Dr. Mevlüt Şahin

Dr. Mevlüt Şahin

İkilim değişikliğinin meyveciliğe etkileri

Küresel iklim değişikliği 21. yüzyılda insanoğlunun yüz yüze kaldığı en büyük problemlerden biridir. İklim değişikliği hem hava olaylarındaki değişikliği arttırmakta, hem de ekstrem olayların frekansı ve şiddetinde artışlara sebep olmaktadır. Dünyamızın ısısı son 100 yıl içerisinde 0,7-0,8 °C civarında artmıştır. Bu sıcaklık artışı en fazla sağlık, su kaynakları ve tarım sektörlerini olumsuz etkilemektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinden, tarımsal faaliyetler içinde en fazla etkilenecek olan meyve yetiştiriciliğidir. Meyve ağaçları kışın dinlenme döneminde, türlere göre değişmekle beraber farklı soğuklanma sürelerine gereksinim duyulmaktadır. Eğer, bu soğuklanma ihtiyacı karşılanamazsa meyve ağaçlarının tomurcuklarında uyanma düzensiz, geç ve yavaş olur. Çiçeklenme süresi uzar. Çiçek tomurcuklarının bir kısmı açmadan dökülürken, bir kısmı da açmadan ağaç üzerinde kalır. Çiçeklerin organları gelişmez. Bu tip çiçekler, meyve meydana getirebilme yeteneğinde olmadıklarından, açtıktan kısa bir süre sonra dökülürler. İnsanların yaşamında 1°C’lik sıcaklık artışı çok büyük değişikliklere neden olmazken, bitki gelişiminde bu değer 3 ayda 90 gün-dereceye karşılık gelmekte ve fenolojik dönemleri kaydırma kapasitesine sahip olabilmektedir. Türkiye’de 1990’lardan sonra görülen belirgin sıcaklık artışlarının tarla ve bahçe bitkilerinin fenolojik (uyanma, çiçeklenme ve olgunlaşma gibi) dönemlerini 21 gün öne kaydırdığı bilinmektedir. Bu yüzden meyve ağaçları erken çiçek açmaktadır. Erken açan çiçeklerde İlkbahar geç donlarından zarar görmektedir. Yetişme sezonunun uzamasından dolayı, sonbaharda ağaçlar geç yaprak dökmekte sonbahar erken donlarından da olumsuz etkilenmektedir. Kış döneminde hava sıcaklığının artması tomurcuk uyanmalarında gecikmelere ve anormalliklere de sebep olmaktadır. Yaz aylarında çiçek tomurcuğu farklılaşması döneminde oluşacak sıcaklık artışları ise ikiz meyve oluşumu sorunlara yol açmaktadır. Sıcaklık değişimi doğrudan fotosentezi etkilediğinden, sıcaklıklarda meydana gelen artış şekerler, organik asitler, antioksidan bileşiklerin sentezi ve sertlik gibi önemli kalite parametrelerini değiştirerek, ürünlerin hasat sonrası kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilmektedir. Bazı durumlarda, sıcaklık toplamının yetersiz oluşu, sıcaklıkla fotosentez arasındaki ilişkiye bağlı olarak bitkide yeteri kadar karbonhidratların teşekkül edememesine ve meyvelerin ekşi kalmasına sebep olur. Aynı zamanda küresel iklim değişikliği bitkilerin yetişme bölgelerini güneyden kuzeye doğru kaymasına sebep olmaktadır. Örneğin İngiltere’de portakal yetişmezken bazı bölgelerinde yetiştirilmeye başlandığı bilinmektedir. Soğuk zararını azaltmak için kışın toprak işlemesi yapılmamalı, toprak yüzeyi otsuz bırakılmalı ve topraklar kuru olmalıdır. İlkbahar geç don tehlikesi bulunan yerlerde yeşil gübre bitkileri ekilmiş veya bahçe çok otlanmışsa çiçeklenmeden çok önce bunlar sürülerek toprağa gömülmelidir. Bu sene, Şubat ve Mart ayı ortalarına kadar hava sıcaklıkları normalden daha yüksek seyretmiştir. Mart ayının ikinci yarısı ve nisan ayında şiddetli soğukların meydana gelmesi durumunda, kabarmaya başlamış olan, dokularındaki su miktarı artmış gözlerin yanmasına ve bunun bir sonucu olarak da ürününün tamamen veya kısmen azalmasına sebep olur. İklim değişikliğinin olası etkilerini azaltmak için daha düşük soğuklanma ihtiyacı olan meyve tür ve çeşitleri geliştirilerek ıslah edilmelidir. Üniversitelerimizin ve Araştırma Enstitülerimizin bu konular üzerinde daha fazla araştırma yapmaları gerekmektedir.

