Tarım havzaları üretim ve destekleme modelinde son durum

Dr. Mevlüt Şahin

Dr. Mevlüt Şahin

Tüm Yazıları

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Eski Bakanı Mehdi Eker döneminde 1 milyardan fazla veri kullanılarak yapılan 3 yıllık çalışma ile tarım havzaları üretim ve destekleme modeli hazırlandı. Türkiye Ekolojik ve ekonomik olarak yetiştirilmesi uygun olan ürünler için 30 havzaya bölündü ve 2010 yılında uygulamaya konulacağı ilan edildi. Ancak aradan 7 yıl geçmesine rağmen model uygulamaya konulmadı.

Daha sonra Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli Milli Tarım Projesi kapsamında 1 Ocak 2017’den itibaren uygulanmaya başlamıştır. Ancak Resmi Gazete’nin 12 Kasım 2016 sayısında yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile 2009 yılında belirlenen 30 tarım havzası yürürlükten kaldırıldı. Bunun yerine her ilçenin sınırları içerisinde kalan alanın ayrı bir tarım havzası olarak belirlenmesiyle havza sayısı 941’e yükseltildi. Hangi havzada hangi ürünlerin destekleneceğini Tarım ve Orman İl veya İlçe Müdürlüklerinden öğrenebilirsiniz.

Havza bazlı destekleme uygulamaları kapsamında, ülkemizde arz açığı bulunan, stratejik ve bölgesel önem arz eden, insan beslenmesi - sağlığı ve hayvansal üretim açısından önem arz eden buğday, arpa, çavdar, çeltik, dane mısır, tritikale, yulaf, mercimek, nohut, kuru fasulye, pamuk, soya, yağlık ayçiçeği, kanola, aspir, çay, fındık, zeytinyağı, patates, soğan (kuru) ve yem bitkilerinden oluşan 21 ürün bazında değerlendirme yapıldı. Havza bazında desteklenecek ürünlerin dağılımına Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü sitesinden ulaşabilirsiniz.

Bugüne kadar yapılan tarımsal destekler ürün bazında yapılıyordu. Bu destekleme modelinin amacına ulaşmadığı anlaşıldı. Havzaları Üretim ve Destekleme Modelinde ise hangi havzada hangi ürün daha verimli üretiliyorsa orada desteklenmesine dayanıyor. Buğday üretimi ele alındığında dekar başına 600 kg üretim yapılan havzalar olduğu gibi, dekara 200 kg altında verim alınan havzalar da var. Bu model uygulamaya geçildiğinde devlet 600 kilo verime sahip havzadaki üretime destek verecek. Ancak, 200 kilonun altında üretim yapılan havzaya destek verilmeyecek. Hangi havzada hangi ürün daha verimli üretiliyorsa destek o ürüne verilecek. Verimlilik kriterine göre destek verilecek. Ayrıca, tarımsal destekler üretici ekim yapmadan önce açıklanması hedefleniyor. Ancak bırakın ekim yapmadan önce açıklamayı, bu sene hasat bitti fakat 2019 destekleri halen açıklanmadı ve ne zaman açıklanacağı da belli değil.

Havza bazında desteklenecek bu 21 ürün dışında çiftçiler, meyve sebze, tıbbi aromatik bitkiler gibi tarla bahçe ürünlerinde, mazot, gübre desteği alacak. Ayrıca, fide/fidan, tohum kullanım, zeytin bahçelerinin rehabilitasyonu, iyi tarım, organik tarım, küçük aile işletmesi gibi desteklemelerde devam edilecek fakat bu destekler daha az verilecektir. Desteklemeler yılda iki kez olmak üzere üreticinin finansmana en fazla ihtiyaç duyduğu dönemlerde ödenecek. Havza Bazlı Destekleme Modelinde herhangi bir ürünün her hangi bir havzada yetiştirilmesinde yasaklama yada kısıtlama bulunmamaktadır.

Modelde fındık, şekerpancarı, tütün, meyve ve sebze, hayvancılık gibi temel ürünler destekleme kapsamı dışında bırakılmıştır. Bundan sonra yapılacak düzenlemelerle bu ürünlerde bu model kapsamında destekleme programına alınmalıdır. Öte yandan, 13 milyon tonluk üretimine karşın şekerpancarının destekleme kapsamı dışında bırakılması doğru olmamıştır. Türk Şeker tarafından 2017 yılında 54 ilde, 2423 köyde 70.762 çiftçi tarafından pancar tarımı yapılırken, 2018 yılında; 40 ilde, 1.354 köyde, 40.240 çiftçi tarafından pancar tarımı yapılmıştır.

Ülkemiz tarımında doğru destekleme politikasının geliştirilmesi elbette çok önemli. Aslında tarımda sorunların en önemlisi destekler değil, girdi maliyetlerinin çok yüksek olmasıdır. Dünyanın en pahalı mazot, gübre ve ilaçlarıyla üretim yapmak zorunda kalan çiftçilerimiz ithal ürünlerle rekabet etmede zorluklar yaşamaktadır. Bu yüksek girdi maliyetlerinin azaltılması için radikal kararların alınıp uygulanması zorunluluk arz etmektedir. Aslında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sitemine geçmiş olmamızın, tarımda girdilerin azaltılması ile ilgili radikal kararların alınmasının yolunu açtığını düşünüyorum.