Mikrop yuvasında sağlık dilenmez
Önce temiz tutacaksınız. Vücudumuz da zihnimiz de bu kadar kirlenmişken hele de bunu dünyanın sistemi haline getirmişken iyi dileklere karşılık bekleyemezsiniz. Bu kirlenmişliğin yaratacağı şey hastalık, kötülüktür. İnsanoğlu hasta ve hala kötülükle iyileşmeyi umuyor.
Yediğini, içtiğini bozdu insan. Doğasına aykırı üretilenle beslendi, genetik zinciri arızalandı. İleri gitti, para hırsıyla toprağı bozdu. Havayı bozdu, bir avuç adamın kazanç ihtirasına karşılık. Bu doğaya karşı yanlışlarla sağlıklı sonuç bekliyor.
Bedenimiz bozuldu.
SONRA ZİHNİMİZ BOZULDU
İnsani ve ahlaki değerler, tüm dünyada ‘para’nın tahta oturtulduğu bir ekonomik ve siyasi sistemle yer değiştirdi. Tanrıyı bile unutturan hatta ona kafa tutma cesareti veren ‘vahşi kapitalizm’ sıfatlı bu ‘altta kalanın canı çıksın’ sistemi, doğanın yapıcılığına karşı insanın yıkıcılığını dikti.
Bilimde ilerledi, meyvesi olarak gidip insanoğlunun tepesine atom, hidrojen bombası attı. Dijital sistemi keşfetti, bu sayede gelişen iletişim yöntemleriyle daha çok insanı daha hızlı bozmaya kullandı. Kötünün yayılma hızıyla baş edemiyor, karşısında ezildikçe eziliyor iyi.
Yani zihnimiz bozuldu.
‘VİCDAN MAHKEMESİ’NDEN GEÇEMEZ
İnsani ayarlarımızın iyi-kötü, doğru-yanlış değerleri saptı. Ancak insan evladının, bu kirlilik ve kötülüğün içinde kendine, üstelik ona alet olurken iyi şeyler dilemesi ve karşılık beklemesi, varoluş kurallarıyla uyuşmuyor.
Bile bile ipin kötü ucunu çekip iyiyi beklemek, vicdan mahkemesi konmuş ruhumuzdan beraat edebilir mi?
Galaksimizde, bizim güneşimizden 200 milyar tane daha var. Evrenimizde “100 milyar galaksi var” deniyor, bunlar da güncellendikçe sayı artıyor. Bu galaksilerin içinde yüzdüğü ‘kara madde’ denilen var ama yok olan şeyi çözemiyor insanoğlu. Hala atomun yeni alt parçacıklarını keşfediyor, daha tam içeriğini bilmiyor.
Bu kıt aklıyla insanlığa hükmetmek, onu fiziki ve zihinsel olarak değiştirmek, yönlendirmek, bir kuytu köşeye kıstırmak isteyen delirmişlerin ardından gidiyor, kötünün kefesine yığılmakta yarışıyor, bir de ‘iyi’ dileklerine karşılık bekliyor.
Yahu böyle bir şey mümkün olsa iyi-kötü, doğru-yanlış kavramları olmazdı.
KÖTÜ, YAŞAM COŞKUMUZU TIKIYOR
Bu mikroplarla dolu yuvaya bile bile giriyor, pisliği kendimize bulaştırıyor, orayı arındırmak yerine iyilik, sağlık dileklerine sığınıyoruz. Olmayan bir adrese, ulaşmayacak bir posta atmak gibi.
Hayatımızın en coşkusuz yılbaşını tanımlamaya, anlamaya çalışırken yaptık bu muhasebeyi. Kötülerin yaşam coşkumuzu tıkayan birikintileri, tortulaşmış, demek damarlarımızı tıkıyor artık.
Bir avuç delirmişin insanlığın önüne bent olması, tarihi boyunca insan küstahlığının yeni bir seviyesi.
Yanlışlığın ve kötülüğün akıntısına kapılmışların iyilik dilekleri, delirmişliğin ileri bir aşaması olarak göründü bu yılbaşı bize.