Yazının Devamı

Bitkisel hormonlarla ilgili üretici ve tüketicilere uyarılar

Tarımsal üretimde kullanılan Bitki Gelişim Düzenleyicileri(BGD) toplumda “hormon” olarak bilinmektedir. Çoğu zaman iri, şekilsiz, mevsimi dışında yetiştirilen sebze ve meyveleri gören tüketiciler, bu ürünleri hormonlu diye almamakta, alanlarda ise bu ürünleri tüketirken acaba hormon var mıdır? Varsa ne kadar zararlı diye huzursuzluk duymaktadırlar.

Meyve ve sebzelerden çok büyük, iri, şekilsiz ve alışılagelmiş renklerden farklı görünenler, yetişme mevsimi dışında satılanlar, mutlaka hormon kullanılarak yetiştirilmiştir şeklindeki ön yargı kesinlikle yanlıştır. Bu tür anormalliklerin sebebi hormon kullanılması da olabilir, bitkilerin çeşit özelliğinden de kaynaklanabilir. Günümüzde bitki ıslah teknikleri ile bitkilerin genetiği değiştirilerek üreticilerin ve tüketicilerin ihtiyaçları doğrultusunda yeni bitkiler elde edilebilmektedir.

Hormon olup olmadığı ile ilgili analiz yaptırılmadan, hormonlu ürün demek, çiftçilerin hepsini hormon kullandıkları yönünde suçlamak, hatta sebze ve meyveleri hormonludur diye tüketmemek son derece yanlıştır. Günümüz insanları, zamana karşı yarıştıklarından fast-food tarzı besin değeri çok düşük, şişmanlığa neden olan yiyeceklere yöneldiler. Bu yönelmede, sebze ve meyvelerin hormonlu olabilecekleri düşüncesinin de payı olabilir.

Yazının Devamı

Organik tarım araştırma ve yaygınlaştırma çalışmaları

IFOAM ( Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu ) organik tarımın hedefini şöyle açıklamıştır ; "Organik tarımın hedefi; gelenek, yenilik ve bilimi birleştirerek paylaştığımız çevreye faydada bulunmak ve adil ilişkilerle yaşamın içinde yer alan herkes için iyi bir hayat sağlamaktır."

Bu hedeflere ulaşabilmek için herkesin üzerine düşen görevi titizlikle yerine getirmesi gerekmektedir. Ben de bu konuda yöneticilerin, araştırmacıların ve ilgili bakanlığın neler yaptıkları hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum.

Ülkemizde organik tarımla ilgili olarak, çoğunluğu Tarımsal Araştırma Enstitüleri tarafından yürütülen araştırma projelerinden 1971-2009 yılları arasında yayımlanmış 392 makale bulunmaktadır. Yayınların 232 tanesi derlemelerden, 160 tanesi ise araştırmaya dayalı makalelerden oluşmaktadır. Araştırmalara dayalı makalelerin çoğu kısa süreli olup, araştırmalar arasında bir koordinasyon ve bütünlük yoktur. Derleme makalelerinin ise sayısı çok fazladır. Derlemelerde aynı konularda hemen hemen aynı içerikli hazırlanmış birbirine benzer makalelerden oluşmaktadır.

Yazının Devamı

Dünyada ve ülkemizde organik tarım süreçleri

Organik Tarım Siteminin ilk temeli, Avusturyalı botanikçi ve mikrobiyolog Raoul France’nin 1911 de “Toprak Ekolojisi” kitabını yayınlayarak toprağın korunmasının öneminden bahsetmesiyle atılmıştır.

Avusturyalı bilge, sanatçı ve eğitimci Rudolf Steiner (1861-1925) bitkisel üretimle topraktan alınan minarelerin yerine konması için çiftlikten çıkan her türlü bitkisel ve hayvansal atığın kompost haline getirilerek toprağa geri verilmesi gerektiğini, sadece güneşten ve aydan tarım yaparken yararlanılmayacağı, aynı zamanda gezegenlerin hareketlerinin de tarımda önemli rol oynadığını; örneğim ekim veya hasatta dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir. Daha sonra “Antroposif Çiftçiler Araştırma Halkası” nın kurulmasına öncülük eder. Yetiştirdiği çiftçiler Steiner’in ölümünden 3 yıl sonra “Biyolojik Dinamik Ürünlerini Değerlendirme Kooperatifini” kurdular. “Demeter” markasıyla bu ürünleri satışa sunarlar.

Daha sonra İngiliz Albert Howard 1940 yılında, toprak verimliliğini koruyabilmenin muhasebeci titizliği ile topraktan uzaklaştırılan minerallerin hesaplanarak doğal yollarla verilmesi gerektiğini “Tarımsal Vesayet” isimli kitabında belirtmiştir.

