Canlı yayın soykırıma da alıştık
Batı alışık da biz değildik neredeyse dakikası dakikasına anlık görüntülerle yayınlanan bir soykırıma. Bu da bir yöntem; tekrar ede ede alıştırma hatta şiddetin, katliamın, işkencenin kasten görülmesi, duyulması istenerek bir gözdağı verme yöntemi.
Filistinlilerin ölemeyenleri ot, yaprak yemeye, çamurlu yağmur ve deniz suyu içmeye terk edilirken bombaladıkları yetmemiş, hastane koridorlarında keskin nişancılarla doktor, hastabakıcı vurulur, her gün en kötünün kötüsüne uyanırken milyonlarca insan, saatlerce yerel seçim konuşuyor, yazıyor bizim memleket.
Saatlerce, sayfalarca aynı adamlar ve boş ağız dalaşları etrafında dönüyor, kuyruğumuzu kovalıyoruz bir soykırım rekoru daha kırılırken. Seçim bölgemizi de bizi de ilgilendirmeyen adaylar ve dalaşmalara maruz kalmak, tam bir zihin israfı.
Zihinlerimiz, seçimle dağlanırken dakika dakika canlı soykırımla kısırlaştırılıyor.
BATI’NIN HUYU BU
Batı’nın tarihi, soykırımlar tarihi. Afrika’da, Asya’da, Amerikalarda, bastığı yerde kendinden başkasına hayatı zehir eden, yaşatmayan Batı kafasının tarihi.
Kanada’da hala yerli kadınlar kayboluyor, doğurmasınlar diye. Binlerce kadının kaybı soruşturulmuyor bile. Hiçbir polisiye ya da adli takip yok. Doğalgaz ve petrol kuyuları var kadınların kaybolduğu bölgede. BBC’de yayınlanan ‘Simon Reeve ile Amerikalar’ programının birinci bölümünde izleyebilirsiniz medeniyetin(!) değişmeyen karanlık yüzünü.
Adamların huyu bu, yüzyıllar, binyıllar geçiyor, huy çıkmıyor. Yüzyıllardır dünyanın kaymağını yemeye alışıklardı, kaymak masası kayıyor. Ülkeler, kendi önlerine çekmeye başladı masayı.
İsrail maşasını kullanarak doğuyla batının birleştiği, gerçek medeniyet ve doğal kaynakların merkezine bir dehşet sarmalı kargaşasında çadır direğini dikmek, kaymağın masasını da fabrikasını da önlerine almak istiyor Batı. Boşuna canlı izletmiyorlar o yayınları, şiddet, işkence ve yıkımı boşuna sokmuyorlar gözümüze.
BATI DÜŞMANINI TASARLIYOR
Batı, Doğu'yla köprüleri atıyor ve karşısına alıyor Doğu'yu. Düşmanını tasarlıyor. Tasarlıyor ki kavga çıksın. Kavga çıksın ki siyasetin ve ticaretin yeni merkezi yani kaymak fabrikasında, hak iddia edebilsin. Kargaşa çıkmazsa bu fabrikanın, siyasi ve ticari eksenin çok uzağına düşecekler.
Kavga dediğimiz 3. Dünya Savaşı, kaymak dediğimiz zenginlikler. Kavga çıkmazsa sömürmeye alıştıkları zenginliklerini geri alacak ev sahibi ülkeler. Boruları eskisi gibi ötmüyor. O yüzden insanlığı tahrik edecek soykırım, savaş, işgal, her yöntemi deneyecekler.
‘Demokrasi, insan hakları, serbest piyasa’ balonu patladı. İğneyi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) soktu, balonu patlayan çocuk sersemliğiyle şaşkınlık içinde Avrupa. Bütün insani değerlerin çiğnendiği Filistin’deki soykırımı izliyor demokrasi, insan hakları, hoşgörü balonuyla eğleşen Avrupa.
Özlerinde yok adamların, kendilerinden başka herkes ölebilir ya da işkence görebilir çünkü. Onlar için garip bir durum yok. Hay Allah 50-60 yıldır oynadığı demokrasi, insan hakları, serbest piyasa balonu niye patladıysa? Siyasi ve ekonomi tarihinin en büyük kırılmalarından birinden geçmeye hazırlanırken dünya, Avrupa saçını tarıyor.
DELİRMİŞ ZENGİNLİĞİN İSRAİL MAŞASI
Kocamış dünya, çok soykırıma şahitlik etti. Filistin soykırımı, bilim, teknoloji ve zenginliğin en üst seviyesine geldiği zamanda oluyor. Kime yetmiyor olabilir ki bu birikim, böyle bir zamanda insanlığı ilkelliğe döndürecek geri vitese takmış olsunlar?
İnsanlığının son zerrelerini de tüketen delirmiş zenginlik, Batı aklıyla İsrail’i kullanıyor. İsrail’in açtığı kapı kendisinin sonu, delirmişlerin atlama tahtası olacak. Netanyahu ve şürekâsı bu dava için gönüllü çalışıyor, Yahudilik ya da Siyonizm’e hiçbir din, ideoloji ya da kişi, bu kadar hızlı ve etkin zarar veremezdi.
Koca dünya, canlı yayınla bir soykırıma alıştırılırken en temel insanlık vasıfları değersizleştirilip, kısırlaştırılıyor. Biz de darbe, salgın, deprem, yüksek enflasyon yetmemiş, soykırımı da ekleyip, bitmiş sabrımızın taşını, zihin dağlayıcı ‘yerel seçim’ cambazıyla çatlatıyoruz.