeleyerek uyandırdım ve evde neyi var neyi yok attım dışarı. Dışarıda müthiş bir kar ve soğuk hakimdi kapıyı kilitledim defolup gitmesini söyledim. Özür diledi yalvardı hatta bakkalı bulmuş beni bu gece kalabilmesi için ikna etmesini istemiş. Bakkalı da kovarak bir daha o kapıdan girmesinin mümkün olmadığını söyledim. Bir daha geri dönmediler yaza girerken hamiliğini yaptığım amcaoğlu üniversiteyi kazandığı müjdesini verdi emaneti hedefe ulaştırmanın sevinciyle sarılarak tebrik ettim. O artık öğretmen adayıydı.

Veli konfeksiyoncu, Ahmet aşcı, ben şuan çiftçi ve tarım programcısıyım. Tüm Bağrıyanıklara selam olsun kalın sağlıcakla…