Yazının Devamı

Balkon bahçeciliği

Günlük yaşantımızda, iş stresi, maddi-manevi sıkıntılar, yaşanan adaletsizlikler, insanların vefasızlıkları ve acımasızlıkları yüzünden, şehir ve insanlar üstümüze üstümüze gelmeye, insanların her yaptığı gözümüze batmaya ve nefes alamadığımızı hissetmeye başlarız. İşte o anlarda, bir avuç toprağın, yeşilin ve sessizliğin olduğu huzur dolu mekânlara, parklara, bahçelere ya da varsa şehir dışındaki evlerimize gitmek isteriz.

Aslında hemen hepimizin evinde bir balkonu vardır ya da apartmanında küçük de olsa bir bahçesi. Nedense biz balkonları evin eskisi ve kullanılmayanlarını depoladığımız mekânlar olarak kullanırız. Bu balkonları ve mini bahçeleri işlevsel bir şekilde kullanarak sebze ve çiçek bahçesi haline dönüştürmek mümkün.

İstanbul’da ilkokula giden çocuklara tavuk resmi çizin denildiğinde, öğrencilerin hemen hemen hepsi tabakta pişmiş tavuk resmi çizmişler. Kendisini ve yavrularını beslemek, yumurtalarını oluşturmak için doğal ortamda sürekli yiyecek arayan, koşturan yerleri eşeleyen, gıdaklayan tavukları görmemişler. Bu, çocukların değil, bizim suçumuz.

Yazının Devamı

Toprak yorgunluğu

Toplumlardaki sosyal dokunun değişimi sonucu, yorgunluk çok sık duyulan bir şikâyet olmaya başlamıştır. Son yıllarda ülkemizde yapılan araştırmalarda 100 kişiden 55'inin çok yorgun olduğu belirlenmiştir. Bu oran İngiltere için %38 civarındadır. A.B.D. de yapılan çalışmalarda yorgunluk kaynaklı ekonomik kayıp, yıllık 43 milyar dolar düzeyinde tespit edilmiştir.

Yorgunluk sadece insanlarda, hayvanlarda veya metallerde görülen bir olgu değildir. Topraklar da yorulabilir. Topraklarımızda yorgunluk sık görülmekte ve toprağın üretim potansiyeline zarar vermektedir.

Toprak yorgunluğunu, aynı toprakta arka arkaya uzun süre yetiştirilen bazı kültür bitkilerinin gelişmelerindeki yavaşlama veya değişik nedenler ile toprak verimliliğinin azalması olarak ifade edebiliriz.

Yazının Devamı

Site ve hobi bahçelerinin bakımı

İyi tasarlanan site ve hobi bahçeleri, tekniğine uygun bakılmazsa, bir süre sonra bozulmaya başlamaktadır. Tutmayan, sonradan kuruyan veya budanmadığı için kontrolden çıkan bitkilerin yerine dikilen yeni bitkiler de kargaşaya sebep olmaktadır.

Genelde site bahçeleri çim ekilerek güzelleştirilmektedir. Bahçe kenarlarına da akasya, şimşir, leylandi, ardıç, mavi veya limoni servi gibi bitkiler dikilmektedir. Bu bitkiler çimler gibi yüzlek köklü olduklarından sık sulanmaya ihtiyaç duymazlar. Sık ve fazla sulama bu bitkilere zarar vermektedir. Bu bitkilerin yıllık su tüketim miktarlarına göre sulama aralığı ve zamanı belirlenmelidir.

Bahçe peyzajı yapılırken bahçe kenarları ile çim ekili yerler arasına 1-1.20 cm eninde çiçek yastığı oluşturulmalıdır. Yani çim ile çiçek alanı birbirinden ayrıştırılmalıdır. Çiçek yastığına farklı zamanda açan sürekli yeşilliğini koruyan değişik çiçek türleri ile suyu fazla sevmeyen ağaç ve çalı gurupları dikilmelidir. Güneşi fazla alan yerlerde çim alanı binalara en fazla 1-1.20 m kadar yaklaştırılmalıdır. Aksi takdirde binaların sıcağı çimleri kurutabilir.

Yazının Devamı

Tarımsal faaliyetlere Ay’ın etkileri

Ay’ın ve Güneşin Dünyamıza uyguladığı çekim kuvveti, insanların yaşayabilmesi için iklimsel koşulların oluşmasını sağlamaktadır. Özellikle gel- git etkisi ile okyanusları kendine doğru çekerken yani gel olayında, dünyanın hızı yavaşlar ve öngörülemeyen değişiklikler olur. Yani Ay’ın ve Güneşin Dünya üzerindeki etkilerine göre hayatın akışı şekillenir. Geçmiş dönemlerde bu etkileşimlere Ay Takvimi adı verilmiş.

