Ali Murat Karabağ

Ali Murat Karabağ

Başarıyı ve hataları anlamlandırma süreçlerinde çocukları nasıl yönlendirmeliyiz?

Hatasız çocuk olmaz. Çocukluk dönemi güvenli alanda hata yapma özgürlüğüdür. Çocuk düştüğünde nasıl düşmeyeceğini kendi deneyimler. Bu ve birçok konuyu deneyimlemek için geniş bir zaman aralığı ve yanında onu kuruyan ailesi vardır. Oysa yetişkinlik dönemine geldiğinizde hata yapmanız için bekleyenler ve hatalı iş yapmanız için anı kovalayanlar vardır. “Geri dönüp öğreneyim, bekleyin yapayım.” şansınız pek bulunmamaktadır.

Bu nedenle çocuklara fırsat sunmalıyız, hata yapmaları, deneyimlemeleri, deneyimlerini değerlendirmeleri ve süreci yeniden kurgulayıp yeniden denemeleri için. Unutmayalım ki çocukların gelişiminde başarı kadar hata yapma süreci de oldukça önemli bir yer tutar. Ancak, bu süreçlerin doğru şekilde anlamlandırılması, çocukların özgüvenlerini güçlendirir ve hayatta karşılaştıkları zorluklarla baş etme becerilerini geliştirir. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin çocuklara başarı ve başarısızlık kavramlarını anlama konusunda nasıl rehberlik ettikleri, onların kişisel ve akademik gelişimlerinde hayati bir rol oynar.

İlk adım, başarıyı tanımlamak ve yalnızca sonuçlara odaklanmak değil, aynı zamanda sürecin kendisini de kutlamaktır. Çocuklarınıza bir görevi tamamlamayı, bir problemi çözmeyi veya bir beceriyi geliştirmeyi öğretmek de bir başarıdır ve onların çabalarının takdir edilmesini sağlar. Çocuklar, başarının sadece ödüllerle veya dışarıdan tanınmayla ilgili olmadığını, aynı zamanda kendi gelişimleriyle de ilgili olduğunu anlamalıdır. Bu yaklaşım onları sürekli öğrenmeye ve gelişmeye teşvik eder.

Yazının Devamı

Aile değerlerinin aktarımı

Günümüz toplumunda ailelere kişisel ve toplumsal değerleri çocuklarına aktarma konusunda büyük bir sorumluluk düşmektedir. Aile, çocuğun eğitim aldığı ve kültürel kimliğinin temellerinin atıldığı ilk yerdir. Kültür ve değerler eğitimi onların sadece ahlaki açıdan gelişmelerini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda topluma uyum sağlayabilen insanlar olmalarını da sağlar. Bu süreç hem aile içinde hem de onun çevreyle olan etkileşiminde önemli rol oynar.

Kültür ve değerler eğitimi, ailelerin çocuklarına sosyal ve kültürel değerleri öğretme sürecidir. Her toplum kültürel mirasını geleceğe aktarırken, bu değerleri aktarmanın en önemli görevi de ailelere düşmektedir. Kültürel kimlik dil, gelenek, inanç, tarih gibi unsurlar etrafında şekillenir. Bu değerlerin çocuklara doğru şekilde aktarılması onların sosyal aidiyet duygularını geliştirebilir. Ayrıca çocukların bu değerleri hayatlarında somut olarak deneyimlemeleri kimlik gelişimlerini güçlendirmektedir.

Peki, kültürel değerler eğitimi nasıl yürütülmelidir? Öncelikle ailelerin çocuklarıyla iletişimde aktif rol alması gerekiyor. Aileler değerlerin aktarımını sadece sözlü öğretimle değil örnek davranışlarla da sağlayabilirler. Örneğin aile içindeki saygı, sevgi, empati gibi değerler ebeveynlerin tutum ve davranışları aracılığıyla çocuklara modellenmektedir. Birlikte yemek pişirmek, aile büyüklerine saygı göstermek, konukseverlik göstermek gibi geleneksel ritüeller çocukların kültürel miraslarını etkili bir şekilde anlamalarına yardımcı olacaktır.

Yazının Devamı

LGS ve YKS’ye nasıl hazırlanmalıyız?

