Açık mektubumdur…
Enver Baltaş olarak bütün akrabalarıma ve sevdiklerime açık mektubumdur.
Bu konuyu yazıp yazmamayı çok düşündüm. Uzun değerlendirmelerden sonra yazmaya karar verdim. Çünkü yazmamanın da benim üzerimde bir vebalinin olduğuna inanıyorum. Yazıp sizlere ulaştırdıktan sonra bu vebal benim üzerimden kalkmış olacak diye düşünüyorum.
10 sene Güneydoğu'da gazetecilik yaptım. Bunun 2 yılı Kahramanmaraş 4 yılı Gaziantep, Diyarbakır ve 4 yılı ise Adana. 10 yıldır Ankara'da toprak ve üretim işleriyle uğraşmaktayım 15 Temmuz’da TRT savunmasında bir Türk vatandaşı olarak bulundum. Halkın bilmediği, haberinin olmadığı binlerce olaylara yakinen şahit oldum. Bunların birçoğunu kamuoyu ile paylaşamadık. Çünkü bazıları devlet sırrı niteliğindeydi ve devletimize milletimize zarar vermemek gerekiyordu. Bazılarını da her şeyi göze alarak yayınladık duyurduk. Böyle yaptığım için onlarca kez savcılık takibatına maruz kaldım ve yargılandım. Hatta HDP’nin hedefine girdim.
Beni tanıdığınızı düşünüyorum. Yalan söylemeyeceğimi abartı ve hamaset yapmayacağımı bildiğinizi zannediyorum. Dolayısıyla yazdıklarımı bu çerçeveden değerlendirirseniz çok sevinirim.
Belki bazılarınız kabullenmekte zorlanacaksınız ama Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan 1944 ortalarına kadar İngiliz mandasıydı. 1944’ten 2006’ya kadar da Amerikan mandası olarak devam etti. Türkiye 2006 yılından bu yana bağımsızlık mücadelesi veriyor. Bu kesin.
Bunu iftiharla söyleyebilirim ki bu mücadeleyi yürütenlerden birisi de benim. Milletimizin bağımsızlığını kazanması için her şeyi göze almış vaziyetteyiz. Bunun için bugüne kadar sizin bilmediğiniz bedeller de ödedim.
2006 yılında neler olduğunu ilerleyen yıllarda herkes öğrenecek ve tarih kitapları geniş bir şekilde bu konuyu yazacak.
Elbette her seçim ülkeler için önemlidir. Fakat inanın ki 14 Mayıs seçimleri sıradan normal bir seçim asla değildir. 2006 yılında devletimizi elinden aldığımız Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri gözlerini tamamen karartmış ve 15 Temmuz işgal teşebbüsünden daha korkunç bir planla çalışmaktadırlar. Bu söylediklerim kesinlikle şaka değil. Ya da Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsı için bir propaganda değil.
15 Temmuz 2016’da, akşamdan önce size deseydik ki birkaç saat sonra Türkiye savaş uçaklarıyla en ağır silahlarla işgal edilmeye çalışılacak… Zannediyorum buna kimse inanmazdı. Ama olanları hepimiz hatırlıyoruz. Bu defa 15 Temmuz’dan daha şiddetli bir şekilde hazırlık yapıyorlar. Bunun şakası yok.
Amerikan, İngiliz ve Fransız savaş gemileri, denizaltıları, savaş uçakları, helikopterleri füzeleri ve bunlarla bağlantılı terör örgütleri Yunanistan, Ege, Akdeniz, Suriye üzerinde hazır vaziyette bekliyorlar. İçerdeki işbirlikçileri ile birlikte aynı anda harekete geçecekler fırsat bulurlarsa.
Soğan, patates fiyatları, enflasyon veya başka kişisel sebeplerden dolayı HDP-PKK kamufleli siyasete vereceğimiz her bir oy bu ülkeye bir kurşun, bir ihanet olarak dönecektir. Daha sonra lütfen “biz bilmiyorduk, haberimiz yoktu” demeyiniz.