Öyle ki, bu takvimi takip edenlere göre, Ay’ın eskisinde ekilen veya dikilen ürün daha verimli olur; özellikle Ay’ın dolunay devresi ekim/dikim zamanıdır. Ay’ın yenisinde ekilen, dikilen, biçilen veya toplanan ürün böceklenir, küflenir. Koyun yeni ayda kırkılmaz, aksi halde yünü çabuk kopar ve güvelenme oluşur. Ağaçlar yeni ayda kesilmez, aksi halde odunu kolay bükülür, çatlar ve çürür. Budama ve aşılama yeni ayda yapılmaz, aksi halde sürmez ve tutmaz (bu işler için yarımay beklenir). Dolunayda biçilen otlar daha şifalı olur. Yani yüzyıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler, tecrübeler ve gözlemler, Ay’ın hangi devresinde neyin yapılıp yapılmayacağını insanlara öğretmiştir.

Ay’ın tarımsal faaliyetlere etkisi ile ilgili nesilden nesile aktarılarak gelen doğru bilgiye dayanan fakat doğruluğu bilimsel olarak ispatlanmamış sözlerden bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Ay'ın yenisinde yapılan işten hayır gelmez, Dolunay'ı bekle, bereketini gör, Ay'ın yenisinde olur börtü böcek, eskisinde olur börek çörek, Kesme odunu Ay büyürken, kırk koyunu küçülürken.

Yazının Devamı

Kemigasyon

Tarımda kullanılan kimyasallar(ilaçlar, gübreler ve bitki gelişim düzenleyiciler) genellikle yapraktan veya toprağa direk uygulanırlar. Yapraktan uygulanan kimyasalların bir kısmı boşa, bir kısmı da hava ile sürüklenip istenmeyen, hedef olmayan bir takım organizma ve bileşenlerle reaksiyona girebilmektedir. Toprağa doğrudan uygulanan kimyasalların bir kısmı, toprağın ve yeraltı suyunun kirlenmesi gibi ciddi problemlere yol açabilmektedir .

Yapraktan ve ya topraktan direk uygulanan kimyasalların zararını azaltmak, hastalık, zararlı ve yabancı otlarla daha iyi mücadele edebilmek için kemigasyon uygulamaları geliştirilmiştir.

Tarım ilaçlarının, gübrelerin ve bitki büyüme düzenleyicilerinin sulama suyuna karıştırılarak toprağa uygulanmasına Kemigasyon denilmektedir.

Yazının Devamı

Badem üretimine verilen teşvikler ve hibeler

Badem Dünyanın bilinen en eski yiyecekleri arasındadır. Tarihçesi eski Babil’e kadar uzanmakta, bundan yaklaşık 4000 yıl önce Anadolu’ da yetiştirildiği bilinmektedir.

Ülkemizde, üretilen badem (yıllık yaklaşık 40.000 ton) tüketime yetmediği için her yıl yaklaşık 18.000 ton badem ithalatı yapılmaktadır. Ülkemizde ağaç başına badem verimi ortalama 15 kilogram iken, ABD gibi ülkeler de ise 50 kilograma kadar çıkmaktadır.

Badem en kanaatkâr ağaçlar gurubuna girmektedir. Yani iklim ve toprak isteği bakımından diğer sert kabuklu türlere göre daha az seçicidir. Ülkemizin hemen hemen her bölgesinde yetiştirilebilmesine rağmen, badem ithalatı yapmak zorunda kalmaktayız. Oysa ülke ihtiyacımızı karşıladıktan sonra, ihracat yapabileceğimiz üretim için gerekli arazi ve potansiyele sahibiz.

Yazının Devamı

Meyvecilikte kış hazırlığı

İmam Gazali, “Tedbir gibi akıl, güzel huy gibi asâlet olamaz. Tedbirli olmak, geçimin yarısıdır” diyor. İngiliz atasözünde ise “Bir gram önlem, bir kilo tedaviden daha önemlidir” denilmektedir.

Büyüklerimiz “Eğer incir ve ayva ikisi birden çok olursa kış sert ve uzun olur. İncir olmaz ayva olursa bu, kurak ama sert kışın habercisidir” derdi. Bu sene ayva rekoltesi yüksek. İncirde ise %3 lük bir azalma söz konusu. Atalarımız bu özlü sözleri uzun yıllar tecrübelerine dayanarak söylemişler, çoğunlukla da yaşananlarla söylenenler uyuşmaktadır. Son üç aylık yağış miktarı göz önüne alınınca, kısmen Orta Anadolu’da, genel olarak da Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde kuraklık yaşandığı görülmektedir. Kış çok soğuk mu, yoksa mevsim normalleri civarında mı geçer bilemem ama meyve ağacı ya da meyve bahçesi olanların tedbiri elden bırakmamalarını tavsiye ediyorum.

Meyve ağaçlarımızın kış şartlarından olumsuz etkilenmemeleri için alınabilecek tedbirler;

Yazının Devamı

Ceviz araştırmaları

Ülkemizde pek çok üründe olduğu gibi, cevizde de üretim miktarı tüketimimize yetmediği için ithalat yapmak zorunda kalmaktayız. Cevizde yaklaşık 400 bin ton üretim açığımız bulunmaktadır.

