Halk otobüslerinin işlevi bitti galiba
Melih Gökçekli yıllar… 2014-2015 gibiydi. Aşağı Ayrancı’ya 20 dakikada bir gelen belediye otobüsleri, yarım saatte bir gelmeye başladı. Sonra 40 dakikada gelenine bizzat şahidim. Aslında Milliyet Gazetesi iki durak ama duraktaki homurdanmalar bizim için yazı konusu, homurdanan koroyla beklemiştik. O zaman 65 yaş üstü bedava binemiyor Özel Halk Otobüsleri’ne, durak yorgun güngörmüşlerle dolu. 40 dakikada bir otobüs gelmesi saatte bir otobüs demek.
Özel Halk Otobüsleri’yse 5, hadi geciken 10 dakikada bir geliyor. O kadar abartılmıştı hak ihlali. Büyükşehir Belediyesi, Özel Halk Otobüsleri’ne çalışıyor gibi bir şey yani. Şikayetler arttı herhalde, hatasını düzeltti Büyükşehir; yarım saatte bir gelmeye başladı belediye otobüsleri. Ne kadar düşünceli, sorumluluk sahibiymiş Belediyemiz! Saatte 2 otobüs…
HADDİNİ AŞMANIN İKİ ÖRNEĞİ
İki ayrı duruma bizzat şahitlik etmiştik:
Birinde belediye otobüsü, halk otobüsünü beklemeden duraktan çıkınca halk otobüsü şoförü arkamızdan hızla gelip, hareket halindeyken kapısını açtı ve belediyenin şoförüne saydırdı. Halk otobüsü, durakta daha çok müşteri binsin diye bekliyordu, beklemesi uzun sürünce belediyenin otobüsü hareket etmişti. Cesaretini, çocuk azarlarcasına dayılanmasını şaşkınlıkla izledik. Yüzlerce otobüsten birinin şoförü değil de EGO Genel Müdürü adam!
İkincisi: Yine belediye otobüsü durakta uzun uzun bekleyen halk otobüsünden önce ayrıldı duraktan ancak bir sonraki durağa doğru yavaşladı, halk otobüsü koşa koşa önüne geçti. Yolcu hakkını Özel Halk Otobüsü’ne vermişti ya da hep vermek zorundaydı zaten.
METRO 17 YIL GECİKMİŞTİ
“Özel Halk Otobüsleri’nin saltanat yıllarıydı” dense yeridir, milleti ahmak yerine koyup, Melih Gökçek gidene kadar yürüttüler bu düzeni.
Ayrıca Melih beyin, metro inşaatlarını 17 yıl geciktirmesi geliyor akıllara. Bitmiş metro durakları çürüdü 17 yıl bir metre ray döşenmediği için. 4’ten 5 buçuk milyon nüfusa gelmiş Ankara’ya onca yıl bu cefa çektirildi.
‘Toplu Taşıyamama’, ‘Toplu Taşıma-ma’ gibi başlıkları olan pek çok yazımız olmuştu o zamanlar. Vallahi duvara bile konuşunca yankısını dinlersiniz, onca yıl bir kara delikle konuştuk hiçbir geri dönüşü olmayan.
BİZİ DİNLEMEYENİ Mİ DİNLEYECEĞİZ
Şimdi onlar konuşuyor, “Zarar ediyoruz, 65 yaş üstü yolcu almayacağız, kontak kapatacağız” falan diye. Ankara Büyükşehir Belediyesi’yle restleşiyorlar. Ballı badem günleri geçti herhalde. Bizi dinlemeyenleri, biz mi dinleyeceğiz?
Hiçbir gelişmiş ülkede halk otobüsü, minibüsçülük gibi bir meslek yok. Binlerce taksi ya da servis aracı da yok. Toplu taşıma hizmetini kamu kurumları planlar ve uygular, taksi ve servisçilik çok sınırlı sayıda araçlarla yapılır.
Doğru planlama, yatırım ve üretim yapmayan ülkelerin tüketime dayalı geçici ekonomi yaratma araçlarıdır bu işler; ekonomistler ‘gizli işsizlik’ olarak tanımlıyor bu işleri. Ayarını kaçırır, amacından saptırırsanız tepenize çıkıyormuş demek bu zevat. Kamu kurumuna posta koyacak kadar gözleri kararabiliyormuş.
BU BİR KAR-ZARAR PAZARLIĞI DEĞİL
Daha onlarca tatsız olay var kişisel ve şikayetlerden tecrübe ettiğimiz. Hepsini biz de Ankaralılar da zaten yaşadı biliyor. Ülkenin başkentine yakışmayan toplu taşıma sorunları, çözülemediği için bir kangrene dönüşmek üzereydi. Yara kapanmıyorsa dağlamak gerekir.
O günlere geldik herhalde. İşlevi bitmiş mesleklere, zaten yeni dünyada yer yok. Ne belediyeler ne kamu kurumları, eskisi gibi kaynak sorunu yaşıyor. Doğru planlama, yatırım ve uygulama çağındayız. Uzun ömürlü, doğru projeler şehirlerin ve ülkelerin ömrünü uzatacak. Değilse para olarak da insan kaynağı olarak da kendi cebimizden yemeye, güdüklüğümüzle yaşamaya devam ederiz.
Özel Halk Otobüsü tartışması, basit bir kar-zarar pazarlığı değil, aslında toplumsal ve ekonomik çıbanlarımızdan birinin baş vermiş ucudur. İşlevini kaybeden her meslek, bu hesaplaşmayla yüzleşecektir.