İkilim değişikliğinin meyveciliğe etkileri
Küresel iklim değişikliği 21. yüzyılda insanoğlunun yüz yüze kaldığı en büyük problemlerden biridir. İklim değişikliği hem hava olaylarındaki değişikliği arttırmakta, hem de ekstrem olayların frekansı ve şiddetinde artışlara sebep olmaktadır. Dünyamızın ısısı son 100 yıl içerisinde 0,7-0,8 °C civarında artmıştır. Bu sıcaklık artışı en fazla sağlık, su kaynakları ve tarım sektörlerini olumsuz etkilemektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinden, tarımsal faaliyetler içinde en fazla etkilenecek olan meyve yetiştiriciliğidir. Meyve ağaçları kışın dinlenme döneminde, türlere göre değişmekle beraber farklı soğuklanma sürelerine gereksinim duyulmaktadır. Eğer, bu soğuklanma ihtiyacı karşılanamazsa meyve ağaçlarının tomurcuklarında uyanma düzensiz, geç ve yavaş olur. Çiçeklenme süresi uzar. Çiçek tomurcuklarının bir kısmı açmadan dökülürken, bir kısmı da açmadan ağaç üzerinde kalır. Çiçeklerin organları gelişmez. Bu tip çiçekler, meyve meydana getirebilme yeteneğinde olmadıklarından, açtıktan kısa bir süre sonra dökülürler. İnsanların yaşamında 1°C’lik sıcaklık artışı çok büyük değişikliklere neden olmazken, bitki gelişiminde bu değer 3 ayda 90 gün-dereceye karşılık gelmekte ve fenolojik dönemleri kaydırma kapasitesine sahip olabilmektedir. Türkiye’de 1990’lardan sonra görülen belirgin sıcaklık artışlarının tarla ve bahçe bitkilerinin fenolojik (uyanma, çiçeklenme ve olgunlaşma gibi) dönemlerini 21 gün öne kaydırdığı bilinmektedir. Bu yüzden meyve ağaçları erken çiçek açmaktadır. Erken açan çiçeklerde İlkbahar geç donlarından zarar görmektedir. Yetişme sezonunun uzamasından dolayı, sonbaharda ağaçlar geç yaprak dökmekte sonbahar erken donlarından da olumsuz etkilenmektedir. Kış döneminde hava sıcaklığının artması tomurcuk uyanmalarında gecikmelere ve anormalliklere de sebep olmaktadır. Yaz aylarında çiçek tomurcuğu farklılaşması döneminde oluşacak sıcaklık artışları ise ikiz meyve oluşumu sorunlara yol açmaktadır. Sıcaklık değişimi doğrudan fotosentezi etkilediğinden, sıcaklıklarda meydana gelen artış şekerler, organik asitler, antioksidan bileşiklerin sentezi ve sertlik gibi önemli kalite parametrelerini değiştirerek, ürünlerin hasat sonrası kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilmektedir. Bazı durumlarda, sıcaklık toplamının yetersiz oluşu, sıcaklıkla fotosentez arasındaki ilişkiye bağlı olarak bitkide yeteri kadar karbonhidratların teşekkül edememesine ve meyvelerin ekşi kalmasına sebep olur. Aynı zamanda küresel iklim değişikliği bitkilerin yetişme bölgelerini güneyden kuzeye doğru kaymasına sebep olmaktadır. Örneğin İngiltere’de portakal yetişmezken bazı bölgelerinde yetiştirilmeye başlandığı bilinmektedir. Soğuk zararını azaltmak için kışın toprak işlemesi yapılmamalı, toprak yüzeyi otsuz bırakılmalı ve topraklar kuru olmalıdır. İlkbahar geç don tehlikesi bulunan yerlerde yeşil gübre bitkileri ekilmiş veya bahçe çok otlanmışsa çiçeklenmeden çok önce bunlar sürülerek toprağa gömülmelidir. Bu sene, Şubat ve Mart ayı ortalarına kadar hava sıcaklıkları normalden daha yüksek seyretmiştir. Mart ayının ikinci yarısı ve nisan ayında şiddetli soğukların meydana gelmesi durumunda, kabarmaya başlamış olan, dokularındaki su miktarı artmış gözlerin yanmasına ve bunun bir sonucu olarak da ürününün tamamen veya kısmen azalmasına sebep olur. İklim değişikliğinin olası etkilerini azaltmak için daha düşük soğuklanma ihtiyacı olan meyve tür ve çeşitleri geliştirilerek ıslah edilmelidir. Üniversitelerimizin ve Araştırma Enstitülerimizin bu konular üzerinde daha fazla araştırma yapmaları gerekmektedir.