Cevizde ve diğer ürünlerde kendi kendimize yeter hale gelebilmemiz için yerine getirilmesi gereken temel hususlar şunlardır.

1. Daha önceki yazımda da belirtmiştim. Ekilebilir olup ta değişik sebepler yüzünden ekilmeyen 2.7 milyon hektar arazi tekrar üretime kazandırılarak, iklim ve toprak şartlarının elverdiği ölçüde ithal ettiğimiz ürünlere öncelik verilmelidir.

Yazının Devamı

Sağlığımız ve ceviz

İnsan beyninde salgılanıp kişinin biyolojik saat ritmini ayarlanmasına sebep olan ve insanın uyku düzeninin sağlanmasından sorumlu tutulan hormon Melatonin hormonudur. Bu hormonun üretimi vücut yaşlandıkça azalmakta ve uyku düzensizliğine sebep olmaktadır. Ceviz tüketiminin kandaki melatonin seviyesini arttırdığı ve uyku düzensizliği gibi rahatsızlıkların ortadan kalkmasına katkı sağladığı ifade edilmiştir.

Cevizin antioksidan içeriği sebebiyle kanser riskini azaltabilme, sinir sistemine zarar veren Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıkların gelişimini erteleyebilme veya azaltabilme gibi bir özelliğinin olduğu belirlenmiştir. Cevizde bulunan doymamış yağ asitleri, kolestrol birikimini engellemekte ve damar sertliğine karşı büyük fayda sağlamaktadır.

Bilim insanları, ceviz ile beynin fiziki yapısının yanı sıra, cevizdeki besinler ile beynin ihtiyacı olan vitaminlerin benzerliği arasındaki ilişkinin şaşırtıcı olduğunu belirtmişlerdir. Gümüş elementi insan vücudunda sadece beyinde bulunmaktadır. İnsan beyninin sağlıklı çalışması için bu elementin gerekli olduğu ve çocukların zekâ gelişimini de olumlu yönde etkilediği bilinmektedir. Gümüş elementi de meyveler içinde sadece cevizde bulunmaktadır. Ayrıca İnsan beyninin sağlıklı bir şekilde çalışıp gelişebilmesine büyük katkısı olan esansiyel yağ asitleri de cevizde bol miktarda bulunmaktadır.

Yazının Devamı

Ekmeğe katık, ustaya kütük (ceviz)

Anadolu İnsanımız cevizi 3000 yıldan beri tanımakta, yetiştirmekte ve faydalarından istifade etmektedir. Ceviz ağacı yaklaşık 150 yıl kadar yaşayabilir. Ağaçların meyvelerinden ilk 60 yıl yararlanılır. Daha sonrada kereste olarak kullanılır. Atalarımız cevizin bu özelliğini ne güzel ifade etmişler, “ekmeğe katık, ustaya kütük” Cevizin deniz kenarından başlayıp, 1730 metre rakımlı Munzur Dağlarına kadar olan yükseltilerde yetiştirilebilen çeşitleri bulunmaktadır. Cevizin bu özelliğinden dolayı “ceviz ağacı her yerde yetişir” gibi yanış bir anlayış bulunmaktadır. Kurulacak her bir ceviz bahçesi “ceviz üretim fabrikası” demektir. Onun içindir ki; kurulacak her bahçenin tesis aşamasındaki kurgulanan mantık zincirinin sanayicinin fabrika kurarken göstermiş olduğu titizliğine eş değer olması gerekmektedir. Bu yüzden bir bölgede ceviz yetiştiriciliğine karar vermeden önce, eğer o bölgede Araştırma Enstitülerinin, Üniversitelerin, özel sektör kuruluşlarının yapılmış oldukları araştırma sonuçları varsa dikkate alınmalıdır. Toprak yapısı ve derinliği, yükseklik ve bakı, tuzluluk, toprağın pH durumu, taban suyu seviyesi, ilkbahar ve sonbahar erken donları, gibi hususlar uzman kişiler tarafından değerlendirilmelidir. Kurulacak bahçe ceviz için uygun çıkarsa, hangi çeşit veya tiplerin dikileceğine karar verilmelidir. Örneğin karasal iklime sahip bölgelerde geç çiçeklenen çeşitler tercih edilmelidir. Çeşit seçiminde ince kabuklu, iç oranı yüksek, hastalık ve zararlılara dayanıklı veya töleranslı, iri taneli, yan dal verimi yüksek ve beyaz iç rengine sahip çeşitler tercih edilmelidir. Ceviz için ideal bahçe kurma yeri kısmen meyilli, derin toprak yapısına sahip, toprağı çok kuvvetli olmayan yamaç arazilerdir. Meyve türleri içinde ilkbahar geç donlarından en fazla ceviz zarar görmektedir. Bu yüzden çeşit ve yer seçiminde mutlaka bilimsel ve tecrü- beye dayalı bilgiler kullanılmalıdır. Uygun yer seçimi üreticiyi don zararından korur. Aynı zamanda bu zarardan kurtulmak için uzun yıllar yapacağı masraflardan da kurtulmasını sağlar. Hasat zamanı yaklaşıyor. Üreticilerimizin ürünleri bol ve bereketli olsun. Hasat yaparken çoğu üreticilerimiz sırıkla ağaç dallarına vurarak cevizleri düşürmektedir. Ağaçlara sırık ile vurulduğu zaman sürgün uçlarını zarar görmekte ve kırılmaktadır. Sürgün uçları çok önemlidir. Çünkü gelecek yılın meyveleri bu sürgün uçlarından oluşmaktadır. Bu yüzden kesinlikle sırık kullanılmamalı dallar silkeleme ile hasat edilmelidir. Piyasada pratik ve ekonomik silkeleme makineleri bulunmaktadır. Serin ve nemli bölgeler için, iç renginin açık sarı olduğu, yeşil dış kabuğun 1/3 ünün çatladığı dönem hasat için ideal dönemdir. Sıcak bölgelerde ise ceviz içi, yeşil kabuktan 3 hafta önce olgunlaşmaktadır. Bu yüzden yeşil kabu- ğun çatlaması beklenmeden iç rengi açık sarı olduğunda hasat yapılmalıdır. Hasatta geç kalındığı zaman ceviz içinde kararma meydana gelmektedir. Gelecek yazımda, bilimsel araştırma sonuçlarına göre cevizin insan sağlığı açısından faydaları hakkındaki bilgileri siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Yazının Devamı

