Yeni dönemin ilk adımları

Salgından bu yana küresel derebeylerin sözcüleri “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyor, tınmıyoruz bile. Türkiye’de de eskisi gibi olmayacağını, 1 Ekim 2024’te “Yeni bir döneme giriyoruz” diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli seslendirdi. Her türlü bir miladın başlangıcındayız ama derebeyleriyle bizim ‘yeni dönem’ birbirinden çok farklı.

Küresel derebeyleri, alıştığınız hayatı sıfırlayıp, devletlerin hakimiyetini bitiren, kendi mutlak hakimiyetlerini perçinleyecek yepyeni bir siyasi, ekonomik ve toplumsal düzene geçiş duyurusu yapıyor. İnsanlığın ne düşündüğünü sormuyor, talimat veriyorlar “Dünya bizim olacak haberiniz olsun, direnmeyin” dercesine.

Adamların yeni dünyası, yeni ve daha güçlü bir sömürü sistemi, insanlık hayrına bir şey yok içinde. Devlet, din ve toplumla çatışma hali bitmeyen derebeylik, küreselleşerek dünya tarihindeki zirvesini yaşıyor. Devleti de dini de toplumu da istediği gibi kullanabiliyor artık.

Hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması için tüm kaynak ve olanaklarını açtı, silahlarını kuşandılar.

Bizim ‘toprakçılar-sikkeciler’ diye sınıfladığımız bu derebeyleri, bir yandan da kendi aralarındaki kavgayı başlattı.

TÜRKİYE’NİN YENİ DÖNEMİ

Salgından bu yana huzurlu, müreffeh ülke kalmadı. Enflasyon, kıt gıda ve borç ilmeğini herkesin boynuna geçirdiler. Gelişmişler de dahil bütün dünya ülkelerinde ekonomik büyüme ya durdu ya hızla zemin altı katlara iniyor. Süpergüç ABD, şimdiden eşkıyalığa başladı; Grönland’ı, Panama’yı isterken Ukrayna’ya çöküyor!

Türkiye’nin yeni dönemi ise devlet içinde devletleşen yapıların temizlenmesiyle başlıyor. Başlamıştı aslında. NATO Gladyosu, eski gücünü yitirdi, başka ülkelerin içimizdeki her türden uzantıları açık ediliyor, küresel şirketlerin tekeli zayıflıyor, FETÖ’nün hala eli ayağı durmuyor ama omurgası kırıldı. Olursa eğer haddini aşan, işlevinden uzaklaşan, devletin ayağına dolaşan cemaatlerin de ders çıkarması beklenir.

Küresel derebeylerinin küresel medyası ve onların içimizdeki beslemeleri, hükümet indirip hükümet bindiremiyor, darbeler tezgahlayamıyor, kargaşa girişimleri, amacına ulaşamıyor artık. Sesi çok etkisi az, ana akımdan aykırı medyaya dönüşüyorlar. Yerleri daraldıkça hırçınlaşıyor, hırçınlaştıkça tüm ilkeleri çiğniyor, çiğnedikçe devletin ocağına düşüyor, mağdur edebiyatından medet umuyorlar.

ENERJİMİZ KAYNAMA NOKTASINDA

Deli gömleğine sıkıştırıldığı haritanın ötesinde yaşam ve etki alanı olan Türkiye, bu alanlardaki haklarını aramaya, unutturulanları hatırlatmaya başladı. İçimizdeki temizlikle dışarıda gasp edilmiş haklarımızı arayışımız, eş zamanlı yürütülüyor.

Türkiye, kendi içinde çalkalanarak taşları yeniden yerine oturtacak, dünyadaki yerinde gerinerek deli gömleğinden kurtulacak.

Devlet Bahçeli’nin ‘yeni dönem’ fişeği, dün karanlıklarda yürütülen işleri aydınlatacak yeni fişeklerin ilkiydi. Aslında NATO Gladyosu ve FETÖ mücadelesiyle başlamıştı ‘yeni dönem’. PKK’dan fesih talebi, 40 yıldır yoluna örülmüş bendi yıkma kararlılığıdır. Ne pahasına olursa.

O kadar içine sığamayan, enerjisi birikmiş bir devlet ve toplum kaynıyor içeride. Bu ateşe dokunan, yanar.

İMAMOĞLU’NU YAKAN PKK

Seçim tarihi yok, kimse aday telaşında değil, kendini ülke çapında miting meydanlarına attı Ekrem İmamoğlu. Olmayan seçime aday oldu! Kendisi ve belediye kadrosuna açılan davayla günlerdir ülke gündemini işgal ediyor, çağrılan seçmenleri, geç saatlere kadar sokaklara dökülüyor. Küresel medya ve yabancı siyasetçilerin abartılı desteği, dünden hazır.

İşte bizim midemizi bulandıran, içerideki değil, dışarının körüklediği bu abartılı destektir. Öpemeyeceği adama selam vermeyenlerin, bu sahte coşkusu!

Bunca gürültü, 24 saat medya işgali, sokaklara dökülen milyonlar… Bizim durduğumuz yerden bakınca bir cümledir bu olup biten; “Bu davanın anahtar kavramı, ‘PKK’dır.”

Artık saadet zincirinin, zayıf halkasıdır PKK. Yeni dönemi algılayamayan ya da anlamazdan gelenler, eski moda alışkanlıkla devlet idaresine aday olmuştur!