Tıkanan siyasette çıkış arayışları
Değişim hızı, tüm dünya siyaseti ve siyasetçilerini bir çıkmaz sokağa yönlendiriyor. Toplumsal taleplerin gerisinde kaldılar, eski usul yöntemlerde ısrar ederek iyice o sokağa hapsediyorlar kendilerini. Teknolojinin baş döndürücü gelişmesini ateşleyen yapay zeka, yeni bir çığır açıyor. Bilginin katlanan yayılma hızıyla foyalar çabuk dökülüyor ortaya, siyaset ve siyasetçi numaralarını öğrendi toplum.
Dünya siyasetçileri, son olarak o çıkmaz sokakta direniyor eskimiş siyasetlerinden hala beklentileri olarak. Bir bir itibar kaybediyorlar ısrar ettikçe. Sandığa gitmeyen seçmen sayıları artarken güçlü iktidardan uzak, küçük dilimlere bölünmüş partilerden oluşuyor siyaset yelpazesi.
Hatta sıkışınca birbirinin siyasi alanına giriyor ancak bu seferde arka kapıdan kendi seçmenini kaybediyor, yine çıkamıyorlar sokaktan.
DEMOKRASİ MASALI BİTİYOR
Kendi ilkelerine bile uymadıkları, toplumdan koptukları, devletin görevi olan temel işlevleri zayıflattıkları için eski düşünceleri yaldızlayarak da bir sonuca varamıyorlar. Yaldızı çok çabuk dökülüyor ‘yeni’ diye sunulan eskinin.
Bu yaldızların en parlağı ‘demokrasi’ masalının sonuna geliyoruz dünya siyasetinin bu dönemecinde.
Demokrasi, insan hakları, uluslararası hukuk gibi yaldızlar dökülüyor, kavramların ve üzerine kurulduğu siyasetin içinin boşluğu görünüyor artık. Bunların toplumu bir düzenle yönetmek değil, olan düzenini de bozmak için oluşturulmuş kılıflar olduğu görülüyor bugün. Bir yüz yıl da bu kılıflarla oyalandı dünya.
Bu yaldızları boyayan, kılıfları geçirenler, siyasetin yeni tıkanmışlığı ve seçeneksizliğinden memnun. İyice zayıflamış siyasetin ürünü devletler ile yeni bir dünya kurmaya hazırlanıyorlar çünkü. Direnci düşük zayıf devletleri, dünya çapında kontrol altına alabilecekler.
ORGANİK DEĞİL SİYASET
Güçlerinin yettiği ülkelere, istedikleri basiretsiz siyasetçileri oturtuyorlar, biz, onların içinden seçim yapıyoruz. Kaderimizi kendimiz çizdiğimizi sandığımız bir seçim tiyatrosuyla kasa kazanmaya devam ediyor.
Organik değil siyaset denilen, bir virüs, o yüzden toplum bünyesinde çatışma bitmiyor.
Dünya gibi bizim ülkemizde de siyasette arayışlar var, denemeler yapılıyor, seçenekler aranıyor. Tabanın arayışı bitmiyor ama tavan, fil gibi çökmüş üzerimize, birlik olamadığımız için kaldıramıyoruz üzerimizden. Aksine daha küçük gruplara bölünerek bu filin altında yaşamaya mahkum ediyoruz kendimizi.
Yeni parti kurma çabaları, ittifak denemeleri, çıkıntılıkla dikkat odaklarımızı saptırma girişimleri, hepsi eski, kifayetsiz fikirlerin söylem ve eylemlerinden kurtulamayan kof çabalar.
TABANI ARKAMIZA ALMALIYIZ
100 yıl önce kurduğumuz Cumhuriyet’le bu tezgâhı yıkmış, dünyaya örnek olmuştuk. 100 yıl sonra kıstırıldığımız bu çıkmaz sokakta, çaresizce bekleyecek miyiz?
Yeni teknoloji, yapay zeka ile yeni düşünce ve projeler üretmeliyiz siyasetten eğitime, üretimden savunmaya. Tavanı değil tabanı arkamıza alarak. Yeni söylem ve eylemlerimizle basıncı yüksek toplumsal değişim talebine, karşılık bulmalıyız. Değilse bu çıkmaz sokaktan çıkamayan, ataletle orada ölüp, çürüyecek.
Bu dönemeç, her ülkenin yolda kalma ya da şarampole savrulma dönemeci. Yolda kalanın insanlığına yürüyeceği, savrulanın, yatalak çaresizliğinde köleliğe mahkum olacağı bir devir.
Siyaseti de eski akıl ve adamlara değil, bu ufku tarayabilen yeni görüş ve muhakeme yeteneğinde, yeni hikayemizi yazacak nesillere devretmeliyiz.
Aman bundan, sosyal medyanın boş işlerle uğraşan çöp nesli anlaşılmasın!