Açlık mı tokluk mu? Karar anı!
"Gıdanın her geçen gün stratejik önemi artıyor"
Pandemi sürecinde tüm dünya ülkelerinin gündeminde daha fazla yer aldı, küresel iklim değişikliği ile birlikte kaynakların azalmasıyla gıdanın her geçen gün stratejik önemini artırdığına şahitlik etmekteyiz.
Küresel iklim değişikliği ile birlikte kaynakların azalmasıyla gıdanın her geçen gün stratejik önemi artmaktadır. Herkesin güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya sahip olma hakkının olduğuna dikkat çekmek istiyorum.
"Sürdürülebilir bir dünya düzeni için sadece bugün değil gelecekte de tüm canlıların hayatlarından sorumlu olduğumuzu kabul etmeliyiz.”
“Büyütelim, Besleyelim; Hep Birlikte Sürdürelim” 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara yaklaşacağı tarımsal ürünlere olan talebin yüzde 60 oranında artacağı öngörülüyor. Artan gıda talebini karşılayabilmek, herkesin yeterli ve besleyici gıdaya erişimini sağlayabilmek için üretimin arttırılması, gıda kaybı ve israfının önlenmesi gerekiyor. COVID-19 salgını değişmemiz gerektiğini bize gösterdi. Tüm dünya olağanüstü bir dönemden geçiyor. Kesintisiz gıda arzının her zamankinden daha önemli olduğu anlaşıldı. Tarım sektörünün gıda arz güvenliği açısından vazgeçilmezliği daha fazla önem kazanıyor. COVID-19 salgını tarım, tohum, toprak, su kaynaklarının ve gıdanın ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi."
"Tarımsal üretim bir ülkenin gücüdür"
Bir ülkenin tarımsal üretiminde ve gıdada kendi kendine yeterli olması gıda güvencesi ve gıda güvenliği için vazgeçilmez olduğu idrak etmek zorundayız. "Tarımsal üretim bir ülkenin gücüdür." İnsanlığın beslenmesinde, kırsal kalkınmada, gıda ve sanayi sektörüne hammadde sağlamada ve ihracatta tarımın rolü büyüktür. Tarım, canlıların beslenmesi için vazgeçilmez olmasının yanında toplam iş gücünün üçte birinin geçim kaynağı ve toplumun her kesimini ilgilendiren stratejik bir sektördür. 12 yıldır gıda sektöründe toprak ıslahçısı olarak tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması, yerli üretime teşvik edilerek ata mirası tohumlarımızla geleneksel sofra kültürümüzün korunması ve gelecek nesillere taşınması adına girişimde bulundum “kötü toprak yok doğru değerlendirilemeyen toprak vardır..."
Çocuklarımıza yerli tohumlardan doğal şartlarda üretilen proteince zengin olan bitkisel ürünleri sevdirmeyi, sağlıklı beslenmeyi ve geleneksel sofra kültürümüzün korunmasını öğretmeliyiz.
Bu işin hamasi cümlelerle verilmesi gereken mesajlar kısmı birde sinsi planlar var. Ney onlar?
Gıda üzerinden insanlık hipotek altına alınmak istemekte. Küçük çiftçiler iflasa zorlanıp kırsal araziler küresel şirketler tarafından toplanmakta ve buda yetmiyormuş gibi çiftçinin ürünü haraç mezat elinden alınıp derelere dökülmek suretiyle insanların psikolojisini olumsuz etkilemeyi hedeflemekteler. Acilen birlik olmak zorundayız bölgesel birlik dernek vakıf adına ne derseniz deyin çalıştaylar yaparak üretim işleme ve pazar planlamaları yapmalıyız. Haydi ver elini Türkiye gün birlik günü. Kalın sağlıcakla.