Gürültüsü çok etkisi yokçu aydınlar
Etkileri o kadar dar bir kesimle sınırlı ki günlük yaşamı ve ekonomiyi alt üst eden bir salgına rağmen, arkasında bıraktığı tansiyonu düşmeyen yüksek enflasyona rağmen, yazılı dünya tarihinde görülmemiş deprem fırtınasına rağmen, üstelik 21 yıllık yorgunluğuna rağmen siyasi iktidarı yıkamadılar. 40 yıldır bize kakalamaya çalışılan, gürültüsü çok etkisi yok bir sözde ‘aydın’ sosyetesinden muzdaribiz.
Bu milletin bin 300 yıl önce de aydını vardı, 800 yüzyıl önce de 600 yüzyıl, 100 yıl önce de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’ne kadar da aydını vardı. Darbeden sonra oldu ne olduysa.
İTELEME AYDINLAR
Her görüşün içinde kuluçkaya bırakılmış larvalar, 1980’lerde kabuğunu kırmaya, 1990’larda her alanda öne çıkmaya başladı. Kendilerine verilen medya gücüyle siyasetten ekonomiye, bilimden edebiyata, hukuktan dine, sivil toplum örgütlerinin de velayetini alarak, düşünce alemine hakim oldular.
40 yıldır memleket başka aydın yetiştiremiyormuş gibi hep aynı adamlar ‘aydın’ diye itelendi önümüze. Gündemi onlar belirledi, aydın olma icazetini onlardan alıyordunuz.
Biri işaret fişeğini ateşliyor, hepsi durumdan görev çıkartarak aynı anda ortaya dökülüyor, günlerce, aylarca hatta yıllarca milleti, incir çekirdeğini doldurmayacak, toplumda karşılığı olmayan gündem ve tartışmalarla oyalıyorlardı.
HER ŞEYİN İÇİNİ BOŞALTTILAR
İnsani, milli, toplumsal, bütün kavramların içini boşalttılar. Devletin de tarihin de ahlakın da dinin de milliyetin de siyasetin de Atatürk’ün de, Cumhuriyet’in de, demokrasinin de adaletin de insanlığın da çarpıtarak ve yersiz tekrarlayarak içini boşalttılar.
Özellikle milletin anlamadığı dilden, milletin olmayan gündemlerini konuşup, yazarak, kendi ülkesinden soğuttular milleti.
Başka ülkelere karşı vereceklerine, kendi ülkesiyle bitmedi kavgaları.
BU TÜMÖRLERLE YAŞADIK
Ne değişen iktidarlar ne krizler ne de dünyanın durumu onları etkiliyor, her dönem yerlerini koruyorlardı. Yalpalı, istikrarsız, dönek düşünceleri yüzlerine vurulsa bile yine de kimseye bırakmıyorlardı ‘aydıncılığı’. Her dönem dört ayak üstüne düşebilen bu arsız ‘aydınları’, 40 yıldır habis bir tümör rahatsızlığıyla taşıyor toplum.
Toplumun sinir uçları nasırlandı, artık onları tınmıyor millet. İnternet hızıyla bilgilenme çağı, yaramadı onlara, hızla dökülüyor yaldızları.
Dar bir kesimin ötesine geçemiyor, iktidarlar indirip bindiremiyor, başkalarının gündemini eskisi gibi satamıyorlar millete. Bu dar kesimin önemli kısmının yüksek öğretimli, okumuş yazmış kişilerden oluşması, ayrıca üzücü tabii.
ÖNÜ AÇILAN AYDINLAR
Son 10-15 yıldır ülkede, bu sözde aydınlardan hariç düşünce adamları olduğunu da görmeye başladık. Ezber bozan, ülkesi ve milletiyle kavgası olmayan, derinlikli aydınlar çıkıyor bunların arasından. Kısır döngü kırılıyor.
Son seçimlerde gördük ki nehir gibi parayla desteklendiği söylenen kampanyalara arka çıkan bu sözde aydınlarımız, başaramadılar. Eski forsları kalmamış. ‘Gürültüsü çok etkileri yokçuları’, artık bünyesinden ayıklıyor millet.
12 Eylül 1980’den sonra gerçek aydınlarını tırpanla biçmişti askeri darbe. İtelediği bu asalak aydınlardan arınıp, önderliği alacak gerçek aydınlarımızın yolumuzu açması umuduyla…