Kendine simge bulamayan başkent
Yerel Seçim’den sonra ilk gündeme gelenlerdendi Ankara amblemi. Melih Gökçek’in kafası gibi karışık mevcut simge, sahiplenilemedi, 28 yıldır tartışması sürüyor. Bir devletin başkenti ve onun yöneticileriyle sakinleri, şehrin simgesine karar veremedi.
Bir Ankara silüeti çizildiğinde, Kalesi, Anıtkabir’i, Kocatepe Camisi, Atakulesi mutlaka öne çıkıyor en belirgin simgeler olarak. Ya da bu öne çıkan simgelerle tanıtılıyor başkent. Ancak yenişemiyorlar aralarında, bizim hatamız, biz denkliyoruz onları eşitmiş gibi.
Bize göre bunların içinde açık ara bir birinci var.
GÜNEŞ KURSU İLE DERİN MESAJLAŞMA
Kafası karışık Melih Gökçek ambleminden önce Güneş Kursu’ydu Ankara’nın amblemi. Çok seviliyordu. Gerçekten çok göz alıcı, özgün bir eser. Henüz çözülemeyen ayrıntıları var. Çorum Alacahöyük’te bulunmuş, en az 4250 yaşında bir Hitit değil onlardan önceye ait Hatti eseridir. Güneş Kursumuz, doğuştan Çorumlu yani.
1973 yılında Vedat Dalokay’ın Belediye Başkanlığı döneminde başkentin amblemi olarak kabul edildi. Atatürk, Türk Tarih Kurumu’nu kurduktan sonraki ilk iş, kendi tarihimizin araştırılmasıydı. Hatti ya da Hititler, Türkler’in Anadolu’da 1071’den çok önce yerleşik olduğuna ilişkin derin tarihimizle ilgili daha ulusal bir konuydu. Ankara’ya özel bir eser değil Güneş Kursu.
Ankara’nın göbeği Sıhhiye’deki heykel de Alacahöyüklü ve Hattilidir. Yeni devletin merkezine konan bu heykel ya da güneş kursu, kendine kök arayan başka devlet ya da milletlerle derin mesajlaşma simgeleridir. “Anadolu’da yeni değil ev sahipliğimiz” demenin bir yöntemi.
NELER SİMGE OLABİLİR?
Kocatepe Camisi, kütlesel bir cami ama Ayasofya, Süleymaniye ve Selimiye Camileri bile simge olamamışken ayıp olur onun olması.
Atakule, kendi görkemli, ilgisi düşük bir yapı oldu. Şehrin bir değeri olmuştur ama.
Anıtkabir, Ankara’nın bir numaralı ziyaret merkezidir ancak tek başına şehri içermekten çok, yeni devlete ve liderine vurgu yapar, o da ulusaldır yani. Her şeyin içine karıştırıp tartışma tarafı yapmayalım, bırakalım yüce önderi, rahat uyusun. Ziyaretçileri, zaten hiç soldurmuyor değerini.
ADAYIMIZ KALE’DİR
Bizim adayımız, açık ara Ankara Kalesi’dir.
Şehrin rahmi Kale’dir, orada doğmuştur Ankara. Bugünkü Kale halini Milattan Sonra 3’üncü Yüzyıl’da almaya başlamıştır ama öncesinde de oradan gelişerek yayılmıştır şehir. 1700 yaşında, ideoloji, siyaset ve sosyal ayrışmalar üstü, kütlesel bir kaya üzerinde, Evliya Çelebi’nin tabiriyle uzaktan bakınca gülen bir güldür.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, 31 Mart Yerel Seçimleri’nden sonra gündeme gelen amblem talepleriyle ilgili açıklama yaptı: ABB Meclisi'nde CHP Grubu 3'te 2 çoğunluğu sağlayamamakta ve tek başına amblem değiştirme kararı alamamaktadır. Bu nedenle yönetimimiz, ABB Meclisindeki siyasi parti gruplarına yeni bir amblem belirlenmesi konusunda kararın bir yarışmayla Ankara halkına bırakılması teklifinde bulunacaktır.
100 yıllık arayışına son verelim, imparatorlukların doğuşu ve batışına, nesillerin değişimine, türlerini kaybedişine şahitlik etmiş simgesini teslim edelim başkente. Ankara, önce Kale’dir.
Üzerinde durduğu cesametli kayanın tacıdır. O kaya, sırtını verene devlet de kurdurur Cumhuriyet de.
Dünyanın ender coğrafi şekillerinden birine kurulmuş bu şehirde, simge aramak gibi bir körlük içindeyiz.