Tarım sektöründe kuraklığın anlamı, diğer sektörlerden daha farklıdır. Çünkü bitkiler için yıl içerisinde yağan toplam yağıştan çok, büyüme dönemlerinde bitki kök bölgesinde var olan su daha önemlidir. Dolayısı ile bitkilerin çıkış ve gelişme döneminde ihtiyaç duydukları suyun toprakta bulunamaması, tarımsal kuraklık olarak adlandırılmaktadır. Türkiye’de bu sene ekim, kasım ve aralık ayında yaşanan yağış yetersizliğini, kısa dönemli kuraklık olarak değerlendirebiliriz. Bu dönemde yağışlar geçen yıla göre yüzde 21 azalma gösterdi. Kış ve bahar yağışlarının istenilen düzeyde olmaması durumunda, kuraklık etkisini göstererek tarımsal üretimde ciddi azalmalara sebep olabilir. Aynı zamanda Covid-19 salgınının gıda arz güvenliği üzerindeki tehdidi de halen devam etmektedir. Yani paramız olsa bile (olduğu da şüpheli zaten) ihtiyaç duyduğumuz tarımsal ürünleri ithal ederek alabileceğimiz ülke bulamayabiliriz.
Tarımsal üretimi etkileyen faktörler toprak, tohum, insan ve iklimdir. Bunlardan iklim dışında kalan diğer faktörler genellikle kontrol ve ıslah edilebilir. Tarım teknikleri ne kadar gelişirse gelişsin iklim faktörleri tarımsal üretimi önemli ölçüde etkilemeye devam etmektedir. Yağışların devamlılığını sağlayarak, su arzını artırmak elimizde olmasa da, kuraklıktan kaynaklanan olumsuz etkileri azaltmak elimizdedir. Kısa ve uzun vadede alınması gereken bazı tedbirler.
Geleneksel sulama sistemleri yerine basınçlı sulama sistemleri özendirilmeli, kırsal kalkınma desteklerinde basınçlı sulama projelerine yüzde 50 hibe desteği arttırılarak devam ettirilmelidir.
Tarım ve Orman Bakanlığının hazırladığı “Yeraltı Barajları Eylem Planı” kapsamında, 2023 yılına kadar 100 yeraltı barajı yapılması planlanmıştır. Bu güne kadar 16 tanesi tamamlanmış olup diğerlerinin de bitirilmesi için yapılan çalışmalara hız verilmelidir.
Tarım ve Orman Bakanlığı "Nadas Alanlarının Değerlendirilmesi Projesi" kapsamında %50 destekli nohut ve arpa gibi bitkilerin tohumluğu daha çok çiftçiye daha fazla ulaştırılmalı ve bitki türleri arttırılmalıdır.
Yağmur ve kar sularının depolanarak tarımsal sulamada kullanılması gerekmektedir. Bu yöntem su hasadı olarak isimlendirilmektedir. Biriktirildiği yere ve kullanım türüne göre farklı yöntemlerle yapılabilen su hasadının yaygınlaştırılması küçümsenmemeli ve göz ardı edilmemelidir.
Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü bünyesinde kurulan “Kuraklık Test Merkezi” kuraklığa dayanıklı hububat ıslah çalışmalarına ve diğer Ar-Ge çalışmalarına hız vermeli ve kuraklığa dayanıklı yeni çeşitleri çiftçilerin hizmetine bir an evvel sunmalıdır.
“Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı” kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığı, kuraklık riskinin azaltılması ve yönetilebilmesi için 2023 yılına kadar toplam 25 havzanın planlarını hazırlayarak uygulamaya aktarmayı planlamaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalara hız verilerek sonuç alınması sağlanmalıdır.
İlçe Bazlı Kuraklık Verim Sigortası 31 Ocak tarihine kadar buğday, arpa, yulaf, çavdar ve tritikale ürünleri ile bu ürünlerin sertifikalı tohumlukları için yaptırılabilmektedir. Çiftçilerimizin dolu ve kuraklık için mutlaka sigorta yaptırmalarını tavsiye ediyorum.
Bakanlıkların su tasarrufu konusunda, kamu spotları, afişler, çizgi filmler gibi halkta tasarruf bilincinin arttırılması ve farkındalık oluşturulması konularında çalışmalar yapmaları gerekmektedir.
Tüm bunların yanında, günlük hayatımızın her aşamasında her konuda olduğu gibi özellikle su tasarrufu konusuna azami hassasiyet göstermeliyiz. Hazreti Muhammed (SAV)’in , "Irmak kenarında bile olsa, abdest alırken suyu israf etmeyin" hadisi asla unutulmamalı.