Ekilmeyen 2.7 milyon hektar arazi ne olacak?

İnsanlar çeşitli sebeplerden dolayı yaşadıkları yeri terk ederek, kendilerine yeni yaşam alanları bulup buralara yerleşmektedirler. Bu yer değiştirme olgusuna göç denilmektedir.

Ülkemizde 1950 den sonra çok partili hayata geçiş, sanayileşme, batıya açılım, ulaşım ve iletişim araçlarının artması ve kentleşme gibi faktörlerin etkisiyle kırsaldan kente göç başladı. Kırsalda ki nüfus fazlalığı ve yoksulluk bu süreci hızlandırdı.

Türkiye’deki kırsal göç hareketi bu dönemlerde bir sorun olarak algılanmamış hatta desteklenmiştir. Ancak daha sonraları, özellikle kentsel bölgelerde yaşanan ekonomik ve sosyal problemler, kırsalda boş kalan arazilerin fazlalaşması, köyden kente göçün bir sorun olarak değerlendirilmesine neden olmuştur.

Yazının Devamı

Meyve ağaçları yazın budanır mı?

Meyve ağaçlarında budama, kış ve yaz olmak üzere iki ayrı mevsimde yapılır.

Avrupa’da ve diğer gelişmiş ülkelerde yıllardan beri meyvelerde yaz budaması yapılmaktadır. Ülkemizde ise yeni yeni uygulanmaya başlamıştır. Meyve üreticilerimizin çoğunluğunun yaz döneminde yapılan bu budama hakkında bilgileri bulunmamaktadır.

Yaz boyunca meyve ağaçlarında sürgünlerin seyreltilmeleri, uç alma, eğme, bükme ve dal açılarının genişletilip daraltılmaları gibi yapılan işlemlerin tümüne Yaz Budaması adı verilmektedir.

Yazının Devamı

Meyveler neden dökülür?

Meyveciliği ticari anlamda yapan üreticilerimiz ve hobi amaçlı meyve yetiştiriciliği yapan doğa dostları meyve ağaçlarında değişik zamanlarda meydana gelen çiçek ve meyve dökülmelerinin sebeplerini bilemedikleri için çoğu zaman bu duruma üzülmekte, endişeye kapılmakta ve değişik çareler arama uğraşısına girmektedirler.

Meyve ağaçları besleyip büyütebileceği meyve sayısından çok fazla çiçek, çiçek tomurcuğu ve meyve oluşturmaktadırlar. İdeal döllenme ve bakım şartlarında bile çiçek tomurcuğu ve küçük meyvelerin büyük bir kısmı dökülmektedir. Dökülmeleri de normaldir.

Açan çiçeklerin çok az bir kısmı meyve bağlamasına rağmen, kaliteli meyve elde etmek ve gelecek yılın ürününü garantiye almak için; çiçeklerin, tomurcukların veya meyvelerin seyreltilmesi (elle koparılması veya kimyasal maddeler kullanılarak dökülmesi) gerekmektedir.