İlk çeyrek sona erdi, küçük bir molanın ardından şimdi çalışmanın dozunu arttırma zamanı. Önceleri hava güzeldi, arkadaşlarımı özlemiştim gibi bahanelerimiz vardı ancak arkadaşlarla hasret giderildi, havalar bozmaya başladı. Şimdi eve kapanıp çalışmanın zamanı. Eve kapanıp deyince gözünüz korkmasın elbette kendinize özel zamanlar ayıracaksınız. Arkadaşlarınızla buluşacak, spor yapacak, eğleneceksiniz

Hedefinizi belirleyin ve bu hedef için yapmanız gerekenleri listeleyerek işe başlayın. Plansız sonuca varmanın mümkün olmadığını unutmayın. Aylık, haftalık ve günlük çalışma planımız var mı? Yoksa hemen yapmaya başlayın. Zamanınızı verimli kullanmak için müfredatı baştan tarayıp zayıf alanlarınızı belirleyin ve bu konular için programınızda ekstra zaman ayırın. Okuldayken teneffüs aralarını verimli geçirin. Çözemediğiniz soruları, anlamadığınız konuları bu boşlukta öğretmenlerinize sorun. Gün içinde muhakkak kitap okuma zamanınız olsun. Hep aynı tür kitap okumayın. Farklı tür kitaplar okuyarak zihin çerçevelerini zorlamanızı bekleriz. Başarı için rehberlik hizmetlerine, süreç analizine önem vermeniz gerekmektedir.

Geçmiş dönem sorularının yanı sıra geçtiğimiz günlerde Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan örnek soruları önemsemeli ve çözmelisiniz. Bu soruları mümkün olduğunca sınıf ortamında ve zamana riayet ederek çözmelisiniz. Ders çalıştığınız alanları sınav ortamı gibi sade ve yalın hale getirmeli, telefon, tablet, televizyon daha doğrusu ekrandan uzak durmalısınız. Yapabilirseniz tuşlu telefon alarak sosyal medyadan kendinizi doğal yollarla soyutlayabilirsiniz. Aynı hedefe sahip arkadaşlarınızla bir araya gelerek birlikte çalışabilir, zekâ oyunları oynayabilir, soru çözebilir ve birbirinize destek olabilirsiniz.

Yazının Devamı

Güçlü çocuk yetiştirme

Doğduğun an ne bir kurala ne de bir yasaya bağlısındır. İstediğin her şeyi yapabilirsin ta ki çevrendekileri anlayana kadar. Çevrendekiler "onu yapma, bunu söyleme, ayıptır, yanlıştır, yasaktır, doğrudur, eğridir" diye diye seni şekillendirmeye başlar. Artık bir kalıbın içine yerleşmeye başlarsın. Dünya senin değil sen dünyanın olmaya başlarsın.

Onların doğrularını öğrenmeye çalışır, doğru davranmaya çalışırsın. Eğer doğrular çok fazla ise ağırlığında ezilirsin ve sesin çıkmaz olur. Çekinmeyi, korkmayı öğrenir kenara çekilirsin. Oysa aynı dünyanın aynı şartlara sahip bireyisindir. Kuralları, karşıtlarını ve sonuçlarının getirisini öğrenmenin yanı sıra çekinmemeyi ve kendini ifade etmeyi de öğrenmelisin. Kişisel doğruların da olabileceği ve tartışılabileceğini de bilip konuşabilmelisin.

Bu nedenle çocuklarımızın sadece fiziksel değil, duygusal anlamda da desteklenmeye ihtiyaç vardır. Bir ebeveyn olarak çocuğunuzu cesaretlendirmek ve ona enerji vermek, özgüven kazanmasına, başarısızlık korkusunu yenmesine ve başarısızlıkla başa çıkmasına yardımcı olmak açısından çok önemlidir. Teşvik ve moral çocukların duygusal gelişimini destekleyebilir ve hayatın zorluklarıyla sağlıklı bir şekilde başa çıkmalarına yardımcı olabilir.

Yazının Devamı

Boşanma öncesi anne ve baba davranışları

Büyük aileden, çekirdek aileye hızla dönüşen aile yapısında bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bölünmüş, parçalanmış, boşanmış aile. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024 yılında boşanma oranlarında önceki yıllara kıyasla önemli bir artış görülmüştür: 2024 yılında Türkiye'de toplam boşanma sayısı 210.000'in üzerine çıkmıştır. Bu, 2023 yılına göre %15 oranında bir artışa işaret etmektedir.

Boşanma, çocukların psikolojik ve duygusal durumları üzerinde önemli bir etki bırakır. Türkiye'de boşanma oranlarının artması, aile içindeki ilişkilerin yanı sıra çocukların sağlıklı gelişimini de tehdit etmektedir. Çocuğun boşanma durumuna vereceği ve geliştireceği tepkiler, çocuğun yaşına, bebekse mizacına, çocuksa karakterine, genetik yapısı ve yatkınlıklarına göre değişkenlik gösterir. Bu nedenle, boşanma öncesi ebeveyn tutum ve davranışlarının nasıl olması gerektiği konusu, aile terapistleri ve psikologlar tarafından sıklıkla ele alınmaktadır.