Seçimi kazanmaları halinde binlerce vatanperver insanı yargısız infaz edecekler (Bu listede ön sıralarda olanlardan birisi de benim). On binlerce vatanperveri cezaevlerine sokacaklar. Resmen ülkenin-devletin anahtarını Amerika Birleşik Devletleri‘ne teslim edecekler. Bunu da 300 milyar dolar karşılığında yapacaklar.
Türkiye’ye özgürlük getireceklermiş. Bunların Afganistan’a nasıl bir özgürlük getirdiğini görmek isteyenler için “çok özel” bilgiler sunuyorum aşağıda sizlere:
Afganistan işgalinin faturası. ABD ve müttefiklerinin Afganistan’daki katliamlarının sonucunda ortaya çıkan acı tablo. Afganistan’ın 2001-2021 arasındaki işgalde yaşanan insan kayıpları:
Afganistan Vatandaşlık ve Nüfus Veri Başkanlığı’nın 31 Ağustos 2021 tarihi itibariyle tuttuğu kayıt verileri; 11 Eylül 2001 den itibaren Afganistan’da insan kaybı.
* Sivil vatandaş kaybı 2.230 000.
* Asker, polis, güvenlik görevlisi kaybı 307 000.
* Resmî olarak bizim tespit ettiğimiz “terörist” adı altında kaybı 783 000.
* 06-13 yaş kaybolan, kaçırılan çocuk sayısı 102 000.
* Savaşta sakat kalmış sivil, asker, polis, güvenlik görevlisi sayısı 2.780 000.
* Savaş nedeniyle dağılmış, yurtlarından edilmiş, Afganistan’ı terk etmiş aile sayısı 396 000.
* Bu veriler sırf Afganistan için.
Bu rakamlara daha yüzde 10-20 ilave yapabilirsiniz. Çünkü devlete ulaşmayan, ulaşsa da sisteme girmeyen çok fazladır.
Yani işgal dönemindeki 20 yılda yaklaşık 3.600.000 Afgan vatandaşı öldürüldü. Şu an 7 milyon civarında da savaşlarda sakat kalmış insan var Afganistan’da.
İşte Afganistan’da böyle yaptılar. Irak’ta ise 1.200.000’den fazla insan öldürdüler. Öldürülenlerin tamamı vatanperver Iraklılardı. Ama hepsine “terörist” yaftası bastılar.
Eğer ellerine fırsat geçirirlerse Türkiye’yi Afganistan’dan daha beter hale getirilir. Çünkü Türkiye’yi bütün İslam dünyasının hamisi başı, lideri olarak görüyorlar. Türkiye’yi ele geçirmeleri halinde 57 İslam ülkesine diz çöktüreceklerini hesap ediyorlar.
Elbette bizim devletimizin de bunlara karşı büyük hazırlıkları var. Teslim olmayacağız. Neye mal olursa olsun sonuna kadar savaşacağız. Ancak sandık vasıtasıyla düşmanlarımıza bu fırsatı sunmamak için her bir vatandaş olarak üzerimize düşen mükellefiyetler var. Lütfen bunların bilincinde olalım. Bütün büyüklerinden kardeşlerimden özellikle rica ediyorum bunu. Çevremizdeki insanlara da ciddi bir şekilde anlatıp uyaralım.
Bunları yazdıktan sonra sorumluluğun bir nebze de olsa benim omuzlarımdan indiğini düşünüyorum. İş işten geçtikten sonra pişmanlık duymadım hiçbir şeye faydası olmaz. Böyle bir gaflete düşmemek gerekir. Gereğini her birinizin vicdanlarına havale ediyorum.
Duygusal bir mesaj olduğu için lütfen kusura bakmayın. Hakkınızı helal edin. Allaha emanet olun.