Ağaç kabuğu deyip te geçme
Ağaçlardaki kambiyum dokunun dış tabakasına kabuk adı verilmektedir. Kabuk ağaçların gövdesini, dallarını ve kökünü çevreleyerek, su kaybını önler, ağacı sıcak, soğuk ve mekanik etkilere, hastalık ve zararlı gibi olumsuzluklara karşı korur.
Kabuk bünyesinde, köklerle alınan su ve suda çözünmüş inorganik maddeleri ağacın yukarı bölgelerine taşıyan Ksilem adı verilen iletim demetleri vardır. Bunun yanında, fotosentez ürünlerini yapraklardan kök, gövde, tohum, meyve gibi kısımlara taşıyan Floem adı verilen iletim demetleri de yine kabuk bünyesinde bulunmaktadır.
Genelde ağaç sahipleri ve çiftçilerimiz ağaçlarının altında yabancı ot olmasını istemezler. Bu yabancı otları yok etmek için traktör ile çalıştırılan çapa makinelerini veya sırtta taşınabilen misinalı ot biçme makinalarını kullanmaktadırlar. Otların tamamını yok etmek içinde ağacın gövdesine bu makinaları yanaştırarak ağaç kabuklarına zarar vermektedirler. Bunun dışında atmosferik olaylar (dolu, don fırtına, kar), kemirgen hayvanlar ve insanlar da kabukta yaralar açabilmektedirler. Yaptığım gözlem, kontrol ve incelemeler neticesinde hemen hemen tüm bahçelerde ağaç kabuklarına zarar verildiğini, sonrasında da hiçbir tedavi uygulamasının yapılmadığını gördüm.
Ağaçların kabuğuna zarar verilince;
1. Ağaçlarda su kaybı olur.
2. Kışın soğukları ve yazın sıcakları ağaçlara daha fazla zarar verir.
3. Hastalık ve zararlılar açılan yaradan içeri girerek kolayca çoğalabilirler.
4. Köklerden ağacın dallarına, çiçeklerine ve yapraklarına taşınan besin elementleri taşınamaz.
5.Yapraklarda fotosentezle üretilen ürünlerde ağacın diğer kısımlarına iletilemez. Ağacın altındaki zararı yok denecek kadar az olan otları yok edelim derken, kabuğa zarar vererek, gözümüz gibi koruduğumuz ağacı kendi ellerimizle öldürüyoruz. Kabukta oluşan bu yaraları kambiyum doku hızla gelişerek kapatmaya çalışmaktadır. Ağaç mevcut enerjisini meyvesini, kökünü veya gövdesini geliştirmek için harcayacağına bu yarayı kapatmak için harcamaktadır.
Eğer kabuğa verilen hasar %25'in altındaysa ağaç bu yarayı kapatabilir. Kabuk hasarı %25-%50 arasında ise ağaç bazı problemler yaşar tedavisi yapılmazsa kuruyabilir. Hasar %50 üzerinde ise ağacın hayatı risk altında demektir ve profesyonel yardım alınması gerekir. Hasar %100 ise büyük ihtimalle ölür, ama kendini onarabilecek kadar hayatta kalmasını destekleyecek yöntemler mevcut.
yaralanma olduğu anda siz fark ettiyseniz, kabuk yerinde duruyorsa ya da yerde buldunuzsa doğru yönde yerleştirip aşı bandı veya koli bandıyla sarmak faydalı olur. Yaralanma önceden olduysa yara yeri temizlenmeli, zarar gören kabuğun kuruyan kısımları bir bıçak yardımı ile canlı doku çıkasıya kadar oval şeklinde (göz şeklinde diyebiliriz) yarlı çürümüş kısımlar kesilerek uzaklaştırılmalıdır. Yara yeri, 5 lt suya 120 gr bakır sülfat karışımı ile dezenfekte edilmelidir. Yara yerine sürülebilecek farklı karışımlar önerilse de en kolayı ve pratik olanı aşı macunu sürerek yarayı dış ortamdan izole etmek herkesin yapabileceği bir uygulamadır. Kışa girerken yara yerine 150 gr bakır sülfat 5 kg sutut denilen malzeme ile karıştırılarak boyanmalıdır.
Kabuk ağacın toplam ağırlığının %10-15’ini oluşturmaktadır. Kabuktan yararlanma çok eski yıllara dayanmaktadır. Mantar, lif, tanen, yapıştırıcı, reçine, lateks, tatlandırıcılar, kabuktan türetilen ürünlerdir. Bunun yanı sıra savaş zamanlarında kullanılan ok uçlarındaki zehirler, antibiyotikler ve tıbbi malzemeler de kabuktan elde edilen diğer malzemelere örnek olarak verilebilir. Halen ülkemizde kabuklar genelde yakacak olarak kullanılmaktadır. Oysa kabuk hammaddesi odundan ayrıldıktan sonra ayrı bir sanayi kolu olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü kabuğun şişe mantarı, su arıtıcı ve beton güçlendirici olarak, ses izolasyonu ve ısı yalıtımı gibi farklı kimyasal ve teknolojik kullanım alanları mevcuttur. Bu alanlardaki çalışmaların ve üretimlerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bunun yanı kabuktan elde edilen malç ve kompostun meyve bahçelerinde kullanımı ile toprak neminin tutularak sulamanın azaltılması, yabancı ot çıkışlarının önlenmesi ve toprak organik madde miktarının arttırılması sağlanabilmektedir.
Ağaç yaralarının tedavisini yapan kişilerin bitki biyoloji ve fizyolojisi hakkında yeterince bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Şu hususun altını çizerek ifade etmek istiyorum. İnsanlar için deri ne ise, ağaçlar içinde kabuk odur. Kesinlikle zarar verilmemelidir.