Boşanma süreci çocuklar için özellikle travmatik olabilir. Ebeveynlerin bu dönemdeki tutum ve davranışları, çocukların boşanma sonrası uyum sürecinde önemli bir rol oynar. Anne ve babalar her şeyden önce duygusal dengeyi korumalıdır. Stres ve kaygı, ebeveynlerin çocuklarına davranışları üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Bu nedenle ebeveynlerin ayrılık sürecinde dahi çocukları için ortak, net ve kararlı bir duruş sergileyerek sağlıklı bir iletişim kurmaları gerekmektedir.

Yazının Devamı

Boşanma sonrası iletişim

Doğum ile ölüm arasındaki sürece “Dirim” yani yaşam denir. Dirim, kişinin ya da canlı varlıkların yaşadığı deneyimleri, hissettikleri duyguları, sosyalleşme süreçlerini ve yaşamlarının çeşitli aşamalarını kapsar. Çocuklar için genel itibariyle bu süreç anne ve babayla tanışma, onlarla yaşama, yaşamı tanıma, güvenme, başarma; başarısızlıkta birlikte mücadele etme ya da en azından yan yana olma olarak kendini sürdürür.

Bu süreçte yaşanacak kavgalar, ayrılıklar, ölümler çocukları derinden etkiler. Temeli anne ve baba olan bir yaşamdan birini çıkardığınızda çocuğun yıpranması, sorun yaşaması, bocalaması ve tramva yaşaması beklenilen bir durumdur.

Bu yazımızda boşanma sonrası çocukla kurulacak iletişim sürecini ele alacağız.

Yazının Devamı

Özgüveni geliştirelim

Özgüven, bireyin kendine olan inancı ve kendi yeteneklerine olan güvenidir. Çocuklar için özgüven, gelişim sürecinde önemli bir rol oynar. Özgüvenin artırılması, çocuğun sosyal ilişkilerine, akademik performansına ve genel yaşam kalitesine önemli ölçüde katkıda bulunur (Schunk, 1991). Bu nedenle, çocukların özgüvenini artırmaya yönelik stratejiler geliştirmek önemlidir.

Olumlu geri bildirim sağlamak, çocukların özgüvenini geliştirmede çok önemlidir. Üzerinde çalışılan konulardan biri de çocukların başarılarının tanınması ve teşvik edilmesidir. Araştırmalar, olumlu geri bildirimin çocukların öz yeterliliğini artırdığını göstermektedir (Hattie & Timperley, 2007). Örneğin, bir çocuğun çalışmasıyla ilgili yapıcı yorumlar, çocuğu gelecekteki sanatsal çabalarını sürdürmesi için motive edebilir.

Bir başka strateji de çocuklara problem çözme becerileri kazandırmaktır. Çocuklar karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmeyi başardıklarında, kendilerine olan inançları güçlenir (Bandura, 1997). Örneğin, çocuklar bir matematik probleminin üstesinden gelmek için farklı yollar denemeye teşvik edildiklerinde, en azından bir çözüm bulabileceklerine dair inançları güçlenir. Bu da genel öğrenme süreci üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir.

Yazının Devamı

Kardeşler arası iletişim

Evin tek çocuğu belki de sülalenin ilk torunuyken bir gün bir anda bir misafir çıkar gelir. Tüm gözler ve ilgi sizin üzerinizdeyken bir anda bu misafire odaklanır. Önce o görülür, ona sevgi cümleleri söylenir “… ama abisinden yakışıklı değil, ablasından güzel değil.” denerek sonrasında kalbiniz alınmaya çalışılır.

Bu misafir yani kardeş her konuda çok ayrıcalıklıdır. Sizin her şeyinize ortak olurlar. Anne ve babanızla geçirilen zamana, onların gösterdiği ilgiye… Sizden küçük olduğu için sizin elinizdekileri de alma hakkı vardır hatta onlara bakmanız bile istenebilir. Küçük kardeş için de büyük her zaman bilen kişidir. Bilgeliği sizi yorabilir. Bu ast üst ilişkisinde çoğu zaman sorunlar yaşanabilir. Kıskançlıklar kavgaya neden olabilir. Bu nedenle anne ve babalar çok dikkatli davranmalıdır. Kardeşlerin birbirine sahip çıkarak ve uyumla büyümelerini sağlamak için hassasiyetle süreci yapılandırmaları gerekir.

Kardeşlerin hayat boyu sürecek iletişim, dayanışma ve dostluğunu tesis etmek için anne ve babalar neler yapmalı? Bugün sizlerle bu süreci konuşalım. Kıymetli okurlarım, kardeş ilişkilerini yönetmek sabır isteyen bir süreçtir.

