Orta Anadolu Bölgesinde Meyvecilik-2

Dr. Mevlüt Şahin

Dr. Mevlüt Şahin

Tüm Yazıları

1. Yaptığım gözlem inceleme ve araştırmalarda bölgemizde meyvecilik konusunda üreticilerin çok az bilgiye sahip olduklarını, doğru diye bilinen bilgilerinin de çoğunun yanlış olduğunu tespit ettim.
Maalesef bölgemizde ilkbahar geç donları yeni açan çiçeklerin veya yeni oluşan meyvelerin soğuktan zarar görmesine sebep olmaktadır. Sonbahar erken donları da sürgün uçlarının donmasına, ilkbahar da bu donan sürgün uçlarının kurumasına sebep olmaktadır. Üreticilerimizde, meyve olmadığı için bahçede bulunan ağaçların gübreleme, sulama, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi yapılması gereken işlerini yapmamaktadırlar. Oysa İlkbaharda, çiçeklerin açılmasından üç dört hafta sonra, meyve ağaçlarının dal ve dalcıkları üzerinde yeniden bir takım tomurcuklar meydana gelmektedir. Meydana gelen bu tomurcuklardan bir yıl sonra çiçekler açacak veya sürgünler meydana gelecektir. Bir yıl önce oluşmaya başlayan tomurcukların sonraki mevsimde çiçek açıp meyve oluşturması veya sürgün oluşturması ağaçların bünyesindeki besin maddelerinin miktarına, birbirlerine olan oranlarına göre şekillenmektedir. Eğer bitki tarafından hazırlanan karbonhidrat miktarının topraktan alınan azota oranı birden büyük olursa ağaçlar çiçek tomurcuğu oluşturmakta, aksi durumda ise sürgün oluşturmaktadır. Yani bahçemizde meyve yoksa bile biz varmış gibi her türlü bakımlarını yapmalıyız. Eğer yapmazsak gelecek yılın tomurcukları ya hiç oluşmaz, ya da az ve zayıf oluşur. Oluşan tomurcuklarda sürgün verir, meyve vermez.

2. Meyve bahçeleri ya çok az sulanmakta veya suyu fazla olan üreticilerde bitkilerin ihtiyacından çok fazla sulama yapmaktadırlar. İç Anadolu gibi kurak bölgelerde sulama yapılmazsa bir yıl önceden oluşması gereken bu tomurcuklar oluşmamaktadır. Az suyun çiçek tomurcuğu oluşumu üzerine olan bu olumsuz etkisi yanında fazla suyun da özellikle kuvvetli büyüyen ağaçlarda tomurcukların sürgün vermesine sebep olmaktadır. Bu nedenle, çiçek tomurcuklarının oluşmaya başladıkları devrelerde ağaçların su ve besin maddelerine olan ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılanması en doğrusudur. Eğer meyve ağaçları ilkbaharda yeteri kadar sulanıp gelecek yılın tomurcuklarının oluşumu tamamlanamadıysa, sonbaharda yapılacak sulamamalarla tomurcukların gelişimlerinin tamamlanması sağlanabilir.

Sonbahar sulamasının yapılmadığı yerlerde tomurcuklar içerisinde organların tam oluşamayarak kış dinlenme periyoduna girdikleri ve ertesi ilkbaharda kısa iğneli anormal çiçekler halinde açıldıkları görülmektedir. Bu anormal yapıdaki çiçeklerde döllenme normal olamadığından meyve oluşumu gerçekleşmemektedir.

3. Bahçelerde soğuk zararını azaltmak için, kışa girerken arazi yüzeyinin sürülmemesi, bitki örtüsü ile kaplı olmaması ve ıslak olmaması gerekmektedir. İlkbahar geç don tehlikesi bulunan yerlerde yeşil gübre bitkileri ekilmiş veya bahçe çok otlanmışsa çiçeklenmeden çok önce bunlar sürülerek toprağa gömülmelidir.

4. Kış aylarının kuru ve rüzgârlı geçen günlerinde ağaçların dal ve dalcıklarında şiddetli terleme olur ve köklerden de yeteri kadar su alınamazsa dal ve dalcıklar uçlarından başlayarak kurur. Bu gibi yerlerde kış sulamaları yapılmalıdır.

5. Genellikle, meyve ağaçlarında kökler sıfır derecenin hemen üstünde gelişmeğe başlar. Kışları çok sert geçmeyen ve toprak yüzünün karla örtülü olması nedeniyle derinlere kadar donmadığı yerlerde, ağaçların köklerinde donma tehlikesi olmadığından, fidanların sonbaharda dikilmeleri önerilmektedir. Böylece, kışın ve erken ilkbaharda toprak sıcaklığının elverişli olduğu günlerde kökler faaliyete geçerek yeni kökler meydana getirir. Fidanlar, ilkbaharda havaların ısınmasıyla uyanmağa başladıkları zaman, önceden meydana gelmiş bulunan bu taze kökler topraktan su ve suda erimiş halde bulunan besin maddelerini almaya başlayarak terlemeyle meydana gelen su ve büyüme ile ortaya çıkan besin maddeleri noksanlarını kısa bir zamanda kapatmakta başarılı olurlar. Bu şekilde fidanlarda tutma oranı büyük ölçüde artacağı gibi, dikim yılında ağaçlarda iyi bir gelişme de sağlanmış olur. Buna karşılık, dikim ilkbaharda yapılacak olursa, ağaçlar uyandığında fazla miktarda su ve besin maddeleri sarf etmeğe başlarlar. Bu sırada yeni kökler henüz iyice oluşmadığından ağacın su düzeninde aksaklık oluşur. Başlangıçta fidanlar, gövde ve dallarında depo edilmiş bulunan besin maddeleri ve suyun etkisiyle bir gelişme gösterir. Fakat kısa bir süre sonra, artan ihtiyaçları karşılanamadığından tutmuş gibi görünen ve iyi gelişen bu fidanlar kurumaya başlar. Bu sebeple sonbahar dikimleri her zaman fidanların tutma oranını arttırmaktadır.