Yazının Devamı

FERTİGASYON

Suda çözünebilen gübrelerin (sıvı veya katı) sulama suyu ile birlikte bitkilerin kök bölgesine verilme yöntemine Fertigasyon denilmektedir. Fertigasyon aslında bütün sulama yöntemleri ile uygulanabilme imkânına sahip olmasına rağmen, yaygın olarak damla sulama ile uygulandığından fertigasyon denilince damla sulama akla gelmektedir. Ticari anlamda ilk fertigasyon uygulamaları 20. yüzyılın ortalarında başlasa da, daha önceleri suda çözünen besin maddelerinin sulama suyu ile birlikte tarımsal amaçlı kullanıldığı anlaşılmaktadır. M.Ö. 400 yılında şehir atık sularının ağaçlara uygulandığı bilinmektedir. Günümüzde tarımda gelişmiş ülkeler gübrelemede yaygın şekilde fertigasyon tekniğini uygulamaktadırlar. Fertigasyonla uygulanan gübrelerin bitkinin ihtiyaç duyduğu zaman ve miktarda verilmesi ile gübre kullanım etkinliği %20-50 arasında artmaktadır.Yapılan araştırmalarda klasik gübreleme yöntemi ile gübrelenen elma bahçelerindeağaç basına 79 kg. elma alınırken, fertigasyon ile gübrelenmiş parsellerde toplam ağaç basına93 kg. elma alınmıştır. Fertigasyonun faydaları ve olumsuz yönleri 1. Gübreler su ile birlikte bitkinin kök bölgesine verildiği için, kök gelişiminin olmadığı yerlere gübre verilmemiş olmakta, kök bölgesine besin elementlerinin tam ve eşit şekilde verilmesi sağlanmaktadır. 2. Enerji ve iş gücü kazanımı sağlar. 3. Fertigasyon uygulanmasında bitkilerin üst kısımları ıslatılmadığı için hastalıklarla mücadele kolaylaşmaktadır. 4. Fertigasyonla daha az gübre ve su uygulanması suretiyle hem üretim maliyeti hem de yeraltı sularının kirliliği azalmış olur. 5. Sistemin kurulum maliyeti yüksektir ve kullanılan gübreler metal kısımlarda korozyon yaptığından tankların paslanmaz çelikten yapılma zorunluluğu vardır. Fertigasyonuygulaması yapılırken dikkat edilecek hususlar 1. Suda tamamen erimeyen gübreler (üre ve amonyum sülfat gibi), damla sulama sistemi için sakıncalıdır. Bu gübrelerin kullanılması gerekiyorsa, gübrenin önceden bir başka kap içerisinde eritilip katısı süzüldükten sonra gübre tankına konulması gerekir. 2. Bitkilerin yıllık gübre ihtiyacı,sulama sayısına bölünerek fertigasyon için gerekli gübre miktarı hesaplanabilir. Ancak Sulama sisteminde gübre miktarı 5 g/ L’den fazla olamamalıdır. 3. Fosfat içeren gübreler ile kalsiyum içeren gübreler birlikte kullanılmamalıdır. 4. Kimyasal enjeksiyon sistemlerinde geriye dönüşü önleyen ekipmanlar kullanılmalıdır. 5. Gübreleme tamamlandıktan sonra damlama sulama sistemi 10-15 dakika sadece su ile çalıştırılmaya devam edilmelidir. 6. Frtigasyonda kullanılan sulama suyu pH düzeyi 5.5- 6.5 arasına olmalıdır. Bu aralığı sağlamak için fosforik asit, nitrik asit, sülfürik asit ve ya hidroklorik asit gibi asitler kullanılabilir. Aksi takdirde laterallerde ve damlatıcılarda tıkanmalar olabilir.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın verdiği destek ve teşviklerle damla sulama sistemleri hızla yaygınlaşmış ve halen yaygınlaşmaya devam etmektedir. Kurulan çoğu damla sulama sistemlerinde fertigasyon amaçlı gübre tankı siteme yerleştirilmesine rağmen çoğunlukla kullanılmamaktadırve nasıl kullanılması gerektiği de bilinmemektedir. Bitkilere verilmesi gereken su miktarı, sulama sayısı, fertigasyon tekniği ve fertigasyonda kullanılması gereken gübreler oldukça ileri düzeyde bilgi ve tecrübe gerektiren konulardır. Çiftçilerimizin bu konularda tarım teşkilatlarından, üretici birliklerinden, sulama birlik ve kooperatiflerinden ya da bu konularda iyi eğitimli uzman kişilerden mutlaka yardım almaları gerekmektedir.

Yazının Devamı

Bitki Su İlişkileri

Bitkiler topraktan aldıkları suyun % 98’inden fazlasını yapraklarındabulunan ve stoma adı verilen deliklerden buharlaştırarak atmosfere verirler. Bu özellikleri sayesinde, yazın en sıcak günlerinde yapraklar yeşil kalabilmektedir. Bir gram suyun, su buharına dönüşmesi için 540 kaloriye ihtiyaç vardır. İşte topraktan alınan su atmosfere buhar olarak iletilirken bitkiler serinler en sıcak günlerde bile canlı ve yeşil kalabilir.