Yazının Devamı

Dijital platformların yanlış kullanımı

İnternet ve iletişim teknolojileri, dünyada en hızlı gelişen teknolojilerin başında gelmektedir. Özellikle son birkaç yıl içinde oldukça gelişen sosyal ağlar ve oyun platformlarının kullanımı günlük hayatımızda çok kısa bir sürede oldukça önemli bir yere sahip olmuştur. İlerleyen yıllarda Metaverse ve sanal gerçeklik yaşamımızın önemli bir bölümünde kullanılır olacak. Bugün kullandığımız sosyal ağların çeşitliliği, rolü ve önemi belki de evrimleşerek çok farklı boyuta geçecek. Şu an yaptığımız öngörü dahi eksik ya da geçersiz kalabilir zira dijital dünyanın gelişimi çok hızlı ve beklenmedik yönde olabiliyor.

Cep telefonlarının gelişimi bunu ispatlamaktadır. Peki, biz bu değişim ve gelişime nasıl ayak uyduracağız? Çocuklarımız için teknoloji kullanımını nasıl organize edeceğiz? Yanlış kullanımda biz ya da çocuklarımız neyle karşılaşabilir?

Teknoloji doğru kullanıldığında beraberinde pek çok avantaj getirebilmektedir. Yanlış kullanımı ise istenmedik olaylara sebep olabilmektedir. Bu nedenle sosyal ağlar ve internetten nasıl daha verimli faydalanabilecekleri konusunda çocuklarımızı doğru yönlendirmeliyiz.

Yazının Devamı

Farklı olan çocuk

Bazıları vardır ki farklıdır. Diğerleri tarafından garipsenir, görmezden gelinir hatta itilir. Uzak dursunlar istenir. Farklıdırlar. Farklılığın bilinmezliği diğerlerine korkutucu gelir. Diğerleri kendilerinden olmayanı dışlar. Kendileri gibi olanlarla kurdukları düzen içinde, konfor alanları içinde yaşamak isterler. Farklı olanlar farklarını anlayıp onlara destek verecek birini bulamadıkları takdirde mutsuzluk dünyasında yol alır. Farklı olanlar fark edilmek için içten içe umut ederken, aynılar farklı olanın yaklaşmaması için içten içe umut eder.

Bu noktada biz eğitimcilere çok büyük görev düşmektedir. Öğrenciler, farklılıkları nedeniyle dışlanma riski taşırlar. Bu, özellikle özel eğitim gereksinimleri olan bireyler için geçerlidir. Eğitimcilerin, farklılıkları kabul eden ve çeşitliliği teşvik eden bir ortam yaratması gerekmektedir. Sınıf içinde, farklılıklara yönelik korkuların azaltılması için farkındalık artırıcı etkinlikler ve projeler düzenlenebilir. Mesela, öğrencilerin birbirlerini anlamalarına ve empati kurmalarına yardımcı olacak etkinlikler düzenlenebilir. Farklı bireylerin destek bulamadıklarında huzursuz ve mutsuzluk hissederler. Bizlerin buna çok dikkat etmesi gerekir.

Huzursuzluk gerginlik, gerginlik ise akran zorbalığı gibi sonuçlar doğurabilir. Öğrencilerin duygusal ihtiyaçlarına duyarlı olmalı ve uygun desteği vermeliyiz. Unutmamalıyız ki her çocuğun bir becerisi vardır ve marifet iltifata tabiidir. Çocukta bulacağımız, keşfedeceğimiz bir marifeti onları çok farklı bir dünyaya ulaştırabilir. Yıllardır görmüş ve yaşamışızdır. Televizyona bir sanatçı çıkar, herkes onu alkışlar, gazeteler, televizyonlar onun hakkında övgüyle bahseder. Çünkü o tüm zorluklara, farklılıklara, engellere ve eksiklere rağmen başarmıştır. Oysa aynı durumlara sahip başka bir çocuk başaramamıştır. Aradaki fark keşfedilmek, desteklenmek ve çalışmak.

Yazının Devamı

Ördek sendromu

İlkokul birinci sınıfa başlayan öğrenciler için ilk birkaç gün zor geçebilir. İşinin ehli bir öğretmenle ve öğretmenin yönlendirmelerini dikkate alan veliler ile bu süreç çok hızlı atlatılabilir. Dünyanın en güzel karelerinden biri ilk dersin sonunda öğretmenin çocuklarını ördek yavruları gibi ardına alıp okulu gezmesidir. Bu arada veliler uzak bir köşeden çocuklarını izler. İki gurubu da uzaktan izlemek muazzamdır. Çocukların tedirgin de olsalar gruba dahil oluşları, velilerin şaşkınlığı, mutluluğu, gururu… Oscar ödüllük bir film gibi izlersiniz.

