Ulus yavaş yavaş adına yakışıyor
Salaşlıkla çirkinlik arasında büyük fark var. Salaş, geçmiş zamanın yaşam kırışıklıklarını taşır, ruhu vardır, kalan ipuçlarıyla o günleri hatırlatır. Çirkinde tam tersi; bozulmuş, yozlaşmış, hafıza silinmiştir. ‘Hiçbir yer’ gibidir çirkin, sahiplenilmez.
Hangi devletin rahmi çirkindir. Pamuklara sarar, gerekirse taş taş söker yeniden kurar bilinci ve saygısı olan. Devletin ve Cumhuriyet’in rahmi Ulus’u ise çirkinleştirme yarışına girmiştik. Kendi elimizle tarih ve değerlerimizi silme yarışına.
MELİH GÖKÇEK’İN KATKISI BÜYÜKTÜR
Melih Gökçek’in hakkını yiyemeyiz, katkısı büyüktür. Ulus’a her inişimizde eserini görürdük yürüdüğümüz her adımda. Ulus’un simgesi Heykeli bile yıllarca karanlıkta bırakmıştı.
Zincirli Cami altındaki Roma Yolu’nun dibine yapılan çarşı, ne tarihi ne mimari dokuya uyumluydu. Şehrin en eski höyüğü de sayılan bölgeye yapıldı vallahi. Avizeciler Sokağı olarak bilinen Güvercin Sokak’tan başlayıp Hacı Bayram ve çevresini de içine alan sözde onarım ve düzenleme çalışmaları Hacı Bayram’ı, açık AVM garabetine çevirdi.
Hatta ‘Girişe, Hacı Bayram-ı Veli 1430 ölmüştür’ diye tabela koyalım, yıllar sonra burayı gören 2015’te öldüğünü sanmasın şeklinde önerimiz olmuştu!
5 KATLI ANKARA EVLERİ!
Hacı Bayram’ın arkası, Bentderesi’yle İsmetpaşa arasındaki Ankara evlerine el attılar, en yükseği 2 buçuk kat olan özgün evlerin bazıları 5 katlı apartmana dönüştü mü size? NASA füzesi gibi çıkıntılar oluştu özgün evlerin arasında. Ankara evi makyajıyla da kapanacak gibi değil, “Şehirciliğe, tarihe ve hukuka aykırıyım” diye bağırıyor o ucube binalar.
Telgraf Sokak, göze hitap eden evleri içinde yaşanılıyorken tamamen yok edildi. O zaman Valilik bu sokağın başındaydı, çevresi pavyonlarla çevriliydi. Keza İsmetpaşa’da, Macar ustaların Cumhuriyet’le beraber yapılan taş evleri sapasağlamken yıkıldı.
TARİHİ ADA ÇÖKMEYE TERKEDİLDİ
Heykel, Samanpazarı ve Bentderesi arasındaki üçgen, tarihi ve özgün dokusundan koparılıyordu. Anafartalar Caddesi’nin güzelim apartmanları, tabela terörüyle görünmez oldu. Ulus Hali ve çevresi, Ulus Çarşısı, Bentderesi’nden Kale’ye çıkan yolun sağ sokak araları, Hergele Meydanı’yla Anafartalar Caddesi arasında kalan ada, görünüş olarak da kültürel olarak da çökmeye terk edildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı da hepsine yürüyüş 10 dakika mesafe, dibinde. Sanki Ulus’u yok etme andı içilmiş, bunu da bizzat şehri korumak ve imar etmekle yükümlü kurumlar üstlenmiş. Şehrin en tarihi ve turistik mekanına, gidilmesin diye uğraşılıyordu sanki.
ELDE KALANI KURTARMA ÇABASI
Ankara Büyükşehir Belediyesi, 22 buçuk yıl hoyratça hırpalanan Ulus ve Ankara’nın tarihi mirasını toparlamaya çalışıyor. Arkeolojik eserleri, tarihi mekanları, meydanları, camileri, türbeleri, çeşmeleriyle kurtarmaya çalışıyor elde kalanı.
Ulus Çarşısı elden geçirilip onarıldıktan sonra bina aydınlatılması yapıldı, geceleyin cana geldi Heykel’i bile aydınlanmayan Ulus Meydanı.
Mansur Yavaş’ın Beypazarı’ndan, Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi Başkanı Bekir Ödemiş’in Ürgüp Belediye Başkanlığı döneminden tarihi mekan ve turizm tecrübesi var. Ankara için kullanıyorlar birikimlerini. Bu yazıda Ulus’u konu ettik ama konuyla ilgili, ilçeleri de dahil, Ankara’nın her yanına el atılmış vaziyette. Hem Ankara’nın hem devletin ve Cumhuriyet’in özünü geri kazanmaya çalışıyorlar.
TAHRİBAT BÜYÜK
Tahribat o kadar büyük ki yapılanı idrak etmemiz zaman alacak. Yerel seçimin yaklaşması da tedirgin ediyor Ankaralılar ve Ankaraseverleri. Başkentin bu çok gecikmiş işleri, bir seçimle daha duraklatılmadan nihayetine erebilecek mi acaba?
Devlet ve Cumhuriyet’in rahmi Ulus’a, çirkinliğinden kurtulup tarihi ve turistik değeri yeniden verilerek, çiğnenen itibarı iade edilebilecek mi?