Farklı olan çocuk
Bazıları vardır ki farklıdır. Diğerleri tarafından garipsenir, görmezden gelinir hatta itilir. Uzak dursunlar istenir. Farklıdırlar. Farklılığın bilinmezliği diğerlerine korkutucu gelir. Diğerleri kendilerinden olmayanı dışlar. Kendileri gibi olanlarla kurdukları düzen içinde, konfor alanları içinde yaşamak isterler. Farklı olanlar farklarını anlayıp onlara destek verecek birini bulamadıkları takdirde mutsuzluk dünyasında yol alır. Farklı olanlar fark edilmek için içten içe umut ederken, aynılar farklı olanın yaklaşmaması için içten içe umut eder.
Bu noktada biz eğitimcilere çok büyük görev düşmektedir. Öğrenciler, farklılıkları nedeniyle dışlanma riski taşırlar. Bu, özellikle özel eğitim gereksinimleri olan bireyler için geçerlidir. Eğitimcilerin, farklılıkları kabul eden ve çeşitliliği teşvik eden bir ortam yaratması gerekmektedir. Sınıf içinde, farklılıklara yönelik korkuların azaltılması için farkındalık artırıcı etkinlikler ve projeler düzenlenebilir. Mesela, öğrencilerin birbirlerini anlamalarına ve empati kurmalarına yardımcı olacak etkinlikler düzenlenebilir. Farklı bireylerin destek bulamadıklarında huzursuz ve mutsuzluk hissederler. Bizlerin buna çok dikkat etmesi gerekir.
Huzursuzluk gerginlik, gerginlik ise akran zorbalığı gibi sonuçlar doğurabilir. Öğrencilerin duygusal ihtiyaçlarına duyarlı olmalı ve uygun desteği vermeliyiz. Unutmamalıyız ki her çocuğun bir becerisi vardır ve marifet iltifata tabiidir. Çocukta bulacağımız, keşfedeceğimiz bir marifeti onları çok farklı bir dünyaya ulaştırabilir. Yıllardır görmüş ve yaşamışızdır. Televizyona bir sanatçı çıkar, herkes onu alkışlar, gazeteler, televizyonlar onun hakkında övgüyle bahseder. Çünkü o tüm zorluklara, farklılıklara, engellere ve eksiklere rağmen başarmıştır. Oysa aynı durumlara sahip başka bir çocuk başaramamıştır. Aradaki fark keşfedilmek, desteklenmek ve çalışmak.
Peki anne-baba olarak ne yapmalıyız?
Öncelikle farkın kabul edilmesi gerekir. Fark bir kıyaslama konusu olmamalı. Diğerleri ile çocuk asla kıyaslanmamalı. Eksik ya da fazla olan ki üstün zekaların da çoğu zaman dışlandığını unutmayalım. Nasıl geliştirileceğini ya da yönlendirileceğini bulmaya çalışalım. Ebeveynler, çocuklarıyla açık ve dürüst bir iletişim kurarak, farklılıklar hakkında konuşmaya teşvik etmelidir. Çocuklar, farklılıkları ve çeşitliliği sorgulayarak öğrenirler. Ebeveynler, bu tür tartışmalara katılmalı ve çocukların sorularını yanıtlamalıdır.
Ebeveynlerin, çocuklarını sosyal ve duygusal olarak destekleyici bir ortamda yetiştirmeleri, toplumsal uyumu ve kapsayıcılığı artıracak önemli bir adımdır. Bu süreç, bireylerin kendilerini ifade etme ve diğerlerini anlama yeteneklerini güçlendirir, dolayısıyla toplumun genel yapısına da olumlu katkılarda bulunur.
Öncelikle farklılıkların kabul edilmesi, eğitim sürecinde başlayarak bireylerin sosyal ve duygusal gelişimlerini destekleyecek şekilde şekillendirilmelidir.