Bu filmde roller bellidir. Öğretmen-öğrenci-veli. Rollerin birbirine karışması süreci zora sokar. Hele ki veli, hem anne-baba hem öğretmen hem de çocuğun yapması gereken işleri yaparak rolleri karıştırırsa işler sarpa sarar. Anne-baba çocuklarının öğrenme ve eğitim süreçlerine olması gerekenden fazla müdahale ederek onların gelişimini engellemeye başlaması çok tehlikeli bir durumdur.

Bu durumda dünyayı tanımaya çalışan ördekler gider, karşımıza Ördek Sendromu çıkar. Bu sendromda, veliler çocuklarını korumaya çalışırken, onların bağımsızlıklarını ve sorumluluklarını geliştirmelerine izin vermezler. Ördek sendromu, ebeveynler çocuklarının her hareketini takip ettiğinde ve gereğinden fazla koruma ve rehberlik sağladığında ortaya çıkar. Bu durum çocuğun problem çözme becerileri ve özgüveni üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir.

Yazının Devamı

Ergenle iletişim

Bir çocuk ne görürse onu yapar. Okuyanla büyürse okur. Televizyon ve telefondan gözünü alamayan ebeveyn görürse o da gözünü tabletinden alamaz. Sohbet ediliyorsa sohbet eder. Susuluyorsa odasına gidip susar. Hep sonra konuşuruz ya da sonra oynarız cevabını alıyorsa büyüdüğünde aynı cevabı alırsınız. Baba şimdi olmaz, anne sonra…

Ergenlik problemleri ortaya çıkınca oturup konuşmanız gerekir. “Gel iki dakika sohbet edelim.” Dediğinizde yüzünüze boş boş bakıp odasına gider. Asla karşılık bulamazsınız. Ona göre siz onu yıllarca adam yerine koymadınız, dinlemediniz. Şimdi sorunlar büyüyünce ona nasihat vermek istiyorsunuz ancak sohbetin tadını almayana nasihatin şivesi batar. Bugüne kadar kendisiyle sohbet etmeyen hatta ona göre “adam yerine konulmayan” çocuk bu duruma daha da öfkelenir. “Madem konuşmak istiyorsun şimdi de sen benimle konuşmak için uğraş bakalım.” der.

Oysa yapılması gereken çok basitti. Geceleri yatmadan 4-5 dakika masal okumak. Gün içinde en azından 10 dakika oyun oynamak. Sohbet ederken işlerinden bahsetmek. Yoğunluğunu ve yorgunluğunu ifade edip empati kurmasını sağlamaktı. Böylece o da büyüdüğünde empati kurmanız için size fırsat verecektir.

Yazının Devamı

Okumaya başlarken

Okuma ve yazmayı öğrenmek, çocuklar için hayati bir adım olup, onlara tamamen yeni bir bilgi dünyasının kapılarını aralar. Okuma ve yazmayı öğrenme süreci yaşamdaki ve akademik gelişimdeki önemli adımlardan biridir.

Bu temel beceriler çocukların bilgiye erişmesini ve bilgiyi anlamasını sağlar. Okuma becerisi çocukların kitaplardan, dergilerden, internetten ve diğer yazılı kaynaklardan bilgi almasını sağlar. Yazmak ise onların düşüncelerini, duygularını ve fikirlerini kağıda döküp başkalarına aktarmalarını sağlar.

Bu iki beceri çocukların dünyayı anlamalarına ve kendi düşüncelerini geliştirmelerine destek olur. Çocuklar kitap okuyarak farklı kültürlerle tanışabilir, farklı konuları öğrenebilir ve hayal güçlerini geliştirebilirler. Yazmak onların kendilerini ifade etmelerine ve yaratıcılıklarını kullanmalarına olanak sağlar. Ayrıca bu beceriler çocuğun akademik başarısını artırabilir ve gelecekteki öğrenmeleri için temel oluşturabilir.

Yazının Devamı

Verimli ders çalışma

Su akar yolunu bulur. Ancak yolu bulana kadar kaybedilen su miktarı çok önemlidir. Bizim zamanımız da akan su gibidir. Her damlasını yani her saniyesini etkili ve verimli kullanmalıyız. Aksi durumda kaybolan zamanı geri getiremeyiz.

Kıymetli velilerimiz, çocuklarımızın her anı bizler için çok kıymetli, bu nedenle onların zamanını en etkili ve verimli kullanmalarını sağlamak için öncelikle bizlerin rol model olması gerekmektedir. Yaşam disiplinimiz ile çocuklarımıza başarı yolunda ilham olmalıyız. Ders zamanı ders, iş zamanı iş, eğlence zamanı temelini yerleştirdikten sonra verimli ders çalışma yöntemleri için zemini oluşturmuş oluruz.