Yeryüzündeki tüm kimyasal maddelerin yaklaşık yarısı az ya da çok suda çözünür. Bitkileri beslemek için verdiğimiz gübreler önce suda çözünür, sonra köklerden giriş yaparak su ile birlikte bitkilerin en uç kısımlarına kadar (ağaçlarda 30-100 metre) taşınır.O halde bitkiler mutlak surette suya ihtiyaç duyarlar. Günümüzde herkes bu gerçeği bilmektedir.

Yazının Devamı

Mart nadası para babası

Nadas, yıllık yağışın yetersiz (250-400 mm arasında) ve dağılımının düzensiz olduğu yörelerde, arazinin boş kaldığı süre boyunca, bir dizi toprak işlemeyle, bir sonraki ürün için bitki kök bölgesinde nem birikiminin sağlanması amacı ile yapılan bir uygulamadır.

Ancak ülkemizde çoğu çiftçiler nadasın, toprağın dinlendirilmesi amacıyla yapıldığını sanmakta ve bu amaç için yapmaktadırlar.

Yapılma zamanına ve şekline göre nadasın güz nadası, yarım nadas, tam nadas, kara nadas ve anızlı nadas gibi çeşitleri vardır.

Yazının Devamı

Atatürk ve kara nadas

Bir önceki yazımda ağaçları soğuk ve don zararından koruma hakkında bilgiler vereceğimi yazmıştım ama, bahar geldiği için, verilen bilgilerde zamanla unutulduğundan bu yazımı sonbahara erteledim.

Bugün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkeyi kurtarabilmek, bizlere bağımsız, güçlü ve huzurlu bir vatan bırakabilmek için Samsun’a ayak bastığı gün. Bu vesile ile ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü hayırla yâd ediyor ve herkesin bayramını kutluyorum.

M. Kemal Atatürk’ün tarımla ilgili çok duyulmamış sözleri ve hatıraları vardır. Bunlar günümüze hatta yarınlarımıza ışık tutacak nitelikte sözlerdir. Bu sözlerinden iki tanesini ve bir hatırasını sizinle paylaşmak istiyorum.

Yazının Devamı

Ceviz ağaçları ve hurafeler

Tarihin her döneminde varlığını koruyan hurafeler, insanın aklına, ruh ve tabiatına uygun düşmeyen, akla ve mantığa aykırı söylemlerdir.

Hurafelerden ceviz ağaçları da fazlasıyla nasibini almış. Cevizle ilgili Anadolu’ da yaygın olarak söylenen ve inanılan bazı yanlış inanışlar şunlardır:

Ceviz ağacı budama, sulama ve gübreleme istemez

Yazının Devamı

Japonyalı köylü kadınların Safranbolu ziyareti

Japonya ülkemizden kırsalda üretim yapan ve çalışan 14 kişiyi ülkesinde misafir etmek, tarımsal konularda bilgi ve tecrübelerini arttırmak istediğini bakanlığımız makamlarına iletir. Bakanlığımız da 2010 yılında yaptığı Kadın Çiftçiler Yarışıyor Bilgi Yarışmasında bölgelerinde birinci olan 30 yaşını geçmemiş 10 kadın ve 4 teknik personeli gönderme kararı alır. Beni de bu guruba mihmandarlık yapmam için görevlendirir.

Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı Türkiye Ofisinin (JİCA) bu ziyaretin planlanmasında ve gerçekleştirilmesinde çok büyük katkıları olduğu için, kendilerine teşekkür ve şükranlarımı sunmak isterim.

Bu program kapsamında, sebze ve meyvelerin satıldığı küçük bir pazar yerini ziyaret etmiştik. Pazar yerine ürünlerini getiren kadınların ayrı stantları var. Fakat stantlarının yanında durmuyorlar. Sabah ürünlerini bırakıp gidiyorlar. Akşam satılmazsa geri alıyorlar. Marketlerde olan ödeme gibi tek noktadan ödeme yapılıyor. Satılan ürün kimin standının ürünüyse para o kişinin hesabına aktarılıyor. Pazar yerindeki kadınlarla sohbet ederken kendilerine dedim ki, buradan kazandığınız paraları ne yapıyorsunuz?

Yazının Devamı

Hümik asitlerin faydaları ile ilgili bazı araştırma sonuçları

Selçuk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sait Gezgin hocamızın belirttiğine göre:

Konya ovası, GAP-Harran ovası, Akdeniz ve Ege bölgesinde hümik asitlerin kullanılmasıyla yapılan bazı araştırma sonuçlarına göre:

Buğdayın veriminde %35, protein oranında %10,

Yazının Devamı