Başarı, bilinçsizce çok çalışmakla değil ne yaptığını ve yapması gerektiğini bilerek verimli bir şekilde çalışarak elde edilir. Tabii burada dikkat etmemiz gereken en önemli konu bireysel farklılıklar. Her çocuktan aynı zamanlamada ve yöntemlerle çalışma beklenemez. Çocuklarımızın kimi sabah, kimi okuldan gelir gelmez, kimi dinlendikten sonra rahat odaklanabilir ya da kimi işitsel yollarla daha iyi öğrenebiliyorken kimisi görsel yollarla daha iyi öğrenebilir. Önemli olan kendimize uygun olan yöntemleri bularak daha verimli bir çalışma sağlamaktır.

Yazının Devamı

Okullar açılıyor, minikler heyecanlı

Eğitim kurumlarında eğitime başlamak. Bu başlangıcın doğru ve sürdürülebilir olması için ailelerimize büyük iş düşmektedir. Öncelikle okul yaşamın doğal bir parçasıdır bunu hep birlikte kabul etmeliyiz. Aile sohbetlerimizde okul yaşantımızdaki güzel anıları paylaşmalıyız.

Unutmayın, çocuklarınız sizleri çok iyi tanıyor. Yüzünüzdeki kaygı, endişe, karasızlığı çabucak fark eder, bu duyguları hemen kendisi de yansıtır. Siz değerli anne-babalarımızın çocuğunuza mümkün olduğunca destek olması, kendi kaygı ve endişelerinizi ona yansıtmak yerine daha güçlü, daha özgüvenli ve tutarlı davranış ve tutumlar sergilemeniz önemlidir. Öncelikle okul ve okul yaşamını önceden açıklayın. Öğrencilerimiz kendilerini neyin beklediğini bilmedikleri için korkmuş ve kaygılı olabilirler. Uyum dönemi başlamadan önce onlarla okul yaşamını paylaşın, okulu gezip oynayabileceği alanları görmesini hatta orada zaman geçirmesini sağlayın.

Anne-babanın doğal davranması, bunun normal bir süreç olduğunu hissettirmesi, geçmiş deneyimlerini ve bunun onlara getirdiği olumlu şeyleri abartmadan anlatması etkili olur. "Artık okula başladın, her şey farklı olacak..." gibi muğlak ifadeler yerine (bir anda açıklamaya gerek kalmadan) neler olabileceğine dair küçük, net mesajlar verilebilir.

Yazının Devamı

Siber zorbalık

Günümüzde internet kullanımı hayatımızın ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir. İnternet; bilgiye erişimi kolaylaştırmak, kişiler arası ilişkilerin sıklığını artırmak, alışverişi kolaylaştırmak, eğitim desteği sağlamak ve eğlenmek için etkili bir araçtır. Bu faydalarının yanı sıra internet kullanımı günümüzde birçok bireyin maruz kaldığı olumsuz davranışlara yeni bir boyut kazandırmıştır: siber zorbalık.

Zorbalık, savunmasız bireylere sürekli şekilde yönlendirilen, saldırganlık içeren davranış örüntülerinin tümüdür. Bir davranışın zorbalık sınıfında yer alabilmesi için davranışın zarar verme hedefinde olması, tekrarlıyor olması ve iletişim gerçekleşen kişiler arasında güç dengesizliğinin olması gerekmektedir. Siber zorbalık ise geleneksel zorbalığın, dijital araçlarla gerçekleştirilmesidir.

Siber zorbalık genellikle şaka yapmak, eğlenmek, birinin duygularını incitmek veya intikam almak amacıyla yapılır.

Yazının Devamı

Bireysel farklılıklara saygı

Bireysel özellikler, insanları birbirinden ayıran, onları “kendi” yapan özellikleridir. Bunlar; yaş, cinsiyet, etnik köken, dini ve siyasi düşünce gibi çeşitli farklılıkları kapsamaktadır. Bu farklılıkların bir kısmı doğuştan kazanılırken bir kısmı da sonradan edinilmektedir. Toplumsal yaşamda refah düzeyini arttırmak, daha hoşgörülü ve saygılı bir ortam oluşturmak için bireylerin bu farklılıkları tanımaları ve bunlara karşı duyarlı olmaları gerekmektedir.

Bireysel özellikler üçe ayrılır;

• Fiziksel Özellikler

Yazının Devamı

Öfke nedir?

Öfke, çoğunlukla tehdide, adaletsizliğe veya rahatsızlığa tepki olarak ortaya çıkan yoğun bir duygudur. Bu duygu, kişinin kendini koruma veya durumu değiştirme ihtiyacı hissetmesine neden olan hem fizyolojik hem de psikolojik bir tepkidir. Neyi sevip neyi sevmediğimizi, nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadığımızı ifade eden duygusal ipuçlarından biridir. Tüm duygularımız gibi uygun ifade edildiğinde insani ve normal bir duygudur.

Hayal kırıklığına uğradığımızda, utanç hissettiğimizde, engellenmiş hissettiğimizde, haksızlığa uğradığımızda, kaygı hissettiğimizde, anlaşılmadığımızı hissettiğimizde.

Peki, öfkemizi neden kontrol etmeliyiz?

Yazının Devamı

Türkiye’de yabancı dil öğrenmek

Bir gün bir velim “Hocam, yabancı dil öğretmenleri hep onlara bağımlı kalalım diye mi, dili öğretmiyor?” diye sormuştu.

Hayır, tabii ki bu söz konusu olamaz. Yabancı dil edinimindeki en temel sorun zaten sorunun içinde açıkça yazıyordu. Yabancı dil “öğretmiyorlar.” Yabancı dil öğretilmez hatta ana dil de öğretilmez. Dil edinilir. Anne ve babalar, bebeklerinin “Anne” mi yoksa “Baba” mı önce diyeceği hususunda verdikleri kelime öğretme telaşı dışında asla bir kelime ya da cümle yapısını bebeklerine öğretmendiler.

Ana dil ve yabancı dil edinilir. Öncelikle bu temel yargıyı sağlamlaştıralım üzerine nasıl geliştireceğimizi kaleme alalım.

Yazının Devamı

Eğitimi eğitme eğilimindekilere

Kıymetli okurlar, siyaset yüzyıllardır eğitimi eğiterek insan geleceğine yön verme telaşında. Kimi zaman bu telaş insan gelişiminin ve dünya gerçeklerinin dışında sadece istendik nesil yetiştirmek için kurgulanmaya odaklanır. Nedir bu istendik nesil? İstendik nesil, günü kabul eden geleceğe dair umudu olmadan önüne konulanı kabul eden nesildir. Siyasetin bu amacı sadece bu topraklara ya da bu çağa özgü bir durum değildir. Bu durum dünyanın her yerinde her zaman aralığında böyleydi. Oysa bize lazım olan birey, düşünen birey, katkı sağlayan birey, umudu olan bireydir.

Eğitim insanlığı eriterek şekil verme değil farklı şekillerdeki bireylerin özelliklerine göre onları geleceğe hazırlama ve şekli ne olursa olsun geleceğe umutla bakması için güçlendiren bir sistem olmalıdır. Peki, bunun için neler yapılmalıdır?

İlk ve en önemli yol eğitimcilerin yeniden özgüvenlerini sağlamaktır. Veliler olarak öğretmenlerimize sahip çıkacak, saygımızı çocuğumuzun geleceği için sevgiyle yoğurup çocuğumuzu öğretmenimize emanet edeceğiz (Şiddet Eğitimi Korkutursa Geleceğimizden Korkmaya Başlayabiliriz!).

Yazının Devamı

Nedir bu beceri temelli sorular?

Günümüz dünyasında hızla değişen ve gelişen teknolojiye paralel olarak eğitime yenilikçi yaklaşımlar getiriliyor. Bu değişimin en önemli unsurlarından biri de beceri temelli soruların kullanıldığı yeni ölçme ve değerlendirme yöntemleridir.

Peki, beceri temelli soru nedir? Beceri temelli sorular, bir öğrencinin sadece bilgi düzeyini değil, aynı zamanda bu bilgiyi nasıl uygulayabileceğini de ölçen sorulardır. Bu sorular, öğrencilerin gerçek hayatta karşılaşabilecekleri sorunları çözmelerine yardımcı olacak becerileri geliştirmeyi amaçlar. Örneğin, bir matematik dersi öğrencilerden sadece formülleri ezberlemelerini istemek yerine, bu formülleri günlük hayatta karşılaşabilecekleri problemleri çözmek için kullanmalarını isteyebilir. Bu, öğrencilerin öğrendikleri bilgileri pratikte nasıl kullanacaklarını anlamalarını sağlar.

Beceri temelli problemler, öğrencilerin gerçek hayatta karşılaşabilecekleri durumları çözmelerine yardımcı olur. Bu da onların sadece akademik çalışmalarında değil, profesyonel ve kişisel yaşamlarında da başarılı olmalarına yardımcı olur. Gerçek dünya problemlerini çözme becerisi, öğrencilerin işte ve günlük yaşamda daha etkili bireyler olmalarına katkıda bulunur. Bu problemler öğrencilerin eleştirel ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Öğrenciler karşılaştıkları sorunları farklı açılardan değerlendirerek en uygun çözümü bulmaya çalışırlar. Eleştirel düşünme, öğrencilerin bilgiyi kabul etmelerinin yanı sıra sorgulamalarını ve analiz etmelerini de sağlar.

Yazının Devamı

Yaz gelince anneleri saran telaş

Çocuk eğitiminin en önemli ve zorlu süreçlerinden biri de tuvalet eğitimi sürecidir. Freud’a göre çocuğun idrar ve dışkısını kontrol edebilmesi özelinde kendisini ve çevresini kontrol edebilmeyi öğrenmesidir. Bu nedenle tuvalet eğitiminin sakin ve bilinçli bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Her anne ve babanın gözünü korkutan “Tuvalet eğitimi” sürecinde mottomuz “Sakin ol!”

Çocuk, 18 ayı tamamladıktan sonra tuvalet eğitimine başlanabilir ancak bunun için de bazı belirtilere dikkat edilmelidir. Çocuk eğer uzun süre kuru kalıyor ve tuvaletinin olduğunu belirten hareketler yapıyorsa bu süreç başlatılabilir.

Tuvaleti tanıtmakla başlanacak süreçte tuvaletinin gelip gelmediğine dair hatırlatmalar, tuvaleti rahat kullanabilmesi için ekstra basamak ya da tuvalet adaptörü kullanmak önemlidir. Alışma evresinde yaşanacak kazalarda asla baskıcı, cezalandırıcı bir tavra girilmemelidir. Başka çocuklarla kıyaslama yapılmamalı “Sakin ol!” cümlesini kendimize tekrarlamalıyız. Zira bu baskıcı hareketler çocuğun bu dönemde takılı kalmasına (anal fiksasyon) neden olabilmektedir ve yetişkin olduklarında aşırı titiz, aşırı düzenli, inatçı ve kararsız olma gibi olumsuz kişilik örüntüleri sergilemelerine neden olabilir.

Yazının Devamı

Eğitimde şiddet “Aslolan muallimliktir”

25 yılını eğitime adayan biri olarak; yayın, eğitim yönetimi, eğitim teknolojisi, ölçme sistemleri ve içerikleri ile daha birçok alanda farklı deneyimlerimiz oldu. Geriye dönüp baktığımda geldiğimiz noktanın başladığımız noktanın çok gerisinde olduğunu görmek çok üzücü. Eğitimin her alanında mı, hayır tabii ki. Eğitim teknolojilerinde yapay zekâ desteğiyle öğrencilerin bire bir takibi, değerlendirilmesi, yönlendirilmesi; okul bina sayılarının artmasıyla kısmi olarak sınıf mevcutlarının azalması gibi farklı başlıkları olumlu gelişmeler olarak sıralayabiliriz.

Kıymetli okuyucularımız, hangi açıdan hem geriliyor hem de geriliyoruz? Özverili ve vizyonel çalışmalarıyla; hem vicdanını hem formasyonunu birleştirerek öğrencilerine hedefler koyan ve bu hedefler doğrultusunda geleceği şekillendiren öğretmenlerimize karşı bakış açısı ve onlara karşı davranış eğilimleri açısından.

Bundan yıllar önce velilerle; verilen ödevin çok zaman alıp almamasıyla ilgili değil de ödevin içeriği ile ilgili değerlendirmeler yapılıyordu. Öğretmen danışılandı, liderdi, önderdi.

Yazının Devamı

Sporu bırak çalışmana bak!

Savaşlardan, kıtlıklardan, yokluklardan çıkmış bir halk için çalışmak tek çareydi. Devlet kapısı en güvenilir ekmek kapısıydı, zira özel teşebbüsler ya da farklı platformlarda para kazanabilme imkanı günümüzdeki gibi fazla yoktu. Bu nedenle anne ve babalar için evlatlarının üniversiteyi kazanıp devlet memuru olması tek öncelikti.

Spor, sanat boşa geçirilen zaman olarak düşünülürken; spor ya da sanat ile ilgili bir meslek seçimi “Aç kalırsın!” söylemlerine neden olmaktaydı. Oysa spor ve sanat; eğitim ile öğretimi kapsayan, temelini sağlamlaştıran ve güç veren en önemli iki faaliyet alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yapılan araştırmalardan bahsedeceğim ancak birkaç mesleki deneyimimi paylaşmak isterim. İkiz öğrenciler, çok hareketliler, derslere odaklanmıyorlar, sınıf içi yönetimde sorunlar çıkmasına neden oluyorlar, enerjilerini dengeli kullanamıyorlar… “Okçuluk dener misiniz?” çocuklar bir ay içinde odaklanmaya, ödevlerini yapmaya ve enerjilerini doğru kullanmaya başladılar.

Yazının Devamı